Ahlakî, manevi hastalıklar ve bu hastalıklardan kurtulmanın yolu, çözümü, çaresi vardır. Önce maddi, manevi, psikolojik, bedeni hastalıklardan korunma öğrenilmeli. Hastalıkları yapan nedenler doğru tespit edilmeli. Sonrasında iyileşme için doğru iş, işlem, uygulama yapmalı. Eğer bir insan; ilim, İslam, birikim, donanım, kararlı, sebat eden, tutarlı kimse ise hastalıklardan korunur. Yinede hasta olursa, insan hasta olabilir. İşte o zaman bilinçli bir şekilde en iyi tedavi görür.

İnsan önce ilim ve İslam sahibi olmalı. “İslam, bir insanca yaşama sanatıdır.” İslam olan, olgun insan olur. Her şeyi ile tam, bütün, iyi, güzel, doğru, dürüst, yararlı, olumlu olur. İslam olmadan, İslam ahlakı olmadan, insanlıklı insan olunmaz. Güzel ahlaklı insan, olgun ve yararlı insandır. İyi ve kötüyü tanır. İyinin ve olumlunun yanında yer alır. “İnsan aşamalı doğru bir öğretim ve eğitim ile dosdoğru, dürüst insan olur.” Kur’ân ve peygamberimizin ahlakı, bilgi ile yaşandığında, iki dünyada kurtuluş getirir.

“Gerçek anlamda İslam dinini; akıl, zekâ, ilim ile yaşayan insan, kötülük görmez. Kötülük yapmaz. İyiliği yayar. Kötülükleri önler.” “İnsan önce iyi niyetli, güzel duygulu, doğru düşünceli olmalı ki, olumlu davranışları olsun.” Tatlı dilli, güler yüzlü olmalı. Hak ve hukukça konuşup, iş yapmalı. “İslam dininin ilim ve akılla, zekice yaşanması, her insanı kötülükten korur.”

Hak mümin, aşırılık, gerilik, ölçüsüzlük, dengesizlik, abes iş yapmaz. Batıl ve küfür ile ilgilenip, mundar olmaz. Bahanelere sığınmaz. Şiddet, cebir, cebelleşme, boşboğazlık, cehalet, cimrilik, sapkınlık, sapıklık, dinsizlik, eziyet, faizcilik, falcılık, bozgunculuk, fitne, felaket, ayrılıkçılık, fuhuş, gaflet, dedikodu içinde olmaz. Haram, günah, kötülük, çirkinlik, ayıp, görgüsüzlük, gasp, hırsızlık, yolsuzluk, gevşeklik, anarşi, şiddet, terör içinde yer almaz. Yer alıyorsa, ondan mümin değil, insan bile olmaz.

“Müslüman, İslam dini merkezli yaşar. Gidip de münafıkların, kâfirlerin, müşriklerin, sapkınların sıfatlarını taşımaz. Allah’tan başka ilah edinmez.”

Hak ve hakiki takva mümin; çekemezlik, kıskançlık, gevşeklik, tembel, miskin, eziyet eden, hile, hırs, hırsızlık, hainlik, hurafe, bidat, içki, alkol, uyuşturucu, kumar içinde telef olmaz. Başkalarına yalan söylemez. İftira etmez. Batılda inat etmez. İsraf ve savurganlık yapmaz.” Ekonomik davranır. Tasarruf eder. İktisatlıdır. Kaba saba olmaz. Kibar, efendi, nazik, zarafetlidir. Kin tutmaz. İntikam almak için gayret etmez. Korkak değildir. Cesaretlidir. Gücünü ve cesaretini kontrollü olarak hak yolda kullanır. Kendini kontrol etmesini, denetlemesini becerir.

Sahih samimi bilgili, bilinçli Müslüman; “kötü söz, yazı, davranış göstermez. Kötülüğü, yanlışlığı alışkanlık etmez. Günah işlemeyi alışkanlık etmez. Kur’ân ve peygamberimizin söylediklerine eksiksiz uyar. Hak yolda halkça mücadele eder. Başkalarının gizli taraflarını araştırmaz. Önce kendini düzeltmeye çalışır. Gösteriş için iş, eylem yapmaz. Nefse, şeytana, şeytanlaşmışlara uymaz. Rezil ve rezalete düşmez. Rüşvet alıp- vermez. Alkol, içki, uyuşturucu almaz, satmaz. Kumar oynamaz, oynatmaz. Boş ve kötü konuşmaz. Safsatalarla ilgilenmez. Yalancıların, münafıkların sözlerine inanmaz. Onları örnek edinmez. Şımarık, serseri, eşkıya, katil, katliamcı adilerden olmaz. Kötü zanda bulunmaz. Şefkatlidir. Merhametlidir. Hoşgörülüdür. İyi niyetli, yararlı iş yapandır. Diğerkâmdır. Bencil, egoist, hodkâm değildir.”

İlim, Kur’ân, sünnet Müslüman’ı; başkalarının malına, mülküne tamah etmez. Ayrımcılık yapmaz. Bölücülük yapmaz. Tuğyan, tağut içinde yok olmaz. İllet, zillet, pislik, kötülük, çirkinlik, haksızlık, kararsızlık, güvensizlik içinde değildir. Allah’ın sınırlarını aşmaz. Haddi, hududu aşmaz. Kendini bilir. Rabbi olan, âlemleri yaratan, yaşatan, yok eden, Allah’ı bilir ve saygı duyar. Nefsi isteklerinde ısrar etmez. Nefsine, şeytana uymaz. Sevgisizlik, saygısızlık göstermez. Acıyandır. Merhametlidir. Müşfiktir. “ Yeme, içmede; ölçülü, dengeli, yeterli, doğal, taze olanları tercih eder. Bedeni işletir. Spor yapar. Hantal, gebeş, uyuşuk, pısırık olmaz. Tembel Hayvan ve Kuala gibi hareketsiz olmaz.”

