İnsan, kendini çağa uygun en iyi, güzel, doğru, dürüst, yararlı, verimli, stratejik kaliteli, ilimli, irfanlı, bilimli, sanatlı, pek çok maharet ve meziyetli olarak yetiştirmeli. Bunun için çok yeterli öğrenim görüp, yetkin olmalı. Eğitim almalı. Sanat, meslek, zanaat, sanatkâr sahibi olmalı. Bilgi üretmeli. Teknoloji üretmeli. Ülkesinden, dünyadan, insanlardan haberdar olmalı. Okul öğrenimi ile kalmayıp; sürekli seminer, konferans, kurslara katılmalı. Okumalı. Dinlemeli. Görmeli. Danışmalı. Birkaç yabancı geçerli dil bilmeli. Kendi alanında en yüksek uzman olup; diğer alanlardan bilgi birikimi, donanımı olmalı. Zekâ, yetenek ve becerilerini her an geliştirmeli. Günümüzde geçerli olan; bilim üretme, teknik, teknoloji, yapay zekâ, robot üretmede en ileride, önde olmalı.

                Başarı için kendini sorgulamalı. Başarılı olmak için her an gelişimini sürdürmeli. Bir hedef belirleyip, hedefe ulaşmak için azimle gayret etmeli. Mutlaka büyük işlerde ortak uzman aklı kullanmalı. Özgüven sahibi olup, lider ve yönetici özellikli olmalı. Başarılı olmak için kendimizi yetiştirmeliyiz. Başarıya odaklanmalıyız. Plansız, programsız, projesiz, halktan ve haktan kopuk, işler asla yapmamalıyız. Yönetici olarak yapacağımız işlerde halkın desteği, benimsemesi, istemesi, sözü mutlaka olmalıdır. Aksi halde yapacağımız işlerden halk memnun olmaz. Kalıcı hizmette olmaz. Bir başkası yapılanı, yıkar ve geçer!

                Halkın ihtiyaçlarını kendilerinden öğrenerek; plan, program, proje gerçekleştirmeli. Halk ihtiyaç içinde iken; sanat, kültür etkinliği diye eğlence düzenlememeli. Etkinlikler halka hizmet, iyilik, yarar, ihtiyaç giderme sağlamalıdır. Halkı ve kendimizi önemseyerek, dikkate alarak, ekip halinde iş yapmalıyız. Halkın önceliklerini halka sorarak tespit etmeliyiz. Halkı her konuda bilgilendirmeliyiz. Bu halkında hoşuna gider. İnsan yerine konulduğunu fark eder. Öyle despot, dayatmacı, diktatör, “ben yaptım- oldu,” gibi akılsızca, geri zekâlıca işlerin içinde asla olmamalıyız. Eğer yöneticiliği bilmiyor isek, lider özellikli, hak yanında, haklının yanında olamayacak isek; asla yönetici olmaya kalkışmamalıyız.

                Halkın öğrenmesini, bilgi, kültür, sanat, meslek edinmesini kolaylaştırmalı. Hizmeti en âlâsından sunmalı. Zamanı en verimli yönetip, başarılı şekilde kullanmalıyız. Eğer bir başarısızlık, hoşnutsuzluk varsa bunun nedenlerini kapsamlı şekilde araştırmalıyız. Strese girmeden, yılgınlık, bezginlik oluşturmadan, eksikliği en doğru şekilde tespit etmeliyiz. Sorunlara halk ile birlikte çözüm bulmalı. Çare olmalıyız. Halkı sorunun ve çözümün dışında tutarsak, başarısız oluruz. Takdir, teşekkür kazanamayız. Çözümü kendi kafamızdan; bilgisizce, eksik, noksan oluşturmamalıyız. Üstün yüksek deneyimli uzmanlar kullanmalıyız.

                Başarılı olmak için bir yol haritamız olmalı. A,B,C palanlarımız mutlaka olmalı. Duruma göre yol ve yön değiştirmeli. İlkeli ve de konjonktürsel hareket etmeli. Unutma, durumu olmamalı. Ben unuttum. Yapamadım, dememeli. Her iş, çalışma, hizmet, iyilik mutlaka zamanında en iyi şekilde yapılmalı. Sürekli ve düzenli çalışma sürdürmeliyiz. Başarmamızı engelleyen hainlerle, adilerle, kahpelerle, kalleşlerle, düşmanlarla mücadele etmeli. Ülkemizde yapılan her iyi, güzel, doğru, yararlı çalışmaya, esere mutlaka solcular, komünistler, piyonlar karşı çıkar. Engellemeye çalışır. Halkı bu konuda bilgilendirip, bilinçlendirmeliyiz.

                İyi bir dinleyici, değer verici, öğrenici olamazsak, asla başarılı olamayız. Üretken olmalıyız. Başarılı insanları tanıyıp; onlardan akıl, fikir, bilgi almalıyız. Bugün bu güzelliklerde doğru dürüst birkaç lider, yönetici bile bulmak çok zor görünüyor. İnsanları, çevreyi, şehirciliği, belediyeciliği bilip, yapan; çok az insan bulunmaktadır. “Kendini yönetemeyen, örnek aile olamayan insanlar; devleti, kenti, şehri yönetmeye kalkmaktadır! Böyle olunca da, ortaya güzel, yaşanabilir, kentler, şehirler, yerleşkeler çıkmamaktadır.” Bugün pek çok devlet ve kent yöneticileri; şehirleri berbat, haşat, mahvetmektedir! Özellikle terör uzantısı CHP ve PKK uzantısı siyasi parti HDP; devlet yönetiminde ve kent yönetiminde tamamen başarısızdır. Hiçbir olumlu yanı ve tarafları yoktur. Hizmeti yeterli sunamadığı gibi her türlü yasa dışılığı yapmaktadırlar!  Devlet ve toplum düzenini bozmakta; teröre, anarşiye, şiddete, bozgunculuğa, yıkılıcılığa, katillere hizmet etmektedirler! İç ve dış düşmanlar ortak yıkıcılık yapmaktadır!

CHP ve HDP, iç ve dış düşmanlarımızın, aziz milletimizin başına projelendirip, bela ettiği hain şer güçlerdir. Millet ittifakı adında “zillet, illet ittifakı oluşturmuşlar.” Tüm maddi, manevi değerlerimizin düşmanları beşli ortaklık, ittifak, müttefiklik oluşturmuşlar. Aziz milletimiz durumu fark etti. Edemeyenler, hala hainlerin peşinde maymun kuyruğu olarak gitmeye devam etmektedir! Allah cc. inşallah hidayet, doğru bilgi, bilinç nasip eder inşallah. Bizler,  hak nedir, batıl nedir, iyi nedir, kötü nedir, kimlerdir; çocuk yaşımızdan beri elhamdülillah biliyoruz. Sapmayız, sapıtmayız, sapkın, azgın, sersem, bilgisiz, bilinçsiz elhamdülillah olmuyoruz. Bunun için Rabbim olan Allah’ıma sonsuz kere hamt ediyorum, şükrediyorum, dua ediyorum, ibadet ediyorum, tövbe ediyorum, zikrediyorum. Yarattıkları varlıklara iyilik yapıyorum, elhamdülillah.

                Ülkemizde ve dünyada bir lider ve yönetici yetersizliği vardır. Karakteri bozuk insanlar; lider, yönetici olup, âlemi mahvetmektedir! Beceriksizliği ile çevreye, kentlere, şehirlere, yerleşkelere zarar vermektedir! İnsanlar bunlara hayır- olmaz bile dememektedir! Çünkü her malın bir kör alıcısı bulunmaktadır. Kişiler, kötü kişilerden çıkar beklemektedir! İnsanlara anlatsan da; anlamak istememekte, önyargı ile karşı koymaktadır. İnsanları değiştirmek istemek, tepki ile karşılanmaktadır! İnsanlar, şeytan gibi kibirli- gururlu, kendini beğenmiş olmaktadır.

                Devlet yöneticisi, milleti anlamaya, önem, değer vermeye çalışmalı. Domuz gibi burnunun doğrultusunda gitmemeli. Ben yaptım, ise oldu, dememeli. Halkı köle, esir, parya, maraba görmemeli. Ülkemizde ve tüm dünyada faşist ve komünistler, kapitalist ve liberaller; halkı sığır yerine koymuş! Eşek gibi de itip kakmaktadır! İnsan olmadıklarından, insana; insan değeri vermemektedir.

“Yönetim anlayışı; hak, hukuk, doğruluk, dürüstlük, adalet, güzel ahlak, edep, hayâ, ilim, irfan, bilim, kültür, sanat, hizmet, iyilik anlayışı ile gönül alıcı anlayışla yapılmalıdır. Halkın girişimciliği engellenmemeli. Yargı, eğitim- öğretim, sağlık, hizmet anlayışı mükemmel olmalı. Ulaşım, iletişim, bilgi edinme kolay olmalı. Bürokrasi engeli olmamalı. Üretim her an gelişerek, devam etmeli. Karma ekonomi sistemi uygulanmalı. Yanı hem devlet hem de halkın girişimciliği, üretimciliği olmalı.

Komünist rejim gibi her üretim mekanizması sadece devletin olup, halkın yatırım yapmasına ve girişimciliğine yasak konulmamalı. Bu rejim üretmede sıkıntı yaşadığı için, 1991 yılında komünist ülkeler %95 oranında çöktü! Çöküşleri üzerinden 28 yıl geçmesine rağmen hala kendilerini toparlayamadılar.  Birkaç tane komünist- sosyalist ülke kaldı. Onlarda fakirlik, yoksulluk, açlık, ihtiyaç karşılayamama içinde toplumsal sancılar çekmektedir! Bunlardan Küba, Venezüella, Nikaragua, Kuzey Kore, Haiti, Kamboçya, Çin, Moğolistan, Myanmar, Laos, Vietnam gibileri çok perişan, zor, açlık durumundadır! Rejim, kalkınmayı, gelişmeyi, ilerlemeyi, yükselmeyi, refahı sağlayamamaktadır. 

