“Lütfen! Bu bilimsel makaleyi de okuyalım. Dinimizi, dünyamızı öğrenelim. Sosyal medyada paylaşalım ki, başkaları da yararlansın. ” Müslüman ilkeli, kurallı, iyi, güzel, yararlı, iyilikli, taatla, doğru, dürüst, onurlu, hak, hukuk içinde hakkaniyetle yaşar. Allah’ın emirlerini yapar. Yasakladıklarından sakınır. Kur’ân-ı Kerim’i, peygamberimiz gibi aynen yaşama azmi ile gayret eder. Aklını doğru bilgilerle işletir. Kur’ân, sünnet, gerçek ilim dışına düşüp; sapıklardan, sapkınlardan, zalimlerden olmaz. Allah’ın yolundan, dininden ayrılmaz. Peygamberimizi kendine örnek alır. Zalimlere, sapkınlara, katliamcı katilere asla, katiyen, kesinlikle, asla ve kat’a uymaz.

Âlemleri hiç yoktan yaratan, yaşatan, var eden, Yüce Allah’ı; Esma’ül Hüsna ad ve sıfatları ile bilir, tanır, kabul eder, saygı duyar. Allah’ı inkâr etmez. Allah’a isyan etmez. Allah’a ve peygamberine uyar, saygı gösterir. Kılavuz, önder, lider, öncü kabul eder. Hiç kimseyi, Allah’ın ve peygamberinin önüne geçirmez.

İnsan, Allah’a şirk- ortak koşmamalı. Allah ve peygamberini tanımayandan, hiçbir değer çıkmaz. Hiç bir insani, İslam’ı, evrensel değere inanıp, yaşamaz. Âlemleri hiç yoktan yaratan, var eden, Yüce Allah’a inananlar; merhametli, şefkatli, müşfik olur. Hak, hukuk çiğnemez. Hakkaniyetle hareket eder. İnsan canına, malına, iffetine, ırzına, aklına, nesline kastetmez. Yalan söylemez. İftira atmaz. Haram işlemez. İşlediğinde, aklını başına alıp, tövbe eder. Tövbe etmek, bir pişmanlıktır. Hakkını, hukukunu çiğnediği insandan; hak, hukuk diler. Hoşnutluğunu kazanır. Bedeli varsa öder.

Müslüman, vatanı, milleti, devleti, yurdu, iffeti, değerleri için savunma savaşı yapar. Saldırı varsa, engeller, önler. Zalimin değerlerini çiğnemesine izin vermez. Zalime karşı işbirliği, güç birliği, hazırlık yapar. Meşru olan işler yapar. Savaşta bile savaş kurallarına uyar. Saldırmayana vurmaz.

Müslüman, herkesin hakkına, hukukuna saygılıdır. Hak, hukuk, adalet, doğruluk, dürüstlük, hakkaniyet, güzel ahlak, edep, hayâ içinde Müslüman’ca hareket eder. Cenabı Allah ve peygamberinin emri dışına çıkmaz. Zalimlerden olmaz.

Müslüman, yetim hakkına, millet, insanlık hakkına tecavüz etmez. Anne ve babaya saygısızlık etmez. “Allah ve peygamberinin hakkından sonra en çok özen göstereceği; anne ve baba hakkıdır. Anne ve baba hem anaç, tohum, tarladır. Hem de emeği ile yetiştirendir. Binlerce hakkı, hukuku vardır. Doğuşumuza, oluşumuza sebep olandırlar. Anne ve babasına isyan edenden, razı etmeyenden; iki dünya huzur ve mutluluğu yaşaması gerçekleşmez. Yaptığı kötülüklerin bedelini öder. Hem de ağır öder!”

Müslüman, hacda gösterdiği saygıyı, sevgiyi, günah işlememeyi; diğer yerlerde de yaşamalıdır. İnsan, varlığa saygıyı hiç bir zaman unutmamalı.

Müslüman, zararlı, kötü, çirkin madde kullanmamalı. Bağımlı olmamalı. Hiçbir şeye bağımlı olmamalı. İyiliği, hayrı da bilgi ile bilinçle yapmalı. Sihir, büyü, içki, alkol, faiz, tefecilik, hırsızlık, haram yeme yapmamalı. Ne Hıristiyanlar gibi domuz yemeli ne de Çinliler gibi her pis, zararlı,  vahşi, yabani, sağlıksız yaratıkları yemeli.

