İnsan siyasette, yönetimde, işinde, gücünde başarılı olması için güzel bir ekip çalışması ile ilmi, dini, milli, manevi, hak, hukuk, adalet, doğruluk, hakkaniyet, insanlık değerlerine bağlı olmalı. Bu değerler merkezli yönetim kurmalı. Vatandaşın huzur ve rahata kavuşması, bu değerlerin gerçekleştirilmesi ile olur. Dini ve ilmi değerlerden yoksun bir kişi, lider, yönetim sistemi başarılı olmaz. Halkı, Hakk’ı memnun etmez.

Yargı değerleri yönetime egemen olduğunda halk her yönü ile rahat eder. Geçim sıkıntısı çekmez. İşsizlik olmaz. İnsanlar iyi bir eğitimden- öğretimden geçer. Ülke, tarım, hayvancılık, sanayi, teknolojide ilerler. Yüksek teknolojik ürünler, katma değeri yüksek ürünler üretilir. Döviz karşısında paramız değerli olur. Asgari ücret sefalet ücreti olmaz. Dünyanın gelişmiş ülkeleri ile rahatça rekabet edilir. Enflasyon olmaz. Yokluk, yoksulluk olmaz. İnişler, çıkışlar oluşmaz. Üretim kalitede, verimde, katma değer üstünlüğü ile yüksek olur. Öyle 10 ton sebze, meyve satıp, bir telefon satın alınmaz.

Bugün bizim katma değeri yüksek teknolojik ürünlerimiz %1,5 oranındadır. Onun içindir ki tonlarca mal satıyoruz. Ancak 160 milyar dolar elde ediyoruz. Bu 160 milyar doların hammaddesinin de %60’i dışarıdan alınan ara mal olduğu için, kazancımız olmuyor. Sadece hamallık ediyoruz! Yanı ürettiğimiz ürünlerin hammaddesi daha çok yabancılardan alınmaktadır.

İnsan dindar bilge olmalı. Dindar olmadan, dini samimiyetle dosdoğru yaşamadan, doğru, dürüst insan olunmaz. Bu milleti batılı, batıl politika uygulamaları ile mahvettiler! Kur’ân okunmasını yasakladılar. Öğretilmesini yasakladılar. Başörtüsü 2012 yılı Eylül ayına kadar kamuda yasaktı. Camiler amacı dışında çok kötü kullanıldı. Bunların sayısı başbakanlık arşivlerinde 10 bin kadardır. Namaz kılanlar, sakal bırakanlar horlandı. Namaz kılma fırsatı, imkânı verilmedi. Sakallar kestirildi. Din konuşulması yasaklandı. Öyle ki 1936 yılında namazda tekbir alırken, “Allahu Ekber dedi,” diye soruşturma açıldı. Çünkü “Allah” sözcüğü de yasaklanmıştı. “Tanrı” deniliyordu. 1936 ile 1949 yılları arsında hiçbir okulda Din kültürü dersi yoktu. Her okuldan Din dersi kaldırılmıştı. 1949 yılında ilkokullara, 1950 yıllarında ortaokul ve liselere Din dersi konuldu. Bunların belgesi var. Ezbere yazmıyorum. İşte bunun için toplumumuz Serengeti Doğa Parkı’ndan beter vahşi duruma düşmüştür!

Milli Eğitim işinde hala başarıyı yakalayamadık. İyi, başarılı öğretmenler yetiştiremedik. Doğru, dürüst, ilmi bir eğitim- öğretim programı hazırlayamadık. Bunun nedenini birazda şimdi vereceğim istatistikî bilgide aramak gerekir. ÖSYM kısa adı ile “Ölçme, Seçme ve yerleştirme Merkezi” 2018 yılında bir analiz yayınladı. Temel Yeterlilik Testine giren 2.260.273 öğrenci Türkçe bölümünde 40 sorudan ortalama 16,179 soruyu doğru yanıtladı. Sosyal Bilimler bölümünde 20 soruda ortalama 6,003 soruya doğru cevap verdi. Temel matematik bölümünde 40 soruda 5,642, Fen Bilimlerinde 20 soruda 2,828 doğru cevap verebildi.

Alan Yeterlilik Testine 1.877.568 öğrenci girdi. Türk Dili Ve Edebiyatı dersinde 24 soruda 4,743, Matematik dersinde 40 soruda 3,923, Fizik dersinde 14 soruda 0,467, Kimya bölümünde 13 soruda 1,109, Biyoloji bölümünde 13 soruda 1,669 ortalama ile soruları yanıtladı.