Bu komünist ülkelerde halkın yatırım, girişim, özel mülk edinmesi yasaktı. Konutların, binaların tapusu hala devletindir. Arazı, bağ, bahçe, tarla hala devletindir. Böyle olduğu için hiç bir meslek, sanat gelişmedi. Bir ayakkabı tamircisi, marangoz, ev araç- gereç tamircisi olmadı. Bir mobilyacı, dokumacı, sanatkâr yetişmedi. Hala da bulmak mümkün değildir. Halk hala fakirlik, yoksulluk, yokluk içindedir. Uzak doğu ülkelerinde hala böcek, örümcek, kurbağa, yılan yemektedirler! Durumları çok kötüdür! Bunları TRT Belgesel’de izliyorum. Komünizm, şiddet, anarşi, terör ile devletleri ele geçirdiği için, tahminin dünyanın 196 ülkesinde komünist terör 200 milyon can almıştır!

Komünizm, 50 taneden fazla ülkede 1991 yılında yıkıldı. Komünizm zamanında özel mülk, mal, servet, girişimcilik, yatırımcılık halka yasak olduğu için zengin insan yoktu. Ama komünizm yıkılınca, bir anda dünyanın zenginleri arasında pek çok zengin girdi. Gördüğüm, gözlemlediğim, bildiğim için söylüyorum. Bu ülkelerde dünyanın en zenginleri mantar gibi oluştu! 1,500 tane Pazar yerlerinde işyeri- dükkânı olanlar oldu! Hemen şirket kuranlar oldu. Demek ki, komünist dönemde devleti çaldılar. Rüşvet aldılar.

Komünizm rejiminde her şey devlete aittir. Gazete, dergi, radyo, televizyon yayınlarını devlet yapıyor. Kablolu yayın yapılmaktadır. Hiç özel kişilerin bu alanda girişimciliği yok. Hala yok! Halkın oturduğu binalarda asılan bir reklam afişinin reklam geliri devletindir. Çünkü binaları halk kendi parası ile satın alıyor ama mülkiyeti – tapusu devlete aittir. Apartmanların yöneticisi de devletin belirleyip, görevlendirdiği kişilerdir. Yöneticilik yaptığı için, apartman konut sakinlerinden her ay 10 dolar kadar para alınmaktadır.

Devletin yöneticileri rüşvet, hırsızlık yapmaktadır. Halk, devletin ektiği tarlalardaki ürünü çalmaktadır. Halkın ağ ile balık avlaması yasaktır. Çok düşük ücretlerle halk; işçi, memur olarak çalışmaktadır. Belarus’te bir anaokulu öğretmeni 100 dolar karşılığı aylık almaktadır. Bu çok az bir gelirdir. Ailenin her bireyi mutlaka çalışmaktadır. Öyle Türkiye’mizdeki gibi yan gelip, yat! Sosyal yardım al! Yatmaya devam et! Öyle 3 kuruşa 5 köfte yok!

Türkiye’mizde bir anaokulu öğretmenin eline aylık ve ek saat ücreti olarak 1,200 dolar geçmektedir. Türkmenistan’da aylıklar 800 dolar kadardır. Kısacası SSCB çöktüğünde oluşan 15 bağımsız devlette durum böyle kötü durumdadır.

İki gün önce Bursa ili Yıldırım İlçesi Ticaret Bölgesine gidip, toptan alışverişler yaptık. 6 katlı bir işyerinde çalışan Orta Asyalı, Kafkasyalı, Ahıskalı Türkmenlerle görüştüm. Diyorlar ki; bizim ülkemizde iyi, güzel yönetim olmadığından, halk perişan durumdadır! Kilosu bir liradan fındık satamıyoruz. Mandalinamız dalında çürüdü. Çaylarımız toplanmıyor. İş yok!

Ahıskalı Türk diyor ki; bizim ülkemizin toprakları çok verimlidir. Ama yöneticimiz iyi değildir. Ürettiğimizi pazarlayamıyoruz. Bize de bir başkan recep tayyip Erdoğan gibi başkan olsa, ülkemiz çok kalkınır. Asgari ücretle çalışıyorlar. Yanı 2,020 lira alıyorlar. Sosyal güvenlikleri var. Yanı 400 dolar karşılığı Türk Lirası alıyorlar. Anne, baba, kardeşler hep çalışıyorlar.

Amasyalı bir çalışan gence sordum: - Niçin hep Türkmenler çalışıyor da, kendi insanımız çalışmıyor. - Bizimkiler asgari ücreti beğenmediğinden, çalışmıyor. Sokaklarda serseri gibi geziyorlar, dedi.

İzmit’te de Pakistanlıları gördüm. Erdoğan gibi devlet başkanımız olsa idi, biz buralarda perişan olmazdık, diyorlar.

Suriye’de iç savaş ve dış müdahale 2011 yılı Mart ayında başladı. O günden sonra ülkemiz 4,6 milyon sığınmacı aldı. Farklı ülkelerden savaştan kaçan 4,6 milyon sığınmacı oldu. Bu sığınmacılar gelmeden öncede ülkemizde %10 işsizlik vardı. Yabancılar geldiğinde de aynı oranda işsiz var. Yanı bunlar tembel, miskin, işte çalışmak istemeyen, devletten aldıkları sosyal yardımlarla geçinen kişilerdir.

“Devlet 10 milyon insana, 2,5 milyon aileye sürekli sosyal yardım yapıyor.” Büyük çoğunluğunu asalak gibi besliyor! “Herkes yaşlılığını gençliğinde düşünüp; hazırlığını, birikimini yapmalıdır. Gençliği boş, fuzuli, hayta, sersem ve serserice geçirmemeli.”  Hem sosyal yardım yapıyor. Hem elektrik ücreti almıyor. Hem kışlık yakacak kömür veriyor. Gezilerde yaşlılardan ulaşım ücreti almıyor. Dul kadınlara, 65 yaş üstü yaşlılara aylık veriyor. Gazi, şehit aylığı veriyor. Sakat- engelli aylığı veriyor. Çok yaşlı ve sakat olanlara bakma aylığı veriyor. Bunların evinde tedavileri yapılıyor. Evleri boyanıyor. Temizliği yapılıyor. Diyaliz hizmeti alanlar, evinden alınıp, tedavi ettirilince, evine getiriliyor. Onlarca çeşit aynı kişiye sosyal yardım sunuyor.7 milyon fakirin sağlık sigortası devlet tarafında ödeniyor.  “Bir ailede çocuklar, anne ve baba sakat ise, hem sakatlar aylık alıyor. Hem de onlara bakan akrabası aylık almaktadır.” 2,5 milyon öğrenciye Eğitim yardımı yapılıyor. Karşılıksız burs veriliyor. Kredi veriliyor.  Sığınmacılar sosyal yardım alıyor. “Sivil toplumlar hariç, sadece devletimiz şimdiye kadar 37,5 milyar dolar yardım yaptı.” “Türkiye’miz 196 ülkeden en fazla dış ülke halklarına yardım yapan ülkedir. Bu yıl 8,2 milyar dolar yardım yaptı.

1999 Marmara depreminde olan depremde 17 binden fazla insan öldü! 47 binden fazla insan yaralandı! 250 bin kadar konut ya yıkıldı ya da kullanılmaz hale geldi. Bu deprem bir Uzakdoğu ülkesinde olsaydı; bunun binde biri kadar hasar oluyor. Bu bizim işimiz, görevimizi Müslüman gibi doğru, dürüst, sağlam, sağlıklı yapmadığımız göstermektedir. Daha saplıklı, doğru, dürüst, ilmi, teknik, dayanıklı, kaliteli, verimli, bilimsel veriler kullanılarak iş, görev, eser yapmalıyız. Mimar Sinan gibi sağlamcı, estetikçi, görkemli eserler vermeliyiz. Yaptığımız betonarme binalar kendiliğinden çökmektedir! Çökmek üzere olan 6,7 milyon yapıyı, konuda, bakanımızın dediği gibi her yıl 310 bin tanesini hemen acilen yenilemeliyiz. Yoksa can kayıpları artacaktır, dedi. Bu şekilde bir planlama yapıldı.

Emperyalist sömürücü sülük Amerika ise 6,7 milyar yardım yaptı. Onların verdiği silahları, kefereler, yardım diye hesaba eklerlerdir! Zaten dünya insanlarını kötü duruma sokan, bu alçak sömürücü acımasız gâvur ülkelerdir. Onlara direkt ve dolaylı uşaklık eden zalimlerdir. Hepsinin canı cehenneme!

Devletimiz, evlenenlere parasal yardım yapıyor. Evi kentsel dönüşümde olanlara her ay kira veriyor. Zengine teşvik veriyor. Vatandaşa her türlü destek veriyor. Projesi olanlara, gerçekleştirmesi için hibe yardım yapıyor. Yurt dışına masrafları devletten öğrenci gönderiyor. Yüksek lisan, doktora yapanlara yetecek kadar yardım her ay için yapıyor. Yanı milletin %80’i devletten aylık alıyor. 12 milyon emekli insan var. 3,5 milyon kamuda çalışan insan var. Ama bütün bunlara aklını satmış olanlar, fikri başkasına endeksli olanlar; kanı, sütü, fikri bozuk olanlar hala devleti, milleti yıkmaya çalışıyor. Adilik, alçaklık, kahpelik, kalleşlik, hainlik yapıyor. Allah cc. ıslah eder inşallah. Islah olmasalar, canları cehenneme diyorum. Evladı terörist olanlara bile yardım yapıyor!

Devlet, çocukları özel okullara- kolejlere giden çocuklara 4 bin lira her yıl karşılıksız yardım yapıyor. Bir ailede karı ve koca çalışıyorsa, bu ailede anneye her ay 1,500 lira kreş yardımı yapıyor. Yoksul ve engelli ailenin kirasını veriyor. Yakacağını veriyor. Çocuğuna engelli yardımı, ailesine bakma yardımı yapıyor. Kızılay aşevinden de yiyeceğini alıyor. “Bu yardımlarda bazen istismarlar oluyor. Kandırmaca, aldatmaca, hile yapanlar, daha hak edip de alamayanlar olmaktadır. Devlet bu konuda çok duyarlı, araştırmacı, incelemeci olmalıdır.”