Çin devlet yönetimi, 01.05.2020 günü itibarı ile kedi, köpek, vahşi, yabani, zararlı hayvanların yenmesini kanun ile yasakladığı haberini, Türk televizyon haberlerinden duyduk. Ne kadar uyarlar, zaman gösterecek. Sadece Çinliler değil, Budistlerin hepsi, ilkel kabilelerin hepsi, Çinliler gibi beslenmektedir! Hindular, Budistler gibi her şeyi yememektedir. Onlarda Çinlilerin yediği yaban hayvanlarına saygı duyup, dua etmektedirler. Yılana dua etmektedirler. İnsan şaşırıp, sapıtmasın! Şaşırıp, sapıtınca; ne yapacağı belli olmaz. Saçma sapan, pis, kötü, zararlı, çirkin işler yapar.

Müslüman, hiç kimseyi incitmez, kırmaz. Zalime de boyun eğmez. Her zaman her şeyin en iyisini yapar. Barışı korur, gözetir. Sevgiyi yayar. İyiliği çoğaltır. Kötülükleri engeller.

Müslüman kan akıtmaz. Kan dökmez. Zalim olmaz. Katil olmaz. Hırsız olmaz. Müslüman, kan davası gütmez. İntikam peşinden koşmaz. Kabilecilik, aşiretçilik yapmaz. Cahiliyet adet ve törelerine uymaz. Kur’ân ve sünnetle, akıl ile ilim ile yaşar. Sadece insan haklarına değil; hayvan, bitki, doğa hak hukukuna da saygılı olur.

Mümin, cinsel sapıklık, LGBTİ gibi livada- homoseksüel- eşcinsel cinsi sapkınlık, sapıklık, sapma, arsızlık, hayâsızlık, serserilik içinde olmaz. Bunlar kendi aralarında resmi evlilik, cinsi ilişki, haram ilişki, aile içi cinsel ilişki istemektedirler. Buna özgürlük istemektedirler. Bu gibi cinsel sapıklıklar olsun; terör, anarşi, şiddet, savaş, çatışma, katliamlar, ayrımcılıklar hep belli şer cephesi baronları tarafından desteklenmektedir. Birkaç gün önce bunların derneklerine, şer baron cephesinden, 35 milyon dolar para geldi.

Müslüman yalan söylemez. Hile yapmaz. Sahtecilik, sahtekârlık, hırsızlık, hakkı hakikati gizleme yapmaz. Allah’ın haram deyip, yapılmasını yasakladığı işler içinde asla olmaz. Haram söz, yazı, söylem, davranışları tam olarak öğrenir ve bunlardan kaçınır. Kuşkulu- şüpheli, olanlardan da sakınır. Bilmediklerinin peşine takılmaz.

Eşler, karı ve koca da birbirine bütün güzelliği, iyiliği, hoşluğu, saygısı ile davranır. En güzel aile olur. Peygamberimizin eşlerine davrandığı gibi davranır. Dinimizin güzelliklerine uyarak davranır. Çocuklarını İslam dini, pozitif ilim, sanat ile yetiştirir. Aile içinde de sevgi, saygı, hoşgörü, merhamet, şefkat, müşfiklik egemen olur.

Haram; “İslam dinimizin kesin olarak yapılmasını yasakladığı davranışlardır.” Haram işleyenden, iyi bir Müslüman olmaz.

Dikkat edin! Uyanık olun! Bilgili, bilinçli, öngörülü olun. İslam ve Müslüman düşmanları, şeytanın ve şeytanlaşmışların dostları ve arkadaşlarıdır. Onlardan size dost ve arkadaş olmaz. Onlar, şeytanın ve şeytanlaşmışların dostlarıdır. Onlar hiçbir zaman İslam, Müslüman taraftarı olmamış. Olmuyor, olmayacaklardır! Allah cc. Böyle buyuruyor.

Onlar, sivrisinek gibi mikrop taşırlar. Ulaştıkları insanlara bulaştırırlar. Sivrisinek deyip de geçmeyelim! Sivrisineğin bulaştırdığı sıtma hastalığından, dünyada tahminen 52 milyar insan ölmüş! Sıtma aşısı da ancak 32 yılda bulunabilmiş. Böyle olmasına rağmen hala en çok sıtma hastalığından insan ölmektedir! Onlara inanıp, tuzağa düşmeyiniz. Onlar hilecidir. Sahtecidir. Sahtekârdır. Kumpasçıdır. Komplocudur! Her türlü düzenbazlığı yaparlar. Tuzağa düşürürler.

