( Lütfen! Bilimsel Makalenin Tamamını Okuyunuz. Çok Yararını, Kârını Göreceksiniz) İnsan her şeyden önce kendini derinden düşünmeye, akıl erdirmeye, akıl insan olmaya, yeteneklerini geliştirmeye, zekâsını artırmaya, dünyayı okumaya, becerilerini artırmaya, pek çok bilim, sanat, meslek dalında eğitim- öğretim almaya yönetmeli ve bunu da becermeli. Öyle annesinden doğduğu gibi boş kalmamalı. Doğuştan gelen yeteneklerini geliştirmeli.

                Liyakat sahibi olmalı. Liyakat; “ bir işe, göreve layık olma, yaraşma, uygunluk, yetenek ve yeterlilik anlamına gelir.” Liyakatli, ehliyetli, öğrenimli, eğitimli, becerikli, sorumluluklarını eksiksiz yerine getiren olmalı. Hangi devletler liyakatli insanlar tarafından yönetilir, vatandaşları iyi, liyakatli, yetişmiş insanlar olursa, o ülke gelişir ve büyür. Yeteneksiz, beceriksiz, liyakatsiz, ehliyetsiz, şahsiyetsiz yönetici ve vatandaşların elinde kalan ülke, devlet, millet gelişmez. 1040 yılında Selçuklu Devleti kurulunca, 1299 yılında Osmanlı Devleti kurulunca, devlet kadrolarında daha liyakatli memur, amir, elemanlar atandı. O zaman kitlelerin okuma durumu hiçbir ülkede yoktu. Liyakatli insan bulmak çok zordu. Öyle ki bazı İslam devletleri liyakatli insanları başka Müslüman ülkeden bile getirdiği oldu.

                Büyük Selçuklu Devletinde görev yapan 23 Başbakandan, 21 tanesi hukukçu ve yönetim kadrosunda yetişmişti. Harzemşahlar Devleti’nde 7 Başbakandan 4 tanesi hukukçu ve yönetim kadrosunda yetişmişti. 3 tanesi de asker kökenliydi. Bütün Türk devletlerinde asker kökenli Başbakanlar, Türk asıllıdır.

                Osmanlı’da 1453 yılına kadar Başbakanlar 12 tanedir. 11 tanesi hukukçu ve bürokrattır. “Osmanlı’da çok zeki, yetenekli, becerikli çocuklar, devleti en iyi şekilde yönetmek için Enderun denilen okullarda çok özel olanaklarda ve üstün nitelikte eğitim- öğretim almışlar. Devlet kademelerinde mertebe alarak yükselmişlerdir. Kendini başarılı diye kanıtlayan yükselmiştir. Alnı açık, beyni, kalbi, ruhu, vicdanı açık mümin özelikli insanlar devlet yönetim kadrolarında bulundular. Bilgiyi, aklı, zekâyı, mantığı, sağduyulu bir şekilde, ilmi ve makul kullandılar. Her anı değerlendirdiler. Geleceği inşa ettiler. İnsan merkezli yönetim kurdular. İnsanı, çevreyi, hayvanları, varlığı ihya ettiler. Mamur, mutlu, huzurlu yaptılar.” Hedef; hizmet etmek, iyilik etmek, değer katmak, güçlü kılmaktı. Sorumlulukla davrandılar. Siyasi, askeri, ekonomik güç kazandılar. İlkeli, ilmi, teknik yönetici olarak dünyanın en insanlıklı, güçlü devletlerini kurdular. “İhanet, hainlik yapanın cezası her zaman ölüm oldu! Hainlik affedilir kabul edilmedi. Etkili yönetim anlayışı hukukla birlikte en doğru ve adil şekilde uygulandı.”

                Kalkınan eski ve yeni ülkeler her zaman kaliteli yönetici ve memurlarla, teknik elemanlarla stratejik plan program projeli verimli ve kaliteli yönetimler kurdular. Güzel ahlakı esas aldılar. Milli, manevi, dini, evrensel, ilmi değerlere uygun yaşayan insanlarla kalkındılar. Hizmeti hedeflediler. Çıkarı- menfaati, çalmayı, hırsızlık yapmayı amaçlayanların olduğu devlet hep küçük, güdük ve berbat oldu! Bizler bu tip olumsuz kişilere asla fırsat ve imkân vermemeliyiz.