Terör yakıp, yıkıyor! Öldürüyor! Biz yapıyoruz. Sahtekârlar sakat, kaçak ev, konut, bina, apartman yapıyor. Yıkılınca, bizler yapıyoruz. Hırsızlar çalışıyor! Biz telafi ediyoruz. Sigortasız mal zarar görüyor. Biz zararı karşılıyoruz. Devletin, milletin işleri kötü yapılıyor. Zarar görünce; biz, devletimiz- milletimiz karşılıyor. Kötü, yanlış, çirkin yaratıkların zararlarını, hep doğru dürüst insanlar karşılıyor. Artık bu sahteci, sahtekâr, akılsız, geri zekâlı, satılmış alçak kahpe hainlere fırsat vermemek gerekiyor. Milletimize, devletimize sahip çıkmalıyız.

Belarus’de halk ücretsiz hastaneye gidiyor. Ama doktorun yazdığı ilaçları tamamı ile kendi parası ile eczaneden satın alıyor. Yataklı hastalar, ücret ödemiyor. Poliklinik hizmeti ile ilaç alanlar, ilaç parasını ödüyor. Ameliyat için bir yıl sonraya randevu veriliyor. Yapılan seçimler göstermelik oluyor. 1991 yılından günümüze kadar, 2019 yılına kadar, halk istemese de, seçimi aynı kişi ve hükümetin kazandığı gerçekleşiyor. Muhaliflere yaşama hakkı verilmiyor. Ortadan kayboluyor! Bizdeki komünistler; özgürlük, serbestlik, örgütlü mücadeleye ve teröre demokrasi istiyor! Birde gitsin, bu komünist ülkelerde aynı sözleri söylesin!

Herkes çalışıyor da, halk niçin fakir, diyeceksiniz! Çünkü verimli olmuyor. Üretmiyor. Nasıl olsa üretse de üretmese de aynı düşük aylığı alıyor. Devletin her marketinde gerekenden en az 3 kat fazla eleman çalışıyor. Markete girdiğinde; müşteri gelmiş. İlgilenelim, demiyorlar. Hiç ilgilenmiyorlar! Marketlerde hırsızlık oluyor. Cezalar ağır olmasına rağmen çalma, hırsızlık oluyor!

Bu ülkelerde de, bizdeki CHP ve HDP belediyeleri gibi kanalizasyonlar; akarsulara, göl, denizlere arıtılmadan akıtılıyor! Toplanan katı atık, artıklarda çöp işleme farikalarında işlenmiyor. Çevreye, doğaya olduğu gibi bırakılıyor! Bu şekilde doğaya, çevreye, insana, varlıklara zarar veren; bu beyinsiz, geri zekâlı aptal sürüsünü, demokratik hakkımı kullanarak, protesto ediyorum. Eleştiriyorum. Kınıyorum.

Döviz bürolarında ve küçük devlet bankalarında çalışanlar, kırılmaz cam arkasında çalışıyor! Eczanelerde ilaçlar vitrinde ama vitrinin görünmeyen yüzü halka dönüktür. İlaçlar görünmüyor. Çalışanlar kalın cam arkasındadır. Hala bazı devlet dairelerinde kamera ve bilgisayar girmemiştir. Devlet binaları, halkın oturduğu binalar bakımsız, boyasızdır. Anlattığım ülke, eski komünist SSCB devletinden ayrılıp, bağımsız devlet olan ülke içindir. Diğer eski komünist ülkeler bundan daha da berbat durumdadır. Halkın, aynı apartmanda oturan komşuların birbirine hiç selam, günaydın, iyi akşamlar demesi, hiç yoktur. Ne diyelim. Allah cc. inşallah akıl, fikir, hidayet nasip eder.

Kapitalist toplumlarda her şey paradır. Değer yargıları para, çıkarcılık, sömürü üzerine kurulmuştur. İnsanlık yoktur. Fitne, fesat- bozgunculuk, vahşilik, başkalarının mutluluğunu engelleme had safhadadır. Sömürücü kapitalistler, halkı ve devleti alabildiğine soymakta, sömürmekte, yoksul bırakmaktadır. Kapitalizm, bir KKK Kene, sivrisinek, sülük, asalak solucan gibi insanlığın, canlıların, varlıkların kanını emmektedir!

Ülkemizde devlet, 1983 yılından beri özelleştirme adı altında devlet- kamu işletmelerini, kurumlarını, mal ve arazilerini; varlıklı olan bu haramcılara aktarmaktadır. Halk bu kapitalist keneler tarafından soyulurken, devleti de soymaktadırlar! Kapitalistler ürettiklerini % 500 - % 1,000 oranında bir kâr ile halka satmaktadır! Sebze, meyve ve de konfeksiyon- hazır giyimde kâr oranları böylesi yüksektir.

Örnekleyelim: 1-)  1980- 1990’lı yılarda ülkemizde kalitesiz yerli otomobiller üretiliyordu. Devlet, bu girişimcileri koruma adına ithalatı zorlaştırıyordu. Dünyanın en iyi otomobilleri fiyatına; bu adi, kalitesiz, dayanıksız teneke otomobilleri halka sunuyorlardı.

2-) Her zaman ürettiklerini çok yüksek kârlarla halka sattılar. Bir işçi, memur 12 ay taksit ile sadece bir televizyon, buzdolabı veya çamaşır makinesi alabiliyordu.

3-) Devletten de sürekli teşvikler alıyorlardı. Devlet- kamu mallarını, kurumlarını, işletmelerini ucuz fiyat ile özelleştirme adı altında hep kaptılar. Kapmayı, sömürmeyi hala sürdürmektedirler. Piyasada tekel oluşturdular. Şimdi milleti kazıklamaktadırlar!

4-) Devlet, kendi işletmelerini kapitalsizlere satmasa, tamamı, hiç istinasız, hepsi çalınıyor. Zarar ettiriliyordu! Yüzlerce kamu- devlet işletmesinden tek bir tanesi bile hiçbir zaman kâr etmedi. Artı değer üretmedi. İşçi çalışmazdı. Müdür ve yöneticiler çalardı. Ülkemizde bugün olan zenginlerin büyük çoğunlu bu haksız kazancın kapitalistleridir. Devleti çalıp, ekonomi sıfırlanınca, 1970’lı yıllardaki gibi üretilen mala, eşyaya %500 -750 oranında zam yapılıyordu.

5-) Geçen yıl, 2018 yılında seçim vardı. Hükümet düşmanları, seçimde kazanım edinmek için, kilosu 2 lira olan soğan ve patatesi 7,5 liradan satmaya başladı. Soğan, patatesi stokladılar, istifledir. Çürüttüler, halka satmadılar. Hükümet bu durumu engelleyemedi. Çünkü bir kere “serbest piyasa ekonomisi” deyip, ona serbest ticaret yapma hakkı, hukuku tanımıştı!

6-) Şu anda, 15.02.2019 tarihinde yine başka bir sömürü durumu ortaya kondu! Süper zincir marketler, üreticiden kilosu 80 kuruşa aldığı sebzeyi 10 liradan, 2 ve 3 liradan aldığı sebze – meyveyi 24- 28 liradan satıyordu. Hükümetin uyarılarını takan olmadı. Devlet, kendi kurumlarını harekete geçirerek; “Tanzim Satış Mağazaları” kurmaya başladı. Süper market zincirleri fiyatı şu anda %50- 75 oranında düşürmüş olsa da, yine çok pahalıdır. Devlet, bir kere özelleştirmelerle, kuyruğu; yargı değeri olmayan, haram- helal bilmeyen, sömürücü kapitalistlere kaptırdı.

 Ülkemizde 53 bin kadar muhtarlık bölgesi – yerleşke var. Devletin bu işte başarılı olması mümkün değildir. 1977’de de Tanzim Satış Mağazaları, CHP- Bülent Ecevit iktidarında açılmıştı ama başarılı olamamıştı. En iyisi; halka ticaret ahlakı öğretmeli. Piyasayı kontrol etmeli. Serbest piyasa deyip; insafsız, vicdansız, haram, helal dinlemeyen, kişilere serbestlik hakkı hukuku tanımamalı. Bu kişiler; 1. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı sonrasında; yoksul, fakir, aç, çıplak kalan insanlara, bir metre kumaşı bir inek, bir öküz fiyatına satmışlar! Savaşa giden halk, savaşa gitmeyen, yurdunu savunmayan; aç göz kapitalistlerin aşırı ölçütlerde sömürüsüne uğradı!

7-) Turizmde de ayni sömürü devam etmektedir. Beş yıl önce 1,5Liralık lahmacun Bodrum’da 160 Liradan,  60 kuruşluk karpuz, 60 liradan satılıyordu. Hükümetin Bakanı; “normadır. Serbest piyasada, malın fiyatının etiketini koyduktan sonra, istediği fiyata satar, dedi!”

2018 yılında ülkemize 40 milyon yabacı turist geldi. 6,5 milyonda Türk vatandaşı diğer ülkelerden ülkemize geldi. 2019 yılı için deniyor ki; ülkemizde turizm şirketlerinde olan pahalılık, yabancı ülkelerden 3- 4 kat fazla oldu. Bu şekilde ülkemize turist gelmesi çok zor olur!

8-) 31 Mart 2019 Pazar günü Yerel Seçimler olacak. Hükümeti zor duruma düşürmek için kapitalistler halka zulmetmeye, fahiş fiyatla mal, eşya satıp, kazıklamaya devam etmektedir! 2018 Ağustos ayından itibaren halkın alması zorunlu 450 ürüne %100 ve üzeri zam yaptılar. Dolar 7,5 liradan 5,2 liraya düşmesine rağmen; zam yapmayı hala sürdürmektedirler! Amerika ve Amerikan yandaşlarının ülkemize yaptığı düşmanlığı pekiştirmeye çalışıyorlar! Bu adi kahpe alçak haramzadeler, Bülent Ecevit Hükümeti’ni; mal stoklayarak, yokluk oluşturarak, fabrika işçileri 2 yılı aşkın grevde durarak, zor duruma düşürdüler. Hükümeti zor duruma düşürenler; hep haramcı kapitalistler hem de sürekli grev halinde olan; ideolojik sapkın, azgın, terörist sol sendikacılardı. DİSK denen solcu sendikaydı.