“Engerek yılanı gibidirler! Engerek yılanı çok zehirli, dişleri büyük olan yılandır. Kendini sarmal hale getirir. Kuyruğunu dışarıda bir yem gibi gösterip, sallar. Diğer canlılar, kuyruğunu yem sanır. Kuyruğuna yönelip, gelirler. Engerek de gelen küçük haşere avcıları avlar ve zehirleyerek, felç ederek, yer, yutar!”

İslam ve Müslüman düşmanlarının aldatıcı olta yemlerine inanıp, kanmayınız. Asla onların sözleri, yazıları, söylemleri doğru, dürüst, samimi değildir. Onlar sivrisinek, engerek yılanı, avcı gibidirler. Her tülü hileyi yaparlar. İnsanı en zayıf yerden yakalarlar!

Her çocuğa, gence, insana nitelikli öğretim, eğitim, terbiye aldırmalıyız. Nitelikli eğitimci öğretmenler tarafından eğitilip, öğretilmeli. Çağa uygun yetenek, beceri, maharete sahip yapmalı. Bu işi birey, aile, toplum, devlet olarak eşgüdümlü yapmalı. Ekonomik kalkınma, meslek edindirme, geliştirme, değişim, dönüşüm, rekabete dayanıklı kılmalı. Bilim ve teknoloji üretmeli. AR-GE yapmalı. İnovasyon yapmalı. İhtiyaçları karşılamalı.

Sadi Şirazi diyor ki: “ Sormaz ki, bilsin, sorsa bilirdi.

Bilmez ki, sorsun, bilse sorardı.”

Mehmet Akif Ersoy: “Asım’ın nesli diyordun ya, nesilmiş gerçek;

İşte çiğnetmedi; namusunu, çiğnetmeyecek.”

Aliya izzetbegoviç: “ Ölmeye hazır olan insanlar, ölmeye hazır olmayanlara karşı galip gelirler.”

Hazreti Mevlana Celaleddin Rumi: “ Odun yanınca kül olur. İnsan yanınca kul olur.”

Fahrettin Razı diyor ki: “ Dünyada inançsızlar ve ahlaksızlar helak                                       ( mahvolma)olmuşlar. Helak olmaya devam edecekler! Ahiretleri de cehennem olacaktır! Ahlaklı insanlar ise iki âlemde kurtuluşa erecektir.”

Peygamberimizin vefat etmeden önce son sözü: “ Namazlarınızı eksiksiz kılın. Çalıştırdığınız insanların hakkını eksiksiz verin. İnsan hak ve hukukuna riayet edin.”

Ahmet ibn Hanbelî diyor ki: “ Bir insanın kalbi Müslüman olmadan, kendi Müslüman olmaz. Bir insan, komşularına, akrabalarına, insanlara güven vermiyorsa; mümin olamaz.”

Âlemlerin Rabbi Yüce Allah cc. Buyuruyor: “ Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.” “seni, bana ibadet etmekten, alıkoyan kimdir?” 

Allah cc. Buyuruyor: “Herkes karakterinin- huyunun gereği ne ise onu yapar!”

İslam dini insanın meşru yoldan çalışıp, kazanmasını, ibadet etmesini, emeği ile geçimini sağlamasını ister. İşverenin, işçiyi kendini koruduğu gibi korumasını istiyor. Yetmiş kez hata yapsa da, bağışlamasını istiyor. Helal yemesini, necis (pis) ve iğrenç besin yememesini emretmektedir. Kur’ân, sünnet, akıl, ilme göre yaşanılması öğütlenmektedir. Doğru bilgi, güzel ahlak, ilim kazanılması istenmektedir. İnsanlara hayırlı olunması, faydalı olunması emredilmektedir. Yeryüzünde iyiliğin egemen kılınmasını emretmektedir. Yaratılanların en faziletlisi, yeteneklisi, beceriklisi, akıllısı insandır, denmektedir. Maddi, manevi anlamda temiz olmamız isteniyor. İnsan-ı kâmil olunması öğütlenmektedir.

