Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Ankara Genç İşadamları Derneği’nin (ANGİAD) yönetim kurulu toplantısına katıldı.

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir ve Yönetim Kurulu Üyeleri, katıldıkları Ankara Genç İşadamları Derneği’nin (ANGİAD) yönetim kurulu toplantısında gündemdeki ekonomik gelişmeler ve sanayi kuruluşlarında çalışan personelin Covid-19 aşılanması konusu ele alındı. ASO Başkanı Nurettin Özdebir yaptığı açıklamada, ANGİAD’ın çalışmalarını takdirle izlediğini belirtti ve Ankara’nın kalkınması birlik ve beraberliği toplumsal bütünlüğü ve Ankara’nın değer kazanmasında yapmış oldukları çalışmalardan dolayı tebrik etti.

Türkiye’nin hedeflerine ulaşabilmesi için nitelikli bir üretim yapısını oluşturması gerektiğini belirten Özdebir, “Ülkeye giren dövizle çıkan döviz arasındaki negatif farkı sıfırlamamız bunu pozitife çevirmemiz lazım. Onu çeviremediğimiz taktirde başkalarının eline her zaman muhtaç olduğumuz için her türlü manipülasyona açık hale geliyoruz. Bunun sonucunu da kurlarda faizlerde görüyoruz. Ancak unutmamamız gereken bir şe var ki, bu cari açığı aslında 84 milyon Türkiye vatandaşının tek tek tercihleri oluşturuyor. En büyük dövizi bireyler olarak bizler harcıyoruz ve hak etmediğimiz bir lüksü yaşıyoruz. Bu anlamda herkesin harcamalarını yaparken yerli ve milli ürünleri kullanması son derece önemli” dedi.

Artan girdi maliyetlerinin üretici enflasyonu üzerinde etkilerinden dolayı ÜFE ile TÜFE arasındaki makasın giderek açılmasının üreticinin üzerinde baskı oluşturduğunu dile getiren Özdebir, şöyle devam etti:

“Üretici fiyatlarındaki enflasyonun teorik olarak birbirine yakın hatta eşit olması gerekmektedir. Bu baskı nedeni ile üreticiler üstlenmiş oldukları yükü aşağı tarafa aktaramamışlar. ÜFE yüzde 45.52, TÜFE yüzde 19.25 ben ona stoktaki enflasyon diyorum. Bu stoktaki enflasyon eğer sanayinin ilerideki fiyatlarında bir gerileme olmazsa tüketiciye eninde sonunda aktarılmak zorunda olan bir enflasyon. Tüketicilerin enflasyonu konusunda nasıl siyasiler hassas ise üreticinin enflasyonu içinde hassas olurlarsa tüketici enflasyonu da otomatik olarak düşer. Bu konunun en az tüketici fiyatlarındaki enflasyon kadar, denetim mekanizmamızın da incelemesinde takip edilmesinde önem var. Fırsat bu fırsat deyip manipüle eden fırsatçılarında olduğunun haberlerini alıyoruz.”

KDV sisteminin üreticiyi cezalandıracak şekilde adeta "üretmeme vergisi" şeklinde düzenlendiğini belirten Özdebir, "Araştırma yaptık. Dünyada KDV’yi bizim gibi uygulayan bir ülke daha var o da Çin. Ama Çin’in ekonomisi bizden çok farklı. KDV ödemez ise bile başka yerlerden sübvanse ediyor. Ancak benim kaynaklarım %45 enflasyonla yani negatif %45 faizle paraları orada bekletiyor. Başka ülkelerde imalatçının-üreticinin sırtında kalan KDV bazılarında bir ay, bazılarında üç ay ama en fazla bir yıl içerisinde nakit olarak ödeniyor. Bizim de böyle bir sistemi geliştirmemiz lazım veya bunun yerine çarpan etkisi ile daha fazla katma değer oluşturabileceğini düşündüğüm önerimiz olan maliye parası dediğimiz uygulanmanın da büyük faydası olacağına inanıyorum" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın faizlerin yüksekliğine ilişkin eleştirilerini de hatırlatan Özdebir, "Ama faizler yüksek diye enflasyonun yüksekliği, tek başına Merkez Bankası Başkanı’nın çırpınarak yapabileceği bir şey değil. Hazinenin de Maliyenin de ciddi anlamda bu taşın altına elini sokması gerekmektedir" ifadelerine yer verdi.

Üretimi sürdürülebilir kılmak için Covid19 salgını ile ilgili alınması gereken tedbirler hakkında açıklamalarda da bulunan Özdebir sözlerine şöyle devam etti: “Bizler işveren olarak iş yerinin ve orada çalışan elamanların sağlığını korumak zorundayız. Nasıl iş kazasından sorumlu oluyorsak, tıpkı bunun gibi işyerlerinde yaşanacak bulaşlardan da sorumlu tutulabiliriz. Ancak bu mecburiyet hukuken bizim sırtımızda bir yük haline geldi. Ama diğer taraftan bakıldığında ülkemizde çalışanlarımızın aşı olmasıyla ilgili bir zorunlulukları yok. İşyerlerinde haftada bir kere test yaptırılması ve negatif olduğunu belgelendirmesi şartı var. Yani bu konuda toplumun sağlığı kadar işyerlerinin sağlığı huzuru da oldukça önemli. Ben bütün mesai arkadaşlarıma birlikte çalıştığımız insanlara iş dünyasında herkesin hiç gecikmeden hemen derhal aşı olup güvende olmalarını tavsiye ediyorum. Bu konuda siyasi iradenin de daha sıkı tedbirler almasını, bizim elimizi de rahatlatmasını istiyoruz. Biz Ankara Sanayi Odası olarak toplumsal duyarlılığı artırmak amacıyla hizmet binamıza ‘Aşı Ol Güvende Ol’ sloganıyla 135 metre karelik dev pankart astık ve 5000 adet afiş hazırlayarak OSB’ler de yer alan firmalara dağıttık” dedi.