Oysa solcular, komünistler, Bülent Ecevit Hükümetinden beslendiler. Hem de onun hükümeti zamanında terörü artırdılar. Toplum ve devlet düzenini bozdular. Şimdi devleti, milleti AK PARTİ Hükümeti yönetmektedir. Yine hükümeti yıkmaya çalışan, CHP ve yandaşları, yoldaşları olmaktadır.

Ayet, mealen: “Onlara bozguncu, yıkıcı, denildiği zaman; biz bozguncu değil, iyileştiricileriz, derler!” ( “Bozgunculuk” ile ilgili onlarca ayet vardır. Lütfen internetten bakınız.)

Sapkın felsefi akımların, sapkın ve azgın ideolojilerin dini, imanı, ahlakı, edebi, güzel ahlakı, değer yargısı yoktur. Bu ideolojik sapkınlar; serbest bırakırsa, ülkemiz rahat olmaz. Halk huzur ve mutluluk içinde rahat, kolay, ferah, refah içinde yaşayamaz. Her kurum, kuruluş, işletmeye bir çekidüzen, nizam, intizam, iyileştirme kazandırmalı. Halk kötü durumda ise; yöneticiler, liderler başarıdan söz edemez. Etse de; doğru, dürüst bir laf olmaz. Allah’ın, peygamberinin, insanların hoşuna gitmeyecek, işlerde serbestlik, kolaylık asla sağlamamalı.

“Devlet ne ise millet öyledir. Millet ne ise devlet özdeştir. Bunun için millet ve devlet hak yolun insanı olmalı. Hep ilmi, dini işler, görevler yapmalı. Her konu samimiyetle dosdoğru yapılmalı. Sorun çözen anlayış olmalı. Hayrı engelleyici değil teşvik edici olmalı. Performanslı ve projeli çalışmalı. İnsan merkezli işler yapmalı. Merkeze insanı alarak çalışmaları sürdürmeli. Takım çalışması ile işler başarılmalı. Bireysel çalışmalar ile iş yürütmeye çalışmamalı. Hedefler konulup, hedefe kilitlenmeli. Sorumluluk sahibi olmalı. Milli, manevi değerlere bağlı olmalı. Halka hakça davranmalı. Asla haksızlık etmemeli. Bilgi ile çalışmaları yürütmeli. Herkes mesleğinde yükselmek için seminer, hizmet içi kurs, kitap okuma yapmalı. Bilgiyi paylaştırmalı. İlmi yaymalı. Sürekli hazır olursak, her sorunu çözeriz.”

Toplumda, kamuda yeni yapılanmalar yapmalı. Katılımcılığı esas almalı. Paydaş özdeş kuruluşlarla ortak çalışmalar yürütmeli. Temel hak ve hürriyetleri genişletmeli. Hain ve kalleş kahpelere fırsat tanımamalı.

Herkesi mutlu etme hedefli çalışmalı. Negatif insanları eğitmeye çalışmalı. Herkes ile ilgilenmeli. Sahipsiz insan kalmaması gerekir. Herkes bir dünyadır. Herkese iyi davranmalı.

Devlette görev yapanlar ve milletimiz memleketimizin için gönülden çalışmalı. Şehir planlarını dosdoğru yapıp, uygulamalı. Kentsel dönüşüm yapmalı. Estetik kentler kurmalı. Akıllı şehirler kurmalı. Çevreye saygılı şehirler kurmalı. Sosyal hayatı olan, kültü etkinlikleri bulunan, spor yapılan, üretilen, ilim öğrenilen, yatay şehirler kurmalı. Sosyal belediyecilik yapmalı. Halkla birlikte, ihtiyaç önceliğine göre yatırımlar yapmalı. Şeffaflık, ekonomik davranma asıl olan esaslar olmalı. Değer üreten, bilgi üreten şehirler kurmalı.

Eski, akılsız, geri zekâlı kafalardan vazgeçmeli. Öğretmenlerin çoğu haşat, mimar ve mühendisler berbat durumdadır. Müteahhitlerin çoğu hırsız konumundadır. Ülkemizdeki 26 milyon binanın- konutun %60’i sakat, kaçaktır. İmarı, mimari, müteahhidi sahtecidir. Sorumlu belediye ilgisizdir. Böyle olduğu için; Diyarbakır, Konya, İstanbul ve diğer İllerde binalar kendiliğinden çökmektedir! Onlarca insan ölmektedir! Hükümet 7 (yedi) milyon konutun dönüşümünü sağlamak için her yıl 310 bin konutun yıkılıp, yeniden yapılmasını, 20 yıl içinde 7 milyon konutun tekrar yapılmasını planladı. Bu konutlar plansız yapılmış. Deniz kumu kullanılmış. 3 kat alınan izin ile Kartal’da 8 kat yapılan bina yıkıldı. 21 kişi öldü! Bitişiğindeki yeni olan 11 katlı 8 bina da yıkılmaktadır!

Bir köprü yapılmakta, bir sel ile köprü sele gitmektedir. Yollar erken bozulmaktadır! Ben mimar, mühendis değilim ama yapacağım köprü öyle sele gitmez. “Zira ayaklarını 20 metre kazık ile yere çakarım. Köprü ayaklarının zeminde iki yanına 20 metre beton dökerim. Ayaklarla köprü tablasını demir ve betonlarla sağlam bağlarım. Köprünün suya çarpan ayağını 60 derece, keskin köşe yaparım. Gelen suyun hızını yararak keser.”

 Atalarımın 1,000 yıl önce yaptığı taş köprüler gibi 1,000 yıl gider. Beton harcında da C50 kullanırım. Demirlerini boyar, beton içine koyarım. Beynimi bilgim ile çalıştırır. Yüksek uzman kişilerle eser- yapıt yaparım.

Benim oturduğum İlçede ve şehirlerin tamamına yakınında çok katlı binalar yapılmış. Örneğin: “Benim bulunduğum sokaktaki apartmanlar 4 katlıdır. Hemen güneyimizdeki sokakta bulunan apartmanlar, koduna göre 7- 10 katlıdır. Ardaki uzaklık sadece 4 metredir. Bizim sokakta bulunanlar sadece güneş ışığı değil gün ışığı bile almamaktadır.” Bunu eşek bile yapmazdı. Bunu akıllı olan narkotik köpekler bile yapmazdı. 30 metre yüksekliği olan bitişik nizam binaların sokağı en az 30 metre olmalı ki, gölgesi olmasın. 4 metre sokak yapan mimar, mühendis değil, uzman değil, insan bile olamamış.

Bir ay önce bir mimar bürosuna gittim. Ben kim ile görüşürsem, onun mesleği ile ilgili sohbet ederim. Bu mimara sordum: “ Bitişik şekilde yapılan iki binanın kolon ve kirişlerinin boyutları çok farklıdır. Bu nereden kaynaklanmaktadır? – Verilen yanıt: Biz kendi bildiğimizi gibi bina planı çizmiyoruz! Müteahhitler nasıl isterse, öyle plan çiziyoruz!” Sahteci, sahtekâr, hırsız yüklenici istiyor! Mimar bina planı çiziyor! Sonra kentlerdeki alt yapı, üst yapı çöküyor! Denetim şirketlerinin de doğru dürüst denetleme yapmadığını söyledi.

Böyle mimar, mühendis, müteahhit- yüklenici firma olmamalı. Belediye, devlet olmamalı. İstismar yapanlar, def edilmeli. Halka sağlam ve sağlıklı hizmet sunmalı. Stratejik kaliteli verimli sağlam eserler vermeli. Altyapı, üstyapı, ulaşım, iletişim, bilişim, sanat, kültür, spor, otopark, kaldırım, yol, çocuk parkı, bahçeler harika ve harikulade olmalı. Çarpık, berbat, felaket yapılanma olmamalı. Yapanlar, olduğunda, felaket yapmalı. Yanı hak ettiği cezayı vermeli. Servetine haksız kazanç diye el koymalı. Şehirler içinde halk huzurlu ve mutlu olmalı. Plansız gelişme olmamalı.

Şehirlerde, günümüzde yap- yık, yık- yap, boz- yap, hatta yapma şeklinde bir kısır döngü oluşmamalı. Her şey en ideal boyutta bilimsel yapılmalı. Kafasız, beyinsiz, bilgisiz yöneticilerin iş yapmasına devlet izin vermemeli. Devlet her şeyi denetlemeli. Kontrol etmeli. Asla aksak, kaçak, bozuk yapılandırmaya izin vermemeli. Yapılan bazı binalar 10- 15 yılda yıkılıp, yenileri yapılmaktadır. Benim bulunduğum İlçede, Cumhuriyet Caddesi 6 yılda 6 kez tekrar yapılmıştır!

Ülkemizde kapitalist haramlıların milleti soymasına, devleti soymasına fırsat ve olanak tanımam. Ülkemizde 2018 yılı itibarı ile 161,800 kişi milyoner olmuş. Bunlar paralarını dövizde tutarak, fahiş fiyatla mal satarak halkı kazıklamaktadır. İşler iyi değil diye bir de devletten sürekli teşvik almakta, vergilerini zamanında ödememektedir. Bunlar şirketlerini doğru dürüst yönetmemekte, buna rağmen 300 milyar dolardan fazla borçları devlet üzerinde yük olarak kalmaktadır. Yurt dışında bulundukları yerlerde, diğer Türklerle alışverişlerinde dolandırıcılık, sahtekârlık yapmaktadırlar. Bazen de yabancıları dolandırmaktadırlar. Türk’ün ve T.C. Devleti’nin onurunu- şerefini, prestijini – saygınlığını- itibarını bozmaktadırlar. Bunlar yüzünden ve de teröristler yüzünden, yurt dışında sade Türk vatandaşına da sakıncalı, tehlikeli olarak bakmaktadırlar.

