“Lütfen! Okuyup, paylaşınız. Bu makale bir araştırma- geliştirme yazısıdır.” Çocuklarımızı, gençlerimizi yetiştirmeye başlamadan önce; kendimizi en iyi, güzel, doğru, yeterli, yetkin şekilde yetiştirmeliyiz. Kendimizi yetiştirmeden önce; çocuklarımızı, gençlerimizi, insanlarımızı yetiştirmemiz mümkün değildir. Önce kendimiz; ebeveynler, öğretmenler, eğitimciler, imamlar, devlet görevlileri, sanatçılar, kültür insanları, sanat ve meslek eğitimcileri iyi yetişmeli. Biz devlet, millet olarak, bunu beceremediğimizden; iyi insan, iyi ve yararlı vatandaş yetiştiremiyoruz! İlimden, irfandan, ilmin fazilet değerlerinden, olgunluktan, güzel ahlâk, edep, hayâdan yoksun, milyonlarca zararlı öğe yetiştiriyoruz! Devlet ve millet tüm enerjisini, varlığını, varsıllığını; bu zararlı öğeleri yok etmek için harcamakta, tüketmektedir!

Ebeveynler ilmin, bilimin, dinin tüm değerlerini bilip, gerçekleştirme yeteneğine, becerisine sahip olmalı. Öğretmenler dini, pozitif ilmi verecek düzeyde olmalı. Öğrencileri; bilim, teknik, güzel ve yüksek ahlâk olarak geliştirmeyi sağlamalı. İmamlar akıllarına geldiği zaman camiye gidip, vakit namaz kıldırma memuru olmayı bırakmalı. Kayyum- müezzinler sadece kamet etmemeli. Kültür insanları, sanatçılar insan yetiştirmeli. Taklitçi, maymunsu, yalaka, ucube, şiddet rollerle, halkın yaratılış özelliğini bozmamalı. İnsanlara iyi, güzel, doğru, dürüst, düzgün fazilet değerleri katmalı. İnsanları olgunlaştırıp, geliştirmeli. Kazanım sağlatmalı. Okula gittiği her gün bir ilmin değerini benimseyip, kazanmalı.

Öğrenci; anne, baba, kardeş, öğretmenlerine karşı saygılı olmalı. İnsanlara sevgi, saygı duymayı bilip, gerçekleştirmeli. Okul arkadaşlarına, insanlara karşı yardımsever, paylaşımcı, sevgi duyan, saygılı olan, şefkatli, merhametli, müşfik, cömert olmalı. Derslerine başarı artışı sağlamalı. Derslerine, gelişmeye, iyileşmeye, öğrenmeye ilgi duyup; bilgi, beceri kazanmalı. Sorumluluk almayı, zamanında eksiksiz yerine getirmeli. Okulun giriş, çıkış saatlerine uymalı. Okula karnı tok, üstü- başı temiz, güzel ahlâk ve edep ile gitmeli. Temizlik kurallarına, okul kurallarına harfiyen uymalı. Kılık- kıyafet maskara, palyaço gibi olmamalı. Kitap okuma, bilgi öğrenme, bilgiyle yaşama isteğinde olmalı. Milli, manevi, dini değerlerle kendini geliştirmeli. Zararlı felsefi görüş, sapkın ideoloji; vatan, millet, devlet, bayrak düşmanlığı yapmamalı. Bu zararlı düşüncesizlikler, olumsuzluklar öğretilmemeli. Olumsuz yetiştirilmemeli. Fikri ve maddi her tülü zararlı, kötü, çirkin alışkanlıklardan korumalı. Korunma öğretilmeli. Ebeveynlerde, öğretmenlerde, sanatçılarda bu olumsuz davranışlarla kötü örnek olmamalı.

Öğrencilerin yeteneklerinin geliştirilmesi sağlanmalı. Bireysel farklılıklar ayrıca değerlendirilmeli. Bilimsel gelişim sağlanmalı. Destek olmalı, teşvik etmeli, ilgi duydurulmalı. İlgi olmadan bilgi olmaz. Yetiştirmede, yetenekler beceriye dönüştürülmeli. Özgün, yapıcı fikirler öğretilmeli. Araştırma, geliştirme, inovasyon, değişim, yenilik fikri benimsetilmeli. “Okulda, öğretmende, ders araç- gereçlerinde nitelikli olmalı.” Teorik bilgi yanında uygulamalı bilgi, beceride kazandırmalı. Kolaydan zora doğru bilgi aktarılmalı. Hep kolay bilgi, soru yanıtlama yaptırmamalı. Zor sorular ile de ödevler verilmeli. “Gezi, gözlem, araştırma, inceleme yaptırmalı.” Karmaşık ödevler verilmeli. Bilgiye katma değer katma becerilmeli. Estetik, güzel bilgiler sunmalı. Etkilemeli. Bilgiyi paylaşmalı.