Müslüman’ın görevi; “dini öğrenip, yaşamasıdır.” İstişare etme, danışma emredilmektedir. Helaller ve haramları bilip, helali yaşamalı. Haramlardan sakınmalı. Helaller bellidir. Haramlarda bellidir. Bunları öğrenip, ona göre yaşamalıyız.

Kur’ân’ı hem lafzından okumalı. Hem de mealini, tefsirini okumalı. Kendi bilgisizliğimiz ile anlam, mana vermemeli. Peygamberimizin hadis, sünnet ve Veda Hutbesini de bilmeli.  Allah’ın rızasını- hoşnutluğunu kazanamayan kişiden hiçbir iyilik, hayır gelmez.

İlim öğrenmek farzdır. Besmele ile ilim öğrenmeye, yararlı olmak için bilim öğrenmeye başlamalı. Allah’ın ilk emri; Oku! Olmuştur. İlme yönlendirmiştir. Kur’an’ın yaklaşık dörtte biri ilme, bilime, öğrenmeye, öğretmeye, bilgiye, düşünmeye, ibret almaya, ders çıkarmaya yönlendirir.

Ülkemizin yer altı ve yerüstü zenginlikleri ancak kendimize yeterlidir. Yer altı ve yerüstü zenginliklerimiz milli olmalı. Devletimiz ve milletimiz tarafından işletilmeli. Başkalarına işletip; artı değer kazanmasına fırsat vermemeli. Topraklarımızı asla satmamalıyız. 83 milyon nüfusumuza göre topraklarımız fazla değildir. İşlenebilir, tarım yapılabilir topraklarımız azdır.

Türkiye’mizin 70 kadar madeni vardır. Bu madenleri bizler işletmeliyiz. Ham madde olarak yabancılara satmamalıyız. Bugün işletemiyorsak, yarın ki, kuşaklarımıza bırakmalıyız. Bizler inşallah kıyamete kadar bu topraklar üzerinde yaşayacağız.

Ülke topraklarımızın %31’i tarıma uygundur. Tarım alanlarının %66’sında tahıl ve diğer bitkisel ürünler yetişiyor. Tarım alanlarının %26’sı nadasa bırakılıyor. Son zamanlarda kentlere göç nedeni ile ekilen topraklarda %2 azalma oldu. Erozyon, tarım alanların kentleşmesi; tarım alanlarının azalmasına neden olmaktadır! Bu bir felakettir! Tarım alanları korunmalı. Kentleşmeye açılmamalı. Erozyondan korunmalı. Yabancılara satılmamalı.

Ekilen toprakların, ekilmesinde, %2 azalmanın son 10 yılda olmasının bir başka nedeni de; tarım, çiftçilik yapanların, ürünlerini yeterli fiyata satamamasından, kaynaklanmaktadır.  Çiftçi, ziraatçı; ürettiği malı bir türlü iyi fiyata satamamaktadır. Aracı, kabzımalcı, halci köşeyi dönerken; üreticinin hiç gelir elde edemediği çok olmaktadır. Biz, kendimizden biliyoruz! Tüm bahçe elma, şeftali ürününü hale gönderip, borçlu çıktığımız çok olmuştur!

Tarım alanlarının ekilmesinin, son 10 yılda azalmasının bir başka nedeni de; miras yolu ile tarım alanlarının bölünmesi, parçalanmasıdır. Doğu Karadeniz’de, özellikle Rize’de aile başına bir dönüm= bir dekar bile tarım arazisi düşmemektedir. Sivas ve benzeri bozkır topraklarda arazı çok ama verimsizdir. Erozyon ile toprak çoraklaşmış, verimsizleşmiştir. 100- 200-300 dekar arazı bir aileye yetmez olmuştur.

İnsanların eskiye göre kazanç çeşitliliğinde artma olmuş. Kentlere giderek; sanayi, ticaret, hizmet sektörü, memur, amir, işçi olarak, ek gelirler ya da farklı gelir kaynakları bulmaktadır. Bir taraftan kentte çalışırken, diğer taraftan, köydeki tarım işini takıp etmektedir.