Milletimizi bir bütün olarak doğru, dürüst, adil yetiştirmeli. “İyiliği emredip, kötülüklerden sakındıran, günah, haram işlemeyen, olgun bireyler olarak yetiştirmeli.” “Kendi için istediği iyiliği başkalarına da isteyen olmalı.”  

Müslüman dediğimiz; “şirk, küfür, nifak- ayrımcılık, günah, haram, isyan, tuğyan, tağut, yalancılık, sahtekârlık, kandırmacılık içinde asla olmaz, olmamalı. Kötü, çirkin, yalan, yanlış, zarar verici davranış göstermemeli. Hırsızlık, soygun, sahtecilik, sahtekârlık, mal stoklama, karaborsa, fahiş fiyatla mal satma yapmamalı. Kadınlara, çocuklara, insanlara saygısızlık yapmamalı. Batıl, küfür, hainlik, kahpelik, katillik içinde asla bulunmamalı.” Allah’ın belirlediği 730 kadar haramı öğrenip, mutlaka sakınmalı. İdeolojik sapıklık, sapkınlık, bozuk felsefi akım içinde olup; insanlığı yitirmemeli. Şirke girmemeli. Sömürücü, sömürgeci olmamalı. Zalim, batıl, sapkın, azgın olmamalı. Böyle olanlarla iş tutmamalı. İttifaklık, müttefiklik yapmamalı. Başkalarının beyinlerini yıkama, kalplerini karartma yapmamalı. Bir de başkalarının günahına girmemeli.

“Allah’ın emrini yerine getirmeli. Yasakladıklarından sakınmalı.” Böyle yapmazsak, barı etkin olup, milleti günaha, harama sokmamalı. Akıllı, zekâlı, ilmi, dini, insani, evrensel doğru işler yapmalı.”

Müslüman öyle alelade basit lalettayin bir insan değildir. Olgun ve mükemmel bir insandır. Bunun içinde her işi en mükemmel, doğru, dürüst, ilmi olmalıdır. Eğer başkalarından farklı değil ise ondan bir değer çıkmaz, çıkmamaktadır.

Müslüman, bir devlet yöneticisi, belediye başkanı İslam ve ülkenin yasaları ile hareket eder, etmelidir. Belediye başkanı ve üyeleri olarak; çok ideal bir şehir planlaması yapmalı. Altyapı, üstyapı harika ve harikulade olmalı. Kentsel dönüşüm sağlamalı. Benzersiz harika ideal şehirler kurmalı. Akıllı, bilgili, yaşanabilir şehirler kurmalı. Çevreye ve insana saygılı şehirler yapılmalı. Sosyal belediyecilik yapılmalı. Tasarruf ve ekonomik yatırımlar yapılmalı. Değer üreten şehirler yapmalı.  Şehirleşme ile birlikte yeşil ve maviye çok yer verilmeli. Halkın önceliği dikkate alınarak, çalışma yapılmalı. Halk toplanmalı. Halka istek ve tercihleri sorulmalı. “Böyle yapan hiç belediye başkanı ve yönetimi görmedim. Görmediğim, içinde böyle bir şehir henüz ülkemde ve dünyada görmedim.” Ülkemde hala yolsuzluk ve israf yapan belediyelerden söz ediliyor.

Biraz önce CHP Yalova Belediyesi’nde yapılan israf ve yolsuzluklar televizyonlarda haber yapıldı. Sadece 2018 yılında 4 milyon liralık yemek yendi, gösterildi. Faturalarında yazan yemek çeşitleri Yalova İli’nde gezilerek bakıldı. Yalova’da öyle bir ad ile yemek satan lüks yerler bile yok! CHP, Yalova Belediyesi’ni bir oy farkla kazandı. İşte bir oyun – reyin oynadığı rollere bakınız! Bunlara oy verende günah almaktadır. Sadece yolsuzluk yapan değil, ona o yetkiyi verip, vesile olanda günah almaktadır.

CHP Belediyelerinden; Beşiktaş, Maltepe, Şişli, İzmir ve diğer belediyeleri yolsuzluklarla enkaza dönmüş. Şu anda 19 aydır aylıklarını düzenli aylık alamayan, 2 aydır hiç alamayan Şişli Belediyesi işçileri çöpleri toplamamaktadır. Ben, bildiğim 1983 yılından beri Şişli Belediyesi’nde hep yolsuzluk olur. Ama hep yine CHP kazanır. HDP Belediyeleri de devletin verdiği paraları, PKK terör örgütüne aktardığı için 103 belediye başkanı görevden alındı. Yerlerine kayyum atandı. İşler böylece yürümeye başladı. “Ülkemizde en kötü belediye yöneten, çalan, CHP ile HDP belediyeleri olmaktadır.” Ama halk yine bunlara oy vermektedir. Devlet bunları yeterince denetleme, kontrol yapamamaktadır. Buraların halkı; çöp, bok, çukur, bataklık, kanalizasyon, çöplük içinde pislikte yaşamaktadır. Ama gidip, oylarını ideolojik saplantı nedeni ile yine bunlara vermektedir. Bu iki siyasi parti, terör örgütü uzantılarıdır.

Devletimizde ve belediyelerde, halkta israf çok! Yolsuzluk, sahtecilik, sahtekârlık çok! Her şey istismar ediliyor. İslam ve evrensel değerler istismar ediliyor. İsraf, hırsızlık, yolsuzluk, haram ve günah işleme alenen yapılmaktadır. Herkes getirim peşinde koşuyor. “Elin yabancısı bile Türk denildiğinde, çekince koyuyor. Türk ve Müslüman düşmanlığı yapılıyor. Bunda tamamen de haksız değillerdir. Ortada Türk de Müslüman da aslen yoktur. Ama bu sıfatı kullanan, bu haramcılar; Türk ve İslam dinine de zarar vermektedirler. Tüyü bitmemiş yetimin, sefilin, sefaletin içindekinin hakkı dünyanın en zenginleri tarafından bilerek ve tasarlanarak yenmektedir. Hepsinin canı cehenneme! hak hukukumu helal etmiyorum.

Adam, ateisttir, komünisttir, materyalisttir, ideolojik ve felsefi sapkındır. Azgınlaşmıştır. Ateist, dinsiz, imansız olmuş. Merhameti, doğruluğu, dürüstlüğü, adaleti yok olmuş. Hala kendini Müslüman olarak tanıtıyor. İslam dinini, Müslümanlığı kötü durumda gösteriyor. Elin insanında da islamofobi- İslam ve Müslüman düşmanlığı oluşturuluyor. Bunu Alevilerde de çok yaptılar. Eskiden beri nerede bir dinsiz imansız Allah cc. tanımaz, komünist ateist varsa, kendini Alevi olarak tanıttı. Aleviliği bir terör yuvası, tarlası olarak tanıttılar! Cem evlerini kullandılar. Bu durum tüm İslam âlemi ve Türkler için olan durum oldu. Yurt dışına gittim. Türklerden iyi insan olarak söz etmiyorlar. Ya Türkler, Türklere ya da yabancılara her türlü kötülüğü yapıyor. İşte Avrupa’daki Türkiyelilerin durumuna bakıp, değerlendirme yapınız. Bu ne Müslümanlığa nede Trüklüğe yakışan bir durumdur.

Bu olumsuzluklara iyi niyetle, ilimle, bilimle, doğru kullanılan akıl ile zekâ ile azimle, irade ile idealıkla, plan proje uygulama ile bir çözüm, bir çare mutlaka bulunmalı. Ölçülü, ölçütlü hareket edilmesi benimsetilmeli.

İslam ahlakı, İslam öğretisi, eğitimi, edebi, hayâsı, güzel ahlakı, ilmi, fazilet değerleri insanların genlerine işleyecek şekilde kazandırılmalı. Milli, manevi, ilmi duygu ve düşünceler mutlak kazandırılmalıdır. İslam ilimleri ile insan yetiştirilmelidir. Haram yiyen anne ve babadan doğan çocuk iflah olmaz. İyileşmez. Bu da unutulmamalı. İslam dini bir bütündür. Bütünü ile öğrenilip, yaşanılınca, yararı görülür.

Yöneticiler ve milletimiz sağlam, sağlıklı, nizamlı, intizamlı, düzenli, güzel ahlaklı, bilge insanlar olarak yetiştirilmeli. Ülkem baştan aşağı değiştirilip, yenilenmeli. Çevre düzenine, toplum ve yönetici düzenine değer verilmeli. Her şey ideal boyutta olmalı. Her iş bilgi ile samimiyetle harika harikulade yapılmalı. Kötü, çirkin, yaramaz, yalan, yanlış ne varsa tarihin çöplüğüne atmalı. Haram, günah işlemeyen, devlet ve toplum oluşturmalı. İmanlı, İslamlı ümmet, millet, ümmet oluşturmalı. Cehennemi yaşamayacak insanlar yetiştirmeli. Cennet halkı olabilecek ümmet var etmeli. İşte zafer bundadır.

Allah’ı ve söylediklerini bilin ve samimiyetle inanıp, yaşayan toplumlar oluşturmalı. Şeytana isyan eden, şeytanlaşmışlara inanmayan toplumlar var etmeli. İslam dininin istediklerini eksiksiz eda eden toplum var etmeli. Dünyayı ve ahireti bilip, hazırlık yapan toplum yetiştirmeli. Hakk’a teslim olan millet oluşturmalı. Batılı batıl bilip, ondan sakınan, kaçınan bireyler yetiştirmeli. Cenneti hak edip, ona ulaşabilecek müminler var etmeli. Rabbimizin cennet ödülünü kazanabilen müminler kazanmalı. Tertemiz müminler olmalı. Dert, bela, hüzün, kederden uzak Müslümanlar olmalı. Amel defteri; iyilik, sevap, ibadet ile dolu mümin olmalı. İbadet yapmayandan, iyilik, hizmet, infak etmeyenden; güzel mümin olmayacağı asla unutulmamalı. Esenlik ve güven içinde dünya ve ahiret hayatı geçiren olmalı. Cenneti kazanmak için; Allah’a teslim olmalı. Allah’ın yarattığı varlıklara iyilik etmeli. Hizmet, infak etmeli. Asla incitip, kırmamalı. Olgun mümin, iyi ve güzel Müslüman olmalı.