Çocuğun yanlış, yalan, iftira, bozgunculuk yapmasına fırsat vermemeli. Bu olumsuzluklar pedagojik yaklaşımlarla düzeltilmeli. Örgün ve yaşam boyu öğrenmeye ilgi öğretilmeli. “Öğrenme, öğretilmeli. Gelişme öğretilmeli. Proje yapma öğretilmeli.” Disiplinli, güzel ahlaklı öğrenci yetiştirmeli. Her birey kendine özgü yetenekleriyle geliştirilmeli. Farklılaşma sağlanmalı. Özgünlük korunmalı. Yaratılış özelliğine uygun gelişim sağlanmalı. Bilgi gerçekçi, uygulanabilir, yararlı, değerli, hayatta kullanabilir olmalı. Sosyal ve duygusal gereksinimleri karşılanmalı.

“İlgi” olmadan “bilgi” kazanımı olmayacağı unutulmamalı.

Üstün yetenekli çocuklar ile zekâ özürlü, bozuk davranışlı öğrenciler aynı sınıfta, “kaynaştırma” adı altında bir arada ders yaptırılıyor. Dersin anası ağlatılıyor! Sınıfın huzuru bozluyor. Derste sükûn, rahatlık, ders anlatma, ders kavratma bırakılmıyor. Üstün zekâlı ve yetenekli çocuklarda, bu zekâ özürlü, bozuk davranışlı öğrenciler yüzünden geri bırakılıyor. Öğretmenin sinirleri altüst oluyor. Öğretmen ile aileler arasında çekişmeler oluyor. Buna sebep olan; eğitim- öğretimde doğru sistemin koyulmayışıdır.

Üstün zekâlı ve yetenekli çocuklar; farklı, uzman öğretmenler eşliğinde, özel dershane ve okullarda öğrenim görmeli. Aksi halde hepsi vasat- orta halli, işe yaramayan olur! Yaptığı bina, köprü, viyadük, yol, park, bahçe bir üfürükte yıkılır! İşte bunun için böyle olmaktadır! Vasat- orta halli kişiden yüksek uzman olmaz. Yaptığı yapıttan, eser olmaz. Olmamaktadır!

Oysa üstün zekâlı, yüksek yetenekli çocuklar; gelişmekten, öğrenmekten, bilgi öğrenmekten, yapmaktan, icat, keşif yapmaktan hoşlanırlar. Öyle vasat- orta halli öğrencilerle oynamak, eğlenmek, bir arada bulunmak istemezler. Çok fazla bilgiye, öğrenmeye ilgilidirler, meraklıdırlar. Grup normlarına uymazlar. Doğru olanı yapmada ısrar ederler. Disiplin, otorite, baskı, şiddet, bozukluk, anormallikten hoşlanmazlar. Günlük etkinlilerde; yavaş, dikkatsiz, ağır olabilirler. Pek boş, hafif işlerden hoşlanmazlar. Zorluk derecesi yüksek olan ödevlerden hoşlanırlar. İnandıkları konularda inatçı ve kararlıdırlar. Öyle “kaynaştırma” öğrencileri ile aynı sınıfta öğrenim görmek istemezler.

Bizim öğrenciliğimiz ve öğretmenliğimiz zamanında; 1963- 2011 yılları arasında bir okulda bir tane bozuk davranışlı öğrenci olurdu. Her sınıfta bile anormal davranışlı öğrenci olmazdı. Yıllar geçtikçe, toplum bozuldu. Sosyal, kültürel yaşantı anormalleşti. Sigara, içki, alkol, bağımlılık yapan uyuşturucu madde, kumar, haram kazanç, ahlaksızlıklar arttı. Aile yapısı bozuldu. Boşanmalar arttı. Çocuklarda da sadece gen- DNA bozukluğu olmadı. Ahlak, edep, hayâ, görgü kurallarına uymamada çoğaldı. Fikri hastalıklar, hareket bozuklukları, haram işlemeler; insan yapısını fiziki, ahlakı, maddi, manevi olarak bozdu; bozmaya da devam etmektedir! Her yıl suç işleme oranları artmaktadır! Zira aile, devlet, millet; çocuklara, gençlere kötü örnek olmakta, etkinlikler sunmaktadır!