Rizelilerin çoğu çay ile ilişkisini kesmemiş. Fındık yetiştiricileri de tarım çalışmasını sürdürmektedir. İstanbul ve diğer yerlerden, ürünün çıkma zamanı memleketine gitmektedirler. Çay bir yaz mevsiminde, her 40 günde bir ürün yetiştirmektedir. Çay filizi vermektedir. Bu çay sürgün filizleri toplanmaktadır. Toplama için yazın 100 bin çaycı memleketine gitmektedir.

Fındık da Ağustos ayında toplanmaktadır. Fındık üreticisi de fındık zamanı memleketine gitmektedir. Bu durum toplam ürün verimini düşürmektedir. Uzaktan ürün almak çok iyi olmamaktadır. Tarım emek ister. Bakım ister.

T.C. Devletimizin insan nüfusu 2020 yılı itibarı ile 83 milyondur. Toprak sıralamasında dünyada 37. Sıradayız. Nüfus sıralamasında 20. Sıradayız. Ekonomi, büyüklüğünde 17. Sıradayız. Avrupa’da en büyük tarım yapılabilir toprağı bizim vardır. Dünyada da tarım yapılabilir de onuncu sıralardayız.

Asya kıtasında 36 ülke var. Okyanusya’da 11 ülke, Avrupa’da 52 ülke, Amerika’da 49 ülke, Afrika’da 54 ülke bulunmaktadır.

Dünyamız yaklaşık 4,54 milyar yaşındadır.

 Evren 13,7 milyar yıl önce yaratılmıştır.

Dünyanın %71’i su ile kaplıdır. %29’u da kara parçasıdır.

Dünyanın %30’u yarı çöl ve de tam çöldür.

Dünya, güneşin etrafında 182 km. hızla dönmektedir.

Dünyada ölçülen en düşük sıcaklık, Antarktika’da eksi - 93 santigrat derecedir.

Antarktika tüm buzların %90’ına sahiptir.

Yerçekimi dünyanın her yerinde aynı değildir.

Atmosfer kalınlığı her yerde aynı değildir. En çok 108 km. kalınlığında atmosfer vardır.

Everest tepesi 8,848 metredir.

Dünyanın çekirdeği güneş kadar sıcaktır.

Dünyanın yörüngesinde 22 bin tane insan yapımı obje vardır. Uzayı da çöplüğe çevirmişleridir!

Denizlerde, okyanuslarda bir milyon çeşit canlı yaşamaktadır.

Volkanların %90’ı okyanus tabanlarında oluşmaktadır.

Dünyanın en derin çukuru Mariana Çukuru 10,9 km. derinliğindedir.

Dünyanın çekirdek, magma ısısı 5,500 santigrat derecedir. Bu çekirdek 2,500 km. çapındadır.

Dünyanın en sıcak yeri Libya’da olup, gölgede 57,8 santigrat derecedir.

Dünyada 3,5 milyar yıldan beri canlı yaşamaktadır.

Ancak 200 bin yıl öncesinden insan iskeleti bulunmuştur.

Tüm canlı türlerin ancak %14’ü tanımlanabilmiştir.

Dünyada en büyük çöl, Sahra çölüdür. Yüzölçümü 9 milyon kilometre karedir. Yanı Türkiye’mizin 10 katı kadardır.

Güneş ışınları dünyaya 8,3 dakikada gelmektedir.

“Dünyanın %11’i tarım için kullanılmaktadır.” Ama hala bunu dikkate almayıp, 11 çocuk hatta daha fazla çocuk yapmayı sürdüren; akılsız, kalpsız, beyinsizler vardır. Bunlar virüsten, bakteriden, hastalıktan, bakımsızlıktan, savaştan telef olmaktadırlar! Ülke yönetimleri çok nüfusu düşman olarak gördüklerine karşı silah üstünlüğü olarak görmektedir. Fazla nüfus oluşumu teşvik edilmektedir.

En büyük şelale- çağlayan 979 metredir.

En tuzlu, Lüt Gölü’dür. %0,41 oranında tuz oranı vardır. LGBTİ+ cinsi sapıklarının battığı yerdir. Allah cc. Tüm sapık sapkınları, azgın beyinsizleri bir şekilde helak etmiştir. Bugün bu sapık sapkınların cinsel ilişkilerine özgürlük isteyenler var. Lütfen! LGBTİQ + harflerinin açılımının ne anlama geldiğini lütfen öğreniniz. Siz, aile ve akraba halkınız, onlar gibi olmak ister misiniz?