Bu kadar başarısız olmanın temelinde neler yatıyor, dersiniz? Bu veriler sorulara doğru yanıt vermenin ortalama oranıdır. Üç yanlış cevap bir doğruyu götürdüğünde, alınacak puan eksilere düşmektedir. Daha önceleri öğretmen adaylarının öğretmen olabilmesi için girdikleri alan test sınav sonuçlarını da vermiştim. Öğretmenlerde 50 soruda 3,99 doğru soru cevaplamışlardı. İşte bu başarısızlık içinde doğru dürüst öğretmen, mimar, mühendis ve diğer alanlarda elemanda eksik, yarım, işe yaramaz, yaptığı işten hayır gelmez, olmaktadır! Bu başarısızlık içinde olan elemanlarla doğru, dürüst kalkınma olmamaktadır. Halkın sorunları çözülememekte, problemlere çare bulunamamaktadır. İşin bir de maneviyat yönü eksik olduğunda, iş çığırından çıkmakta, zıvanadan çıkmakta, işin şirazesi bozulmaktadır. 

Yunus Emre diyor ki; “İlim, ilim bilmektir. Bu nasıl- nice okumaktır!” Böyle okul, öğretim, eğitim olmamalı. Yazık paralara, emeğe, zamana, masrafa diyelim. Bu öğrenciler okulda okul derslerinde bu kadar düşük, başarısız olmalarına rağmen, hayattan da bilgileri yok. Kitap okumazlar. Araştırma, inceleme, geliştirme yapmazlar. Zamanı israf ediyorlar. Boş işlerle zaman öldürüyorlar. Akıl işlemiyor. Zekâ gelişmiyor. Bilgili olunmuyor. Dünya takıp edilmiyor. Ondan sonra her önüne gelen eşek gibi kullanıyor! Dost, düşman, hak, batıl bilmeyince, olacağı başka türlü zaten olmaz, olmamaktadır.

Dünyanın en iyi okulları, modern okulları, modern cihazlı okulları ülkemizde vardır. Devlet ve özel okullar güzel donanımlıdır. Ama içinde yeterli, donanımlı öğretmenler, yöneticiler yoktur. Öğrenci velileri de yoktur.

Artık eski Türkiye yoktur. Tüm kamu binalarımız moderndir. Makam arabaları dünyanın en iyi marka olan otomobilleridir. Ücretlerde çok yüksektir. Ama iş beceren yoktur. İnsan öğemiz eksiktir. İyi yetiştirilememiştir. Pek çoğu hain, kahpe, kalleş, kancık, adi, aşağılık, vatan, millet, devlet, bayrak, bağımsızlık düşmanıdır. Yabancı adına ajanlık yapmaktadır. Halkımız bilge, becerili, üretken değildir. Doğru dürüstte değildir. İlim ve insani değerlerden yoksundur. Şeffaf yönetim yoktur. İsraf devleti, milleti batıracak yüksek düzeydedir. Ahlak, etik anlayış eksiktir. İslam değerleri hayatta uygulanmamaktadır. İç barış sağlanamamaktadır. Saygı, sevgi çok noksandır. Halk işlerden memnun değildir. Halktan da memnun olan yoktur.

Kadınlar aşağılanmaktadır. Yüksek makamdakiler halkı eşek gibi görmektedir. Hiçbir alanda kendimize yeterli değiliz. Dünyanın 37. Büyük yüzölçümlü vatanına, 20. Büyük nüfusu olan ülkesine, 17. Büyük ekonomisine sahibiz ama ülkemizde 18 milyon insan devletten sosyal yardım almaktadır. Gelir dağılımında adalet yoktur. Bu adaletsizliği oluşturan daha çok devlettir. Devlet çok aylık alana daha çok vermekte, az alana daha az vermektedir. Ülke insanı temiz değildir. Yerler, karalar, denizler, akarsular, her yer çöp ve pisliklerle doludur. Devlet mekanizması doğru, dürüst işletilememektedir.