Kötü, çirkin, yalan, dolan, inkâr, isyan, batıl, küfür sahibi olmamak için ilim ve İslam dinine sarılmalı. En güzel, yüksek İslam ahlakı, edebi, hayâsı, arı, utanması, bilgisi, bilinci olmalı. Çirkef, kötü, yaramaz yaratık durumuna düşmemeli. Batıl, küfür, pislik içine düşüp, iki dünyada mahvolmamalı, kahrolmamalı. İki dünyamızı cehenneme, çöküntüye uğratmamalı. Güzel sıfatlı, iyi nitelikli, doğru dürüst özellikli harika ve harikulade olgun insanlar olmalı. Dini, imanı, maneviyatı asla kaybetmemeli. Maddeci, materyalist, sapkın, azgın sersem manyak durumuna kesinlikle düşmemeli.

Allah cc. insanlarla, kadınlarla iyi geçinmemizi emrediyor. Nisa süresi 19. Ayette: “ Kadınlarla iyi geçinin,” diye emrediyor. Kadınlarla, eşleri ile iyi geçinenleri hayırlı insan diye nitelendiriyor.

Peygamberimiz: “ Hayırlınız, aile bireylerine hayırlı olandır. Ailesine en hayırlı olanınız benim,) diye buyurmuştur.

Hadis-i şerif: “ Müminlerin olanak bakımından en mükemmeli; huyu en iyi olanıdır. Hayırlınız, kadınlarına karşı hayırlı olanlardır.”

Sâdi Şirazı: “ Kadının parası için evlenen; ruhu ile öder.”

J.J. Rousseau: “ Bir kömürcünün nikâhlı karısı, bir prensin metresinden daha yüksek ve saygıya layıktır.”

Dünyası iyi olanın, ahireti de iyi olur. Bu durum sadece hak mümin samimi Müslüman için geçerlidir. Bunun için önce kendimizden başlamalıyız. Şehir planlarını harika harikulade insan merkezli en güzel en ideal yapmalıyız. Altyapı, üstyapı, ulaşım, iletişim, bilişim, eğitim- öğretim, sağlık hizmetleri şahane, en estetik, mükemmel olmalı. Var olan çirkinliği, kötülüğü yok edip, kentsel dönüşüm yaşmalı. Benzersiz harikulade numune şahane şehirler yapmalı. Akıllı kentler yapmalı. Çevreci anlayışla yapılandırma yapılmalı. Çevreye zarar vermemeli. Doğal yapı asla bozulmamalı. Kirlik doğaya salınmamalı. Bırakılmamalı. Sosyal, kültürel, sportif, sanat, meslek, gelişim belediyeciliği yapmalı. Medeni insanlar yetiştirmeli. Yatay şehirleşme yapılmalı. Bir binanın gölgesi diğerine düşmemeli. Arada geniş cadde, sokak, park ve bahçeler olmalı. Yeşil, mavi egemen olmalı. Halk ile devleti, kentleri birlikte yönetmeli. Halk ile toplantılar yapmalı. Halkın görüş ve önerileri mutlaka ama muhakkak alınmalı. Halkın önceliğine önem vermeli. Aksi halde ne yapsan, halk eleştirir, yerer, kınar, bozgunculuk yapar. Tasarruf mutlaka başta gelen uygulama olmalı. Asla tek bir lira bile israf yapılmamalı. Şeffaflık mutlaka olmalı. Denetim, kontrol yapılmalı. Planlar bir heyet tarafından onaylanmalı. İsteyen, islediği gibi asla harcama yapmamalı, yapamamalı.

Bugün, ülkemizde belediyeler, gelirlerini PKK terörist örgüte aktarabilmektedir! Teröristi eleman olarak alıp, en yüksek aylık verebilmektedir. Çalmakta, yolsuzluk yapmaktadır. Bunu her birim bile kolayca yapmaktadır. Zira denetim, kontrol sıfırın altında kalmaktadır! Bunu HDP, CHP belediyeleri alışkanlık haline getirdi. Devlet ayakta uyuyor!

Hak mümin samimi dindar Müslüman her işinde en ideal, güzel, iyi, yararlı, doğru, dürüst olur. Ama bu Müslüman değil! Müslüman ilkim, bilim, sanat, meslek, kültür, bilgi, din – iman, güzel ahlak ile yaşar. İşini yapar. Bu zamanda böyle bir toplum ve devlet bulmak mümkün değildir. Kendimize çekidüzen vermeliyiz. Gidip de sapık, sapkın, azgın, batıl, küfür serseri hainlerinin kuyruğuna yapışmamalıyız. “Niyet, duygu, düşlünce iyi olursa; hal, hareket, davranış, eylem, görev ve işlerde iyi olur.”

Öyle bir mümin ol ki, haksızlıklar karşısında susma ve demokratik tepki hakkını usulünce mutlaka kullan. Ama anarşist, şiddetçi, terörist gibi kullan, demiyorum. Akıllı, zeki, bilgili, bilinçli bir birey ve toplum olarak hakkını kullan. Aklınızı kiraya vermeyin veya satmayın. Akıl danış, sor, sorgula ve meclisinde sor, danış. Hakkın sesi, haklının sesi olmayı becermek gerek. Hain paranoyak manyakların kullandığı sığır gibi hindi gibi olma! Başkasının boyunduruğuna, hegemonyasına girme. Akılsız hareket etme; hikmeti, mahareti, meziyeti, fazileti, yararı yok eder. Zararlı durum oluşur. İnsan kendini makine gibi kontak yapıp, yok eder! Teröristler böylesine akılsız geri zekâlı paranoyak aptal manyak konumundadır. Dosdoğru, gerçekçi, hikmetli düşünüp, doğru adımlar atmalı.

Kötü, manyak tipli olup; tüm sevdiklerini, arkadaş, akraba, dostlarını kaybedecek duruma asla gelmemeye çalışmalı. Allah’a, akrabaya, dost olan arkadaşa sarılmalı. İyilikle, ibadetle Hakk’a sarılmalı. Kadına, çocuğa, insana, hayvana, doğadaki canlılara sevgi, saygı, şefkat, merhametle sarılmalı. Varlıklar içinde bir yılan, akrep, zararlı hastalıklı illetli zilletli yaratık durumuna asla düşmemeli.

Akıllı, zeki, bilgili, bilinçli olmalı. Batının misyonerlerine, mason ırkçı Siyonistlerine, sapık, sapkın, sersem, serseri, akılsız, emperyalist kıskacına düşmemeli.

“Hak mümin hakiki bilge bilinçli samimi takva Müslüman olunca ancak kurtuluşa erişilir.”

Ezanın mesajına uyulunca, zekât verince, oruç tutunca, hac yapınca, Hakk’a teslim olunca, sadece Allah cc. için iyilik, hizmet, infak yapınca, Kur’ân ve sünneti ilim ile yaşayınca felaha, kurtuluşa erişilir. Kul hakkı yemeyince, hak hukuk çiğnemeyince, İslam ahlakı ile yaşayınca, kurtuluş iki dünyada yaşanılır olur.

Hakk’ın, Rabbin, Yüce Allah’ın yolunda hikmetle, güzel şekilde yaşayan cennete kavuşur. Peygamberimizden başka rehber, mürşit, kılavuz, önder, lider, yolunda yürünen, çığırında gidilen, edinildiğinde; cehenneme giden, arabaya binilmiş olur! Öyle kendi yalanına, iftirasına inanan, mitomani ( yalancı) kişilerin kurtuluşu yoktur.

Hazreti Ali ra. Dedi ki: “Her insanın kıymeti, ahlakının güzelliği kadardır.”

Bir insan, insan dediğimiz birey her şeyden önce; doğru, dürüst, adaletli, hak, hukuk, güzel ahlak, ilim, bilim, bilgi, teknik, teknoloji, din- iman, en yüksek ve güzel ahlak sahibi olmalı. Her işini ilme, dine, hakkaniyete göre dosdoğru yapmalı. İşlerinde ilmi, bilimi, dini en güzel şekilde kullanmalı. Gösteriş için iş yapmamalı. İşinde, düşüncesinde samimi olmalı. Asla gösteriş yapmamalı. Vatan, millet, devlet, bayrak, bağımsızlık, özgürlük, hayır hasenat sevgisi ile içi, dışı dolu olmalı. Milli, manevi, ilmi, dini değerlere sımsıkıya bağlı olmalı.

Günümüzdeki sahteci sahtekârlar gibi, Atatürk istismarcısı, pazarlamacısı, kullanıcısı olmamalı.

Dinci İslamcılar gibi dini istismar edip, İslam dinini ve insanlığı katleden; katillerden, katliamcılardan olmamalı.

 Özgürlükten, emekten, eşitlikten, bağımsızlıktan söz edip; zorba, dikta, diktatör, insanlık dışı komünist cuntacı olmamalı. Diğer sapkın felsefi- beşeri ve ideolojik sapkınlıklara asla düşmemeli. Bunarlın hepsi küfür ve batıldır.

 Faşizmden söz edip, faşizmin aşağısına düşen komünistler gibi olmamalı.

Kapitalistler, liberaller gibi insanların kanını, iliğine kadar emen, sömüren alçaklardan olmamalı.

Musolini, Adolf Hitler benzeri faşistlere, Nazilere imrenmemeli.

Namaz kılmayıp, gidip, Hinduların Yoga adındaki ibadet ve felsefi hareketlerini yapan, zavallı kimliksiz kişilerden olmamalı. O sadece bir hareket değil, kültürel bir sapkın etkinliktir.

