İSTANBUL,() – Brexit'in oldukça komplike bir süreç olduğunu, çok fazla değişken bulunduğunu söyleyen İngiltere Ankara Büyükelçisi Dominick Chilcott, serbest ticaret anlaşmasının (STA) iki ülke arasında mümkün olduğunca çabuk imzalanması ve bunun da iki hükümetin siyasi iradesine bağlı olduğunu söyledi.

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) tarafından hazırlanan Brexit 'Türkiye-Birleşik Krallık- AB İlişkilerinde Siyasi ve Ekonomik Riskler ve Fırsatlar' raporu açıklandı. Raporda Türkiye’nin Brexit sürecinde alternatif senaryolar dahilinde karşılaşacağı riskler ve fırsatlar ortaya konuldu. Türkiye’nin en kısa zamanda İngiltere ile bir Serbest Ticaret Anlaşması (STA) imzalaması gerektiği ve Gümrük Birliği anlaşmalarına dahil olması gerektiği vurgulandı.

Türkiye- İngiltere İş Konseyi Brexit Sürecinde Türkiye: Riskler ve Fırsatlar Semineri’ne T.C. Dışişleri Bakanlığı Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakçı, İngiltere Ankara Büyükelçisi Dominick Chilcott, İngiltere İstanbul Başkonsolosu Judith Slater, DEİK Türkiye İngiltere İş Konseyi Başkanı Remzi Gür, T.C. Ticaret Bakanlığı, AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Elif Gürsoy, Aston Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yaprak Gürsoy ve Ford Motor Avrupa Kamu İlişkileri Direktörü Nicola Walker katılım sağladı.

"BREXİT KENDİNİ OTOMATİK OLARAK ORTADAN KALDIRIYOR"

Brexit’in 2016 yılında yapılan referandumun popülizmin, aşırı sağın yükselişinin, işsizliğin, göç dalgasının ve güvenlik tehditlerinin altında gerçekleştiğine dikkati çeken T.C. Dışişleri Bakanlığı Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Faruk Kaymakçı, “Bugün 2019'da Birleşik Krallık bir şekilde AB'den çıkacaksa o tarihten bu yana referandumda oy kullanan ve yaşamını yitirenleri çıkarırsanız ve hiçbir yeni seçmen eklemezseniz aslında Brexit kendini otomatik olarak ortadan kaldırıyor. Bugün itibarıyla yüzde 60'a kadar Birleşik Kralık'ın AB'de kalmasını düşünen bir kitle var" dedi. Birleşik Krallık'ın bir şekilde referandum meselesini çözmesi gerektiğini ve ikinci bir referandumun iyi fikir olabileceğini söyleyen Kaymakçı, “Brexit, hem AB'nin hem bana göre Birleşik Krallık'ın hem de Türkiye'nin zararına. Umarım önümüzdeki günlerde bu konuda herkesin yararına olacak adımlar atılır” şeklinde konuştu.

Başından beri Brexit'in gerçekleşmesine ihtimal vermeyenlerden olduğunu ancak özellikle son 3-4 aydır yaşanan gelişmelerden sonra Brexit'in gerçekleşme ihtimalinin arttığını belirten Kaymakçı, "Yine de hala gerçekleşmez diye düşünüyorum ama bir taraftan da gerçekleşme ihtimali giderek artıyor, 4 ertelemeden sonra. 31 Ekim 2019'da gerçekleşmezse 31 Ocak 2020'ye kadar uzama söz konusu olabilir. Bu süreçte belki de daha farklı çözümler olur." diye konuştu. Kaymakçı, Birleşik Krallık'taki muhataplarıyla Brexit konusunda başından beri irtibatta olduklarını ve diyalog gurupları oluşturulduğunu söyledi. 

"ANLAŞMALI BREXİT DURUMUNDA TÜRKİYE İLE STA İMZALANABİLİR"

Etkinliğin açılışında konuşan İngiltere Ankara Büyükelçisi Dominick Chilcott ise uzun dönemde İngiltere ve Türkiye'nin ilişkilerinin iyi olacağını, kısa dönemin biraz çalkantılı geçebileceğini ifade etti. Brexit'in iki ülke ilişkilerini belirleyecek 3 ana faktör olduğunu vurgulayan Chilcott, “Eğer sert bir Brexit meydana gelirse bazı önemli hukuki ve idari zorluklar var önümüzde" dedi.

Chilcott, Brexit'in oldukça komplike bir süreç olduğunu, çok fazla değişken bulunduğunu söyledi ve ekledi:

“Kimse bu sorunun nasıl çözüleceğini ve ne kadar süreceğini bilmiyor. Belki genel bir seçim de yapılabilir bu sonbaharda, belki de olmayabilir. Anlaşmalı Brexit durumunda bir geçiş dönemi olacak. Bu dönemde AB ile işler olduğu gibi devam edecek ve Türkiye ile İngiltere'nin arasında da buna paralel olarak bir serbest ticaret anlaşması (STA) imzalanabilecek.”