Ülkemizde artık o eski köy okulları yok. Köyler, küçük yerlerdeki öğrenciler taşımalı sistem ile şehirlere, büyük yerlere taşınmaktadır. Devlet, yol parasını, yemeği karşılamaktadır. Kocaeli’nde 2018-2019 öğretim yılında 570 derslik hizmete girdi. Gelecek yıl, öğretim yılında sabahçı, öğleci olmayacak. Normal öğretime geçilecek. 2018 yılı 17 Eylülde başlayacak öğretimde 384 bin öğrenci öğrenime devam edecek. Öğrencilerin %71’i İlimizde tekli öğretim yapacak. Eğer savaş tan kaçan sığınmacılar olmasa idi çoktan tekli öğretime geçmiş olacaktık. Yeni öğretim yılına 24 bin öğretmen ile devam edilecek. Dört yıl önce Kocaeli’nde öğrenci sayısı 320 bin iken şimdi 384 bin civarındadır. Ülkemizde tüm okullar artık modern okul tarzındadır. Öyle eski, yıkık, dökük okul artık yoktur. Kocaeli’nin toplam nüfusu 1 milyon 820 bin kadardır. Sanayi kenti olduğu için sürekli göç almaktadır.

Okullarımızın 6. Sınıfında okuyan öğrencilere Kocaeli BŞ. Belediyesi her yıl bilgisayar tablet bedava vermektedir. İzmit Belediyesi de bisiklet verdi. Okullarda bilgisayar vardır. Öğrencilerin akıllı telefonları bulunmaktadır. Bu akıllı telefonlarla internette girilmekte, işlemler yapılabilmektedir.

Belediyeler birazda siyasi hareket etmektedir. Oysa ilimizde öyle bisiklet binilecek yol, kent pek yoktur. 6. Sınıf çocuklarının canını tehlikeye atmaktadırlar. Zaten devletin bütçesi ilk 7 ayda 45 milyar lira açık verdi. Devlet bir yıl içinde 180 milyar dolar, özel sektörle birlikte borç ödeyecek. Oysa bu devletimizin yıllık bütçesinden daha büyük bir paradır. Zaten bunun için ekonomik kriz yaşandı. Ama bu durumlar konuşulacağına hep Amerika manyakları suçlandı. İsraf etmemeli. Gelirden fazla harcama yapmamalı. Yabancı parayla borçlanmamalı. Ülkemizde de resmi işsiz sayısı 3,1 milyon oldu. Oranı ise %9,7 olmuş. Daha ilmi, akıllıca, doğru, israfsız bir yönetim tarzı oluşturmalı. Akılsızca hareket etmemeli. Ölçülü, dengeli, tartılı, yapıcı, hesaplı, rasyonel, ilmi, dosdoğru yönetim kurmalı.

Dövizi, doları, Avrosu olanlar zengin oldu. Fakir fukara ise fırsatçıların hemen zam yapmasından zarar etti. Hemen bugün her şeye zam geldi. Suya bile %50 zam geldi. Damaca, pet şişe sular bile bu oranda zamlandı. Gerisini siz düşünün! Hep suçu başkalarına atacağına, kendi zaaf, acizlik, yanlışlarımızı da dile getirmek gerekir. Ona göre önlemleri almak gerekir. Düşmeden önce alamadık. Barı düştüğümüzde alalım ve bir daha bu yanlışları yapmayalım. Ama bu sanırım Cumhuriyet döneminde 18. Ekonomik kriz oldu. Her defasında tokatlanıyoruz. Faizin artırılmamasının da dövizin artmasında büyük etkisi oldu. Faizler aşağı çekildi ki, enflasyon düşsün. Millet faizler düşük olunca, döviz ve altına yöneldi. Enflasyon %16 olurken, banka %4 faiz müşterilerine veriyor. Halkta dövize, altına yöneliyor. Rağbet olunca, döviz, altın pahalanıyor. Altının bir gramı 150 liradan 250 liraya çıkıyor. Dolar, Avro’da %100’den fazla birkaç günde artırıyor. Bir de devletin 200 milyar dolar, özel sektörün 300 milyar dolar borcu var. Ödeme krizine girdi. Şimdi, halktan dolar, döviz, altın bozdurularak toplanmaya çalışılıyor. Çünkü elde borcu ödeyecek döviz yok. Halk elindekini de Amerikan hayduduna verecek.

Devlet ve reel sektör ve kamu sektörü olarak çok borçlandı. Hem de tüm anlaşmaları dolarla yaptı. Şimdi ihaleleri dolar ile alanlar bir günde %100 kâr etti. Büyük projeler “yap- işlet- devret” modeli ile yapılmış. Onlarda köşe oldu. Türk lirası ile ihale alanlar yandı! 2001 yılı 21 Şubat devalüasyonunda da yanmıştı! İşleri Türk Lirası ile alanlar, yarıda bırakmıştı. Dolarla alanlar bitirmişti.

Halkımız ve devletimiz kazancından daha çok harcamakta, lüks, konfor içinde yaşamaktadır. Bunun cezasını da böyle acı çekmektedir. Sadece dolar yükselmedi. Diğer yabancı paralarda Türk Lirası karşısında değer kazandı. İşte akılı devlet yönetilmezse, ekonomin kurallarına uyulmasa, Müslüman bilge gibi hareket edilemezse, her zaman olduğu gibi bir günde dibe oturursun!

