Bugün, 05 Haziran 2021 Dünya Çevre Günüdür. Bugünü en çok şimdi, bugün anlamalı, önlemleri acilen, ivedilikle hemen almaya başlamalıyız.  Denizlerimize, karalarımıza, toprağımıza, havamıza, suyumuza, çevremize, doğamıza bakıp, doğru şekilde değerlendirmeliyiz. Duyarsız, anlayışsız, düşüncesiz insanlar, ülkemizi ve dünyamızı her şeyi ile mahvetmektedirler! Başta iç denizimiz olan, Marmara Denizi olmak üzere tamamen ölmektedir! Küçük, büyük her canlı, her çeşit canlı; kirlilik, pislik, çöplük, fosseptik oluşu nedeniyle ölmektedir! Ölme, diğer 3 denizimize de yayılmaktadır!

Denizlerimiz “Müsilaj” denen “Deniz Salyası” ile kaplandı. Ölen canlıların sümüksü maddeleri, denizin üzerinde tabaka oluşturdu. Denizin her katmanına, dibine çöktü! Denizdeki, mikroskobik canlılar, balıklar, her türlü canlı, bitkiler ölmektedir! Bu sadece denizin içindeki canlıların ölmesi değildir. Denize dökülen maddeler, cisimler, çöpler, kimyasal maddeler, kanalizasyonlar, fabrika atıkları hep denizlerimize, karalarımıza, kırlara, bayırlara, ormanlara, çevreye dökülmektedir!

Uzmanlar, balıkların, canlıların öldüğü denize girmek sağlık açısından tehlikelidir, diyor. Belediyeler boş işlerle meşguldür. Önceliği olmayan işler yapmaktadır. Çevreci olan pek yoktur. İleri teknoloji biyolojik arıtma tesisleri yoktur. İstanbul gibi 20 milyon insanın yaşadığı şehirin belediye başkanı, hazır kurulmuş arıtma tesislerini çalıştıramamaktadır. Çöp yakma tesisleri yoktur. Birkaç belediye hariç, katı atıklar doğaya atılmaktadır!

Ülkemizin yanında, Tuna ırmağı 7 Avrupa ülkesinin kirliliğini Karadeniz’imize dökmektedir. Ayrıca Ukrayna, Rusya, Gürcistan, Bulgaristan, Romanya da arıtma tesisleri yoktur. Onlarda denizlerimiz kirletmektedir. Sadece kanalizasyon, fabrika atığı dökülmemektedir. Deniz kenarına katı atıklar, evsel atıklar atılmaktadır. Deniz çöp ile doldurulmaktadır. Irmak kenarlarına katı atık atılmaktadır. Dereler, ırmaklar taştığında bunlar denizlerimize ulaşmaktadır.

Marmara denizi kenarında 25 milyon insan yaşamaktadır. Bunların pislikleri, zehirli atıkları, kanalizasyonları arıtılmadan denize akıtılmaktadır. Kızılırmak, Büyük Menderes, Küçük Menderes, Gediz, Ergene, Trakya’dan akan ırmaklar ölmüş! Ölüsü de öldürmektedir! Denizlerde oksijen kirlilik yüzünden kalmadı. Balıklar bu zehirli ortamda ölmektedir! Buraların balıkları artık sağlıklı değildir.

Denizlerimizi, karalarımızı, havamızı korumalıyız. Devletimiz bir an önce, bugün, Çevre Günü’nde, hemen karar alıp, belediyelere, işletmelere talimat vermeli. Arıtma tesislerini ve katı çöp işle fabrikalarını hemen yapmaya başlamalıdırlar.

Belediyelerin çok büyük çoğunluğu boş işlerde para harcamaktadır. Savurganlık, vurgun yapmaktadır. Ayı heykeli, eşek heykeli, Başpiskopos Makarios heykeli, kedi, köpek heykeli, anlamsız – saçma heykellerden 130 bin tane yapmışlar. Milyarlarca lira bu taşlara harcanmış. Sadece bu saçma heykellerle “arıtma tesisleri” ve “çöp işleme” tesisleri çoktan yapılabilirdi.