“ İslam dini, Allah cc. Cş. Dini olduğu için eksiksizdir. Mükemmeldir. İnsan yaratılışına uygundur. İslam dinini yaşayanda; mükemmel, olgun, insanlıklı, hayırlı, yararlı, doğru, dürüst insan olur. Sapkınlıkta olanlar gibi; virüs, bakteri, mikrop, olumsuz olmaz. Olmamalıdır.

Gerçek Müslüman, insanlara iyilik eder. Varlıklara yararı olur. Şehvetli, şımarık, kötü olmaz. Çünkü bu olumsuzluklar, İslam ilkesi, kaidesi değildir. Kimin ilkesi ise, o ilkeyi yaşayan, ondan olur. Kuruntu, yalan, insan deneme, yalan yere yemin etme, yersiz üzüntüde bulunma, illetli, zilletli, zalim olmaz. Beyinsiz, kalpsız, akılsız, aptal, huzursuz, mutsuz olmaz.

Muttaki bilge Müslüman, İslam ve ilmi yaşayarak, tüm olumsuzluklardan korunmuştur. Kendini olumlu olacak şekilde yetiştirmiştir. Eşkıya, haydut, anarşist, terörist, zarar ve ziyan vermez. Yemek yemeye düşkün değildir. Başkalarını kırmaz, incitmez, aşağılamaz. Başkaları için hep iyilik düşünür. İyilik yapar.

Hakiki sahih Müslüman, onurlu- şerefli, izzetli, değerli, en güzel ahlaklı, bilgiyi bilendir. Hak ve hakikati bilir ve hakkıyla yaşar. İnsanların içyüzünü araştırmaz. Bir eşyayı uğurlu- uğursuz saymaz. Taklit etmez. Tehdit etmez. Korkutmaz. Abartı yapmaz. Başkasının eşyasını, malını, varlığını küçümsemez. Kararsızlık, tutarsızlık içinde olmaz. Tembel olmaz. Planlı, programlı, projeli, kaliteli, verimli çalışır. Helal çalışmanın, temiz olmanın ibadet olduğuna inanır. Kendine çıkar sağlamak amacıyla, kendini düşük göstermez. Haddi, hududu aşmaz. Azgınlık yapmaz. Gericilik de bulunmaz. Yüzünü ekşitmez. Güçlük çıkarmaz. Kur’ân, sünnet, ilim ile olgunca yaşama azim ve kararlığını sürdürerek, her gün yükselir. İlim sahibidir. Sanatlı, meslekli, sanatkârdır. Toprakla ilgilenir. Sebze, meyve, tarım ürünleri yetiştirir. Çiftçilik yapar. Ziraatçıdır. Hayvancılık yapar. Her türlü helal, mubah, temiz hayvan yetiştirir. Hayatın zorluklarını; “yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım,” diyerek aşar. El birliği, işbirliği, takım, ekip çalışması ile zorlukları aşar.

Müslüman, Kur’ân ve sünnetle, ilim ve akılla, zekâ ve ortak bilgi ile hareket eder. Peygamberimiz gibi; İslam dinini, ilmi tebliğ eder. Öğretir. Eğitir. En güzel örnek olur. “Müslüman, tebliğ ettiği gibi, tebliğ ettiğini uygular, gerçekleştirir. “Peygamberimiz hem bir peygamberdir. Tebliğ edici, öğretici, eğiticidir. Hem de bir uygulayıcı imam, önderdir, liderdir.” Sadece hükümleri anlatmak, açıklamak, bildirmek yetmez. Uygulamak da gereklidir. O zaman daha çok anlam, önem kazanır. Yararlı olur.

İhlâslı Müslüman, Allah cc. Cş. Yolundan, Kur’ân ve peygamberimiz yolundan, Sahabe-i kiram ve Ehl-i Beyt yolundan ayrılmamalı. Ayrılıp da, ayrılığa- tefrikaya, hurafeye, bidate düşmemeli. Küfre, batıla saplanmamalı. Peygamberimiz, ashabı kiram, Ehl-i Beyt ve o dönemin sahih İslam âlimleri olmazsa idi, pek çok farz ibadeti bugün yapamazdık. Zira ibadetlerin yapılış şekli, detayı, Kur’ân’da açıklanmamıştır. Ayrıca Cebrail as. Peygamberimize öğretmiştir. İmamlar, âlimlerde bu bilgileri bize kadar ulaştırmıştır.

Haram yiyenler, içenler, kullananlar; helal, haram ayırt etmeyenler, hakkı - hakikati işitmek istemezler. Hakkı, hakikati anlamazlar. Haram yiyenler, doğruyu, gerçeği söylemezler. Söyledikleri de, başkalarını aldatmak, kandırmak içindir. Gerçek anlamda takva mümin olamazlar. İbadetlerinden de yarar görmezler. İbadetleri kendilerini değiştirmez. Bugün, İslam toplumu büyük oranda gerçek anlamda takva mümin değildir. Zira haram yer! Günah işlemekte bir sakınca görmez! Hem haram işler, hem de ibadet eder! Hak ile batılı bir arada yaşar! Gerçek anlamda Kur’ân’ı Kerim’i kılavuz etmez, yaşamaz. Peygamberimizi tam anlamı ile örnek almaz. Gerçek İslam âlimlerinden pek yararlanmaz. Hem sapkınları önder, lider kabul eder. Hem de mümin olduğunu açıklar. Bugün İslam toplumunun çok büyük kesimi şaşırmış, sapıtmış, batılı yol edinmiştir! Bugün İslam yönetici ve bireyleri, İslam düşmanlarının mankutu olmuştur!