                Bugün ülkemizde işte bu yeterli nitelikte eleman pek yoktur. Çoğu zaman yöneticide bulunamamıştır. Tıp alanında yapılan hataların oranı %58’dir. Hastalar tedavi olmak için gittikleri şifahanelerden daha hasta, engelli veya ölerek çıkmaktadır!

Mimar, mühendisler desen; 7,4 şiddetinde 1999 Marmara Depreminde 250 bin konut yıkıldı. 47 bin kişi yaralandı. 17 binden fazla kişi öldü! Bu şiddette bir deprem başka bir ülkede olduğunda, 25 konut bile yıkılmamaktadır. Bir sel oluyor! Köprüler sele gidiyor! 3 bin yıl önce yapılan taş köprülerin hepsi hala hizmet veriyor.

Ülkemizde öğretmen sayısı 1 milyonu geçti. 27 milyon öğrenci bulunmaktadır. Ailelerin ve öğretmenlerin yetiştirdiği çocuk ve gençlerden 123 terör örgütü oluşmuştur!

İmamlar dersen, Allah’a havale etmeli. Özellikle kırsal alanda, köylerde görevli imamların çok büyük çoğunluğu özellikle yaz aylarında görevinden kaytarmaktadır! Diyanet, personel çalıştırma yönü ile en laçka resmi kurum durumundadır!

 Devlet dairelerinde çalışan memurlar ise iş görmez, işçiler pek verimli olmazlar! Çiftçi sadece yazın bir ay kadar çalışır. Diğer zamanlarda kendine ek bir iş edinmemektedir. Tarıma dayalı fabrikaların büyük çoğunluğu sadece bir ay kadar çalışmaktadır. İşçiler yattığı yerden aylık almayı sürdürmektedir. Tarım ve hayvancılıkta verim çok düşüktür. Üretilen sebze meyve pazarlanana kadar hava koşullarından %40 kadarı heba olmaktadır!

Üretilen çöpler çevreye dökülmekte, çok israf edildiğinden, çok çöp üretilmektedir. Akarsular, göller, barajlar, çevre, denize atık ve çöp dökülmeye devam edilmektedir! Kişi başı 1 kilogramdan fazla çöp üretilmektedir!

Her yıl 2 binden fazla orman yangını çıkarılmaktadır! Denizler doldurularak, çevreden taş, toprak alınarak; doğal çevre mahvedilmektedir! Devlet daireleri, belediyeler hizmet etmekten çok, insan çiftliğine dönüştürülmüş. O kadar başıboşluk var ki; işçi, memur göreve gitmemektedir! Ekip çalışması olmadığından, çalışanlardan sorumlu kişi sorumluluğu yerine getirmediğinden, iş yapılmamaktadır. Belediyelerde olması gerekenin 5 katı fazla eleman çalıştırılmakta- yatırılmaktadır. Şirketlerden kiralanan yüzlerce taşıt %25 verimle bile çalıştırılmamaktadır. İşçileri iş yapmaya götüren bu taşıtlar, sürücüleri, işçileri gittikleri yerde yatmaktadır! Bir ağaç budamaları var ki; ağaç katliamcılığı yapmaktadırlar! Ülkemizde böylesi binlerce iş alanı vardır. Hepside böyle acıklı, acınacak durumdadır.

