Cumhuriyet Halk Partisi çay tarımı ve sanayisinde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla meclis araştırma önergesi verdi. Önerge hakkında CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, Milliyetçi Hareket Partisi adına Ankara Milletvekili Erkan Haberal, HDP Grubu adına Hakkari Milletvekili Nihat Akdoğan ve AK Parti adına Rize Milletvekili Hikmet Ayar söz aldı. Yaklaşık 20 dakika süren konuşmaların ardından önerge reddedildi. 

İşte mecliste konuşulan çay sorunları: 

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Ön görüşmeler kısmında yer alan, çay tarımı ve sanayisinde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla, (10/2776) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin görüşmesinin, Genel Kurulun 3/5/2018 Perşembe günlü (bugün) birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN - Önerinin gerekçesini açıklaması üzere, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu konuşacak.

Buyurun Sayın Bekaroğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; çay sezonunun açıldığı her yıl bu aylarda, bugünlerde, çay ve ÇAYKUR'un sorunlarını bu kürsüye taşıyoruz, bu sene de aynı şeyi yaptık. Çay Doğu Karadeniz Bölgesi, özellikle Rize, Trabzon, Artvin ve Giresun için son derece önemli bir ürün. Bölgede 850.000 dekarlık alanda 215.000 çay üreticisi aile bu tarımla uğraşıyor ve bölge ekonomisine 10 milyar TL'ye yakın katkı sağlıyor. Eğer çay olmasa, bölgede gerçekten sosyal ve ekonomik hayat son bulur. Tabii, çay olmasa derken, ÇAYKUR'u da hemen söylemek gerekiyor. ÇAYKUR olmasa da bölgede çay olamıyor, çay olamayınca da bölgede yaşam zorlaşıyor. İş böyle ama çay ve ÇAYKUR'la ilgili sıkıntılar da bitmiyor. Bu sene de sıkıntıyla başladık ama şunu teslim edeyim: Bu yıl ilk defa zamanında üreticiyi de kısmen tatmin eden bir çay alım fiyatı açıklandı. Bu tabii takdir edilen bir şey ancak geçen sene yaşanan sorunların bu sene yaşanacağını daha sezon başlar başlamaz görmeye başladık. O da ne? ÇAYKUR'un kapasitesi geliştirilmiş olmasına rağmen -ki değerli arkadaşlarım, ÇAYKUR kapasitesini üç dört sene içinde 6.500 ton/günden 9 bin tona çıkarmış olmasına rağmen çayı almıyor- nasıl yapıyor bu işi? Çaya dekar başına kota uyguluyor. Ondan sonra günlük kontenjanlarla kısıtlıyor ve üreticiyi, çay üreticisini neredeyse zorla özel sektöre yönlendiriyor.

Değerli arkadaşlarım, çay ürünü bekletilmeye gelmiyor. Zamanı geldiğinde onu dalından koparacaksınız, keseceksiniz ve daha sonra aynı gün de satacaksınız. Satamazsanız ve ertesi gün -en geç ertesi gün- işlemezse, o, çay olmaktan çıkıyor ama maalesef ÇAYKUR bu sene de öyle davranacak gibi görünüyor.

Değerli arkadaşlarım, bölge halkının en temel sorunlarından, sıkıntı, endişelerinden bir tanesi, ÇAYKUR'un Varlık Fonu'na devredilmesi. ÇAYKUR'un Varlık Fonu'nda değerlendirilecek… Böyle bir varlık filan değil. ÇAYKUR ekonomik bir kuruluş olmaktan daha çok sosyal bir kuruluş, bölgede sosyal devleti hayata geçiren bir kuruluş. Zaten zarar ediyor. Bu sene de 268 milyar TL zarar etti. Böyle bir kuruluşun Varlık Fonu'na devredilmesi ve onun bir şekilde… Bunu anlamıyor. Ne anlıyor buradan? Evet, ÇAYKUR'un elinde bir varlık var, ÇAYKUR'un arsaları var, fabrikaları var, binaları var ve kuru çay pazarı var. Bunlar satılacak, buradan bir gelir elde edilecek ya da bu gelir bir şekilde pazarlanacak. ÇAYKUR'a ancak bu şekilde rehin konulabilir, bu da çayın geleceğini ortadan kaldırır diye ciddi endişesi var bölge halkının.