Bakıyorum da! Televizyonlarda, yazılı, görsel medyada; Darvin, Karl Marks, Engels, Hegel, Stalin, Deniz Gezmiş, Nazım Hikmet, Mao, Che, Fidel Castro, Atatürk gibilerini örnek gösterirler. Yerli, yabancı katil komünistlere övgüler, dizeler, mısralar, kıtalar, nesirler düzerler. Ehl-i Beyt’ten, Hazreti Ali’den söz ederler. Bugünlerde çarpıtarak, Kur’ân, peygamber anlatmaya da başladılar! “Bu tam bir münafıklık olayıdır. Zira bu söyledikleri birbirinden çok farklıdır.” Öte yandan terör örgütlerine de sahip çıkarlar. Fetö, DHKP-C, KCK-PKK, YPJ gibi azılı, kanlı, katliamcı terör örgütlerine bağlılıklarını gösterirler. Resim, gazete, dergilerini, kitap ve filmlerini bulundururlar. Bir Batıyı, bir Kuzeyi, bir Doğuyu severler ve bağlanırlar. Böylesi davranmak, herkese sarılmak; her cephede olan ahmakları aldatmak, kandırmak içindir. Müslüman çok bilgili, bilinçli, uyanık, öngörülü olmalıdır. Hak ve hakikati; batıl ve küfürden en ince ayrıntısına kadar ayırmalıdır. Hak ve hakikatin yanında yer almalıdır.

“ İslam; ahlaklı, insanca, insanlıklı, insaniyetli yaşama sanatıdır.” İslam, güzel ve üstün ahlak olmadan, insan olunmaz. Ahlak insanı olgun ve yararlı yapar. Olumlu, iyi, güzel, doğru, dürüst, yararlı insan; İslam’ı bilerek yaşama ile olur. İnsan aşamalı bir eğitim- öğretimle her gün daha iyi olur. Kur’ân ve Hazreti Muhammet s.a.v. yolu kurtuluş getirir. Her ihtiyacı bu anlayış karşılar. Allah cc. Ve peygamberimizin önüne, başka bireyleri geçirenler; şaşırmış, sapıtmış, sapkın sapıklardır. Yahudi, Hıristiyan ve putperestler böyle yapmaktadır!

İslam dinini, bilgi ile takva şekilde yaşayan olgun mümin olur. Aşırılık, gerilik, bozukluk, anormallik, dengesizlik, ölçüsüzlük içinde olmaz. Batıl ve küfre sapmaz. Boşboğazlık, cehalet, cahillik, sapkınlık içinde olmaz. Münafıklık, kâfirlik, müşriklik, zalimlik alametleri göstermez. Olumsuz söz, yazı, eylem, davranış göstermez. Sevgi, saygı doludur. Zalim olup, İslam özelliği sözde göstermez. Her türlü sapkınlıktan, sapıklıktan korunur. “ Sapkın ideolojilere, bozuk felsefi görüşlere, zalim ve katil kişilere kul, köle, esir- tutsak olmaz.” Başkalarına sıkıntı, zorluk çıkarmaz. Allah’ın koyduğu sınırları aşmaz.

Peygamberimiz buyuruyor: “ Cahiliye ye ait her şey ayaklarımın altındadır.”

Al-i İmran süresi 105. Ayet: “ Kendilerine apaçık kanıtlar geldikten sonra parçalanıp, ayrılığa düşenler, gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap- eziyet vardır.”

Hadis-i şerif: “ Birbirinize nefret ve düşmanlık beslemeyin. Birbirinize haset- çekemezlik etmeyin. Birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun.”

Maide süresi 8. Ayet: “ Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutanlar ve adaletle tanıklık edenler olunuz.”

Hud süresi 3. Ayet: “ Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.”

Hadis: “ Müslüman, diğer insanların elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir. Mümin de, insanların canları ve malları konusunda kendisine karşı güven hissettikleri kimsedir.”

Hadis: “ İnsanın her duyduğunu söylemesi, kişiye yalan olarak yeter!”

Hucurat süresi 6. Ayet: “ Ey iman edenler! Eğer bir günahkâr, size bir haber getirirse, onun doğruluğunu araştırın…”

İnsan olmak, öyle fizyolojik, anatomik iki ayaklı, bir başlı, iki kollu olmakla olmaz. İnsan olmak, aslında sınırlı olmaktır. İslam olmaktır. Günahlardan, haramlardan uzaklaşmaktır. “ Kötülük, iyiliğin olmama halidir.” “Kötü insan, İslam olmayan insan; kötü, çirkin, yalan, yanlış, olumsuz, zararlı insandır.” “ Zıtların dünyasında, kötü insan; hak, hukuk, doğruluk, dürüstlük, adalet, eşitlik, hakkaniyet tanımayan insandır.” Kötülük yapan insan; sınır, had, hudut, Hakk tanımayan, kendini bilmeyen insandır.”

İyilik, güzellik, doğruluk, dürüstlük, hakkaniyet mutlaktır. Kötülüğün sınırı yoktur. İnsanlar, kötülüğe bakarak; ders, ibret almalı. Kötülükten ve kötülerden uzaklaşmalı. Kötülük karşısında susmak, engellemeye kalkmamak da kötülüktür.

Müslüman, iyi olmak, iyilik etmek, üstün olmak, üstün kılmak durumundadır. Şerrin karşıtı iyilik, hayırlı olmaktır. Kötülükten kurtulmak için; akıllı, zeki, öngörülü, imanlı, İslamlı, ilimli olmalı. Aklı doğru işletmeli. Allah’ın sözünü dinlemeli. İyi, yararlı, düzeltici, iyi hale getirici olmalı. İyi ve doğru olmalı. Asla kötü, çirkin, zararlı olmamalı. Kötülük, zarar, musibet, fitne, fesat, nifak, günah, haram, kötü iş, kötü kişi, zararlı nesneye düşmemeli. Şer içinde olmamalı.