Özel sektörü de, kamu sektörü de berbat, perişan durumdadır! Hele yargı çok berbat durumdadır! Adalet, hak, hukuk, doğruluk, ahlak, hak alma diye bir durum yoktur. Nasıl olsun ki? Yargıda 11 bin hâkim- yargıç çalışmaktadır. Bunun 4,500 tanesi Fetöcü diye görevden alındı. Orduda kurmay subayların %78’i Fetöcüydü. Fetöcü diye 100 bin kişi yargılanmakta, 50 bin tanesi tutuklu yargılanmaktadır! Bazıları hüküm giymiştir. Fetöcülerin 190 bin tane taşınmaz malına devlet el koydu. Kaçırılanlara ise el koyamadı. Bu sadece Fetö terör örgütünün gücüydü. Ülkemizde 1,100 tane modern binalı okulu, 1,100 tane modern binalı yurdu, on binlerce öğrenci evi, 200’den fazla yayın evi vardı. Onlarca gazete, radyo, televizyon, dergisi yayındaydı. 170 ülkede örgütlenmiş. 2,500 tane özel okul kurmuş. İşletme, kurum oluşturmuştu. Darbe girişimi sonucunda 100 binden fazla Fetö mensubu yargılanmaktadır ama yüz binlerce devamı daha vardır!

Geride kaldı 122 terör örgütü! Onlarında devletin içinde güçleri vardır. PKK terör örgütü de Fetöcüler gibi örgütlenmiştir. Böyle bir devlet nasıl hizmet eder, iyilik yapar? PKK, DEAŞ ve diğer sol ve komünist terör örgütleri, devletin ve milletin içine odaklanmış, yerleşmiş. Soymaya, yok etmeye devam etmektedir! Bunların bulunduğu devletten; hak, hukuk, doğruluk, adalet, güzel ahlak, edep, hayâ, dürüstlük çıkar mı?

                1923 yılından günümüze kadar 5 tane darbe, 2 muhtıra, 50 koalisyon hükümeti, 25 siyasi parti kapatma, 367 krizi gibi siyasi, hukuki, ekonomik krizler, Başbakan ve bakanların idam edilmesi, 17 ekonomik kriz, başörtüsü zulmü, hastanelerde hastanın ve ölünün rehin kalması gibi binlerce olumsuzluğu bu aziz ve değerli millet yaşadı. Devletin, 2001 yılında  %7,500 faiz ödemesi, yüksek enflasyon, devletin ve milletin soyulması, çalınması gibi binlerce dalda hukuksuzluk yapıldı. Darbe dönemlerinde ve sonrasında kurulan hükümetlerde, millet %500’den fazla fakirleşti. Devlet çalındı, iflas ettirildi. Millet soyuldu. Normal zamanda bile düşük ücretle işçi çalıştırılmakta ama perakende mal satışlarında, özellikle hazır giyim ve gıdada  %600 kâr edilmektedir! Millet soyulup, soğana çevrilmektedir! Bu anormal uygulamalara mutlaka ama muhakkak son verilmelidir.  Kimse haksız hukuksuz adaletsiz hakkaniyetsiz ahlaksız, haksız iş yapmamalı. Bunlar araştırma, inceleme, sahibinden dinlemedir. Olgudur, olaydır, gerçektir, doğrudur.

En dürüstünün M. Kemal olduğu söyleniyor. Onun bazı mal, mülk, servet varlığı da şöyleydi:   “ 1 otel, 1 lunapark, 1’er gazoz fabrikası, şarap fabrikası, deri fabrikası, 2 fırın, 4 lokanta, 443 baş sığır, 13,100 baş koyun, 582 dönüm meyve bahçesi, 700 donum fidanlık, 400 dönüm asma fidanlığı, 220 dönüm bağ, 220 dönüm zeytinliği vardı. Dünyanın en modern ve büyük yatı 136 metre lüks yat Savarona ve de köşkler, bağlar, bahçeler desek; saymakla bitmez! Arazilerin toplam boyutu; 40 km uzunluğunda, 4 km. eninde yapmaktadır.”

 Darbe yapanlar ve yandaşları da bundan pek aşağı kalmadır. 1960 askeri darbesinde hazinenin altınları boşaltıldı. 1980 askeri darbesinde darbe yapan generaller dünyanın en zengin generalleri oldu. Yüzlerce konut, villa sahibi oldular. 28 Şubat 1997 ve sonrası koalisyon hükümeti döneminde; devlet, millet soyulmuş, soğana dönüştürüldü! Devlet iflas etti! Millet bir gecede devalüasyonlarla fakirleşti.