Benzer akılsız kafaların yaptığı yol, köprü, köy, kentlerde 17 Ağustos 1999 saat.03.02’de aynı benzer şekilde dibe vurmuştu. Hem de 100 defadan fazla aynı olaylar, depremler yaşanmasına rağmen akıl başa gelmemiş. İzinsiz, ruhsatsız, plansız, sakat, plansız, projesiz yapılan 250 bin bina, işyeri depremde çökmüştü. Bugün bu olayın 19. Günü anılmaktadır. Gölcük, Yalova, Kocaeli, Sakarya, Düzce, İstanbul, ardı ardına olan 7,4 şiddetindeki 47 saniyelik bu iki depremden etkilenmişti. 17,500 kadar kişi vefat etmiş. 47 bin kişi yaralanmıştı. Hala sakat bina, köprü, kent yapmaya devam ediliyor!

Bu insanların Allah’tan akıl, fikir, ilim istemelerini diliyorum. Olaylardan ders alıp, ibret almalarını arzu ediyorum. Akılsız başın sadece ayakları çekmez. Kendi dışında başkalarına da zarar verirler. Allah ıslah etsin inşallah.

Amerika ile resmi olarak olsun, görünüşte olsun müttefikiz. İttifak içindeyiz. Ama hep ülkemize hainlik, düşmanlık etmiş. Ülkemizin kötülüğü için her fenalığı yapmıştır. Kalkınmayı önlemek, ülkede anarşi, şiddet, terör, bölünme, parçalanma için elinden geleni yapmıştır. Sömürmüş. Emir kulu yapmış. Dost gibi davranmamıştır. Silahtan tutunda, teknoloji vermede hainlik yapmış. 1991 yılı öncesinde soğuk savaş döneminde bile batılı ülkelere yaptıramadığımızı, Sovyet Rusya’ya yaptırmışız. İzmir Aliağa Petrol Rafinerisi, İskenderun Demir Çelik Fabrikası, Seydişehir Alüminyum Fabrikası, bazı şeker fabrikalarını Rusya’ya yaptırmışız. Küresel dünyanın mafya lideri, terör örgütü kurucusu ve yaşatıcısı, savaş çıkaranı, saldıranı, ekonomik sömürü yapanı, başkalarını kullananı olarak tam bir dünya eşkıyası olmuştur.

Amerikan Doları 1944 yılından beri dünya, uluslararası para birimi olarak tüm dünyada kullanılmaktadır. Tüm dünya dolar kullanıyor. Doların değeri yüksek oluyor. Diğer ulusların para değeri düşük oluyor. Amerika sadece dolar satmakla bile refah içinde yaşama şansına, olanağına sahiptir. Alternatif bir küresel para birimi yoktur.

Ülkemize 10 Ağustos 2018 günü yaptığı ekonomik saldırı sonucu diğer ülkelerde milli paralarla alışveriş yapma, yeni bir alternatif küresel dünya para birimi üretme girişimine girdiler. İnşallah bu başarılır. 1948 yılından beri Amerika ile müttefikiz. O günden beri ülkemizde oynamadığı hile, oyun, tezgâh, entrika yoktur. Tüm İslam ülkelerini ve mazlum ülkeleri batılılarla beraber sömürmektedir. Şimdi Trump döneminde diğer batılı ülkeleri de düşman gördü. Sadece ben sömüreceğim, demektedir.

Diğer batılı ülkeler ekonomik düşmanımızdır, demektedir. Sadece İsrail Siyonistleri dost görmektedir. Zaten Trump’un damadı da Siyonist Yahudi’dir. Amerikan Evangelistlerle, Siyonist Yahudiler işbirliği içindedir. Evanjelist siyasi Hıristiyan mezhebi, Amerikan’ın resmi dini haline gelmiştir. Bunun içinde Amerika’da Evangelist sayısı hızla artmaktadır. Şu anda Amerika ile dünya ülkeleri ve Türkiye hiç olmadığı kadar ayrı düşmüştür. Buna da Trump denilen devlet başkanlarının düşmanca, aykırı tutumu neden olmuştur. Adam dengesiz, ölçüsüz, hesapsız davranmaktadır. Bu da aşırılık, sapıklık içinde olan bazı Amerikanlıların hoşuna gitmektedir. Müslüman ve zenci düşmanlığı yapmaktadır.