Bazı dini terimleri kullanıyorum. Bunları bir mümin bilebilmelidir. Kelime- sözcük dağarcığı olmalıdır.

Fesat/ ifsat; “ bozulmak, çürümek, sağduyudan sapmak anlamına gelir.”

Fitne; “ hayrın yok olması, şerrin yayılması için gerekli ortamı hazırlamak, anlamındadır. Hakikatin ortadan kaldırılması, kalplere şüphe düşmesi, dirlik ve birliğin yok olmasıdır. İnsanların zarara uğraması, uğratılması, maddi ve manevi sıkıntı, üzüntü, bela, felaketle sınama, putperestliğe döndürmek, hak dinden vazgeçirmek, yıkıcı etkinlikte bulunmak gibi anlamlara gelir.”

Batılın, küfrün, Siyonist’in, emperyalistin, fitnecinin, fesatçının davasına hizmet etmemeli. Eli sıkı, kalbi dar olmamalı. Cömert olmalı. Cehenneme gitmeyecek, işler yapmalı. Hangi söz, davranışlar cehenneme götürür, öğrenmeli. Cennete gitmek için neler yapmak gerektiğini öğrenmeli. Cahil cühelalık içinde sapkın kalmamalı. İyilik yapmayı gönülden istemeli ve yapmalı. Ölçüyü, dengeyi, hassasiyeti kaçırmamalı. “İslam dinini, âlemlere rahmet olarak gönderilen, peygamberimiz gibi yaşamalı.” Kötülük ve inkâra düşmemeli.

Bilge Müslüman; en idealist, realist, dosdoğru, dürüst, takva mümin olmalı. Emanete hainlik yapan; kalleş, kahpe, alçak, katiller gibi olmamalı. Mahremiyetleri korumalı. “Mahremiyet ancak akıl, zekâ, Kur’ân, sünnet ile korunur.” Her mahremiyete siperler, kaleler, örtüler çekmeli. Mahremiyet nedir, konusunda bilgiler edinmeli. “Her şeyi ortanın malı gibi olorta yerlere sermemeli. İffet, namus; gizliliktir.” Haram nedir, öğrenip, haramlardan sakınıp, kaçınmalı. “Âlim ve arif olmalı.” Cahil cühela, çapulcu sapkın olmamalı. “Sağlıklı ilim, marifettir.” Marifet sahibi olmalı. Arifler, marifet sahibi olurlar.

Bazı sapkın kişiler, akıllarını doğru kullanmayıp, geri zekâlı gibi akılsızca davranırlar. Azgın, serseri nefislerine uyarlar. Şeytana aldanırlar. Tertemiz fıtratlarını kirletirler. Güzel yaratılışlarını bozarlar. Bu kişilerin tövbe edip, hidayete ermelerini arz ediyorum. Önyargısız davranıp, kirliliğe, pisliğe, kötülüğe bulaşmamalarını, diliyorum. Hidayete ermeyenden, değer yargısı sahibi olması beklenemez.

İnsan, bir düşünsün, lütfen! Kime benzediğini, kimlerin peşinde it gibi gittiklerini, kimlere köpeklik ettiklerini lütfen düşünsünler. Selim, salim, temiz akılları ile düşünmelerini istiyorum. Batı’nın, emperyalizmin, Siyonizm’in, şer güçlerin uşaklığını yapanların, derinden düşünmelerini istirham ediyorum. Kokuşmuş sapkın ideolojilerle, bozuk felsefi görüşlerle, beyin ve kalplerini kirletenlerin, ruhlarını temizlemelerini istiyorum.

Müslüman, hiçbir çürük, sapkın, bozuk ideolojiye ve kokuşmuş felsefi görüşe, zalim kişilere uymaz. Dürüst, güvenilir, doğru, yalansız, haklı, İslam’a bağlı, emanete zarar vermeyen, iffetli, ağırbaşlı, alçakgönüllü davranır. “Allah’ın emirlerini tutar. Yasakladıklarından sakınır.” “Allah’a hamt eder, şükreder, dua eder, tövbe eder, ibadet eder, iyilik yapar.” Her zorluğu aşacak duruma gelir. Öfkesini yerine göre tutar. Yumuşaktır. Hayâ, edep sahibidir. Haramdan sakınır. Boş, yararsız işlerde bulunmaz.

Bilgili, samimi Müslüman; dindar, dini bütün mümindir. Öyle yarım yamalak, işe yaramaz olmamalı. İslam dinini; ibadet, inanç, muamelatta, İslam dininin hükümlerini uygular. İslam’ı olduğu gibi yaşar. Eksiltmeden, artırmadan, gerici, aşırıcı olmadan yaşar. Akrabaları ziyaret eder. Kin tutmaz. Hakaret etmez.

Bilgili, bilinçli samimi hak mümin, üst başı ile evi, sokağı, çevresi ile tertemizdir. Ama insanımız çok pistir! Elindeki her şeyi çevreye atacak kadar beyinsiz ve akılsızdır. Yol, bahçe kenarları çöplerle, atık maddelerle doludur! Elindekini taşıttan, elinden atmaktadır! Hayvanların bile bu ölçüde çevreyi kirletmediklerini görüyorum.