Müsilaj- Deniz Salyası tüm denizlerimize yayılıyor. Denize akıtılan, dökülen maddeleri, deniz, insanların yüzüne tükürüyor. T.C. Cumhurbaşkanımız Sayın, saygıdeğer Recep Tayyip Erdoğan’a, Çevre ve Şehircilik Bakanımıza, İçişleri Bakanımıza, yetkililere, etkililere, vatandaşlarımıza acilen, ivedilikle, hemen şimdi olaya müdahale etmesini saygılarımla, önemle arz ediyorum. Asla hiçbir belediyeye göz yumulmamalı. Boş işlere para harcayacaklarına önce arıtma tesislerini, çöp işleme fabrikalarını hemen yapmaya başlamalıdırlar. Fabrikalara da süre verilmeli. Cumhuriyetin 100. Yılına, 2023 yılına pislik, çöplük, fosseptik içine girmemeli. Önemle saygılarımla, yetkililere, ilgililere saygılarımla arz ederim.

Denizlerimizi deniz salyası- Müsilaj belasından temizlemekle kurtaramayız. Müsilaj yapan öğeleri, sebepleri ortadan kaldırmalıyız. Kısacası doğayı, çevreyi, dünyayı, evreni kirletmemeli. Doğaya atacağımız her çöp, pislik, kirlilik, zarar verici obje, bize tehlike olarak geri dönmektedir.

Marmara Denizi ile birlikte Akdeniz, Karadeniz, Ege Denizi de alarm verdi. Çünkü kanalizasyonlar, atıklar, kimyasal atıklar, sular; en sonunda denize dökülüyor. Denizde kimyasal zehirli madde oranı arttı. Azat, fosfor, kirlik zirve yaptı! Denizin üzeri Müsilaj ile kaplandı. Her tabakasında Müsilaj oluştu. Deniz tabanında da Müsilaj, deniz canlılarını, bitkileri, balıkları öldürdü. Oksijen alamaz duruma getirdi. Bu kirlilikler, bilim ve teknik ile önlenmeli. Hem kanalizasyon arıtma tesisleri hemen kurulmaya başlanmalı. Hem katı atıklar yakılarak, işlenerek, yok edilmeli. Fabrikalara katı atık ve atık su işleme tesisleri yapılmalı. Derelere, ırmaklara akıtılmamalı.

Denizlerimiz, akarsularımız, doğamız koruma alanına alınmalı. Fatih Sultan Mehmet ne demişti? Şöyle demişti: “ Yaş ağaç kesenin başını keserim.” O zaman yeşili sadece ihtiyaç için keserlerdi. Şimdi keyfine, akılsızlığına, düşmanlığına ormanlarımız yakılıyor! Ceza alanlar da belki de %1 oranında bile değildir. Böyle olmamalı. 2021 yılı da kurak geçiyor. Ekilen tarlalar ürün vermedi. 10 cm. kadar olan ürün bitkileri kuraktan kurudu. Bu durum Güneydoğu Anadolu ve iç Anadolu’da böyle oldu. Irmaklarımız kurudu. Kurumayanlar zaten kirlilik akıyor. Onlarla tarlalar, bahçeler sulanıyor. Bunun için de hep hastalanıyoruz. Yılda 3 bin kez yangın çıkarılıyor. Bunu daha çok PKK ve yandaşları, destek aldığı örgütler yapıyor!

08 Haziran 2021 günü yanı bugün, “Müsilaj – deniz salyası” denizlerimizden temizlenmeye başlanacak. Yanı deniz süpürgeleri ile süpürülüp, alınacak. Bu şekilde temizleme yapıldı. Ama sebepler ortadan kalkmadığından tekrar oluştu.

Hükümetlerimize düşen ilk görev; her belediyenin katı atık yakma- işleme fabrikası kurmasına belli bir süre verip, takıp etmeli. Kanalizasyon artıma tesisi kurma konusunda da tarih verip, süreci takıp etmeli. Böyle yapılmasa, 100 sonra bile bu çevre düşmanlığı devam eder.

Belediyeler, ileri biyolojik arıtma tesisi kurmalı. Katı atık işleme de ileri teknoloji ile, çevreci anlayışla yapılmalı. Bu belediye tesisleri her ay denetlenmeli. Bu işletmelerin işlemesi pahalı diye bugün pek çoğu çalıştırılmamaktadır. Eğer atık sular iyi işlenirse her yerde tekrar kullanılabilir. Katı atıklardan da gübre ve elektrik üretilebilirler. Organize sanayi bölgelerinde özel arıtma tesisleri yapılmalıdır. Bugün fabrikaların çoğu tüm zehirli atıklarını çevreye döküyor. Devlet, belediyeler, sanayiciler ortak işbirliği ile çalışmalıdır.