Bir başka endişe de, yıllardan beri, altmış sene, yetmiş seneden beri kullanılan inorganik, nitratlı, fosfatlı gübrelerdir değerli arkadaşlarım. Bu gübre bölgenin toprağını bütünüyle toprak olmaktan çıkarmıştır, Türk çayının kalitesini de giderek düşürmektedir. Bir an evvel organik tarıma geçilmesi gerekiyor ama bu da siyasi kavgalar ve gübre lobilerinin işin içine girmesiyle bir türlü gerçekleştirilemiyor. İki seneden beri "Organik çaya, organik gübreye geçilecek, geçilmeyecek." tartışması devam ediyor. Adalet ve Kalkınma Partisi içinde genel müdür ve milletvekilleri çekişmesi… Bir kısmının organik gübre lobilerinin yanında, bir kısmının da inorganik gübre lobilerinin yanında yer alması maalesef milleti sıkıntıya sokmuştur değerli arkadaşlarım.

Bakın, ÇAYKUR, kapasitesi olmasına rağmen yeteri kadar çay almıyor ve -giderek- 2015'ten başlayarak 681.700 bin ton yaş çayı alırken şimdi 525 bin ton yaş çay alıyor. Oysa kapasitesini günde 3 bin ton artırmıştır. Bunun yanında, özel sektör 600 binlerden 746 bine çıkmıştır.

Değerli arkadaşlarım, bir de ÇAYKUR'un zarar etmesini anlamak da mümkün değil. Aslında çay çok kolay satılan ve alınan bir ürün. Niye zarar ediyor? İşçisi fazlaydı eskiden, şimdi öyle değil. Zaten mevsimlik işçiler perişan vaziyette, taşeron kanununda onlar kadroya alınmadı. ÇAYKUR'un zarar etmesinin bir sebebi de ÇAYKUR artık kendi çayını pazarlamıyor, ÇAYTAŞ diye bir şirket kurdu. Değerli arkadaşlarım, enteresan bir şekilde, ÇAYTAŞ'ın yöneticileri aynı zamanda ÇAYKUR'un yöneticisi, Genel Müdür de ÇAYKUR yöneticisinin bir akrabası. Anlaşılır gibi değil.

Bir de "DİDİ" diye bir şeye girdi. Ya, ÇAYKUR'un "DİDİ" diye içecek üretmesinin, soğuk içecek üretmesinin ne anlamı var? Ve bölgeyle hiç ilgisi yok bunun.

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - ÇAYKUR'u satıyor musunuz?

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Gidiyor, tamamen fason olarak başka yerlerde üretiliyor.

HALİS DALKILIÇ (İstanbul) - Türkiye'nin en önemli marka değeri olan firmalarından birisi DİDİ artık.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - DİDİ en önemli marka değerlerinden biri değil değerli arkadaşlarım, yanılıyorsunuz. İlk zamanlarda reklam yaptı, güzel bir şekilde pazara girdi, şimdi pazar payı giderek azaldı. ÇAYKUR'un görevi DİDİ değil, DİDİ'yi başkası yapsın; ÇAYKUR'un görevi, gerçekten Türkiye'nin bu önemli çayını geliştirmek, bölgenin çayın dışında başka hiçbir geliri yoktur, bunu dengelemektir. Ne özel sektörü şunu bunu yaşatmak ne Varlık Fonu. Özelleştirme de olamaz. Bir daha tekrar ediyorum değerli arkadaşlarım, ÇAYKUR'u özelleştirmeyi unutun çünkü ÇAYKUR sadece ekonomik bir kurum filan değildir, sosyal devletin bölgedeki en önemli temsilcisidir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA ERKAN HABERAL (Ankara) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; önce, bu hafta başlayan çay hasadı, çay kampanyası… Rizeliler olarak "bizim Mayıs sürümü" dediğimiz çay hasadının başlamasından dolayı Rizeli bütün üreticilere buradan saygılarımı, sevgilerimi gönderiyorum, muhabbetle her birini kucaklıyorum.