İlme, Kur’ân ve sünnete bağlı Müslüman; şefkatle, müşfiklikle, merhametle, muhabbetle, adaletle, eşitlikle, dosdoğru, dürüst hükmeder. Fakire, düşküne yardım eder. İsteyeni azarlamaz. Darda kalana yardım eder. Misafire- konuklara ikram eder. İnsaflı, vicdanlıdır. Herkesin iyiliğini ister. Zevk, keyif, âlem sahibi değildir. Düzenli, intizamlı, nizamlı, tertipli, azimli, sebatkârdır. Savsaklamadan işini; kaliteli, en verimli yapar. Aylaklık, acizlik, zaaflık, tembellik yapmaz. Borcuna bağlıdır. Başkalarını aldatmaz. Adam kayırmaz. Rüşvet alıp, vermez. Harama, günaha girmez.

T.C. Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan, sistem değişikliği ile “Başkan’ımız” oldu. Yetkileri daha da arttı. TBMM’yi, Bakanları, devleti, yerel yönetimleri, kamu kurum, kuruluş, vakıf ve dernekleri daha iyi denetlemeli. Kontrol etmeli. Aşırılık, gerilikten kurtarmalı. Adı geçen bu resmi kurum ve kuruluşların bazıları; kötü niyetle, haince icraat yapmaktadırlar! Bu durum, Ak Parti Hükümeti’ne kan kaybettirmekte, halkın gözünden düşürmektedir! “ Legal olan kurumlar, illegal örgütlerle işbirliği yapmaktadır!” “ Her siyasi partinin belediyesi; devleti, milleti zarara uğratmaktadır! Yasa dışılığın, hukuksuzluğun her türlüsünü yapmaktadırlar! Kendi başlarına buyruk hareket etmektedirler. Pek hakkı, hukuku, devleti, milleti takan yok!”

Kamu yararına iş yapan kurumlarda denetimsizlikten, kanunsuz hareket etmektedirler. Yasa dışılığın her çeşidini yapmaktadırlar. Örneğin: “ Yasa gereği halkın Kurban Derilerini zorla toplayan, THK, bir ormanı söndürmede kullanılacak, verimli hava taşıtı yok! Ben bileli beri, Başkan Taçoz’dan şimdiye kadar kim başkanlığını yapmış ise, yolsuzluklarla anılmış! Ceza alanlar, bir iki yıl sonra serbest bırakılmış! Birkaç yıl önce Başkan ve oğlu, milyon lira aylık almakla cezaevindeydi. Ama cezaevinden çıkmış! Asgari ücret 1,000 lira bile değilken, oğluna da 1,5 milyon lira danışmanlık ücreti ödüyormuş! Kendide bir milyon lira alıyormuş. Birde illegalleri düşünelim!

Türk Kızılay’da bugünlerde tekrar uygunsuzluklarla gündeme oturdu! İnsanlar zekâtını, fitresini, fidyesini, adağını, yardımını, bağışını, Allah cc. Rızasını kazanmak için veriyor. Onlarda yüksek aylık ve yolsuzluklarla talan ediyor! Milletin geçmişini, bugününü, yarınlarını bir şekilde yağmalıyorlar! . Devletimizin kamu malları, sanayi gelirleri daima yağmalandığı ve de sürekli zarar ettirildiği için, devleti yöneten hükümetler, 1983 yılından beri, kamu- devlet şirketlerini özelleştirmektedirler. Türkiye’deki sanayinin %80’i devletindi. Ama hep çalınıyor, zarar ettiriliyordu. Zarar ettikçe de, ürettikleri ürüne bir yılda %500- 750 oranında zam yaptıkları çok oluyordu. Bankalar, hava, deniz yolları, sanayi fabrikaları, işletmeler, aklınıza ne gelirse, hep zarar ederdi. Bir defa kâr açıklaması yapılmamıştır! Bu şerefsiz hırsız yöneticiler yüzünden, devlet, kendi işletmelerini 1983 yılında, Turgut Özal Hükümeti döneminde satmaya başladı. Bu satış 2019 yılında da devam etmektedir. Satışlar kârlı bir satış- özelleştirme olmadı. Bir liraya demir- çelik fabrikası, bir liraya gemi sattıkları oldu. 36 yıl içinde 100 milyar dolarlık özelleştirme yapıldı. O parada faize gitti!

Adalet, hukuk, yargı yeterince işlemiyor! Ak Parti’ye yakışmayan insanlar, hain ve yıkıcı insanlar, hükümet içinde yer alıyor. Ak Parti’den Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan, milletvekili, vali, kaymakam, Belediye başkanı, bürokrat olanların; hükümetimize, devletimize, milletimize, geleceğimize çok büyük zararlar verdiğini görüyoruz. Dün, Ak Parti Hükümeti’nin en yüksek yöneticisi olan bu kişiler, bugün dolaylı- dolaysız terör örgütleri ile yıkıcılarla, bozguncularla işbirliği, iletişim, yardımlaşma, dayanışma, güç birliği yapıyor! “Hazreti Ömerler, Hazreti Haticelerden hükümette pek yok! Olacağa da benzemiyor. Zira sahteci, haramcı, sahtekârlar, doğru- dürüst insanları aralarına, siyasete almıyorlar. Siyasette çeteleşmişler.”

Muhalefet zaten emperyalistlerin, Siyonistlerin, şer güçlerin kontrolündedir! İllegal örgütlerle işbirliği, dayanışma içindedirler. Hem de bunu alenen, açıktan yapmaktadırlar. Halktan da büyük destek almaktadırlar! Bazıları aldatıldığından, bazıları bilerek destek olmaktadır. Demokrasi, özgürlük gibi değerler; vatan, millet, devlet, bayrak, bağımsızlık, din, iman, Müslüman düşmanlığı için kullanılmaktadır. Hainlere, adilere, alçaklara, kahpelere, yıkıcılara, katillere, bölücülere, haram işleyenlere, bozgunculara, münafıklara fırsat ve imkân vermemeli.

