İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Yetiştiricilik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet Adem Tekinay, 2014 yılında 87 ülkeye 116 bin ton su ürünü ihraç edip ülkeye 692 milyon dolar döviz kazandırılmasına rağmen Türkiye’de balık kültürünün ‘ekmek arası balık’ kavramına sıkışıp kaldığını söyledi.
Su ürünleri sektörü büyüme hacmini artırmaya devam ediyor. Son TÜİK verilerine göre, yüzde 10 büyüyen balık yetiştiriciliği, gıda sektörüyle kıyaslandığında en hızlı büyüyen sektör olmasıyla göze çarpıyor. Avrupa sofralarının baş tacı olan balığın Türkiye sofralarında istenilen yerini bir türlü alamamasını değerlendiren İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Yetiştiricilik Bölümü Başkanı Prof.Dr. Ahmet Adem Tekinay, bizdeki balık kültürünün ‘ekmek arası balık’ kavramına sıkışıp kaldığını ve bu anlayışı değiştirmek zorunda olduğumuzu söyledi.
“BALIKTAN 692 MİLYON DOLAR KAZANDIK”
Prof.Dr. Tekinay, "1990’larda 20-30 bin ton olan yetiştiricilik üretimimiz bugün 230 bin tona çıktı. Bu artışta son yıllardaki ihracat atağımız en önemli nedendir" dedi. Dünyanın dört bir yanına balık ihraç eder olduğumuzu anlatan Tekinay, şunları söyledi: "2014 yılında 87 ülkeye 116 bin ton su ürünü ihraç edip ülkeye 692 milyon dolar döviz kazandırdık. Dünyada tanınırlığı artan bir sektör haline geldik. Ancak, tüketimde AB ortalaması 20-25 kilo iken ülkemizde hâla 7-8 kilo civarında seyrediyor. Özellikle gençlerimize balık tüketim alışkanlığının kazandırılması önem arz etmektedir. Toplumumuzun balık tüketim anlayışını geliştirmek için çeşitli kampanyalara ihtiyaç var. Bu bağlamda Su Ürünleri Tanıtım Grubu’nun gerçekleştirdiği kamu spotu ve afiş çalışmalarını çok başarılı ve yerinde buluyoruz, tebrik ediyoruz.”
“KOKUSUNDAN DOLAYI TERCİH EDİLMİYOR”
Türk halkının daha çok kırmızı et ve tavuk eti tercih eden bir beslenme alışkanlığına sahip olduğunu söyleyen Prof.Dr. Tekinay, genellikle kıyı bölgelerde balığın tercih edildiğini belirtti. Kokusundan dolayı pişirmekten çekinen ev hanımlarının imdadına sayıları artan balık pişiricilerin yetiştiğini de hatırlatan Prof.Dr. Tekinay, “Hamsi, sardalyenin çok olduğu zaman ucuz olduğu için tüketim bir nebze artıyor. Ama yeterli değil. Krizle boğuşan komşumuz Yunanistan’a baktığımızda kişi başına düşen balık tüketimi 20 kilo. Hâla balık tüketen bir ülke değiliz. Oysa bugün 1 kilo et fiyatına 3-4 kilo balık alınabilmektedir” ifadelerini kullandı.
“SAĞLIĞA YAPILAN HARCAMAMIZ DÜŞER”
Balık tüketiminin, ‘ekmek arası balık’ kavramında sıkışıp kaldığını belirten Prof. Dr. Tekinay, balığın sağlığa olan faydalarını sıraladı. Balık tüketiminin artmasıyla birlikte sağlık sorunlarının da azalacağını kaydeden Prof. Dr. Tekinay, sözlerine şöyle devam etti: “Balığın sağlığa olan yararları saymakla bitmiyor. Balık bağışıklık sistemini güçlendirir. Kemik ve diş sağlığında önemli olan D vitaminin karşılanmasında yine balık tüketimi önem kazanmaktadır. Ülkemizde oldukça sık görülen kalp-damar hastalıkları, şeker hastalığı ve kanser gibi pek çok hastalıktan korunmada önemli sağlık etkilerine sahiptir. Özellikle de kansere yakalanma riskini azaltıcı etkisiyle ilgili her gün yeni bir bilgi öğreniyoruz. Balık tüketime Avrupa’daki gibi önem verirsek sağlığa yapılan harcamalarımız da düşer. Bu olumlu etkilerin sağlanabilmesi için çocuklar, yaşlılar, kadınlar, gençler herkes haftada en az iki kez (300 gr) balık yemelidir.”
TANITIMLARA ÖĞRENCİ KATKISI ÖNERİSİ
Prof. Dr. Tekinay, özellikle alışveriş merkezlerindeki balık reyonlarında Su Ürünleri Fakültesi öğrencilerinin hafta sonlarında görevlendirilip vatandaşlara balık tüketiminin faydalarını anlatmalarının önemli bir tanıtım metodu olabileceğini belirtti.