 Medya dediğimiz; kepazelik! Sinema dediğimiz; şiddet, terör, mafya, çete, ölüm, kumar, kadın kullanma, şiddet yapma! Tiyatro; palyaço, maskaralık! Dizi filimler; ahlaksızlık, edepsizlik, hayâsızlık, onursuzluk, fahişelik! Okul dediğin; ideolojilerin ve bozuk felsefi görüşlerin revaçta olduğu yerler! Kültür adına; kadın vücudu pazarlama! Sanat dediğin; sanatla ilgisi olmayan, nefse hitap etme! İyilik, hak, hukuk mahkûm edilmiş! İyi insanlar; okula, devlete bile sokulmamış! 10 Kasım, Atatürk’ün ölüm yıldönümü günü; öğrencilere Fatiha okutan bile, Bülent Ecevit Hükümeti zamanında, görevden alınmış! Dindarlara memur, öğretmen olma hakkı tanınmamış! Başörtüler; 2012 yılına kadar, okula, devlet dairelerine, hatta hastanenin aciline bile sokulmamış! Buradan anlaşılıyor ki; eğitim- öğretim, devlet sistemi berbat, felaket, fecaat, bozuktur! Bütün bu arızalar; eğitim, öğretim, kültür, sanat projelerinin, bilimsel ve dinsel uygulamalarıyla düzelir. Aksi hadle barbarlık, dehşet, vahşet, hayvanlık devam eder!

“Sorunları çözmek çok kolaydır. Önce sorunun kaynağı saptanmalı. Sonra nasıl çözüleceği yönünde çalışmalar; ortak akılla, etkili, yetkin kadrolarla yapılmalı. Hep yasa, kanun, Anayasa çıkarmakla iş olmaz. Çıkarılan yasalar uygulanmıyor! Önemli olan doğru, uygulanabilir yasa yapmak; yasayı uygulayacak, kadroya görev vermektir. Her saat başı haber izliyoruz. Suçluyu, polis veya jandarma yakalıyor. Savcılığa teslim ediyor. Savcı, suçluyu serbest bırakıyor! Bu olumsuz durum; polis ve jandarmanın suçlu yakalama azmini kırıyor. Halkın, yargıya güvenini %9’a düşürüyor! Halk, yargıya güvenmiyor! Belediyeye, mimara, mühendise, öğretmene, imama, devlet görevlisine böylece güvenmiyor. Oysa halk, devletine güvenmelidir. Yardımcı olmalı, destek olmalıdır. Karşı karşıya gelmemelidir.

Ülkemizde sol, komünist, Kemalist; anarşi, şiddet, terör her zaman yapılıyor. Bölücü, Kürtçü terör, yıkıcılık, bölücülük her zaman oluyor! Dini istismar eden, dinci terör her zaman oluyor!

“2013 yılı Taksim- Gezi olaylarında, 80 İlimizde, yüzlerce İlçemizde, bir ay kadar 3,5 milyon insan; şiddet, terör yapıyor! Yakıp, yıkıyor!”

 “Aynı şekilde bölücü terör, 2014 yılı 6-7-8 Ekim günlerinde, 35 İlimizde, İlçelerimizde terör yapıyor! 53 kişiyi işkencelerle öldürüyor!

 2015 yılında Güneydoğu Bölgemizde; çukur, barikat olaylarında, bin polisimiz, askerimiz, sivilimiz katlediliyor! Bunlar nasıl, nereden, niçin, niye, kimler tarafından; 5N1K olarak sorgulanmalı. Sorunun kaynağı bulunup, sorun giderilmelidir. Böylesi 2002 yılına kadar sadece PKK, 95 bin terör olayı gerçekleştiriyor! Ülkemizde ise 123 aktif, etkin terör örgütü ve bunları destekleyen 100 kadar siyasi parti, halk kitlesi var! Bu durum, 5N1K olarak soruşturulmalı, sorgulanmalı. Sebep- sonuç ilişkisi kurulup; sorunlar giderilmelidir. Ama sorun olanların, sorun çözemeyeceği unutulmamalı.