Bütün devletleri, milletleri soyanlar vardır. 2003 yılına kadar ülkemizdeki hiçbir “KİT” denilen “Kamu İktisadi Teşebbüsü,” kamu- devlet kurumu, kuruluşu, şirketi kâr etmemişti. Hep zarar ettirilmişti. Hep çalınmış, yağmalanmış, hortumlanmıştı. Bir tane kâr eden sahiden yoktu. Bunun için ülkemizde 1984 yılından beri kamu işletmelerinde özelleştirme başlatıldı. Hala sürdürülmektedir. Bu özelleştirmeden günümüze kadar, 2018 yılına kadar 68 milyar dolar gelir elde edildi. 1 liraya satılan gemiler, demir -çelik fabrikaları bile oldu. Bu sadece ülkemizde değil, tüm dünyada böyle oldu! Ülkemizde devlet işletmeleri de özel sektörde verimli, doğru, dürüst işletilememektedir! Özelleştirme üreticilere, kooperatiflere talep olmadığı için yapılmamakta, daha çok yabancılar satın almaktadır! Onlarda daimi işletmemektedir! Ülkemizin yıllık GSMH 950 milyar dolardır.  Ülkemizin nüfusu 81 milyondur. Devletimizin 142 milyar dolar borcu varken, özel sektöründe bunun iki katı kadar borcu var. Çünkü israf edilmektedir. Özel uçakla Paris’ten gelinlik alıp, Dubai’de özel uçakla eğlenmeye, İtalya’ya kumar oynamaya gidilirse, başka türlü olamaz. İşçiye, üreticiye verme canı istemezken, haram yollarda har vurup savurmaktadırlar!

Ülkemizde haram, günah, hukuk dışı yollarla haksız kazanç elde edenlerin oranı çok yüksektir. Devletimiz ve aziz milletimiz aldatılarak soyulmaktadır! Yüksek kâr payı vaat edilmekte, kandırılıp, paralar iç edilmektedir. Bu ben bileli beri hep yapılmaktadır. Ak Parti Hükümetimiz ve değerli halkımız çok uyanık, bilgili, basiretli olmalı. Öyle yüksek kâr elde etmek yoktur. Birkaç gün önce bir soyguncu 80 bin kişiyi dolandırıp, yurt dışına kaçmıştı. Şimdi, bugün bunun gibi 20 tane daha farklı kurum dolandırıcılıkta yine halkımızı dolandırdığı ortaya çıktı! Aldanmamalı. Kanmamalı. Yüksek kâr, faiz duyup, kanmamalı. Paraları, serveti kaptırmamalı. Bugün ülkemizde olan servet sahiplerinin çok büyük çoğunluğunun bu yolla servet elde ettiğini asla unutmamalı. Her atılan oltaya gelmemeli. Her söze kanmamalı. İçeriğini, derinliğini görmediğin göle balıklama atlamamalı.

Pekâlâ, tüm devletlerin GSMH’nın 2-3 katı kadar borcu var! Özel sektöründe bundan fazla borcu var. Toplam borç miktarı dünyanın 177 trilyon dolardır. Ya, alacaklılar kimlerdir! Kapsamlı olarak düşünüp, araştırınız. Gelişmiş 20 ülke en borçlu ülkelerdir. Bunlar kime borçludur? Bunlar hep yanlış eğitim- öğretimin, kültürün, iletişim, bilişim, medyanın yanlış verilmesinin acı sonuçlarıdır. Ülkemiz 1839 yılından beri bunun acısını çok kötü çekmektedir. İyi bir aile, güzel bir devlet yönetimi inşa edilemeyince, bu kepazelikler ortaya çıkmayı sürdürecekler. Tüm vatandaşlarımız yaygın ve örgün milli, manevi, dini, ilmi, evrensel değerler eğitiminden geçirilmeli. Bu aziz mübarek değerler benimsetilmeli. İçselleştirilmeli. Özümsetilmeli. Genlere işletilmeli. Aile, ebeveyn, öğretmenler yetiştirilmeden, çocuk ve gençler yetiştirilemez. Her sorunu yeni baştan ele alıp, düzeltmeli.