Efendim, çayın sorunları fazla, çay üreticilerinin sorunları fazla. Aslında olayın temelinde yatan şey, aslında işin temelinde yatan şey, ekonomik bütün tarım ürünlerindeki sıkıntıların aynısı. Sayın Tarım Bakanıyla Cuma günü görüştüğümüzde, çay fiyatını açıklamaya giderken kendisine en az yüzde 15 taban fiyatın belirlenmesini, artırılmasını, zam yapılmasını tavsiye etmiştik Milliyetçi Hareket Partisi olarak, kendileri yüzde 16 zam verdiler; buradan teşekkür ediyoruz kendilerine.

Aslında, çay üretiminde baktığımızda en temel nokta, başka bir üretim kaynağının ikame edilmemiş olması. Temelde, işin özünde ormanlık arazilerin kesilmesi, dağın, bayırın, ne varsa yamacın çaylığa döndürülmesi, bu çaylığa döndürülen yamaçlarda suni gübrelerin kullanılması, kullanılan bu suni gübrelerin sadece ÇAYKUR eliyle verilmesi, çift taraflı kâr, bunun akabinde toprak kaymalarının, heyelanların ve ekolojik dengesi bozulması aslında Rize'nin ve çaycının temel problemi. Çay üreticileri çaylık yapmak zorunda, başka bir gelir kaynakları yok. Dağları, ormanları kesiyorlar, çaylık yapıyorlar iki kuruş para almak için. Karşılığında ekolojik denge bozuluyor, karşılığında sadece kurulan çay fabrikalarında mevsimlik işçiler çalıştırılıyor. ÇAYKUR, üretimin artırılması için, verimliliği artırmak adına, ticari bir kaygıyla, verdiği suni gübrelerle doğal hayatı maalesef mahvetmekte. Ama bizce en önemlisi, çay üreticilerinin sosyal güvenlik hakları yok. Çay üreticilerinin sosyal güvenlik hakları olmadığı için oradaki aileler çaylıklarını bırakıp gurbete, İstanbul'a, Ankara'ya çalışmaya gelmekteler ama o çaylıklarda maalesef şu anda bölge nüfusuna yakın sayıda Gürcü çalışmakta. Ülkenin temel sorunu -şu anda hepimizin, hep beraber, paydaş- ülkemizdeki Suriyelilerin ekonomimize verdiği negatif katkının aynısı Karadeniz'de maalesef Gürcü işçilerin çay bahçelerinde yarıcı olarak çalışması... Kendi bölgemde, Rize'de, Pazar'da Pazarlı nüfusu kadar Gürcü nüfusu olduğunu buradan söyleyebilirim.

Tabii, bir sitemim var, Meclisin son haftasında bu önerinin verilmiş olması... Sayın Bekaroğlu, çay üreticisinin sorunu üç dakika değil, üç yüz otuz üç dakikayla bitmez.

HDP GRUBU ADINA NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve cezaevinde rehin tutulan değerli eş genel başkanlarım, değerli vekillerim; Cumhuriyet Halk Partisinin çay tarımı ve yaşanan sorunların araştırılması önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, birçok bölgede, geçim kaynakları olan bir bölgede, tarımın ön planda olduğu bir bölgede, hayvancılığın ön planda olduğu bir Türkiye'de maalesef çay tarımı da, çay yetiştiricileri de çok ciddi sorunlarla karşılaşmaktadır. Çay Türkiye'de bir bölgede yetişiyor ama Türkiye'nin bütün evlerine, kentlerine giren bir bitkidir. Bu dönemde, özellikle AKP döneminde kimyasal gübrelerin kullanımının yaygınlaşması çevre kirliliğine, su kaynaklarına kimyasal maddelerin karışmasına neden olmaktadır. Arkadaşlar da belirttiler, çay fiyatlarının sezon açılmadan önce açıklanması da gerçekten çay üreticilerini motive etme konusunda ciddi sıkıntılara neden olmaktadır. ÇAYKUR'un bu konuda özellikle uyguladığı politikalardan dolayı devlet desteğinin azalması, çay yetiştiricilerinin özel sektörün insafına bırakılması da ciddi bir sıkıntıya neden olmaktadır. Çay üreticilerinin belki en büyük sıkıntılarından, kaygılarından bir tanesi de -nasıl Şeker Fabrikaları bir anda özelleştirildiyse- ÇAYKUR'un özelleştirilmesi, insanların bunlara mahkûm edilmesi. Elbette birçok sorun var ama bunlardan bir tanesi siz yasakları bir bölgede koyduğunuzda insanlar oradan göç ediyor. Diğer taraftan yanlış politikalarınızdan dolayı tarımdan geçinen insanlar geçimlerini sağlayamadıkları zaman oradan göç etmek zorunda kalıyorlar. Bugün piyasanın yüzde 60'ına tekabül eden bir pazar payı olan çay sektörünün yaşadığı birçok sorun vardır.

