Aslıhan ALTAY KARATAŞ/ANKARA, ()-  JAPONYA Büyükelçiliği Müsteşarı Shinya Takeuchi, ülkesindeki  77 kadın üniversitesinin en eskisinin 1875 yılında kurulduğunu, kadın üniversiteleri arasında Budizm ve Hristiyanlık ile ilgili olanların da bulunduğunu söyledi. Kadın üniversitelerinin eğitim programlarının 2'nci Dünya Savaşı'ndan sonra değişmeye başladığını belirten Takeuchi, "Lider olacak yetenekli kadınlar yetiştirmek olarak yeni bir görev üstlendiler diyebiliriz" dedi.
Nisan ayı sonunda Türkiye'deki görevine başlayan Büyükelçilik Müsteşarı Shinya Takeuchi, 'nın Japonya'daki kadın üniversiteleri ile ilgili sorularını yanıtladı. Japonya'da 77 kadın üniversitesi olduğunu belirten Takeuchi, bunlardan 73’ünün özel, 2’sinin devlet, 2’sinin yerel yönetim üniversitesi olduğunu ifade etti. En eski kadın üniversitesinin 1875 yılında kurulan Ochanomizu Üniversitesi olduğunu kaydeden Müsteşar, "Ancak bu 2 devlet üniversitesi kurulduğu dönemde üniversite kategorisinde değildi, öğretmen yetiştiren 'Yüksek Öğrenim Enstitüsü' şeklindeydi. Özel Yüksek Öğrenim Enstütüleri ise 1900 yılından itibaren kuruldu. Birkaç çeşidi var, bunlardan din ile bağlantılı olanlar yarıdan daha az. Hristiyanlık ya da Budizm ile ilgili üniversitelerin kuruluş dönemindeki amacı hala bugün de devam ediyor" dedi. Hristiyanlığın Japon İmparatoru Meiji döneminden önce Japonya’ya girmesinin yasak olduğunu hatırlatan Takeuchi, Meiji restorasyonundan sonra Hristiyanlık ile ilgili olan özel enstütülerin açıldığını söyledi.
'2.DÜNYA SAVAŞI’NDAN SONRA EĞİTİM DEĞİŞTİ'
2. Dünya Savaşı’ndan önce kadın ve erkeklerin ayrı ayrı eğitim gördüklerini, savaştan sonra ise karma eğitimin yayılmaya başladığını aktaran Takeuchi, kadın üniversitelerinin 2. Dünya Savaşı’ndan önceki dönemde toplumda erkeklere oranla daha alt seviyede olan kadınların seviyesini daha yükseltebilmek amacını taşıdığını belirtti. Müsteşar Takeuchi, şöyle konuştu:
"Savaştan sonra günümüze kadar takdir edilir ki kadın erkek arasındaki o fark yok oldu. O nedenle daha farklı bir görev üstlendiler. Lider olacak yetenekli kadınlar yetiştirmek şeklinde yeni bir görev üstlendi diyebiliriz. Günümüzde kadınlar aktif bir şekilde toplumda zaten faaliyet gösterebilmekteler. Bu nedenle de kadın üniversitelerinde öğretilen içerik de değişti. Geçmişte kadınların ev yönetimi konusunda eğitilmesi ya da onların daha da entellektüel beceri kazanımı konusunda eğitilmesi gibi daha farklı bir görev üstlenmekteydi. Şimdiyse günümüz toplumunda ihtiyaç duyulan, gerek görülen öğretileri vermekte."
Takeuchi, geçmişte kadın üniversitelerinde çocuk bakımı ve hemşireliğin yanı sıra ev yönetimi, edebiyat gibi bölümlerin yaygın olduğunu; ancak erkeklerin de kreş öğretmeni veya hemşirelik işlerini yapar hale gelmesiyle bu alandaki kadın üniversitelerin bir bölümünün karma eğitim verilen üniversitelere dönüştüğünü belirtti.
