Türk Eğitim-Sen Genel Merkezi, 2. Maarif Kongresi kapsamında yapılan çalıştayları devam ediyor.

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. M. Öcal Oğuz, Genel Başkan Yardımcısı, Cengiz Kocakaplan ile alanında uzman akademisyenlerin katıldığı Çalıştayların Ortak Açılış Oturumu, pandemi koşullarına uygun olarak gerçekleştirildi. Oturumunun ardından Temel Eğitim Politikalarına Genel Bakış konulu panel gerçekleştirildi. Panelin oturum başkanlığını Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Yıldız yaparken, Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayati Akyol ve Bursa Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selahattin Turan da panelist olarak görüşlerini ifade etti.

“Maarif Kongresi’ni düzenleyecek olmanın haklı gururunu yaşıyoruz”

Alınan kararların hem eğitimde vizyon hem de önerilerin eğitime destek verdiğine dikkat çeken Genel Başkan Geylan, “Türk Eğitim-Sen olarak 2. Maarif Kongresi’ni düzenleyecek olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. 2. Maarif Kongresi kapsamında düzenlenen bu çalıştaylarımızda dile getirilen görüşler, alınan kararlar hem eğitimde vizyon ortaya koyuyor hem de Türkiye sevdalısı eğitimcilerimizin önerileri ile desteklenerek eğitim hayatımıza ışık tutuyor. Bu minvalde çalıştaylarımıza katkı sunan bilim insanlarına teşekkür ediyorum” değerlendirmesinde bulundu.

“Üstün yetenekli çocukların eğitimi güvenlik meselesidir”

Özel eğitimle ilgili önemli açıklamalar yapan Geylan, özel eğitime, özel ilgiye ve özel yönlendirmeye ihtiyaç duyan bireylere yönelik hizmetlerin, sosyal devlet olmanın gereği olduğunu belirtti. Üstün yetenekli çocukların toplumdaki oranının yüzde 2 olduğunu kaydeden Geylan, “Bu çok ciddi bir potansiyeldir. Devlet nasıl ki yer altındaki altın madenlerini ya da diğer değerli madenleri çıkarmak için enerji ve emek harcıyorsa, tüm potansiyelini verimli hale getirmek amacıyla varını yoğunu seferber ediyorsa, üstün yetenekli çocukları da en üst düzeyde eğitmek ve onları toplumun hizmetine sunmak için gayret göstermek zorundadır. Maalesef üstün yetenekli çocukların eğitimi yıllarca başta FETÖ olmak üzere çok uluslu küresel organizasyonların esaretine mahkûm edildi. Dolayısıyla özel eğitime yapılacak yatırım doğrudan milli güvenlik meselesidir ve devlet politikası olarak yürütülmelidir” diye konuştu.

“Okul öncesi dahil olmak üzere eğitimin tüm kademelerinde rehberlik hizmetini sunacak yeterli sayıda kadro tahsis edilmelidir”

Talip Geylan, eğitimde yönlendirmenin temel unsurunun, psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri olduğunu ve ülkemizde birçok okulda rehberlik hizmetinin yetersiz olduğuna dikkat çekerek ,“Ülkemiz her alanda sıçrama yapmak istiyorsa, rehberlik hizmetlerinde ‘-mış’ gibi yapmamalı, okul öncesi dahil olmak üzere eğitimin tüm kademelerinde rehberlik hizmetini sunacak yeterli sayıda kadro tahsis edilmelidir” şeklinde konuştu.

“Formasyon belgesi bulunmayan, başka kaygılar taşıyan kişi ve kuruluşlar okullarda olmamalıdır”

MEB’in çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla birtakım protokoller imzalayarak değerler eğitimi adı altında pedagojik formasyon belgesi bulunmayan, öğretmenlik mesleğini ifa etmeyen kişilerin okullara sokulduğunu ifade eden Geylan, “Milli Eğitim Bakanlığının değerler eğitimi ile ilgili kaygılı ve gayretkeş olmasını destekliyoruz ama bakanlık bunu sadece öğretmenler eliyle yapmalıdır. Zira ülkemiz 15 Temmuz felaketi yaşamıştı. Bu felaketin temel nedenlerinin başında kamusal alanın mensubiyetler üzerinden tanzim edilmiş olması geliyordu. Bu ülkenin artık yeni 15 Temmuzlar yaşama lüksü yoktur. Bu neden ile rehberlik hizmeti ya da değerler eğitimi adı altında nereden beslendiği belli olmayan, formasyon belgesi bulunmayan, başka kaygılar taşıyan kişi ve kuruluşlar okullarda olmamalıdır. Değerler eğitimi sadece devlete sadakat gösteren, başka kaygılarla bezenmemiş öğretmenlerimiz tarafından vermelidir” açıklamasında bulundu.