Gemiler kaçak olarak atıklarını, sularını denize dökmektedir. Bunlar belli limanlarda bu işlemi yapıp, bu atıklarda işlenmeli. Öyle denizlere dökülmemeli, akıtılmamalı. Liman ve barınaklar, yatlar için tüm çevreci anlayış egemen kılınmalı.

Tersanelerde kontrole alınıp, çevreci tesisler yapılmalı.

Yat limanları denetlenmeli. Çevreci anlayış egemen kılınmalı.

Orman içleri, mesire alanlarında Pazar günleri 50 tana ulaşan çöp bırakılmaktadır. Önce insanı eğitmeli. Sonra kanun ile denetlenmeli. Gerektiğinde para cezası, hapis cezası vermeli. Ne gerekiyorsa, o mutlaka yapılmalı.

Basınçlı, damlama sistemleri tarlalara, bahçelere kurulmalı.

Kirli dere, ırmak, akarsulardan sulama yapılmamalı. İnsanlarımız bu kirli sularla sulama yüzünden sağlığını yitirmektedir.

Akarsularımız, yeraltı sularımız, göllerimiz, göletlerimiz korunmalı. Asla kirletilmesine fırsat, olanak verilmemeli. İvedilikle hemen önlemler yasal olarak alınmaya başlanmalı. Yapay ve doğal sulak alanlarımız korunmalı.

Denizlerimize her türlü çöp, atık madde atılmaktadır. Derelere atılmaktadır. Dereler taşındığında, atılan çöpler denize sürüklenmektedir. Deniz üstü ve deniz altı tüm maddeler mutlaka temizlenmelidir. Eko sistemin bozulmasına fırsat vermemeli. Göz yumulmamalı.

Bugün zarar gören balıkçılara ekonomik destek verilmektedir. Oysa balıkçıların, denizleri kirletmede etkisi az değildir.

Deniz salyasının yoğun bulunduğu denizlerde yüzmek, denize girmek, balığını yemek 200 farklı hastalığa tutulmamıza neden olur! Deniz salyası- müsilajın oluşması;  denizdeki mikroorganizmaların ve diğer canlıların ölmesinden oluşmaktadır. Yanı denizdeki bitki ve canlıların cesetleri, ölüleridir. Deniz salyası, organik ölü bileşiklerdir. Bu ölü, kirli, pisli, sağlığa zararlı salyalar ve deniz suyu insan sağlığı için tehlikelidir. Göze, cilde, vücuda pek çok hastalık vermektedir. Bu kirlilik, mercanları, deniz su altı bitkilerini, midyeleri, balıkları, mikroorganizmaları öldürüp, ceset haline getirmişse, bize de mutlaka zarar veriyor, demektir. Bu kirli sular alerjide yapar. Göz enfeksiyonu, idrar enfeksiyonu, ishal, mide, bağırsak enfeksiyonu gibi pek çok hastalığa neden olmaktadır. Tifo, kolera da yapmaktadır.

Deniz salyası, deniz üzerini kapladığı gibi deniz suyunu ve deniz altını da kaplamaktadır. Deniz suyunun ısınmasına da neden olan Müsilaj, denizdeki mikropların da çoğalmasına neden olmaktadır.

Kabuklu deniz ürünler bu kirlilikten daha çok etkilenmektedir. Midyeler bu suyu filtre eden canlılardır. Midye yemek böylece daha sağlıksız duruma gelmektedir. Bu durumda midye, istiridye, küçük balıklar hiç yememek gerekir. Dip balığı da yememeli. Çünkü Denizin üzerinden çok, denizin ortası, en dibi de kirli haldedir. Bu balıklarda ve yediğimiz deniz canlılarda ağır, zehirli madde ve metaller bulunmaktadır.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Marmara Bölgesi’ndeki 7 il ile bugün bir karar aldı. Tüm taraflar bu kararı onayladı. Gerekeni yapacaklarını taahhüt etti. Üç yıl içinde Marmara Denizi’ne kirli, pisli, zararlı çöp ve kirli atık su dökülmeyeceğini taahhüt etti. Şu anda Bakan, TRT Haber televizyonda 3 gazeteci ile konu hakkında söyleşi yapıyor. Müsilaj in 2007 yılında Marmara Denizi’nde görüldüğünü anlattı.

