Güney Kıbrıs’ın sözde “Münhasır Ekonomik Bölgesi’ndeki (MEB)” 11’inci parselinde daha fazla araştırma gerçekleştirilmesi amacıyla, Fransız Total şirketi ile Rum Yönetimi arasında, revize edilmiş bir anlaşma imzalandı.

Amerikan Noble Energy şirketinin, 12’inci parseldeki doğal gazın işletilmesi konusunda açıklayacağı bir sonraki adımın ise, yüzer üretim tesisi olacağı değerlendirmesinde bulunan Rum bakan, geçtiğimiz pazartesi günü şirketin kendilerine sahip olduğu niyetleri aktardığını; Afrodit yatağının ticari açıdan kârlı olduğuna dair açıklamanın ise henüz yapılmadığını kaydetti. Bunun önümüzdeki günlerde gerçekleşeceğini ifade eden Lakkotripis, şirketlerin Rum Yönetimine Afrodit yatağıyla ilgili kalkınma planını ve yüzer üretim tesisiyle ilgili planlarını sunacaklarını anlattı. Rum Yönetiminin bu plana yanıt vermek için 90 günlük bir süreye sahip olacağını dile getiren Lakkotripis, Rum Yönetiminin bu planı onaylaması halinde ise, 25 yıl sürecek olan işletme lisansının ortaya çıkacağını kaydetti. Lakkotripis, yüzer üretim tesisinin anlamını da izah etti ve bunun yüzer sıvılaştırma tesisiyle alakası olmadığını söyledi. Rum bakan, doğal gaz yataktan çıktığı zaman, gideceği yere gönderilene kadar, ilk olarak temizlenmesi ve işlenmesi gerektiğini izah etti.
Alternatif tercihler olup olmadığı sorusuna olumlu yanıt veren Lakkotripis, kalkınma planı ilan edileceği ancak kendilerinin başka ülkelerle anlaşmalar yaptıkları sorusuna karşılık olarak da, bunların ön anlaşmalar olduğu yanıtını verdi. Lakkotripis, kaliteli satış sözleşmeleri var olduğu andan itibaren, bu çalışmaların finanse edilmesinin büyük bir sorun teşkil etmediğini de ifade etti. ENI şirketinin 9’uncu parseldeki “Amathusa” yatağında gerçekleştirdiği ikinci sondajın sonuçlarının, önümüzdeki haftanın başında ilan edilmesini beklediklerini de söyleyen Lakkotripis, sonuçların iyi olması durumunda teyit sondajı yapılacağını, olmaması durumunda da şirketle görüşeceklerini söyledi. Lakkotripis, BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Bart Eide’nin bu gidişata yönelik çabalarına rağmen, Kıbrıs sorununun Rum Yönetiminin enerji planlamalarıyla herhangi bir şekilde ilişkilendirilmediğini de sözlerine ekledi.
Öte yandan gazete, Rum siyasi partilerinin, hidrokarbon sektöründeki olumlu gelişmelerden, özellikle de Afrodit yatağının ticari açıdan kârlı olması perspektifinden memnuniyet duyduklarını belirten açıklamalar yaptıklarını da iletti. Fileleftheros ise “Total 8’inci Parselin Sınırlarında Yeniden Başlıyor” başlıklı haberinde, Rum Yönetimi ile Total arasında dün imzalanan anlaşmaya değindi ve anlaşmanın jeolojik araştırmaların bir yıl daha uzatılmasını, aynı zamanda araştırma bölgelerinin, 11’inci parselin henüz lisans verilmemiş olan komşu bölgelerine kadar uzanmasını öngördüğünü ifade etti. Gazete “elindeki bilgilerin”, şirketin 11’inci parselin yakınlarında, özellikle de 8’inci parsel ile sınır olan yerlerdeki araştırmalarına derhal başlayacağı yönünde olduğunu da aktardı. Politis gazetesi ise haberinde, Total şirketi ile 12 ay süreli yeni bir sözleşme imzalanmasının akabinde, şirketin Güney Kıbrıs’ın sözde MEB’indeki araştırmalarının yeni bir boyut kazanmakta olduğunu ileri sürdü. “Eratosthenis” isimli deniz altı dağının bir kısmını da kapsayan deniz parsellerinde araştırmalar gerçekleştirilmesini öngören yeni sözleşmenin, Rum Yönetimi’nin daha önce çıktığı iki lisans ihalesi çerçevesinde lisans verilmeyen bölgelerde bulunan hidrokarbon rezervleri potansiyeline ışık tutacağını kaydeden gazete, bu durumun Total şirketine 11’inci parseldeki olasılıkları daha iyi değerlendirme fırsatı vereceğini belirtti. Gazete “elindeki bilgilere dayanarak”, Total şirketinin yapacağı yeni araştırmaların, “Eratosthenis” isimli deniz altı dağının uzanmakta olduğu 6, 7 ve 8’inci parsellerdeki bölgeleri içereceğini de ekledi.