'BAZILARINDA ERKEK ÖĞRETMENLER FAZLA'
Kadın üniversiteleri ile diğer üniversiteler arasındaki farkların ne olduğuna ilişkin soruyu yanıtlayan Takeuchi, "Benzerlik gösteriyor diğer üniversiteler ile. Ffen bilimlerindense sosyal bilimler daha fazla öğretiliyor diyebilirim bu üniversitelerde. Kadın üniversiteleri arasında da geleceğin araştırmacılarını yetiştirmeyi amaçlayanlar var. Bu tür üniversitelerde fen bilimleri de özellikle öğretilmekte, ama kadın üniversitelerine sadece kadın öğrenciler girebiliyor. Bir erkek öğrenci bile girse 'kadın üniversitesi' demiyoruz onlara. Buna karşılık öğretmen yönünde bir ayrım yok. Hatta bazı üniversitelerde erkek öğretmenlerin kadın öğretmenlerden daha fazla" ifadelerini kullandı.
4 YILDA MEZUN VERİYOR
Kadın üniversitelerinden diğerlerinde olduğu gibi 4 yılda mezun olunduğunu, sadece tıp fakültelerinin 6 yılda mezun verdiğini kaydeden Müsteşar Takeuchi, Tokyo Kadın Tıp Üniversitesi’nin (Tokyo Women’s Medical University) Japonya’da özellikle Kardiyovasküler sistem (Cardiovascular Internal Medicine) alanındaki başarısıyla öne çıktığını söyledi. Japonya’da kadın üniversitelerinden mezun olan bazı kadınların 'ilk kadın avukat', 'ilk kadın diplomat' gibi sıfatlarla Japon tarihine geçtiklerini, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri (UNHCR) Sadako Ogata’nın da kadın üniversitesi mezun olduğunu ve daha sonra Marmaray Projesiyle Türkiye’de de tanınan JICA’nın (Japan International Cooperation Agency- Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı) liderliğini üstlendiğini ifade etti.
MEZUNLARI İŞ BULUYOR
Japonya'daki yaklaşık 800 üniversite arasında akademik yayın açısından yapılan başarı sıralamasına bakıldığında ilk 20’ye giren bir kadın üniversitesi olmadığını kaydeden Müsteşar Takeuchi, ancak en eski kadın üniversitesi Ochanomizu’nun Times Higher Education’ın (THE) yaptığı sıralamaya göre ‘1000+’ bölümüne girdiğini ve bunun gerçekten önemli bir başarı olduğunu dile getirdi. Müsteşar Takeuchi, kadın üniversitesi mezunlarının iş bulmakta zorlanmadığını da belirterek, "İş bulan mezunlar ile ilgili özel bir araştırma şirketinin sağladığı verilere göre, yılda 500 ile 1000 öğrenci arasında mezun veren bütün üniversiteler arasında top 20 sıralamasına 5 kadın üniversitesi giriyor. Bu 5 kadın üniversitesinin mezunları arasında iş bulma oranı yüzde 95, yani 100 kişiden 95’i iş bulmuş. Japonya’daki üniversiteler de genel olarak mezun olunduğunda iş bulabilecekleri şekilde bölümlerini değiştiriyorlar. Kadın üniversiteleri de bu yönde hareket ediyor" dedi.
NEDEN TERCİH EDİLİYOR?
Öğrencilerin kadın üniversitelerini tercih etmesi için birçok sebep olduğunu ifade eden Büyükelçilik Müsteşarı, uluslararası alanda faaliyet gösteren Japon firmaları için İngilizce eğitiminin önemli olduğunu ve kadın üniversitelerinde iyi İngilizce eğitim verildiğini belirtti. Takeuchi, "Sadece üniversite bitirerek iş bulunamıyor. Bir yeteneğinin, becerisinin de olması gerekiyor. Bu beceriyi, yeteneği elde etmek için de kadın üniversiteleri gerçekten çok ciddi bir şekilde eğitim veriyor. Ayrıca az sayıda öğrencili sınıflarda eğitim verilmesi de tercih sebebi olabiliyor" diye konuştu.

FOTOĞRAFLI