Değerli arkadaşlar, bunları ortadan kaldırmanın en büyük göstergesi şu olacaktır: Yasakçı bir zihniyetten ilk önce kaçınmamız. ÇAYKUR'un ciddi sıkıntıları var ama yaşadığım ilin de birçok sıkıntıları vardır. Bunlardan bir tanesi, Sayın Cumhurbaşkanı Hakkâri'yi ziyaret ettiğinde şöyle bir şey söylemişti: "Biz yayla yasaklarını kaldıracağız." Bakın, o cümlesinden sonra üç defadır Hakkâri'nin genelinde yayla yasakları uygulanıyor.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Vekilim, kaçak çay içmeyin.

NİHAT AKDOĞAN (Devamla) - Türkiye'de kaçak çayı bütün iller içiyor. Kaçak da değil, sizin bu taraftan Irak'a gönderdiğiniz, Irak'tan, gümrükten çıkıp gelen çaylardır. Bu konudaki yanlış bir bilginin de düzeltilmesini isterim. Gerçekten bu konuda herkes de…

HALUK PEKŞEN (Trabzon) - Genel Müdür istifa etti, gelip orayı yönetebilir. Beş yıldızlı otel gibi yapılıyor.

NİHAT AKDOĞAN (Devamla) - …gümrük kapılarından gelen çaydır, onu da söyleyeyim.

Diğer taraftan şunu da söyleyeyim Sayın Vekilim, değerli arkadaşlar: Bugün yasaklardan bahsediyoruz, işte, o yasak hattın şu anda Karadeniz'e kaydırıldığını da biliyoruz. Yani o taraftan sadece bir bölgenin ismi belki geçmiş olabilir ama bugün bütün kaçak yollarının Karadeniz'e yönlendirildiğini bizim arkadaşlarımız da biliyor, biz de biliyoruz. Bu vesileyle, ben partim adına söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlarımız, bu önergeye destek vereceğimizi de belirtiyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum.

AK PARTİ GRUBU ADINA HİKMET AYAR (Rize) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP ÇAYKUR, çay tarımı ve sanayisiyle ilgili verdiği Meclis araştırması açılması teklifi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Sizleri, aziz milletimi ve bütün çay üreticisi hemşehrilerimi saygıyla selamlıyorum.

Açılan yeni çay kampanyamızın Rize'mize, çay bölgesine hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Merkezi Rize olmak üzere, Artvin, Trabzon ve Giresun'da toplam 776 bin dekar alanda 194 bin müstahsille çay tarımı yapılmaktadır. 1970'li yıllar çayın altın yıllarıdır. AK PARTİ öncesinde ise çayın en zor yıllarıdır. AK PARTİ'yle beraber çay yeniden altın yıllarını yaşamaktadır. AK PARTİ iktidarlarından önce yaş çay taban fiyatı bütün tarım ürünlerinde olduğu gibi hedeflenen enflasyona göre açıklanırdı. Gerçekleşen enflasyon her zaman hedeflenenin üzerinde olurdu ve üretici hep kaybederdi. Ayrıca, yaş çay bedellerinin müstahsil ödemeleri ise bir sonraki yılda yapılırdı ve enflasyon nedeniyle bir de buradan kaybederdi.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bunlar elli sene önceydi ya, geleceğe bakalım geleceğe.