15 Temmuz 2016 günüde Fetö denen, ordu içinde kendini gizleyen, terör yapısı, askeri darbe yapmaya kalkıştı. Halk, polis ve çok az sayıdaki, ordu mensubu, darbeyi durdurdu. Darbe yapanlardan 35 kişi ölürken, darbe karşıtlarından 251 kişi şehit oldu. 2,193 kişide gazi oldu. Ülkemizdeki tüm darbeler, dış düşman tarafından desteklidir. 1960-1971- 1980- 28 Şubat 1997 askeri darbeleri de, ayni şer güçler tarafından desteklenip, yaptırılmıştır.

Ülkemizde tüm bu sorunlar; siyasi, ekonomik gerilemeye neden olmaktadır. Siyasi çekişmeler olmaktadır. Zira bu terör olaylarını destekleyen; siyasiler, siyasi problemler, zorluklar çıkarmaktadır. Terör yüzünden üretim yapılamamakta, yatırım yapılamamaktadır. Bu sorunlarla ülkemiz ve milletiz kan kaybetmektedir. Doğudaki, iki coğrafi bölgede halk, tarım ve hayvancılık yapamamıştır. Zaten bu iki bölge, daha çok tarım ve hayvancılık yapmaktaydı. Bu bölgelere yatırım yapılamamıştır. Yatırımlar terör tarafından engellenmiştir. Özel sektör bölgeye gidip, yatırım yapamamıştır. Halkın zengin olanları bölgeden ayrılmış, göç etmiştir. Geri kalan zayıf halk, PKK terörüne boyun eğmiş! Ellerindeki evlatlarını kız, erkek teröre vermiştir. Bazıları isteyerek, bazıları istemeyerek, teröre eleman ve maddi olanak vermiştir.

Sonuçta son 18 yılda, eskiye göre daha başarılı hükümet olmuş, olmasına rağmen, 492 milyar dolar borç faizi ödemiştir. 70 milyar dolarlık özelleştirme gelirine rağmen, 492 milyar borç faizi ödenmiştir. Bu para çok büyük paradır. Zira ülkemizin 5 yıllık devlet bütçesine denk büyük bir paradır. Hala devlet, millet olarak 461 milyar dolar borcumuz vardır! Bu borcu sadece israf- savurganlık yapmasak, ödeyebiliriz. Gereksiz para harcamalar, önceliksiz yatırımlar, yap- boz işleri; devletimize, milletimize kan kaybettirmektedir. Bu hep iyi, yeterli, yetkin, işi bilen insan yetiştiremediğimizin acı sonuçlarıdır.

Şu anda bulunduğum caddede de yıkım vardır! 5 yıl önce elektrik hava hatları yer altına alınmadan, caddemizde kilitli parke taş üzerine demirli beton atılmıştı. Elektrik hava hatları yer altına alındı. Şimdide cadde tamamı ile sökülmektedir! Oysa 5 yıl önce diğer caddelerdeki, elektrik hava hatları yere alınırken, bizim caddede alınmadı. Şimdi alındı. 5 yıl önceki yapılan cadde, 50 yıl dayanıklı olmasına rağmen sökülüyor! Bir de devlet yolunda battı- çıktı yapılıyor! Orası da 5 yıl önce 50 yıl kullanılabilecek şekilde beton yapılmıştı! Stratejik, verimli, akıllı plan, program, proje yok! Devletimiz 461 milyar dolar borçlu! 18 yılda 492 milyar dolar faiz ödemişiz! Borç para ile yapılanı; yıkıp, yine yıkılmak üzere yapıyoruz. İşte kötü eğitim ve öğretimin acı sonuçları, buna benzer on binlercedir!

Yap- boz işlemi sadece israf – savurganlık değildir. Doğayı bozma ve kirletmedir.

