ANTALYA'nın Manavgat ilçesinde boşandığı eşinden 2 çocuğun biyolojik babası olmadığı adli tıp raporuyla ortaya çıkan Nazir O. (42), nafakanın kaldırılması davası açtı ve yasal süreç tamamlanana kadar nafakaya tedbir konulmasını istedi.<br /> Manavgat'ta yaşayan Nazir O., 2002 yılında evlendiği T.D.'den (36) 2015 yılında şiddetli geçimsizlik nedeniyle anlaşmalı olarak boşandı. Nazir O., ortak çocukları R.O. (13) ve E.B.O. (9) için aylık 300'er lira nafaka ödemeyi taahhüt etti. Zaman içerisinde maddi sıkıntıya giren Nazir O.'ya, eski eşi T.D., nafaka artırılması davası açtı. Eski eş, 2 çocuk için ayrı ayrı aylık 750'şer lira istedi. Geçen yıl görülen davada Manavgat Aile Mahkemesi, her iki çocuğa aylık 400'er lira nafaka ödenmesini ve nafakanın her yıl enflasyon oranında artırılmasını kararlaştırdı.<br /> Bir süre sonra evli kaldıkları dönemde çocukların kendisinden olmadığını hem T.D.'den hem de T.D.'nin evlendiği kişinin eski eşinden duyan Nazir O., şüphelerinin ortadan kaldırılması amacıyla Manavgat Aile Mahkemesi'ne 'soybağının reddi' davası açtı. Mahkeme tarafından alınan kan örneklerini inceleyen İzmir Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi'nin verdiği raporda, çocukların babasının Nazir O. olmadığının tespit edildiği belirtildi.<br /> 'MADDİ VE HUKUKİ DAYANAĞI KALMAMIŞTIR'<br /> Raporun kendisine tebliğ edilmesinin ardından Nazir O., avukatı Atalay Arslan aracılığıyla, Manavgat Aile Mahkemesi'ne 'nafakanın kaldırılması' davası açtı. Mahkemeye verilen dilekçede, hüküm verilinceye kadar tedbiren nafakanın durdurulması talep edildi. Avukat Atalay Arslan tarafından verilen dilekçede eski eşiyle aralarında yaşananlar, boşanma ve boşanmanın ardından gelişen süreç anlatılarak, "Müvekkil yoğunlaşan şüpheleri ve esasen davalının açık ikrarı nedeniyle evlilik birliği içinde doğan çocuklar hakkında Manavgat Aile Mahkemesi'nde soybağının reddi davası açmıştır. Dava dosyasına dahil olan İzmir Adli Tıp Grup Başkanlığı'nın 26 Ağustos 2019 tarihli raporunda, R.O. ve E.B.O.'nun biyolojik babalarının Nazir O. olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu nedenle Türk Medeni Kanunu kapsamında müvekkilin davalıya iştirak nafakası ödemesinin maddi ve hukuki bir dayanağı kalmamıştır" denildi.<br /> 'EVİNİ DAHİ SATMAK ZORUNDA KALMIŞ'<br /> Dilekçede ayrıca, "Nafakaya hükmedilmesi ve sonrasında davalı tarafından sürekli olarak nafakanın tahsili için taciz edilen müvekkil evini dahi satmak zorunda kalmış, hem maddi hem de manevi olarak çok zor durumda kalmıştır. Dava boyunca devam edecek nafaka müvekkili daha da mağdur edecek telafisi imkansız zararlara neden olacaktır. Bu nedenle tedbiren nafakanın durdurulmasını talep ediyoruz" ifadeleri kullanıldı.<br /> <br /> </p> </p>