İslam olmaya niyet edip, önce insan olmalı. İnsan olduktan sonra aşama kaydedip, İslam, hak Müslüman, hakiki samimi bilge olgun takva mümin olmalı.

İslam dinini dosdoğru, ilim ile doğru kullanılan akıl ve zekâ ile bilmediğimizi sorarak bilmeli. Geniş, doğru, yüksek kültür, bilgi sahibi olmalı. Çağa uygun bilgi, bilim, teknik, teknoloji ile donanımlı olmalı. Yazılı bilgi, doğru dürüst,  medeni kültüre sahip olmalı. Dosdoğru, gerçekçi, doğru bilgi sahibi olmalı. Sömürgeci, saldırgan, dünya savaşları çıkaran, katil katliamcı insanlık dışı yaratıklara hiçbir konuda, alanda benzememeli. Emperyalizmin, sömürgeciliğin, Siyonizm’in, her pislik olan batıl felsefenin ve berbat ideolojin karşısında olmalı. Harama, günaha düşmemeli. Batının süslü püslü, aldatıcı, kandırıcı sözlerine asla inanmamalı. Onlar iki bin yüzlüdür. Mert değillerdir. Kalleş, kahpe ve püşttürler.  Sözlerinde durmazlar ve sözlerine güvenilmez. Batıcı olan sapkın azgın ülke vatandaşlarımıza da asla inanmamalı.

Emperyalist ülkeleri ve yaptıkları katillik, katliam ve soykırımlarını bir, bir internetten araştırarak, lütfen inceleyiniz.

Osmanlı zamanında ki İngiltere’nin zulmünden kurtulduk. Şimdi Amerika’nın saldırısı altındayız! İngiltere Siyonist Yahudilerden daha gizli pislik yapmaktadır.  Onlara uşaklık edenlerle ortak bir saldırı yapmaktadırlar. Bu zalim kâfir gâvurlara karşı her zaman hazırlıklı, bir bütün olmalıyız. Bu gâvurların içimizde de piyonları, maşaları vardır. Çok uyanık ve dikkatli olmalıyız. “Cihat etmek, sadece savaş etmek değildir. Kendimizi güçlü, sağlam yapmak, her türlü hazırlığı Allah’ın rızasına uygun yapmak da cihattır. Nefisle mücadele etmek de en büyük cihattır.”

 Bugün cahil cühela ayak takımı çapulcular, İslam dini adına cihat ettiklerini sanmaktadırlar. Batılı gâvurların savaşçı haydut zalim katil teröristleri olarak son 40 yılda 12 milyondan fazla Müslüman, mümini katlettiler. 65 milyon Müslüman’ı sakat- engelli bıraktılar. 30 kadar İslam devletini harabeye çevirdiler. Amerika ve Avrupalılar bir malzeme olarak yıkmakta, öldürmekte İslamcıları kullanmaktadır!

Sizlere değerli, önemli, bilgi dolu, şerefli, doğru, dürüst, kazanımı olan, eserlerden okuyup- dinleyip; yararlanmanızı saygılarımla, sevgilerimle arz ediyorum. Boş, fuzuli, zararlı yazı, görsel bakmayınız. Size iyiliği, güzelliği, doğruyu öğreten eserlerden yararlanmanızı istirham ediyorum. Yazılarımda eksiklik, hata, yanlış olabilir. Bu kullandığım eserlerin eksikliklerinden kaynaklanıp, benim de fark etmediğim bir durum olabilir. Kuşku duyduğunuzda; araştırma, inceleme, irdeleme, sorgulama çalışması lütfen yapınız. Öyleki, Kur’ân, hadis, sünnet yorum ve açıklamalarında bile eksiklik, noksanlık, hata, yanlış yapılmaktadır. Bunun için en eksiksiz, hatasız olanı bulmaya çalışmakla sorumlu, görevli, ödevli, yükümlüyüz.

AK PARTİ HÜKUMETİMİZDEN SEVGİ, SAYGI İLE ARZ ETTİĞİM ÖZELLİKLE ŞU OLMAKTADIR: “ 1- Sorun, problem, olumsuzluklar çıkmadan önce yasalarla ve uygulamaların gerçekleştirilmesi ile önlenmesi gerekmektedir.

2- Sorun çıkıyorsa, hemen acilen yasalarla, hukukla müdahale edilip, çözüm bulunmalı, çare olunmalı.

3- Bir vatandaş evinin çöpünü caddeye, sokağa, çevreye, doğaya atarsa; suçtur! Evinin kanalizasyonunu çevreye akıtırsa, suç işlemiş olur ve ceza görür! Ama belediyeler çöp işleme fabrikası yapmadığı için; toplanan tüm çöpleri, atıkları, artıkları çevreye, doğaya, denize, akarsılara, göllere, denizlere, dağlara, ovalara dökmektedir! Hiçbir cezada almamaktadır.

4- Bir insan, evinin kanalizasyonunu çevreye akıtırsa, suç işlemektedir. Ama belediyeler arıtma tesisi yapmadığı için, halktan da “atık su bedeli” almasına rağmen; tüm kanalizasyonları denzilere,  göllere, mağaralara, akarsulara akıtmaktadır! Doğayı katletmektedirler! Bütün bu çöp ve kanalizasyonların akıtıldığı göl ve akarsularla sebze, meyve, bostan sulanmaktadır! Canlılar ölürken, insanlarda hastalanmaktadır! ( Büyük Menderes, Küçük Menderes, Gediz, Meriç, Tunca, Ergene, Kızılırmak ve diğer pek çok ırmaklarda canlı kalmamıştır! Bu ırmaklardan tarla, bağ, bahçeler sulanmaktadır! En küçük çaylar bile zehir ve pislik akmaktadır! Sadece kırlara, dağlara belediyeler topladıkları çöpleri dökmemekte, kır gezesi yapanlarda pisliklerini bırakmakta, ormanları yakmaktadır! Şehirde bile sigara izmariti, çöpü, tükürük, sümük, çerez atıkları, kabukları yerlere atılmaktadır.) Tam bir ilkellik, vahşilik, medeniyetsizlik görülmektedir. Cehalet paçadan akmaktadır. Böyle giderse insan kendi çöplüğünde, kanalizasyonunda boğulup, mundar olacaktır!

5- Aziz devletime, değerli milletime sevgi, saygılarımla önemle önerim: “Bir yasa ile Çöp İşleme Fabrikası ve Arıtma Tesisi yapılması zorunluluğu getirilmeli. Teşvik edilmeli. Yapmayan görevlilere ceza verilmelidir. Halkımızda bu çalışmayı istemeli ve de takıp etmeli.”

6- Milletimizin ilmi, dini, bilimsel, dinsel, maddi, manevi, insani, evrensel, hukuk kurallarına uyma zaafı vardır! Bu cehaletten, cahillikten, bilgisizlikten, kötü eğitim ve öğretimden kaynaklanmaktadır. Kendi dinine düşman; kendi vatanına, milletine, bayrağına, değerlerine, bağımsızlığına, bütünlüğüne bunca düşmanlık eden başka bir millet yoktur! Eğitim- öğretim, kültür sistemini yeni baştan ele alıp, bütünü ile değiştirmeli. Sadece ülkemizde olan terör örgütlerinin elemanlarını yetiştirmemiz yanında, ülkemizde en az 100 ülkenin terörist başı ve elemanları da yetişmiştir! Dünyanın 170 ülkesinde sadece Fetö terör örgütü mensubu vardır. Ya diğer 123 terör örgütü mensupları?

7- Milletimizin büyükçe bir kısmı, devletimizin yasa ve hukukunu, dinimizin ilke ve kaidelerini hiç önemsememekte, yaşam tarzı yapmamaktadır. Bu faziletsizlik devletin içine girmiş! Toplumu kemirerek, yok etmektedir! Bu acıklı, kötü, çirkin, yanlış, olumsuz durum, bilim insanları tarafından çok genmiş ve kapsamlı şekilde araştırılmalı. İncelenmeli. Çözüm, çare yolarlı bulunmalıdır. Kurtuluş sadece bundadır. Toplum, mankutlaşmaktadır! Toplumu kurtarmalı. Devletimiz kurtarmalı. Acilen kurtuluş reçetesinin uygulanmasına gereksinim vardır. Her şey çürük, bozuk, fitne, fesat, nifak, olumsuz, kokuşmuştur. Hızla bu olumsuz durum artmaktadır! Kötülük, iyiliği bastırmakta, yok etmektedir. Devlette bu yok edilişe kültür, sanat adı altında destek vermektedir.

8- “Bendeniz, apartman binalarına yaptırdığım yalıtım işi içinde, “bedelini ödeyip, alamadığım senedimin icraya verilmesi nedeni ile dolandırılmıştım.” 10 kez mahkeme sonunda, 2,5 yıl sonra ben haklı bulundum. Adalet tecelli etti.” Ülkemde tüm haramlar, günahlar, suçlar kolayca ve rahatça işlenmektedir. İşin başı hak bir ilim öğrenme, öğretim, eğitim, adalet ile dosdoğru davranmadadır. Bu nasıl bir insan, insanlık, yasa, hukuk devleti, adalet anlayamıyorum! İnsanlar, insanlığını bırakıp; maymun mu, tilki mi, çakal mı, kurt mu, it mi olmuşlar, anlamakta zorlanıyorum. Allah cc. ıslah eder inşallah. Bu gidiş hayra alamet değildir. Devlet yöneticiliği hemen harekete geçmelidir. Olayları arkasından takıp etmemeli.