Falcon kuşu 390 km. hızla uçmaktadır.

Son 40 yılda dünya nüfusu 3,1 milyar arttı. Bildiğimiz kadarı ile şu anda 7,8 milyar oldu.

Dünyada Dört bin çeşit mineral vardır.

Dünyada en çok Çince ve İngilizce konuşulmaktadır.

Dünyada 7 bin 99 dil- lisan konuşulmaktadır. Yerel diller her yıl azalmaktadır.

Avrupa kıta nüfusu 739 milyon 257 bin kişidir. 287 dil konuşulmaktadır.

Amerika kıta nüfusu 975 milyon 452 bin kişidir.1,061 dil konuşulmaktadır.

Afrika nüfusu 1 milyar 179 milyondur. 2,144 dil konuşulmaktadır.

Avustralya, Okyanusya kıtasında, kıtaya bağlı ülkeler dâhil; 1,313 dil konuşulmaktadır.

Asya 4 milyar 359 milyon nüfusa sahiptir. 2,294 dil- lisan konuşulmaktadır.

Her kıta adı “A” harfi ile başlıyor. “A” harfi ile bitiyor.

Ülkemizde 81 il- vilayet vardır. 30 İl Büyükşehir statüsündedir. İlk Büyükşehir uygulaması İstanbul ve Kocaeli İlinde oldu. Anayasaya 1984 yılında girdi. 1993 yılında yine yasa değişikliği ile büyükşehir statüsü değişti. Ama Ak Parti Hükümeti ile açıklık kazandı. İlk yeni uygulama 2004 yılında oldu. Şu anda tüm İl sınırları içindeki yerleşkelerden, hizmet vermekten Büyükşehir sorumludur. İlçe belediyelerine pek alan bırakılmadı. Belde belediyeleri kaldırıldı.

Büyükşehir olmayan 51 İlde; İlçe, belde belediyeleri aktiftir. Devletin karayolları, Yol, su, Elektrik kurumu (YSE) hizmet vermektedir. 30 Büyükşehirde bu kurumlar yoktur.

Türkiye’de 40 dil konuşuluyor, deniyor ama ülkemizde 190 ülkeden insana vardır. Belki, her ülkeden gelenler, onlarca farklı dil konuşmaktadır.

Papua Yeni Gine 719 dil, Endonezya 527 dil, Nijerya 462 dil,  Hindistan 401, Avustralya ülkesi- devleti 306, Çin 284, Meksika 284, Kamerun 237, Brezilya 231, Amerika 110, Rusya 94, İran 40, Türkiye 40, Almanya 24, Japonya 15, İngiltere 11 dil- lisan konuşmaktadır.

Dünya dillerinin tamamı birbirinden kelime- sözcük almıştır. Almaya devam etmektedir. Türkçe dili başka dillerden sözcük almış. Arapça dili de diğer dillerden sözcük almıştır. Kur’ân Arapçası da diğer dillerden sözcük içermektedir. Bu durum, dilleri zenginleştirmektedir. Bir dilde ne kadar çok harf- ses olursa, o kadar fazla sözcük üretilir. Belli kurallar ile kısıtlamalar getirilerek, kelime üretimi kısıtlanmamalı. Türkçede 29 harf vardır. Bu 29 harf, kelime üretmekte bütünü ile kurallar getirilerek, kullanılmamaktadır. 29 harf Türkçede konuşma ve yazmada yetersiz kalmaktadır. Türkçede 35 ses- harf kullanılmaktadır.

Lütfen! Allah’ın emirlerini tutunuz. Yasakladıklarından sakınınız. Şeytanın dostlarını, dost edinmeyiniz. Kur’ân ve sünnete harfiyen uyunuz. İlim, bilim, bilgi, sanat, kültür, meslek edininiz. Çok çalışkan olunuz. Helalinden çalışınız. İsraf etmeyiniz. Allah’a ibadet ediniz. Varlığa, insanlara iyilik, infak, yardım, hizmet ediniz. Dünyanın en iyi, hayırlısı, yararlısı olmayı hedefleyiniz. İnsanların hak, hukuklarına mutlaka ama muhakkak saygılı olunuz. Allah’ın hakkından, kul hakkından sorgulama yapılacaktır. İslam, Kur’ân ahlakından kesinlikle ayrılmayınız.