CHP ve Kurultayları-1

İşin ilginci, bunca bilen arasında aylardır aynı tartışmanın devam ediyor olması ve alternatif olacakların da bu ilgiçliğe takılması değil mi?

Abone Ol

Aralık ayından bu yana, Ocak’taki, Mart ve Nisan’daki dava ve post-modern iktidari girişim dönemleri öncesinde de sürekli vurguladım ama malumun icrası sürüyor!
Kısa ve lüzumlu bilgiler ışığında yeniden şöyle bir değerlendirme yapılabilir mesela...

İlk baktığımızda da son baktığımızda da CHP Kurultay'ını etkileyecek maddi veya hukuki hata yada eksik yok!

Delege sistemi, seçimler için başvuru, oy kullanma işlemleri, açık tasnif ve oy sayımlarında veya geçersiz oylara ilişkin herhangi bir eksiklik, hata veya şikayet/itiraz yok.
Bu durumların çoğunluğu zaten, Kemal Kılıçdaroğlu’nun başında olduğu CHP'nin o günkü yönetimi dışında YSK'nın sorumluluğunda.

Kurultay'dan sonra, yapılan seçimlere, uygulamalara vs. herhangi bir itiraz/şikayet de olmamış.
Dolayısıyla YSK, Siyasi Partiler Kanunu ile Seçim Kanunları, hukuki teamül, yönerge ve yönetmelikler gereği CHP Kurultayı'nı onaylanmış ve sonuçları kesinleşmiştir.

Bu aşamada ve sonrasında CHP Kurultayı ile ilgili yapılacak her türlü iddia/tez/eleştiri YSK'yı ve kurumsallığını ilgilendirir.
Dolayısıyla YSK'nın verdiği karar, Anayasal bağlayıcılık gereği kesin olduğundan herhangi bir tartışmaya mahal verilemez!

Dolayısıyla Yargının, hukuki olarak işlem yapacak bir çalışması söz konusu değildir.

Ortadaki iddialar yasal, Anayasal veya kanuni bir mesnete dayanmamaktadır. Tamamen etik/ahlaki değerlerle, iletişim eksikliği ve iktidarın oyalama ve suni gündem oluşturma çabalarına dayalıdır!

Siyasi partilerin bu tür Genel Kurullarında, Genel Başkan olmasa da PM gibi diğer kurullara adaylık için zaten paketler, hediyeler, zarflar delegelerin otel odalarına, Kurultay Salonlarında, herhangi bir etik duruma uymasa da promosyon olarak dağıtılmaktadır. Şu veya bu demeye gerek bile yok!

Bu durumla bir Kurultay’ın iptal edilmesi, yok sayılması (butlan olması) söz konusu olamaz, hukuki ve yasal bir durum da değildir. Tamamen siyasi/kişisel ahlakı ve şahsiyetleri ilgilendirir.

Ortadaki asıl sorun, iktidarın kendi emelleri doğrultusundaki Anayasa Değişikliği için yapılan pazarlıkların ve 400 milletvekili sayısının bulunmasındaki perde arkasıdır! Yeniden seçime girme kaygısını da kenarına ekleyin.

Nitekim tartışılan CHP Kurultayı’nın bütün delegasyonu Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibince hazırlanmış olmasına karşın, seçimi kaybettiği Kurultay Salonundaki şaşkınlığının yansıması bu süreçte de etkili olmaya devam ediyor...

Her ne koşulda olursa olsun, bu süreci uzatmak iktidarın veya Beştepe'nin işine gelmektedir.

Dolayısıyla yargı, bu süreçte 30 Haziran'da olduğu gibi Eylül sürecinde de herhangi bir karar vermekte zorlanacak ve gerekçe oluşturamayacaktır!

Yapılan tüm görüşme ve gelişmeler sonucunda, 30 Haziran'daki gibi, bunca mücbir sebep ortasında yine ertelenecek olsa bile ‘butlaniyet’ kararı çıkmayacaktır.
Mart’ta yaşanan süreçten, İstanbul İl Kongresine ilişkin kararı da, bu yazının peşine ekleyerek değerlendireceğiz.

Velev ki, Kayyum tutan parmağını havaya kaldırır mı pek bilinmez ama... Ortaya çıkan/çıkarılan ikilik CHP'yi bir başka Kurultay ötesine götüremez!