Bendeniz, 1977 yılında ilk kez Marmara Denizi’ni inceleyerek, gördüm. 1977 yılında Rize’den Kocaeli’ne geldim. O zaman Müsilaj yoktu ama Marmara Denizi kirliydi. İzmit körfezi 1977 yılında kiremit rengi, kahverengiydi. O yıllarda ülkemizde bir tane bile arıtma tesisi ve çöp işleme tesisi yoktu. 2002 yılında 6 tane çöp yakma, çöp işleme tesisi vardı. Şimdi ise 90 tane çöp işleme fabrikası var. Kaç ilin kanalizasyon tesisi olduğunu bilmiyorum. Kocaeli ve İstanbul’un olduğunu biliyorum ama İstanbul BŞ. Başkanı değişince, tesisler çalıştırılmadı. Masrafından kaçılmış!

2002 yılında 145 tane olan toplam arıtma tesisi, 2018 yılında 991 taneye ulaştı. Bu arıtmaların %20’si ileri teknoloji arıtma tesisidir. %53’ü biyolojik arıtma tesisidir. Fiziksel arıtma %6 oranındadır. %21’i doğal arıtma tesisidir. Bazı köylere bile doğal arıtma tesisi yapılmıştır. Ama illere yapılmadığını biliyoruz.

Sağlıksız gıdalarda 200 taneden fazla, 200’den fazla, farklı hastalık yapmaktadır. Düşünün ki, tüm sebzeler, meyveler, bahçeler, tarlalar bu kirli sularla sulanmaktadır. Bitkilerden insanlara, hayvanlara, kuşlara geçen yüzlerce hastalık oluşmaktadır.

Dünya Sağlık Örgütüne göre Avrupa’da 23 milyon insan sağlığa zararlı gıda yemektedir. Doğal gıdalar yanında endüstriyel gıdalarda çok zarar vermektedir. Ülkemiz dâhil tüm dünya kirletildi. Sağlıklı yaşanamaz hale getirildi. Bebekler, çocuklar, hamileler, yaşlılar bu durumdan çok etkileniyor. Çok hastalanıyor ve ölüyor!

Hangi gıdaları yiyeceğimizi bir halk Sağlığı uzmanı, diyetisyen, gıda uzmanı kadar öğrenmek, bilmek durumundayız. Doğruyu bilmeden, yaşanılmaz. Doğruyu yaşamadan hayatta kalınmaz.

Hazır gıdaları, konserve, turşu, donmuş gıdaları nasıl yememiz gerektiğini öğrenmeliyiz. Ürünün son kullanma, saklanma durumunu bilmeliyiz. Sebze ve meyveleri iyice yıkamadan, yememeliyiz. Beyaz ete, tavuk etine bilgiyle, bilinçle yaklaşmalı. Mantarı, kültür mantarı olarak tüketmeliyiz. Bayat sebze ve yemek yememeli. Gıdaları gazete kâğıdı gibi boyalı kâğıtlara sarmamalı. Buzdolabında gıdaları saklamalı. Buz çözüldükten sonra gıdaları tekrar dondurmamalı. Etleri gayet iyi pişirmeliyiz. Tavuk etini pişirdikten sonra tekrar dolaba koymamalı. Kedi, köpeklere vermeli. Onlarda candır. Cana verilen israf olmaz. Sevap olur. Et, süt ürünlerini buzdolabında saklamalı. Hiçbir gıdanın bayatını asla yememeli. Yumurtaları da buzdolabında saklamalı. Kısacası hayatta sağlıklı yaşamak için hemen her konuda bilgi, bilinç, birikim sahibi olmalıyız.

Her yaşta mutlaka ama muhakkak spor yapmalıyız. Ama önce bir doktor kontrolünden geçmeli. Bilgiyle, bilinçle mutlaka spor yapmalıyız. Sürekli spor yapmalıyız. Dünyada yaşayabilmek için, huzurlu, mutlu, rahat, kolay, ferah, felah içinde yaşayabilmek için haram, günah, suç işlememeliyiz. Bir insanın 8 bin çeşit hastalığa tutulma olasılığı var. Bunun için havamızı, suyumuzu, toprağımızı, çevremizi, ülkemizi, dünyamızı, evreni çok temiz tutmalıyız. Kendimiz sağlık kurallarına uygun yaşamalıyız.