Türkiye, Anadolu adına dediğimiz, bu aziz vatan için, 1,400 yıldır Müslümanlar ve Türkler şehit olmakta, gazi olmaktadır. Sevdiklerini, mallarını, canlarını, cananlarını, ailelerini, çocuklarını, akrabalarını, komşularını, değerlerini kaybetmektedirler. Şu anda ülkemizde 82 milyon insan yaşamaktadır. Sanırım, 1,400 yıldan beri, 82 milyondan fazla insanımız bu aziz vatan için her türlü fedakârlığı yapmıştır. Birkaç çapulcu, hain, adi, kahpe, kalleş, satılmış istedi, diye, vatanımızdan vazgeçecek değiliz. Ne de 17 milyon insanımız aç iken; adaletsiz, yanlış davranıp, milletin emeğini aç gözlere, doymak bilmeyenlere, hak ettiğinden fazla alanlara, yedirmemeliyiz. Ak Parti Hükümetimize ve tüm devlet yetkililerine acilen önlem almaları için; önemle, sevgi, saygılarıma arz ediyorum.

Ak Parti Hükümeti’ne önerimdir: 1-) Çalıştırdığın insanları hala 2,020 lira asgari ücretle çalıştırmaktan vazgeçmeli. Birkaç yıl önce “bir milyon taşeron elemanlarını” kamuya aldınız. Ama ücret olarak hala asgari ücretle çok zor koşullarda çalışıyorlar. Bunlardan bir kişinin üç ayrı işte çalıştığını biliyorum. Bu bir milyon kişi ve ailesi sizlere, işe aldığınız için oy vermez.

2-) Eski emekli işçi ve esnaflar 2,000 lira emekli aylığı almasına rağmen, aynı koşullarda şimdi emekli olanlar, bir milyon lira emekli aylığı alıyormuş! Bu ne adalettir ne de eşitliktir. Oysa devlet adalet ve eşitlik ülkesi üzerinde yaşar. Bu emekli ve ailesi size oy vermez.

3-) Çalışanlara ve emekli aylığı alanlara, yıllık ücret artışı yapmak için sendikalarla oturulup, görüşülüyor. Ama hep devletin hükmü geçiyor. Devlette çalışan 3,2 milyon kişi ile 2 milyon emekli, yıllık, iki ayrı dönem için %4+4, ertesi yıl için yıllık %3+3 oranında zam alıyor. Ama siyasetçiler, bürokratlara %40 zam yapılıyor. Hem de “istişare kurulunda olan eski Bakan ve bürokratların” ikinci, beklide üçüncü aylıkları 14 bin liradan, 18 bin liraya yükseliyor. Milletvekili aylıkları 25 bin lira, Belediye Başkanları 25 bin lira aylık alıyor. Bu haberler her saat başı televizyon, radyo, gazetelerde yayınlanıyor. Halkta çekemezlik, kıskançlık, husumet oluşuyor. Bunun akıl, zekâ, din- iman, ahlak ile alakası yok!

5-) Devlet, kurumları aracılığı ile devamlı veya ara sıra sosyal yardım yapıyor. 17 milyon insan karşılıksız yardım alıyor. “Bu insanlar, hükümet bize yardım yapıyor, diye oy vermez.” İnsanlar, çalışmaları, emekleri karşılığı ücret almak istiyor. En iyi, helal ücret; alın teri ile kazanılandır. Siyasi parti belediyesi için de böyledir. HDP= PKK, belediyenin bütçesinin büyük bölümünü PKK terörüne aktarıyor! Eş başkanlık hakkını yasa ile hükümet tanıdı. Eş başkanlar dağdaki terör elemanlarından yapıldı.

6-) Belediyeler, devleti ve milleti soyuyor! İdeolojik davranıyorlar. Hakkı, hukuku, halkı taktıkları yok. Belediye yağmalanıyor. Bu her belediye için böyledir.

HDP=PKK, Belediye bütçesini dağdaki PKK terörüne aktarıyor.

CHP= Pek çok terörist örgüt ve yıkıcı, hain, kahpe, kalleş, bölücü örgütlerle dolaylı- dolaysız dayanışma içindedir. Belediyelerin bütçeleri yağmalandığı gibi kamu, orman, hazine arazileri de yağmalanıyor.

Ak Parti Belediyeleri de önem, acil, önceliği olmayan işler yapıyor. Gereksiz harcamalar yapıyor. “Yap- boz” işlerini çok yapıyorlar. Gereksiz ve güzel olmayan işlere çok para harcıyorlar. “Köprülü kavşak,” “Battı- çıktı” şehri bozuyor. Yağmurlu havalarda da ölümlere neden oluyor. “Özel kişilere büyük yatırım yapıyorlar. Gidip, şehrin merkezindeki banka binalarına, iş hanlarına, zenginlerin apartmanlarına yalıtım yapıyorlar. Sundurma yapıyorlar. Alüminyum kaplama, süsleme yapıyorlar. Bunları hizmet diye karşılıksız yapıyorlar.” Ama merkez dışındaki binalara bunu yapmıyorlar. Bu konu fitne, fesat, husumet oluşturuyor.

7-) Devlette, yargıda, devlet dairelerinde işi olanların, işi aylarca, yıllarca bitmiyor. Yargı çok adaletsiz, haksız, hukuksuz, iş bitirmez durumdadır.

