Tofaş Otomobil Fabrikası çalışanlarının iş bırakma eylemini dün akşam saatlerinde sona erdirmesinin ardından işçiler, bu sabah 06.45 vardiyasıyla tekrar üretime başladı.<br/>Fabrikada yapılan kısa eylemi değerlendiren Çelik İş Sendikası Genel Başkanı Cengiz Gül, işine son verilen 2 kişiye iş sözü vermesi üzerine çalışanların eylemlerini noktalama kararı aldığını bildirdi.<br/>Sendika Başkanı Cengiz Gül, Bursa’da yaşanan bu olayların da 12 Eylül ürünü sendikal anlayışın bir ürünü olduğunu ama işçinin sendikal özgürlükle bu fikri ortadan kaldırdığı belirterek, şöyle dedi:<br/>”Bursa işçisi memleketin önünü açtı. İşçilerin orada üç şartı vardı. Bir, Türk Metal Sendikasını istemiyoruz. İki, benim sendikal özgürlüğüme karışmayın tercihime karışmayın. Yanı beni Türk Metal’de zorla tutma özünde bunu demek istiyor. Üçüncüsü ekonomik iyileştirme istiyor. Bu ekonomik iyileştirme istenirken yarattığı direniş yaptığı 5-6 günlük eylemden, masumane bir eylem yaptım asla bir suç işlemedim bundan dolayı da hiçbir işçi atılmasın diyor.”<br/>Eylemin arasından iki hafta geçtiğini, işverenin 7 Haziran seçimini bekleyerek Türkiye’deki son duruma göre pozisyon aldığını bildiren Başkan Gül, “Bu sendikayı nasıl tutarız anlayışı kendilerine göre seçim sonuçları ile bu sendikayı tekrar tutabilme ve var olan 12 Eylül den beri getirdiği baskıcı ücret konusunda da asla tatmin etmeyen sömürü anlayışını devam ettirebilirim resmini çektiler kendilerine göre. Bu resim doğru değil. Onun için 8 Haziran günü tekrar düğmeye bastılar. 8 Haziran günü bu hareketin öncü insanlarını yer yer ideolojik iftiralar atarak hiç aslı astarı olmayan iftiralar atarak çıkışlara başladılar. İki öncü arkadaşımızın işine son verdiler. Hadise buradan başladı. Yoksa işçi hareketi güzelce başlatmış bu güvenceleri aldıktan sonra oldu. İşverenle bir protokol imzaladılar ve üçüncü şartı sendikal hareketlerden dolayı işçi atılmayacaktı. Tofaş da tamim yayınladı, kimsenin sendikal tercihine karışılmayacak diye. Ama bu sadece yazıda söylemde kalırsa, uygulamada da tersi olursa, ebetteki bizim de bu süreçte istemediğimiz hareketler doğurabilir. Hiçbir zaman bir sendikacı olarak üretimin durmasını asla istemeyiz. Biz Çelik İş Sendikası olarak grevlerde eylemlerde fabrikanın bir tek cıvatasına zarar gelmesini asla istemeyiz” dedi.<br/>Çelik İş Sendikası olarak Tofaş’ta ekonomik iyileştirme, sendika seçme özgürlüğü ve bu mücadeleden sonra hiçbir işçinin atılmamasını istediklerini bildiren Cengiz Gül, açıklamasına şöyle devam etti: “Üç temel şart koydular karşı taraf, buna tamam dedi ama o günü kurtarmak geçiştirmek gibi olursa bu bir samimiyetsizliktir. Tofaş işçisiyle arasında bir güven bunalımı doğar yaşanan bu. Sen bana söz verdin ben de girdim çalıştım. Hiçbir aksaklık yokken 8 Haziran günü seçimden bir gün sonra kendine göre bir de resme göre bir davranış içine girdin, bunu iyi algılamak lazım. 8 Haziran’a göre resim çekmemek lazım iş barışını sosyal barışı korumak sadece işçilerin değil, sendikaların görevi değil, birinci anlamda işverenlerin görevi olmalı. Düşünün 8 yıllık işçi bin 600 lira maaş alıyor 10 yıllık işçiler bir 300 bin 600 arası maaş alıyor. Asgari ücrete yakın bir rakam ve iki dakikada bir otomobil üretiyorlar. İşçiler halisane sağduyuda buluyor. Bu mücadeleyi gezi olaylarına benzetmeye çalıştılar, kesinlikle alakası yok hiçbir ideolojik duruşu yok. İşçiler emek mücadelesi özgürlük mücadelesi yapıyor ve iş güvencesi mücadelesi yapıyor.”<br/>Tofaş’ta şu anda orada Türk Metal Sendikasının üyelerinin yüzde sekseninin Çelik İş Sendikası’na geçtiğini bildiren Çelik İş Sendikası Başkanı Cengiz Gül, fiilen Çelik İş Sendikası yetkili olduğunu hatırlatarak şöyle dedi:<br/>”İki işçi atıldığı için işçi arkadaşlarımız arkadaşlarına sahip çıkarak bir fiili durum oluşturdular. Bu aşamada sağduyunun kazanması lazım yani biz asla böyle önemli sanayi kuruluşlarında üretimin durdurulmasından yana değiliz. Sosyal barışı, iş güvencesinin korunmasını düşünüyoruz. Biz Çelik İş Sendikası olarak sorumlu bir davranış içerisindeyiz. Son olarak işveren bir akit imzalandı biz buna uyulmasını istiyoruz. Dün şartlar öyleyken öyle, bugün böyle dememesi lazım. Biz iki tarafın da uzlaşmacı bir tavırla herkesin imza attığı söylemlere sahip çıkmasını istiyoruz.”