HİKMET AYAR (Devamla) - AK PARTİ iktidarlarında ise yaş çay fiyatı, gerçekleşen enflasyonunun üzerinde, hep artı refah payıyla belirlenmektedir. Müstahsilin sattığı çayın ödemesi bir sonraki yılda değil bir sonraki ayda yapılmaktadır. Nitekim, bunları çay üreticisi bilmektedir; bilmektedir ki çaya ve çay bölgesine hizmet edenlere verdiği desteği her seçimde artırarak devam ettirmektedir.

HALUK PEKŞEN (Trabzon) - Onun için mi 400 milyon zarar yazıldı?

HİKMET AYAR (Devamla) - Yaş çay alımlarında, evet, özel sektör vardır. Yaş çay rekoltesinin yaklaşık yarısını ÇAYKUR yarısını da özel sektör satın alır ve işler.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Eskidendi, o da geçti.

HİKMET AYAR (Devamla) - ÇAYKUR da, özel sektör de çayımız için olmazsa olmazımızdır.

ÇAYKUR'un işleme kapasitesi son beş-altı yılda günlük 6.500 tonlardan bugün 9.100 tonlara çıkarılmıştır.

Yine, yaş çay müstahsilinin özel sektörde ezdirildiği iddiası asla doğru değildir.

HALUK PEKŞEN (Trabzon) - Ya, ÇAYKUR'a gelin Sayın Vekilim, ÇAYKUR'a gelin bir, ÇAYKUR'u bir konuşun.

HİKMET AYAR (Devamla) - Alınan tedbirler sayesinde son yıllarda özel sektör, ÇAYKUR'un fiyatının üzerinde fiyat vererek çay satın almak durumunda kalmıştır. İşte, az önce Sayın Bekaroğlu'nun bahsettiği, 2017 yılında, evet, ÇAYKUR'dan daha fazla çay satın almıştır özel sektör. Neden? Çünkü ÇAYKUR'un fiyatlarının üzerinde fiyat vererek müstahsili memnun eden fiyatlarla satın almıştır.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - ÇAYKUR orada kontenjan koymuştur.

HALUK PEKŞEN (Trabzon) - Ya battı, ÇAYKUR'u batırdınız.

BAŞKAN - Sayın Pekşen…

HİKMET AYAR (Devamla) - Bu da üreticinin ve müstahsilin lehinde bir durumdur. Bu durumdan bütün çay müstahsili, çay bölgesi oldukça memnundur.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Hikmet Bey'i üzmeyin arkadaşlar.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Hikmet'i severiz, Hikmet Bey'i severiz.

HİKMET AYAR (Devamla) - Çayda randevulu sistemi eleştirmek, bu işi hiç bilmemek demektir.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Orada kotalı kontenjan dedik Hikmet, bak, severiz dedik.

HİKMET AYAR (Devamla) - Randevulu sistemden tüm müstahsiller memnundur.

HİKMET AYAR (Devamla) - Bir dakika isteyeceğim Sayın Başkan.

HİKMET AYAR (Devamla) - Yine, Meclis araştırma önergesinde mevsimlik işçilerin yıllık asgari çalışma süreleriyle ilgili bir eleştiri bulunmaktadır, protokolle ilgili bir eleştiri bulunmaktadır. İddia edilen hususlar bir önceki protokolde zaten var olan hususlardır. İlgili protokolde, mevsimlik işçilerin yıllık 120 gün olan asgari çalışma süreleri 180 güne çıkarılmaktadır. Bu durumdan tüm mevsimlik işçilerimiz memnundur.

Sonuç olarak ÇAYKUR, çay tarımı ve çay sanayisi gerçekten belki hiç olmadığı kadar güzel günlerini yaşamaktadır. Müstahsil de memnundur, çalışanlar da memnudur. Daha güzeli mi? Evet, elbette daha güzeli yine AK PARTİ iktidarları tarafından yapılacaktır diyorum.

Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN -

Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.