Ülkemizde bir sömürü çarkıdır, devam ediyor! Bankalar bir ara yıllık %4 müşterilerine faiz uyguladı. Şimdi 10 bin liranın altındaki paralara yıllık %4 faiz verirken, üstündekilere %8 faiz vermektedir. Ama kredi almaya kalkan vatandaşa %21 faiz ile para satmaktadır! Enflasyon yıllık %13 olmasına rağmen, her yönü ile vatandaşı sömürmektedirler. Vatandaşı 65 kalemde soymayı sürdürmektedirler. Birde banker olayı var! Bunlarda vatandaşa yüksek faiz adı ile aldatmakta, paralarını tamamen iç etmekte, dolandırıp, yemektedir! Bir de İslamcı sermaye var. Bunlarda dini hassasiyeti olan kişilere yüksek kâr payı adı altında dolandırmaktadır. Aldıkları paraları iç etmektedirler. Bunu Milli Görüşçüler daha çok yaptılar! Kombasan, Yımpaş, Jetpa ve 72 İslamcı – Milli Görüşçü holding, 3 milyondan fazla vatandaşımızı 1990’lı yıllarda dolandırdı. Bu günlerde de 80 bin vatandaşımızı, Çiftlik Bank dolandırdı. Banka falan değil, tamamen bir çete işidir. Önce devlet bu haramcılara fırsat vermemeli. Sonrasında halk her zaman aldanıp, kazıklanmamalı. Uyanık olmalı. Çok yüksek faiz ve de yüksek kâr payına aldanıp, kanmamalı. Kazıklanıp, zararı da devlete- millete ödettirmemeli. Bu dünyanın ötesi de vardır. Bunu asla unutmamalı.

                Sadece ülkemiz değil, dünyada pisliği, kötülüğü, çirkinliği, yanlışın berbat durumunu yaşamaktadır! BM - UNESCO raporlarına göre; “ her yıl 1,2 milyon kız çocuk, kadın kaçırılıp, seks ticaretinde kullanılıyor! 700 bin çocuk köle ticaretinde satılıp, kullanılıyor! Mandanın 350 dolardan satıldığı bu ülkelerde, insanların, çocukların 100 dolara bile köle olarak satıldığı oluyor! 2018 yılından söz ediyorum. 400 yıl öncesinden söz etmiyorum.  Son 30 yılda 30 milyon kadın seks ticaretinde fuhuş yaptırıldı. Seks ticareti, köle satım- alımı, organ mafyası daha çok Haiti, Hindistan, Sahra altı Afrika ülkelerinde bu hukuksuz işleri yapıyor!” BM, UNESCO, Uluslararası örgütler sadece rapor hazırlıyor. Doğru ve gerçekçi biçimde kötülüklerle, çirkinliklerle, yanlışlarla mücadele eden pek kurum, kuruluş, kişi yoktur. BM, ABD, AP, AB, NATO gibi uluslararası kuruluşlar, bugün açıktan İslam ve Müslümanlarla savaşan terör örgütlerine her türlü desteği vermektedir! Her pislik bunlardan çıkmaktadır! Bazıları mücadele eder, gibi görünüp; bu yolla çıkar elde ediyor! Tüm bu ve benzeri yanlışlıklarla mücadele etmeli. İyiliği yaymalı, kötülüğü önlemeli. Kötülükte ısrar edenleri Allah’a havale etmeli.

                Bugün 18 Mart 2018 Çanakkale Zaferinin 103. Günüdür. Aynı zamanda bugün Afrin’de de emperyalist, Siyonist Esfeli Safilinin mağlubiyeti, bizim zaferimizin günüdür. Zaferiniz, zaferimiz kutlu olsun. Gazilerimiz sağlık bulsun. Şehitlerimizin ruhu şad olsun, huzur bulsun inşallah. Dua edelim. Gerektiğinde fiili dua edelim inşallah.