Öğrencilerimize bu yanlışlıklar öğretilip; doğrusunun ne olduğu öğretilmeli. Öğrenciler, boş bellektir. Ne öğretirsen, ne öğrenirlerse, onu kolay öğrenirler. Akıl yürütme, doğru bilgi öğrenme, öğretilmeli. Eleştirel bakabilmeli. Sorgulayıp, yargılayabilmeli. Hizmet, iyilik etme isteğinde olmalı. Bir yetenek alanında üstün performans gösterirken, her alanda yetecek kadar bilgi sahibi olmalılar. Yeni, zor işleri başarmalılar. Soru sorma yeteneği oluşturulmalı. Üstün hayal gücüne ve yapma becerisine sahip kılmalı. Sıradan işler yaptırmamalı.

Okuma, öğrenme, araştırma, inceleme, irdeleme, gelişme, yenilenme, değişme, inovasyon, bilimi işleme, kullanma yaptırmalı. Geniş ilgi alanına sahip yapmalı. Empati kurabilmelidirler. Analiz, sentez yapabilmeli. Her soruna ortak akıl ile doğru çözümler bulabilmeliler. Israrcı ve sebatkâr olmalı. Gürültü, zırıltı, kirli hava, pis ortam ile öğrencilerin yetenekleri azaltılmamalı. Şen, neşeli, rahat, huzurlu, mutlu, mizahlı, esprili olmalılar. İlgi ve merak zenginliğine sahip olmalıdırlar. Düşünme tekniklerinin hepsine sahip olmalıdırlar. Bu beceriler öğrencilere mutlaka kazandırılmalı. Ama önce ebeveyne, öğretmene bu yetenekler kazandırılmalı ki; öğrencilere aktarabilsin.

Bilgi, sanat, meslek, üstün beceri geliştirilmeli. Öğrenci hayata hazırlanmalı. Köyde, mahallede, İlçede, İlde, kentte yapılan, yanlış işler gösterilmeli. Doğrusunun ne olduğu söylenmeli. “Öğretmende bu konuda bilgili, bilinçli olmalı. Anne ve baba da geniş kültür ve bilgiye sahip olmalı. Ebeveyn ve öğretmen; eğitimci olmalı. Öğretici olmalı. Mükemmeliyetçi olmalı. Sorumluluk sahibi olmalı. İlgili, meraklı olmalı.”

 “Doğruyu, kendine göre doğru değil; doğru olanı bilmeli. Öyle herkese göre doğru olmaz. Doğru, doğrudur. Doğru bilinmelidir. Bana göre doğrudur, sözü doğru değildir. Haram, günah, suç olanlar, yanlıştır. Bunlar bana göre doğru denilmez!”

“Öğrenci yaşadığı çevrede, ülkede, dünyada neyin yanlış, eksik yapıldığını bilmeli. Bunu gözlemleyerek, öğretmeli. Bunun nasıl iyileştirileceği, düzeltileceği öğretilmeli. Hangilerinde doğru olduğu, doğru yapıldığı gösterilmeli. Doğru olanların kazanımları anlatılmalı. Doğrular takdir edilmeli. Teşekkür ettirilmeli. Yanlışlarda yapıcı, olumlu dille eleştirilmeli. Bize yakışanın; doğru, iyi, güzel, yararlı, olumlu hizmet etme olduğu benimsetilmeli. Müslümanların en ideal insan oldukları, en ideal iş, görev yapmaları gerektiği kavratılmalı.”

Öğretmen, öncelikle mesleğe hazır olmalı. Mesleğini iyi bilmeli. Planlı, programlı, hazırlıklı derse girmeli. Mesleği sevmeli. Bugün, öğretmenlerin büyük çoğunluğu bundan yoksundur. Mesleği, geçim için yapmaktadır. Öğretmen ve ebeveyn; İslam ahlak, inanç, ibadet, muamelatında olmalı. Böylece öğrenci ve insan haklarına değer verir. Öğretmen bilgiyi öğrenciye aktarmasını, kavratmasını becermeli. Konuşma, anlatma, vücut dili kullanma, mimi, jest, etkili konuşma, güzel konuşma bilinmelidir. Bugün öğretmenlerin çoğunluğu bölgesel ağız, şive kullanmaktadır. Türkçe, Edebiyat öğretmeni, güzel Türkçe kullanamamaktadır! Öğrenciler, Sayısal bilim derslerinde, fen Bilimleri ders sınavlarında; 40 soruda 2,5 soruyu doğru yanıtlayabilmektedir. Hem de test sınavlarında bu kadar başarısıdırlar! Bu bir felaket, fecaat, cehalettir! Öğretmende iş yok, öğrenci derse odaklanamamıştır.