STA'nın iki ülke arasında mümkün olduğunca çabuk imzalanması gerektiğini, bunun iki hükümetin siyasi iradesine de bağlı olduğunu vurgulayan Chilcott, Brexit sonrası Türkiye ile ilişkilerin İngiltere için en önemli ilişkilerden biri olacağını dile getirerek, “Hangi hükümet iktidarda olursa olsun birbirine önem verme hissi devam edecek ve artacaktır. İkisi de etkili ülkeler... AB komşusu bir ülke olarak nasıl yaşayacağız, AB'ye ne kadar uyumlanıp ne kadar bağımsız kalacağız... Bunlar ortak büyük sorularımız” ifadelerini kullandı.

“BREXİT SENARYOLARINA KARŞI HAZIRLIKLI OLMALIYIZ”

Seminerin açılışında konuşan DEİK Türkiye İngiltere İş Konseyi Başkanı Remzi Gür, Brexit ile gelen büyük değişim çerçevesinde Türkiye ve İngiltere arasındaki ekonomik ilişkilerin artık daha farklı bir perspektifle değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

İş dünyasına uyarıda bulunan Remzi Gür, “İş dünyası olarak yaşanabilecek her türlü Brexit senaryosuna karşı hazırlıklı olmalıyız. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, anlaşmasız Brexit senaryosunda iki ülke arasındaki ticaretin 3 milyar dolar Türkiye aleyhinde etkileneceğini açıklamıştı. İki ülke arasında dengeli bir ekonominin sürdürülerek geliştirilmesi ve potansiyel iş birliği alanlarının belirlenmesi, büyük önem taşıyor. Bu kapsamda İngiltere’nin seçtiği yol olan Brexit’te hem hükümet hem özel sektör hem de sivil toplum kuruluşu boyutunda yer almamız önemli. Öte yandan Brexit, diğer ülkelerle ilişkileri derinleştirmek için de ciddi fırsatlar sağlayacak. Bu sebeplerle Brexit konusu İngiltere’nin olduğu gibi iş konseyimizin ve ülkemizin önemli gündem maddelerinden birisidir” dedi.

“AB’Yİ KARŞIMIZA ALACAK BİR TAVIRDA BULUNAMAYIZ”

İngiltere İstanbul Başkonsolosu Judith Slater, “Son iki sene içinde ne kadar yol alabileceğimizi görmek hedefiyle 6 resmi toplantı ve birçok farklı görüşmeler yaptık. Biz hala Avrupa Birliği üyesiyiz. Avrupa Birliği üyesi olduğumuz için ‘Samimi iş birliği vazifesi’ kuralına bağlıyız. Çıkma sürecinden sonra o vazifesinin altında olmasak bile, ticari ve siyasi bağlamda Avrupa Birliği’ni karşımıza alacak bir tavırda bulunamayız. Türkiye de ticaret birliği üyeliği yüzünden kısıtlanıyor. Ticaret birliği orantısız ilerliyor ve Türkiye, birliği kalkındırma çabası içinde. Biz de bu süreçte destek oluyoruz. Şu anki haliyle bir sürü kısıtlamalar var ve kısıtlamalar altında çalışıyoruz. Odağımız daha fazla bir anlaşmanın olmayacağı bir senaryoya kaymış durumda. Ülkelerimizin böyle bir durumda ilişkilerinin zarar görmesini istemeyiz. Dolayısıyla, bu kısıtlamalar altında çalışma yolları arıyoruz” dedi.

“TÜRKİYE’NİN BİZE SESİNİ DUYURMASI ÖNEMLİ”

Judith Slater, sözlerini şöyle noktaladı:

“Grup olarak zararı en düşüğe indirmek gayretindeyiz. Aynı zamanda şuna değinmek istiyorum. Onca yıl içerisinde İngiltere'nin ticaret politikası konularında uzman konumunda çok güçlü bir kadrosu olamadı. Avrupa Birliği bunları bizim için yapıyordu zaten. Dolayısıyla, son birkaç sene içerisinde ticaret politikası hakkında hızlı bir şekilde uzmanlaşmak durumunda kaldık. Hükümetin bu duruma kaynak yatırmasını gerektiğini anlamasına rağmen, maalesef sadece para ile çözülecek bir durum değil. Aynı zamanda uzmanlık da gerekiyor. Bu iki ihtiyacın arasında öncellik belirlemek bir hayli zor olabiliyor. Ülkelerimizin ticaret bakanları aktif görüşmeler içerisindeler. Bu durumda Türkiye'nin sesini bizlere duyurabilmesi çok önemli. Herkes şu anda serbest ticaret talebinde bulunuyor, herkes istiyor.”