Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Geylan sözlerine Diyarbakır’da ve Hakkari’de şehit olan polis ve askerlerimize Allah’tan rahmet dileyerek başladı. Geylan, “Şehitlerimizin çocukları artık Türk milletinin emanetidir. Terörü ve teröre destek veren mihrakları şiddetle kınıyorum. Artık bu terörün kökü kurusun” dedi.

Liyakat ve ehliyet konusunda önemli açıklamalar yapan Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, liyakat ve ehliyeti koruması gerekenlerin nihayetinde kamuyu yönetenler olduğunu bildirdi. Fatih Sultan Mehmed’in liyakat anlayışı ile ilgili çarpıcı bir örnek de veren Geylan, “Ünlü vezir İshak Paşa’nın ehil olmayan bir kişiyi önemli bir göreve atadığını tespit eden Fatih Sultan Mehmet Han, ona: ‘Paşa, bu hatayı ikinci kez işlersen sadece vezirliği değil, başını da alırım! Devlet-i Al-i Osmaniye ancak dürüst, liyakatli ve bilgili kişilerin omuzlarında yükselebilir’ demiştir. Peki bugün nasılız? Tamam, kimsenin başını alın demiyoruz. Fakat kurumlarımızı babasının malı gibi görerek, devletin emanetine hıyanet edenleri de görün artık! İşte buradan anlaşılıyor ki liyakatin ve ehliyetin ecdadımızdan bu tarafa ne kadar çok önem arz ettiğini görmekteyiz ama bu ülkede bir sendika yıllarca çekirdek çitler gibi kul hakkı yedi” diye konuştu.

Bir sendikanın genel başkanının, ‘Kamu yönetiminde kariyer ve liyakat sistemi kurulmalı’ şeklindeki sözlerini değerlendiren Geylan, "O sendikanın başkanı, yönetici atamalarında liyakat ve adalete vurgu yaparak, Milli Eğitim Bakanlığı’na çağrıda bulunuyor. Sayın sendika başkanının yönetici atamalarında liyakat ve ehliyet çağrısı yapmasından elbette memnun olduk ama samimiyetini göstermesi anlamında eğitim çalışanlarına şunu demesi gerekir: ‘Ey eğitim çalışanları, sizlerden özür diliyoruz! Hakkınızı bize helal edin. 15 yıldır yönetici görevlendirmelerinde, tayinlerde hakkınızı yedik. Sırf bizim yandaşımız olduğu için hak etmediği halde kişileri göreve getirdik. Mülakat komisyonlarında olmadık tezgahlar kurduk, çatır çatır kul hakkı yedik. Sizlerden özür diliyoruz. Allah bizi affetsin.’ Sendika başkanının öncelikle bunları söylemesi gerekir ki, bugün yaptığı liyakat çağrısının bir anlamı olsun. Keşke sözlerinde samimi olsalar!” şeklinde konuştu.

"Bu sendika, ‘Elimizdekini kaybedeceğiz’ kaygısını mı yaşıyor?"

Bu sendikanın önümüzdeki günlerde yayınlanacak olan Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği ile Milli Eğitim Bakanlığı Personelinin Görevde Yükselme, Unvan Değişikliği ve Yer Değiştirme Suretiyle Atanması Hakkında Yönetmelik ile ilgili kaygı yaşadıkları için bugün liyakat vurgusu yaptığını söyleyen Geylan, şöyle konuştu:

“Bilindiği Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk geçtiğimiz yıl yönetici seçiminin yazılı sınavla olacağını söylemiş, bunun üzerine bugün liyakat çağrısı yapan sendikanın bir kısım yöneticileri, o gün ‘Mevcut yöneticiler üzerinde yapacağınız tasarruf, aşil tendonumuzu kesmektir’ demişlerdi. Dolayısıyla geçmiş tecrübelerimize dayanarak soruyorum: Bu sendika, önümüzdeki günlerde yayınlanacak olan Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği ile Milli Eğitim Bakanlığı Personelinin Görevde Yükselme, Unvan Değişikliği ve Yer Değiştirme Suretiyle Atanması Hakkında Yönetmelik ile ilgili acaba bir kaygı mı yaşıyor? ‘Elimizdekini kaybedeceğiz’ endişesi mi hâkim? Tabi her sendika Türk Eğitim-Sen gibi düşünüp, hareket edemez. Biz sahada dinamik sendikacılık yapıyoruz. Ama birileri bunun aksini yapıyor. Bu nedenle de o makamları aşil tendonu olarak görüyor. Eğer mevziler elimizden giderse ayakta duramayız’ diye düşünüyorlar. Buradan çok net ifade edeyim: korkunun ecele faydası yok!”

Ülkemizi 15 Temmuz ihanetine götüren temel nedenlerin başında kamusal alanın liyakat ve ehliyet esasına göre değil, mensubiyetler üzerinden tanzim hatta tahsis edilmiş olmasının geldiğini bildiren Geylan, “Bunun bedelini 251 canımızı yitirerek ödedik. Diliyoruz ki, devlet aklı artık bundan tecrübe edinmiştir. Kamu kurumlarının yeniden mensubiyetler üzerinden değil; liyakat, donanım, yetkinlik üzerinden ve adaletle tanzim edilmesini sağlamak lazım” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı’nın ek gösterge ile ilgili ifadesinin, Sayın Erdoğan’ın iktidar partisine bir talimatı olarak kabul edilmesini bekliyoruz. Cumhurbaşkanı’nın ek gösterge sözü ile ilgili bir soruya verdiği cevapta, “Verdiğimiz söz ne ise tutarız” dediğini hatırlatan Geylan, "Bir devlet yöneticisinin ulu orta laf söylemesi beklenemez. Dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanı bir konuda açıklama yapmış ise, bunu mutlaka çalışma programında düzenlenmiştir ki, bu sözü sarf etmiştir. Bu ifadenin, Sayın Erdoğan’ın iktidar partisine bir talimatı olarak kabul edilmesini bekliyoruz. TBMM, iki yıldır havada bırakılan sözün gereğini yerine getirmelidir” dedi.

Geylan ayrıca tüm kamu çalışanlarının ek göstergelerinin yükseltilmesi ve ek göstergeden yararlanamayan yardımcı hizmetler sınıfının ek göstergeden yararlandırılması taleplerini de yineleyerek, “Türkiye Kamu-Sen’in hazırladığı tasarı da halen TBMM’de hazır beklemektedir. Tüm milletvekillerine çağrımızdır: Gelin, tüm kamu çalışanlarının beklentisini karşılayacak ek gösterge düzenlemesini el birliği ile hayata geçirin. İktidar partisine de TBMM’ye de yakışan budur” değerlendirmesini yaptı.