Devletimiz, Avrupa ülkelerinden daha modern ders araç - gereçleri ile okulları donatmıştır. Ama yeteneği, yapısı; öğretmenliğe uygun olmayan, yeterli meslek bilgisine sahip olmayan, teknolojiyi kullanamayan, öğretmesini bilen, teorik ile pratiği birlikte veremeyen; öğretmenler yetiştirmediğimizden, öğrencilerimiz başarısız olmaktayız. Yaşadığı İlçeyi tanımayan, bir dilekçe yazamayan, bir posta havale kâğıdı dolduramayan, Türkçe öğretmenlerini çok gördük! Değil dünyadan, kendinden haberi olmayanlar bile öğretmen olmuş! Hem de KPSS denilen sınavı kazanarak, öğretmen olmuş! Eğitim- öğretim, öğretmen, müfredat- program konusunda binlerce eleştiri yapıla bilinir!

Öğretmen, bireysel ders vermeli. Her öğrencinin kapasitesine, algılamasına göre ders vermeli. Öyle sınıfın yarısının anladığında, konuyu geçmemeli. Her öğrencinin ilgi ve bilgi edinmesini dikkate almalı. Her birinin özelliklerini dikkate almalı. Sevecen, samimiyetle, saygılı davranmalı. Şefkatli, müşfik olmalı. Öğrencileri gruplandırıp, ders çalıştırmalı. Yeni yol ve yöntemler uygulamalı. Uygulamaya yer vermeli. Sınıf, derse uygun olmalı. Temiz, havalandırmalı, klimalı olmalı. Çekimser, utangaç olan öğrencilere karşı; nazik, hassas davranmalı. Herkese bir, eşit davranılmaz. Bazı öğrenciler kırılgan olur. Her özellik dikkate alınmalı. Sosyal, ırksal, cinsiyet ayrım yapmamalı. Zayıfı korumalı.

Öğrencilere bilgiyi, sevgiyi, saygıyı, dostluğu, kardeşliği, inancı, dini- imanı, görgü kurallarını, iyiliği, hizmeti, birlik ve beraberlik içinde; huzurla, mutlu yaşamayı, barışı, insanlığı, insan haklarını, yardımlaşmayı, dayanışmayı, paylaşmayı öğretmeli.

            Öğrencilere toplumla bütünleşmeyi, insan haklarına saygıyı, fedakârlığı, etkin hizmeti, hakkı, hukuku, adaleti, hakkaniyeti, güzel ahlakı, edebi, hayâyı, merhameti, çağdaşlığı, dürüstlüğü, güler yüzlülüğü, düşünmeyi, aksiyonu, etik ve estetik olmayı öğretip, benimsetmeli. Özümsetip, içselleştirmeli. Hayat tarzı yaptırmalı.

            Öğrenciler yeniliklere açık olmalı. Geleceğe olumlu ve umutlu bakmayı, geçmişten dersler çıkarmayı, vicdanlı, insaflı olma öğretilmeli. Öğrenciler denetlenmeli. Öğretmenler ve yöneticiler denetlenmeli. Onlara rehberlik yapılmalı. Seminere ve kurslara alınmalı. Eksiklikler giderilmeli. Denetçiler, eskisi gibi solcu- komünist, baskıcı, yanlı, taraflı, önyargılı, zarar verici olmamalı. Tüm öğretmenlere rehberlik yapılmalı. Gerek görüldüğünde müfredat programı revize edilmeli. Gerçekçi, uygulanabilir programlar yapılmalı. Eksiklikler oluşuyorsa, giderilmeli.

            Eğitim- öğretimde başarılı olmak için pek çok koşulun bir ailede olması gerekir. Ebeveynler; eğitimli- öğrenimli, yüksek ahlâklı, normal yeterli daimi gelirli olmalı. Çocuğunun gereksinimlerini karşılamalı. Evi olmalı. Öğrenciye ait ders çalışma odası, ders araç- gereçleri olmalı. Ailede baskı, şiddet, huzursuzluk, ayrılık, mutsuzluk, görgüsüzlük, zararlı ve kötü bağımlılık yapan madde kullanan olmalı.

