Mehmet ÇINAR/ANTALYA, () - KONYA üzerinden Antalya'ya bağlanacak hızlı tren projesinin ÇED olumlu raporunu inceleyen avukat Münip Ermiş, hattın Seydişehir'den İbradı- Manavgat- Serik- Aksu üzerinden Antalya'yı kapsadığını belirterek, projede doğa ve çevreyle ilgili hiçbir vaat olmadığını söyledi.
Antalya'nın yaklaşık bir asırdır hayali olan demiryolu projesi yaklaşık 15 yıldır da hızlı tren olarak gündemde yer alıyor. Hem Isparta- Burdur üzerinden Afyonkarasihar'a hem de Konya üzerinden Ankara ve Kapadokya bağlantısı kurulacak iki projenin bulunduğu hızlı tren için ilk olarak Konya bağlantısıyla ilgili ÇED süreci tamamlandı. Antalya'da birçok çevre sorununa karşı hukuki mücadele içinde bulunan avukat Münip Ermiş, geçtiğimiz günlerde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nca da yayımlanan yaklaşık 1000 sayfalık ÇED olumlu raporu ve projeyi inceleyerek, çevreye etkileri üzerine bir değerlendirme yaptı.
HATTA PLANLANAN TÜNEL, KÖPRÜ VE GEÇİTLER
Antalya- Konya- Kapadokya- Kayseri hızlı tren hattının Seydişehir, İbradı, Manavgat, Serik üzerinden Aksu'ya bağlanacağını belirten Ermiş, hattın Antalya bölümünde 47 adet tünel, 31 adet köprü, 10 adet viyadük, 17 adet üst geçit, 81 adet alt geçit, 2 adet istasyon, 2 adet siding planlandığını söyledi.
HANGİ DOĞAL ALANLARA YAKIN
Ermiş, raporda hattın geçeceği bölümde 1'inci derecede korunması gereken alanlardan olan milli park, tabiat parkı, tabiat anıtları niteliğinde olan proje kesiminin 2.5 km batısında Köprülü Kanyon Milli Parkının, 1 km batısında Beyşehir Gölü Milli Parkı ve 750 m kuzeyde Kurşunlu Şelalesi Tabiat Parkının yer aldığını kaydetti.
İBRADI BÖLGESİNİN BAHSİ GEÇMİYOR
Oysa projenin önemli bölümünün Gümüşdamla/Üzümdere üzerinden İbradı- Ormana Altınbeşik Mağarası ile ünlü Ürünlü Mahallesinden geçtiğini söyleyen Ermiş, “Buralar da aynı milli park ve birinci derecede korunması gereken alanlardan olduğu halde bunun bahsi dahi geçmemektedir. Buralar Türkiye'de yaban hayatın en önemli merkezlerinden biridir. Yaban keçisi, geyik gibi kesinlikle korunması gereken türler bulunmaktadır" dedi.
EKOLOJİ VE YABAN HAYATI İÇİN ÖNEMLİ BİR ALAN
Gümüşdamla ve Üzümlü'de planlanan HES projelerine karşı açılan iptal davalarında yapılan keşifler sırasında düzenlenen raporlarda ekoloji ve yaban hayatı açısından ne kadar önemli bir bölge olduğunun sayfalarca açıklandığını belirten Ermiş, “Hızlı tren projesini inşa aşaması ve işletme aşaması olarak ikiye ayırmak gerekir. Çevresel etki değerlendirmesi açısından yapılacak incelemelerde her iki durum ayrı ayrı incelenmelidir" diye konuştu.
DOĞA İÇİN ÖNLEM YOK
Yaban hayatı ve doğanın korunmasıyla ilgili gerek inşa, gerekse işletme aşamasında en küçük bir tedbir öngörülmediğini belirten Ermiş, “ÇED raporunda tedbir olarak 'Ortaya çıkacak rahatsızlık nedeniyle fauna türlerinden büyük bir kısmının bu kesimlere gelmekten kaçınacakları tahmin edilmektedir. Bu nedenden dolayı da faaliyetten doğrudan bir zarar görmeyecekleri düşünülmektedir' denmektedir. Yani devlet ayılara, geyiklere, dağ keçilerine, tilkiye, kurda 'aklın varsa ben buraya geldiğimde buraya terk edersin, benim elimden bir şey gelmez' demek dışında bir şey söylememektedir' dedi.
ELLE YAKALANACAK
ÇED raporunda türlerin korunmasıyla ilgili tek bir ciddi söz edilmemesinin yanı sıra, kopya çeker gibi Bern Sözleşmesi hükümleri alıntılanarak 'gereği yapılacaktır' diye sonuca bağlandığını kaydeden Ermiş, “ÇED raporunun inşaat başladığı zaman kuluçka ya da yavruları nedeniyle alanı terk edemeyen hayvanlar içinse araçlardan kaynaklanan gürültü seviyesinin daha az olması ve araçları aynı anda çalıştırmama taahhüdü dışında herhangi bir vaat yok. Hala daha kaçmamakta direnen hayvanlar içinse 'elle yakalayıp, başka bir yere götürmek' dışında bir yöntem önerisi yok" diye konuştu.
'ÇEVRE VE DOĞA VAADİ YOK'
TCDD'nin bu kadar büyük inşaatta çıkacak toz bulutunun farkında olduğunu da dile getiren Ermiş, şöyle dedi:
“Aynen 'Toz emisyonu, özellikle bitkilerin yapraklarının üzerinde bir tabaka oluşturarak bitkilerin stomalarının kapanmasına, gaz alış-verişinin engellenmesine ve belli bir zaman sonra bitkinin yapraklarının kuruyarak döllenemeden solmasına neden olmaktadır. Ayrıca çiçeklerin döllenmesinde, tozlar erkek üreme organları üzerini kapatarak tozlaşmanın gerçekleşmesini engellemektedir. Döllenemeyen çiçeklerin popülasyonunda bir sonraki çiçeklenme dönemlerinde azalma olmaktadır' demek suretiyle, bitki örtüsünün sadece çıkan toz nedeniyle iflah olamayacağını kendisi de söylemektedir. Ama elinden bir şey gelmeyeceği için arazöz kiralayıp otların ve ağaçların üzerine su sıkacaktır. Elinden gelecek tek şey budur. Öz olarak hızlı tren projesinin doğa ve çevreyle ilgili hiçbir vaadi yoktur."

FOTOĞRAFLI