“Tüm eğitim çalışanlarımızı aşılamalıyız”

Yüz yüze eğitime devam edilmesi açısından Sağlık Bakanlığına tüm eğitim çalışanlarının aşılanması konusunda çağrıda bulunan Geylan, “Öğretmenleri Covid-19 riskinden korumamız toplum sağlığını korumak anlamına gelecektir. Dolayısıyla tüm eğitim çalışanlarımızı aşılamalıyız” ifadelerini kullandı.

Genel Başkan Talip Geylan’ın ardından UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı M. Öcal Oğuz bir konuşma yaptı. UNESCO’nun beş temel sektörde bilgi ürettiği bir sistemle çalıştığını ifade eden Tükiye Milli Komisyon Başkanı Oğuz, şunları kaydetti:

“Bu beş sektör; eğitim, doğa bilimleri, sosyal ve beşeri bilimler, kültür ile bilgi iletişim adını taşıyor. Beş alanın sağlıklı yürüyebilmesi için birinci sırada yer alan ‘herkes için eğitim’ ile başlayan süreçte önemli bir noktaya gelindi. Yani temel eğitim dünyada büyük oranda insanlara verildi. Bu; okur-yazarlık, kültürel farkındalık oranının yükseltilmesi ve nihayetinde çevreyle sağlıklı diyalog kurabilen insanların oluşturulması anlamına geliyor. Ama artık sadece okur-yazarlık düzeyinde bir temel eğitim programı mümkün değil. Çünkü yetişkinlik çağı gittikçe aşağıya doğru inmektedir. İnsanlar mesleki tercihlerini, mesleki yönlendirmelerini daha erken dönemde yapmaya başlıyorlar. Dolayısı ile temel eğitimin bu yönü çok önemlidir. Temel eğitim politikalarının konuşulacağı bu çalıştayda, UNESCO’nun büyük bir deneyim havuzu bulunmaktadır. Meslektaşlarımızın, bilim insanlarının bu deneyimden yararlanmasının faydalı olacağını düşüyorum” değerlendirmesinde bulundu.

Ayrıca, 2 Nisan tarihinin Otizm Farkındalık Günü olduğunu ve çalıştayın bugüne denk gelmesinin anlamlı olduğunu belirten Oğuz, “Toprağın, taşın yüzlerce metre altındaki cevheri çıkarmak için harcadığımız kaynağın, enerjinin, paranın ne kadar fazla olduğunu, altının da ne kadar değerli olduğunu biliyoruz. Ama insan potansiyelimiz çok daha değerlidir. Dolayısı ile temel yatırım insana yapılmalıdır. Özel eğitim hem üstün zekâlılar hem de yardıma ihtiyaç duyan çocuklarımız noktasında UNESCO’nun birçok programıyla da örtüşmektedir” ifadelerine yer verdi.

Ayrıca, çocuklarımızın, gençlerimizin rehberlik hizmetine ihtiyaç duyduğunu, dünyada psikolojik sorunlar yaşayan ve ilaç kullanan çocuk sayısının artışına dikkat çeken TMK Başkanı Oğuz, özellikle dünyanın gelişmiş kentlerinde ve toplumlarında psikolojik sorunları aşamayan çocukların ailelerine ve toplumlarına verdikleri zararları basın yoluyla öğrenildiğini, kriminal suçlarla ilgili olarak unsurlar giderek arttığına vurgu yaptı. Bu bakımdan da sağlıklı bireyler yetiştirmenin rehberlik ve psikolojik danışmanlık çalışmaları açısından önem vermesi gerektiğini vurguladı.