Gazete “Leviathan mı Afrodit mi?- Kıbrıs Doğal Gazının Önceliği Konusunda İsrail’de Endişe” başlıklı başka bir haberinde ise, Rum Enerji Bakanı Yorgos Lakkotripis’in dün yaptığı açıklamada, Mısır’ın ve Mısır’da faaliyet göstermekte olan yabancı şirketlerin doğal gaza olan ihtiyaçlarının çok büyük olduğunu ve bunların gerek Afrodit, gerekse de İsrail’in Leviathan ile Tamar parsellerinden doğal gaz absorbe edeceklerini ifade etti. Ancak Lakkotripis, çoğu şeyin, bu üç yatakta işletme hakkına sahip olan Noble Energy ile Delek şirketlerinin ortaya koyacakları önceliklere bağlı olacağını söyledi. Lakkotripis’in, Afrodit ile Leviathan yatağının işletmesinin aynı anda olacağı şeklinde bir görüşe sahip olduğunu da yazan gazete, öte yandan elindeki bilgilere göre, Noble ve Delek’ten heyetlerin, Dolphinus şirketi ile olan anlaşmanın kesinleştirilmesi amacıyla geçtiğimiz Salı günü Mısır’da bulunduklarını kaydetti. Aynı bilgilere göre, Afrodit yatağıyla ilgili görüşmeler yapıldığını da kaydeden gazete, Delek şirketinin ise dün Dolphinus şirketiyle, Tamar parselinden Mısır sanayisinin ihtiyaçları için doğal gaz satışını öngören bir anlaşma imzalandığını duyurduğunu ekledi. Gazete “Kıbrıs” doğal gazının önceliğinin ne olacağı konusunda İsrail’de endişeler olduğunu da belirtti. Simerini ise Total ile yapılan anlaşma haberine “Anlaşmada Değişiklik Yapıldı. Total MEB’deki Faaliyetlerini, Farklı Bölgelerdeki Araştırmalarıyla Sürdürüyor” başlıklarıyla yer verdi.
“DOĞU AKDENİZ DOĞAL GAZ KONFERANSI’NDA” YAPILAN KONUŞMALAR
Öte yandan gazeteler, Güney Kıbrıs’ta gerçekleştirilmekte olan “Doğu Akdeniz Doğal Gaz Konferansında” yapılan konuşmalara da yer verdi. Alithia gazetesinin haberine göre, konferansta söz alan Noble Energy şirketinin “Kıbrıs” Müdürü John Tomich, Doğu Akdeniz bölgesinin, büyük hidrokarbon üretimine sahip olan bir bölge olarak ortaya çıkmakta olduğunu söyledi. Konferansta yaptığı konuşmada, Levanthin havzasında petrol bulunmasına dair önemli perspektiflerden de söz eden Tomich, Doğu Akdeniz’in sahip olduğu tam potansiyelin belirlenmesinden önce, çok daha fazla araştırma yapılmasının gereğine işaret etti. Tomich, İsrail ve “Kıbrıs” açıklarında gerçekleştirilen büyük doğal gaz keşifleriyle iyi bir başlangıç yaptıklarını sözlerine ekledi. SeaNG Corporation Başkanı ve CEO’su David Stenning de konferansta yaptığı konuşmada, doğal gazın Afrodit parselinden Güney Kıbrıs’a gemilerle sıkıştırılmış (CNG) bir şekilde gelişinin maliyetinin, bir milyon BTU başına 2,75 dolara kadar ulaşabileceğini söyledi. Gazeteye göre, Yunanistan Doğal Gaz Kamu İşletmesi adına konuşan Dimitris Manolis ise, İtalya’ya yönelik doğal gaz nakli için, Rum kesimi ile Yunanistan’ı bağlayacak olan boru hattıyla ilgili teknik araştırmaların, önümüzdeki günlerde ileriye götürüleceğini ifade etti.
Habere göre, Hyperion Systems Direktörü Simeon Kassianidis ise konuşmasında, petrokimyayla ilgili doğal gaz sanayinin, yaşayabilir bir ekonomik model için zemin teşkil edebileceğini belirtti. Politis gazetesi ise “DEFA Yeniden Sahneye Çıkıyor” başlıklı haberinde, Rum Devlet Doğal Gaz İşletmesi DEFA’nın unutulduğunu, ancak Afrodit parselinden yerel ihtiyaçlar (elektrik üretimi) için doğal gaz satın alınması sürecinde, Rum Hidrokarbon Şirketi EİK ve Noble-Delek konsorsiyumuyla müzakerede bulunması amacıyla, Rum hükümeti tarafından seferber edilebileceğini yazdı. Gazete elindeki bilgilere göre, özellikle DEFA’nın doğal gaz tedariki konusundaki tekelci rolüyle alakalı olarak, doğal gaz satın alınmasını hükme bağlayan yasal çerçevede bazı değişiklikler yapılmasının gerekebileceğini ekledi.