Devletten veya özel sektörden bir hizmet; para ile hizmet almak, isteyen, aylarca uğraşıyor. Bir örnek verelim: “ Yarım dönüm, 500 m2 bir arsanız var. İçinde de küçük bir seranız ve meyve ağaçlarınız var. “Bir sondaj su kuyunuz var.” Akaryakıt ile benzin ile çalışan su motorunuz bozuldu. Zaten çok pahalıya çalışıyordu. Daha ucuz, az enerji kullanan bir elektrik motoru almak istediniz. “Bunun için elektrik kurumuna müracaat etmeniz gerekmektedir.” Ama olmaz! Uğraşmadan, soyulmadan, sömürülmeden iş yaptırılmaz! Önce:

a- Tarım Müdürlüğüne müracaat edip, üye olmalısınız. Evraklar hazırlayıp, aidat ödemelisiniz. Gelip, bahçe bakılıp, rapor tutulmalı.

b- Ziraat Odası’na üye olmalısınız. Kayıt parası, üyelik yıllık aidatı ödemelisiniz. Evraklar hazırlayıp, vermelisiniz.

c- Sondaj su kuyusu var. İl Özel İdare’den izin almalısınız. Ama 10 metreden derin değil ise, gelip, bakacaklar. Öyle izin verecekler. 10 metreden derin kuyular için bölge İl DSİ’den gelip, bakacaklar. İzin için rapor hazırlayacaklar. Tabii masraf kişiye aittir.

d- Evrakları hazırladın ise bir elektrik teknikerine vereceksin. “Sokak elektrik direği ile kendin direğin arasında sadece 10 metre uzaklık var. Proje çizecekmiş! Bunun için 600 lira vereceksin.” Yaptığı bir şey yok. Ama soyulacaksın.

e- Kendin diktiğin elektrik direğini, elektrik kurumu gelip, bakacak. İzin verirse elektrikçiye gideceksin. Elektrikçi sadece bir antikor kablo ile bir elektrik panosu koyacak. Sanayi elektriği değil, sadece 220 voltluk normal elektrik alacaksın. Elektrikçide 300 lira harcayıp, 1,300 lira alacak.

f- Ama sayacı koymak için elektrik kurumuna üye olacaksın. 500 lira civarında bir ücret ödeyeceksin. Böylece 3 ay sonra elektrik bağlanacak! Ürünlerini, fidan ve ağaçlarını sulayabileceksin. Tabii ki elektrik motoru da 1,600 liradır.

g- “Şimdi hükümet bürokrasiyi azalttım, dediği bu mudur?” Bir memur, işçi, işi olan; 3 ay, bir bahçeye sulama elektriği almak için bu kadar uğraşıyor. Ama Doğu’da adamlar, bir sera için 5 elektrik trafosu koyup, her ay kaçak 1,5 milyon liralık elektriği kaçak kullanıyor. 2018 yılında 500 kaçak elektrik trafosu yakalandı. Ama daha köylere, beldelere girip, denetleme, kontrol yapamadıkları çok var! İki coğrafi bölgemiz, elektriği %80 oranında israf ederek, kaçak kullanmaktadır! Kışın soğuktan, yazın sıcaktan kendilerini ve hayvanlarını korumaktadırlar. Bağ- bahçe, seralarını iklimlendirmektedirler. Bunu adil olma, eşitlik, adalet, hak, hukukla ilgisi var mı? Bu mu Müslümanlık? Bu mu devlet olma? Hükümet olma?

h- Türkiye toplumunda güvenlik ve medeniyet açığı var. İnsanlar medeni değil. İnsanlar gün görmemiş, vahşi, görülmemiş yaratık gibi; cani, katil, katliamcı davranıyor. İnsanları, kadınları, çocukları, hayvanları, ormanları ve canlı olan her şeyi acımasızca katlediyor! Sokakta insanlar tanımadığı insanlar tarafından öldürülüyor!

i- Vahşi, hain terörist ve eşkıyalar, devleti ele geçirmiş. Fetö, PKK, DHKP-C derken, 123 terör örgütünün elemanları devlette yer alıyor. Bunlar hak etmeden, hile ile devlete sızmışlar. Bunları devletten atmalı. Hukuksuzluk yapmalarının cezasını vermeli.

j- Teröre destek verenlere, terörden zarar gördü, diye tazminat ödememeli. Yardım yapmamalı. Seçme ve seçilmesi önlenmeli.

k- Devletin ve milletin ihtiyacına göre okullar öğrenci almalı. Mezun vermeli. Atama bekleyen 700 bin öğretmen varmış. Bu kadar plansız, programsız iş olmamalı. İhtiyaç yok ise bu sayıda bir meslek elemanı yetiştirmemeli. Ülkemizin yıllık öğretmen gereksinimi 20 bin kadardır. Öyle ise bizde bu sayıya yakın öğretmen yetiştirmeliyiz. Bugün 09.09.2019 günü okullarımız tümü ile eğitim- öğretim yılına başladı. Tüm öğrencilerimize sağlık ve başarılar diliyorum. Öğretmen ve yöneticilere azim, gayret, başarı, idealist davranma öneriyorum. Milli, manevi, ilmi değerlere uygun öğrenci yetiştirmelerini arz ediyorum.

l- Devlet, çalışanların hak- hukuklarını mutlaka sağlamalı, koruyup, geliştirmeli. Bugün okullar açıldı, dedim. Bir kadrolu öğretmen haftada 15 saat derse girdiğinde, 5 bin liradan fazla aylık alıyor. Hiç derse girmese de aynı aylığı alıyor. Bir sözleşmeli, ek saat ücret karşılığı haftada 15 saat derse giren öğretmen, 1,000 lira bile alamıyor. Zira öğretmene verilen bir ders saati karşılığı ücret net 16 liradır. Şimdi bu öğretmen, siyasi parti ve hükümet olarak sizlere destek verir mi?

