Dışişleri Bakanlığı, tarihte emsali görülmemiş Holokost gibi elim bir gerçekliğe karşın halen antisemitizm ile İslam karşıtlığı, yabancı düşmanlığı ve ırkçılık gibi ayrımcı ideolojilerin kendilerine zemin bulması ve nefret temelli söylem ve suçlarda küresel boyutta artış yaşanmasının endişe verici olduğunu bildirdi.Bakanlıktan yapılan açıklamada, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 1 Kasım 2005 tarihli Türkiye’nin de ortak sunucusu olduğu kararıyla 27 Ocak gününü “Uluslararası Holokost’u Anma Günü” olarak kabul ettiği hatırlatıldı. “Uluslararası Holokost’u Anma Günü” dolayısıyla Nazi rejimi ve işbirlikçilerinin sistematik bir biçimde vahşice katlettiği 6 milyon Yahudi ile Romanlar ve engelliler başta olmak üzere 11 milyon Holokost kurbanının saygıyla hatırlandığı belirtilen açıklamada, "Mağdurlara bu vahşetten kaçmaları için yardım eli uzatan diplomatlarımızı da bir kez daha saygıyla anıyoruz" denildi.Türkiye’nin Holokost’un kapsamlı bir şekilde ele alınması, yaşanan mağduriyetlerin hatırlanması ve gelecek nesillere aktarılması amacıyla kurulmuş olan Uluslararası Holokost Anma İttifakı’nın (IHRA) faaliyetlerine 2008 yılından beri gözlemci olarak katıldığına dikkat çekilerek, "Tarihte emsali görülmemiş Holokost gibi elim bir gerçekliğe karşın halen antisemitizm ile İslam karşıtlığı, yabancı düşmanlığı ve ırkçılık gibi ayrımcı ideolojilerin kendilerine zemin bulmasını ve nefret temelli söylem ve suçlarda küresel boyutta artış yaşanmasını endişe verici buluyoruz. Ülkemiz, uluslararası barış ve güvenliğe tehdit teşkil eden nefret temelli bu sınamalarla ve her türlü ayrımcılıkla mücadelesini kararlılıkla sürdürmeye devam edecektir. Türkiye, bu amaçla uluslararası işbirliği yapılmasının önemini vurgulamaktadır" ifadelerine yer verildi.Açıklama şöyle devam etti:"Geçmişte Nazi rejiminin baskıları üzerine ülkelerini terk etmiş binlerce Yahudi’ye ev sahipliği yaparak Holokost’tan kurtulmalarını sağlayan Türkiye, bugün de kapılarını vahşetten kaçanlara açık tutmakta ve milyonlarca insana koruma sağlamaktadır. Dış politikasında insan odaklı bir yaklaşım benimseyen Türkiye, bu vesileyle geçmişteki trajedilerin tekrarının önlenmesi için uluslararası topluma insani ilkelere öncelik verilmesi çağrısında bulunmaktadır."