Okul yeterli donanıma sahip olmalı. Öğretmen bilgili, birikimli, eğitimci- öğretmen sıfatlı, azimli, gayretli, idealist olmalı. Kültürlü, görgülü, okuyan, araştıran olmalı. Milli, manevi, dini, ilmi, bilimsel değerlere sahip olmalı. Felsefi bozukluk, ideolojik sapkınlık içinde olmamalı. Ülke gündemini ve dünyayı takıp etmeli. Medeni olmalı. Çağın gerisinde olmamalı.

Öğrenciye; soruşturma, sorgulama, eleştirme yapması öğretilmeli. 5N 1K ile sorgulamalı. “Kim? Ne, nasıl, niçin, ne ile nereden, ne zaman, ne sıklıkla, görebilir miyim, nasıl uygulayabilirim, nereden yararlanabilirim, kaydı var mı? Gibi pek çok soru ile sorgulama öğretilmeli. Açık uçlu, kapalı uçlu, hedefe yönelik soru sorabilmeli. Bu surlara kendi de yanıt- cevap bulabilmeli.

Çocuklara; sigara, tütün ürünleri, içki, alkol, kumar, şans oyunları, eğlence düşkünlüğü, haytalık, tembellik öğretilmemeli. Bu zararlı ve kötü alışkanlıkları öğrenen kişi, kazancını bunlara vererek, zorluk içinde yaşar! Hem maddi olarak hem de sağlık olarak zorluk yaşar. Bu gibi zararlı ve kötü alışkanlığı olan kişilerin; iş bulması, iş yapması çok zor olur. Sadece sigaraya verdiği parayla, 25 yılda bir daire- konut alabilir. Zaten içki, sigara, alkol birde uyuşturucu, bağımlılık yapan madde kullananlar; çok az yaşıyor! Hastalıklı, verimsiz, uyuşuk bir hayat sürüyor. Saygınlığı olmuyor! Aile dağılıyor! Ailede açlık, fakirlik, yoksulluk, perişanlık oluşuyor! Öğrenciler fikri hastalıklardan ve zararlı, kötü alışkanlıklardan uzak tutulmalı. Bunu yapamayan; ebeveynden, öğretmenden, eğitimciden, imamdan, toplumdan, devletten ideal bir değer çıkmaz, çıkmamaktadır! Zaten değer çıkmadığı için böyle vakalar olmaktadır.

Bugün, öğretmenlerin başarısızlık olmasının birinci nedeni; “öğretmesini bilmemesi, hak ve hakikat adına öğretim yapmamasıdır.” “Ebeveynin yeterli bilgiye, beceriye, değerlere sahip olmamasıdır.” “ Çocuklarına yeterince değer vermemesidir. Öğrencilerin bilgiye ilgi duymaması, meraklı olmaması, okul işi dışındaki etkenlerle ilgilenmesidir.” “ öğretim ve eğitim programının yeterli, doğru olmamasıdır.”

Öğretmen ders vermesini, öğretmesini, dersi anlatmasını, kavratmasını, geliştirmesini, konuşmasını, mimikleri, jestleri, dengeyi, ölçüyü, yetenek geliştirmeyi, becermeyi yapamıyor.  Veli, öğretmen, öğrenci arasında güven eksikliği var. Önyargılar var. Yanlış anlaşmalar, algılama farklılıkları, empati eksikliği, ruh hali bozukluğu var. Bu üçlü birbirini etkileme yarışındadır. Eksik bilgi ile yanlışlar yapılmaktadır. Amaç birliği yoktur. Ölçüsüz, dengesiz eleştiriler yapılmaktadır. Yapıcı olmayan yaklaşımlar oluşmaktadır.

 Veli, çocuğunu dahi sanmaktadır. Zeki, üstün özellikli olarak kabul etmektedir. Eksikliklerini kabul etmemektedir. Bunun için öğretmenin eksiklerini giderme konusundaki öğütlerine kulak vermemektedir.

Öğrencilerin çoğunun derse yakın ilgisi yoktur. Davranış, zekâ eksikliği vardır. Öğrencilerin yaratılış olarak ancak %2- 3’ü zeki, üstün yetenekli, dehadır. Zekâ özürlü olanların oranı da bu kadar orandadır. Diğerleri normal zekâya, yeteneğe sahiptir. Ama herkes çocuğunun doktor, mühendis, üstün kariyerli olmasını istiyor. Çocuğum doktor olacak, diyor. Bunu beden, zekâ, davranış özürlü olan öğrencinin velisi de söylüyor! Olaya, olguya objektif bakılamıyor.

