AB, salgınla mücadelede üye ülkelerin ekipman ihtiyaçlarının yüzde 90’nını finanse ederken, Avrupa Yatırım Bankası ise üye ülkelere destek kapsamında 350 milyar euro dağıttı. Avrupa Birliği uzmanı Prof. Dr. Ayşegül Akbay konu hakkında değerlendirmelerde bulundu.

COVID-19 salgını dünya ekonomilerini derinden etkiledi. 2020 yılı için resesyon sinyalleri verilirken üretimdeki aksamalar Gayri Safi Yurtiçi Hasıla rakamlarında da düşüşe neden oldu. Salgının etkilerini azaltmak için her ülke harekete geçerken yeterli finansal büyüklüğe sahip olmayan ülkeler özellikle FED ve IMF desteklerine başvuruda bulundu. Özellikle Avrupa Birliği (AB) gibi ulus üstü yapıların kriz süreçlerinde üyelerine güç kattığını belirten Ankara Özel Natomed Hastanesi Başhekimi ve Avrupa Birliği uzmanı Prof. Dr. Ayşegül Akbay, ’’COVID-19 salgın sürecinde Avrupa Birliği liderleri ve kurumlarına yönelik eleştiriler daha çok ön plana çıkmış gibi görünse de, salgın ile mücadelede bir kere daha ekonomik gücünü ve başarısını kanıtladı’’ dedi.

’’Türkiye için Avrupa Birliği ideali devam etmeli’’

COVID-19 sürecinde Avrupa Birliği’nin oynadığı role ilişkin açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Ayşegül Akbay, ’’Salgın sürecinin AB ülkelerine başlıca etkileri bireysel özgürlükler ve ekonomi alanında oldu. Bilindiği üzere Avrupa Birliği’nin ‘yerindelik’ prensibine göre, birlik sağlık yönetimi ve politikaları konusunda yani okul kapatma, karantina vb. eylemlerde, üye ülkelerin içişlerine karışmıyor. Ancak, süreç boyunca epidemiye hazırlık, ekipman temini ve ekonomik fonlar ile aşı çabaları doğrultusunda bilimsel işbirliği için Avrupa Birliği aktif rol aldı. Coronabondları ve sınır kapatma süreçlerinde demokratik mekanizmalar gereği çeşitli önerme ve tartışmalar çıkmış olsa da, Avrupa Birliği, üye ülkelere ekipman finansmanının yüzde 90’ını ve Avrupa Yatırım Bankası üzerinden 350 milyar euronun üye ülkelere dağıtılmasını başardı’’ dedi.

Türkiye’nin AB idealinin devam etmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Akbay, ’’COVID-19 salgın süreci bize bir kere daha gösterdi ki, Avrupa konusunda kritik ve karamsar olanlar birliğin işleyişini daha iyi anlamaya çalışmalıyız. Ülkemizin durma noktasındaki tam üyelik sürecine yeniden boyut kazandırılmalı ve AB’ye üye olmaktan asla vazgeçmemeliyiz. Bugün, Türkiye, Avrupa Birliği’ne üye ülkeler arasında olmuş olsaydı, bu ekonomik avantajlardan payını almakla kalmayacak, salgınla uluslararası mücadelede de daha etkin bir rol alabilecekti’’ şeklinde konuştu.