9- Hayvanları Koruma Kanunu epeyce zamandan beri TBMM’de bekliyor. Hayvanlara eziyet edenlere 5 ile 10 yıl arasında ceza verileceği söyleniyor. Ama insanlara linç uygulayanlar, dövenler, işkence edenler, 6 ay bile ceza almıyor! Bazıları serbest bırakılıyor! 24 kişinin ölümüne neden olan sürücü 10 yıl ceza almış! Her şey dengeli, ölçülü, değerine uygun, akıllı, bilgi ile bilinçli, mantıklı, makul, sağduyulu, uyarınca olmalı. “İnsanlar ve belediyeler, köpekleri ormana, araziye bırakıyor! Bunlar yarın yüzlerce, binlerce vahşi köpek olur!  İnsanlar, evcil hayvanlar; kentte, dağda, kırda, çayırda, bayırda gezemez olur! Her şey uzun süreç içinde değerlendirilmeli. Düşünün! Bakılması sakıncalı olan sekiz çeşit tehlikeli köpekler, yılgı atları gibi dağlarda çoğaldı! Vahşi Afrika köpekleri gibi olur! Vahşi Dingo köpekleri gibi olur! Evcil hayvanlar ve insanlar için çok tehlikeli olur! Bugünlerde şehirlerde dolaşan köpeklerin, 15 yaşlarındaki çocukları ısırıp, parçaladığını, öldüğünü görüyoruz!

Bir sorun çıkmadan, önleyici yasa, kanun çıkarılmalı. Eğer çıkarılmamış ise; hiç gecikmeden yasa ile hukuk ile kanun uygulama, gerçekleştirme ile her suçun hemen önüne geçilmeli. Zalimin, domuzluk yapanın, yıkıcının gözünün yaşına bakmamalı. Bakılırsa, mazlum ezilir! Mağdur perişan olur! Masum ayakaltında telef olur! Öyle zırt pırt da mahkûmlara af çıkarılmamalı. Adalet yerini bulmalı.  Sen insanların canını kıy! Sonra af bekle! Böyle olduğunda, Allah cc. korkusu olmayan zalim sapık sapıtmış azgınlar; katliama, katilliğe ve haram işlemeye hep devam eder! Zaten cezaevlerinde iyileştirme yeterince yapılmıyor!

AKSİ HALDE; dünya, doğa- tabiat, çevre ölüyor! İnsanlar ve tüm varlıklarda can çekişmenin ötesinde yok oluyor! Ama hala gaflet, sapıklık, serserilik içinde olan insan; aval aval mal gibi bakıyor! Bizden doğru ve gereklerin söylenmesi! Bendeniz görevimi her zaman en dosdoğru yapmaya çalışıyorum. Bendeniz, insanı ve İslam’ı görevimi her zaman tam yapmaya çalışıyorum. =============================0000000

Bizler mümin olarak; her işi, görevi, sorumluluğu en iyi, doğru, güzel, hak, hukuk, doğruluk, adalet, hakkaniyetli şekilde halka ve Hakk’a uygun biçimde yapmalıyız. Alçak gönüllükle, ağırbaşlılıkla, hakkaniyetle, ilim ve bilimle dosdoğru, dayanıklı, estetik yapmalıyız. Samimiyet olmalı. Millet, memleket düşünülmeli. Çıkarcı ve hain alçak kahpelerden olmamalı. Planlı programlı projeli, öncelikli sırasına göre iş, görev yapmalıyız. Bugünler için sadece değil yarınlar için yeni dünya yapmalıyız. Coşku ile heyecan ile dosdoğru eylemler içinde olmalıyız. Halkı kırıp, incitmemeli. Halk kırılırsa, Allah cc. incinir. Temiz eserler, simalar geride bırakmalıyız. Dosdoğru, tertemiz, dürüst, ilimli olmalıyız.

Her iş ve görevimiz planlı programlı projeli, önem ve ihtiyaç sırasına göre yapmalıyız. İşi yüksek deneyimli uzmanlarla yapmalıyız. En üst elemandan en alt elemanına kadar, her aşamada en deneyimli uzmanlar kullanmalıyız. AR- GE, İNOVASYON, DEĞİŞİM, YENİLİK YAPMALIYIZ. İsraf etmeden, boş ve az yararlı işlerle uğraşmamdan, kaynakları ve zamanı katletmeden hareket etmeliyiz. “YAP- BOZ” ASLA YAPMAMALIYIZ. KATİYEN “BOZ – YAP” İLE UĞRAŞMAMALIYIZ. BİR İŞİ EN AZ BİN YIL YAŞAYACAK ŞEKİLDE YAPMALIYIZ.

BİREY, AİLE, BELEDİYE, DEVLET, KURUM BÜTÇEMİZİ DOĞRU KULLANMALI. AÇIK VERMEMELİYİZ. BAŞKALARINA BORÇLANARAK, İŞ YAPMAMALIYIZ.

Yerel ve kültürel değerlerimizi, dinimizi, imanımızı, inancımızı mutlaka korumalıyız. Biz, bizler olmalıyız. Gidip de sapkın azgın serseri çapulculara benzememeliyiz. Kararları almadan önce halk ile toplantılar yapmalı. Oluşturulan Kent Konseyi ile kararları almalı. İşin içinde halk ve halkın temsilcileri mutlaka olmalı. Kurum meclisi akıllı, doğru, güzel, harika kararlar alabilmeli. Mecliste her meslekten deneyimli yüksek bilgili uzmanlar olmalı. Değerler, yetenekler iyi değerlendirilip, kullanılmalı. Halka kapalı kapı olmamalı. Olursa, orada şeffaflık, doğruluk olmamış olur. Kapalı kapılar ardında karanlık işlerin kararları kesinlikle alınmamalı. Halk, olup, bitenden haberdar olmalı. Halk bilmeli. Aksi halde dedikodu, fitne, bozgunculuk üretir!

Çok iyi hizmetler yapmalıyız. Adımız geride hak hukuk ve güzelliklerle yaşamalıdır. Geberdi, gitti. Millet kurtuldu, denilmemeli. Gönüllere girmeli. Kalplere, beyinlere güzelliklerle yerleşmeli. Gönülden hakkaniyetli harika ve harikulade işler yapmalıyız. Herkesi huzurlu, mutlu, refah içinde ferah yaşatabilmeliyiz.

Bendeniz, Kocaeli İlinde yaşıyorum. 3,505kilomerelik, 1,850 bin nüfuslu İlimde herkese her türlü hizmeti en azami şekilde vermeye çalıştım. Günümüz koşullarında dünyaya hizmet etmenin uğraşı içindeyim. Rize’de doğdum. Orada 24 yaşına kadar öğrenim gördüm. Ülkemin en az 17 farklı yerinde okudum ve çalıştım, görev yaptım. Hizmet etme, benim için bir görev ve sevdadır.

İnsan, siyasi, kültürel, sosyal olarak hak hukuk üzere olmalı. Sapmamalı. Sapıtmamalı. Azgınlaşıp, kudurmuş köpek gibi olmamalı. Allah cc. peygamberi, mümini, insan ve diğer varlıkların sevdiği harika mümin olmalı. Asla insana, çevreye zarar vermemeli. İnsana ve çevreye hizmet etmeyi hedef edinmeli. Her fırsat ve olanağı insanlık ve varlık için değerlendirmeli. Hoşgörü esas olmalı. Zalime ve azgına ise tam adaletli işlem yapmalı. Her soruna, her derde, probleme mutlaka ama muhakkak çözüm, çare bulmalı. Genç, dinamik, irade sahibi, ne yaptığını bilen enerjik insanlarla; deneyimli insanları bir arda çalıştırmalı.

Geçmişi bilen deneyimli bilge kişilerle gençler bir arada çalışmalı. Görev şurasında 20 – 24 yaşında genç de olmalı. 75- 80 yaşında deneyimli uzman bilginde olmalıdır. Huzurlu mutlu ferahlık içinde felah insanlar yaşatmalı.

Memleket işi gönüllükle ve görev anlayışıyla sorumluluk içinde yapılmalı. Köy, mahalle, belde, şehir, ülke planları harika yapılmalı. Altyapı, üstyapı mükemmel olmalı. Harika harikulade kentler, mahalleler kurmalı. Akıllı yerleşkeler kurmalı. Çevreye sevgi, saygı içinde şehirler inşa etmeli. Dikey değil yatay yerleşkeler kurmalı. Halk içinde olmayan iş, görev asla yapmamalı. Halkla birlikte yönetim oluşturmalı. Ekonomik davranmalı. Değer üreten kentler kurmalı.

Hemen her denilene balıklama, çivileme atlamamalıyız. Araştırma, inceleme, sorma, danışma, sorgulama mutlaka yapmalıyız. Ahmak, salak durumuna düşmemek için her ne gerekiyorsa, mutlaka yapmalıyız. Aksi halde Allah cc. korusun; aldanan, kanan, aldatılanlardan oluruz. Sonrada bizlerde Allah cc. korusun, başkalarını aldatmış oluruz. Bunun için böyle bir hatamız olursa, öncelikle Rabbim olan Yüce Allah’tan af, bağışlama, mağfiret diliyorum. İnsanlardan özür dilerken, haklarını helal etmelerini önemle arz ediyorum.

Hadis-i şerif: “ Bir insan, diğer bir insanın yoluna ve eylemlerine razı olursa; o da, onun gibidir.”

Hadis: “ Cehaletten daha şiddetli bir fakirlik, akıldan daha faydalı bir zenginlik yoktur.”

Hadis: “ Namazın dindeki yeri, başın vücuttaki yeri gibidir.”

Hadis: “ Müslümanlar kardeştir. Bir kimsenin diğer kimseye üstünlüğü ancak takva iledir.”

Hadis: “ Mümin, kardeşini hakir görmesi, kişiye kötülük olarak yeter!”

İnfitat süresi, ayet: 13- 14: “ Şüphesiz, iyiler cennettedirler. Şüphesiz, , günahkârlar da cehennemdedirler.”

Necm süresi 31. Ayet: “  Göklerdeki ve yerlerdeki her şey Allah’ındır. Kötülük edenleri, yaptıkları ile cezalandırılması, iyilik edenleri de, daha güzeliyle ödüllendirmesi içindir.”

Necm süresi 89. Ayet: “ Her kim iyi amel getirirse; ona, ondan daha hayırlısı vardır. Onlar, o gün korkudan emindirler.”