Öğretmen, veli, öğrenci; İslam’ı, insani, ilmi, milli, manevi, evrensel, ahlakı değerlere sahip olmalı. Her üç grupta olanlar; olgun, açık fikirli, dikkatli, dengeli, mantıklı, dürüst, gerçekçi, kararlı, nazik, kibar, sabırlı, iletişim becerili, iyi bir dinleyici, öğrenici, öğretici, eğitici olmalı. Yargılamayan, ön yargılı olmayan, analiz, sentez yapan, soru sormasını bilen, denetimci, kılavuz olan, yeterli bilgiye, beceriye sahip olan, planlı, programlı, hazırlıklı, tarafsız olan olmalı. Kendi eksikliklerini okuyarak, dinleyerek, gözlemleyerek, seminerlere ve kurslara katılarak gidermeliler. Etkin ve verimli olmalılar. Soruları yanıtlayabilmeliler. Hayata hazırlanmalıdırlar. Ev, bağ- bahçe, farklı işleri de yapabilen olmalıdırlar.

Öğrenciler ve öğretmenler olumlu düşünceye, doğru düşünceye sahip olmalı. Kendine saygısı olmalı. Özsaygılı olmalı. Kendini önemsemeli. Hedeflere ulaşma azmi ve kararlılığı olmalı. Üretici olmalı. Okuyan öğrenciler beden ve iş yapma olarak tembelleşiyor. Tarım, hayvancılık, işçilik, üretim yapmıyor. Bu durum öğrenim çağında giderilmeli. Ülkemiz koskoca bir verimli, sulanır toprağa, 7 iklime sahiptir. Ama yıllık 18 milyar dolar tarım ve hayvancılık ürünü dışarıya satıyoruz. Bu doğru değildir. Üretici olmayan, bir okumuş insandan hayır olmaz. Olmamaktadır. Okumuşlar çalışmak istemediğinden, yeterli beceriye sahip olmadığından, okumamışlardan 3 kat daha işsizdir! Boş branşlı yüksekokullarda, fakültelerde okumaktadır. Oysa öyle işe yaramayan dallarda okumak yerine bir sanat, meslek, zanaat öğrenmesi daha yararlıdır. Üretmeye, kazanmaya, yararlı olmaya dönük çalışmalı. Kendimizi kültür, bilgi olarak geliştirmek için okumalı, yazmalı, araştırmalı, öğrenme amaçlı işlemler yapmalı.

            Herkes iradesine sahip olmalı. Uyumlu, geçimli olmalı. Hitabet ve diksiyonu iyi, anlaşılır, etkili konuşan olmalı. Nitelikli olmalı. Doğaya, canlıya zarar veren asla olmamalı. Bugün doğa katlediliyor. Çevre kirletiliyor. İnsanlara ve hayvanlara işkence, eziyet yapılıyor. Eğitim bu konuda zayıf, yasalar yetersiz ve de uygulanmıyor.

Baskın yetenekler geliştirilemiyor. İnsanlar sevdiği iş de, meslek de eğitim göremiyor. İnsanlar kendini sürekli geliştirmiyor. Niyet iyi olmuyor. Verilen nimetler doğru yerde kullanılmıyor. Problem çözmede başarı yetersiz kalıyor. Felaket odaklı çalışmalar yapılıyor. Olumsuzluklar tespit edilip, acilen; kısa, orta ve uzun süreçte mutlaka giderilmelidir. Çözüm odaklı iş, yönetim yapılmalı. “Önce sorunlar saptanmalı. Sonrasında çözümde etkin, etkili, yetkin, üstün sıfatlı uzmanlar, elemanlar kullanılmalı.”

 Haktan, hukuktan, hakkaniyetten, hakikatten, adaletten, doğruluktan, dürüstlükten, düzgün ve iyi insan olmaktan, güzel ahlâk, edep, hayâ sahibi olmaktan, yararlı ve olumlu olgun insan olmaktan ayrılmayan; harika, harikulade insanlar yetiştirmeliyiz. İyiliği, hizmet etmeyi alışkanlık edinen; kötülükten sakınan ve kaçınan, mükemmel insanlar yetiştirmeliyiz. Eğitim ve öğretimde program; aile, eğitimci öğretmen, öğrenci buna göre şekillenmelidir.