“Ben öğretmen olarak, Karamürsel, Akçat İlköğretim Okulu’nda çalıştığım dönemde, 13 öğretmen idik. Bunun 3 tanesi ek saat ücret ile çalışıyordu. Okulda yaptığımız çay ve yaptığımız yemek paralarını onlardan almıyordum. Ayrıca belediye ile anlaşmıştım. 13 km. yol gidiş- geliş ücretlerini vermiyorlardı. Bu çalışan öğretmen için aslında incitici bir durumdu. Öğretmenler evli ve çocuk sahibiydiler. Bunların ücretleri 3 ay verilmedi. Ben öğretmenler toplantısında bunu dile getirmiştim.”

m- Hükümet, dini bayramları 10’ar gün tatil ettirerek, 500 milyar lira bankalarda borcu olan milleti, turizm sektörüne her yıl 100 milyar lira soyduruyor! Bu durum akraba ziyaretini önlüyor. 10 milyon insan akraba ziyareti yerine, mezbahaya girdiriliyor! İş hayatını, okul hayatını da bozuyor. Üretim yerine tüketim yaptırılıyor.

n- Devletin ve özel sektörün medyası insanları maç- futbol, eğlence, tatile özendiriyor. Şans oyunlarına özendiriyor. Müslüman’ca davranma yerine, kapitalistçe davranılıyor. Emperyalizme hizmet ettiriliyor.

o- Tarım, ziraat, çiftçilik yapmak çok zordur. Üretmek zordur. Masraf çok var. Hastalık çoktur. Ama üreticinin malı, aracılar yüzünden para etmiyor. Devlet, tüm bu sorunlara çözüm üretemedi. Üretmedi. “Bu durumu muhalefetteki partiler, hükümet aleyhinde kullanıyor.” CHP, milli, manevi, insani değerler tarafında olmamasına rağmen, oyunu çok artırdı. Bu CHP iyidir, diye olmadı. Hükümet başarısızdır, diye oldu. “CHP, 20 yıl önce %10 seçim barajı altında kaldı. TBMM’ye hiç milletvekili sokamadı. 20 yıl içinde en çok %20- 25 oy aldı.” Ama 5 ay önce, 31 Mart 2019 da yapılan Yerel seçimde, belediyelerin, insan nüfusu yaşaması bakımından, %68’ini aldı. Yanı halkın %68’i CHP Belediyeleri tarafından yönetiliyor. “Bir kısmı da müttefiki HDP Belediyeleri tarafından yönetilmektedir.” Ak Parti gerçek muhafazakâr parti olsa, %90’dan fazla oy alırdı. Bunun özeleştirisi, sorgulaması, araştırması yapılmalıdır. Objektif olanlar, ancak doğru değerlendirme yapabilir.

p- Türkiye’mizde çalışanların %50’den fazlası hizmet sektöründe çalışmaktadır. Esnafın yanında çalışanlar, yaz mevsiminde her gün 15 saat kadar çalışıyor. Sosyal güvenceden yoksun çalışıyor. Asgari ücretin yarısını bile alamıyor. Bunların sorunları çözülmedi.

q- Hayvan hakları konusunda olsun, tarım ürünü üretici çiftçilerin ürünlerini satması konusunda olsun, 95 yıldır düzgün ve dürüst bir yasa çıkarılamadı. Her seçimde dillendirilir. Seçim bitince iş soğumaya, uykuya bırakıldı.

r- Kamu düzeni 95 yıldan beri hiç sağlanamadı. Terör bitirilemedi. Eşkıya terörü olmadığı dönemlerde devlet terörü başladı. Ak Parti tüm bu sorunları 18 yılda eğitim, öğretim, kültürleşme, medenileştirme, kültürleşme, yasa ile kanun uygulama ile çözmeliydi. Çözmelidir. Çözmese, iktidara FETÖ, PKK- KCK, DHKP-C gibi hain, katil örgütler gelecektir. Bununda vebalı Ak Parti Hükümetinin olacaktır.

s- Dün okullar açıldı, demiştim. Dün sol bir televizyon kanalı, solcu bir sendika genel başkanı ile söyleşi yapıyor. Bu sendikanın genel merkezi Ankara’dadır. Suriye’de yaralanan PKK teröristlerini, bu genel merkezde tedavi ettirirken yakalanmışlardı. “ Söyleşide diyor ki: veli, çocuğunu istediği okula verebilmelidir. Kayıt ettirebilmelidir. Her veli, çocuğunu Fen Liselerine, Anadolu Liselerine verebilmelidir. Veremiyorsa, bu hükümetin sorunu ve başarısızlığıdır.” İşte bunlar böyle insanları aldatıp, kandırabiliyor. Söylediklerinin tamamına yakını yalan, yanlış ve iftiradır. Hükümet halkı kendi olanakları ile bilgilendirip, bilinçlendirmelidir. Aldatılmayacak, düzeye getirmelidir. Fen Liseleri ve Anadolu Liseleri başarıda ilk 10’a giren zeki, başarılı öğrencileri almaktadır. İlk 50’de olanları alsa, öğrenciler başarısız olur. Dersi anlamaz. Dersi takıp edemez. ( Bu liselerin sayısı arttıkça, başarı oranları düştü)

Bizlerin, tüm bu olumsuzlukları düzeltecek, kötülükleri iyiliğe dönüştürecek; makam, mevki, gücümüz yok. Biz sadece öğreniyoruz. Görüyoruz. İşitiyoruz. Tebliğ ediyoruz. Bizler yönetim makamlarında değiliz. Herkes gücü yetiğİ iyiliği yapmalı, kötülükleri engellemelidir. Kötülük, çirkinlik, zarar, ziyan, hainlik, kahpelik yapmanın; demokrasisi, özgürlüğü olmaz.