Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ali Rıza Alaboyun, 6’ncı İstanbul Finans Zirvesi’ne (IFS) katıldı. Başbakan Yardımcısı Yılmaz, ülkede iyi bir bankacılık sisteminin olduğunu belirterek, “2010-2014 yılları arası ortalama büyüme yüzde 5,5’tir” dedi.
Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Hilton Otel’de düzenlenen 6. İstanbul Finans Zirvesi’ne katıldı. Zirveye Yılmaz’ın yanı sıra Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ali Rıza Alaboyun, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi ve Borsa İstanbul (BİST) CEO’su Tuncay Dinç de katıldı. Zirvede bir açılış konuşması yapan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ali Rıza Alaboyun, “Ülkemiz, başarılı ekonomik büyümesini devam ettirerek Cumhuriyetimizin 100. yılında 2 trilyon ABD doları milli gelirle dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmeyi ve kişi başına düşen milli gelirimizi 25 bin ABD Doları seviyelerine çıkarmayı hedeflemektedir. Mevcut konjonktür göz önüne alındığında bu hedeflere ulaşmamız için bir dizi yapısal reformlara daha ihtiyaç duyulmaktadır. Son zamanlarda Türkiye ekonomisinde yenilenme ihtiyacı sıklıkla dile getirilen bir husus olmuştur. Özellikle de ithal edilen ürünlerin ülke içerisinde üretilmesi, ihracat içerisindeki yüksek teknolojik ürünlerin payının artırılması, ekonomideki kırılganlığın en önemli sebebi olan tasarruf yetersizliği gibi konularda çok ciddi çalışmalar yapılmıştır. Ancak böylesi yapısal reformların güçlü bir şekilde hayata geçirilmesi için siyasi istikrarın yeniden sağlanması gerekmektedir” dedi.
“ÜLKEMİZDE İYİ BİR BANKACILIK SİSTEMİMİZ VAR”
Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz ise, “Türkiye 2001 krizinden sonra çok önemli reformları hayata geçirdik. Bir taraftan Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakerelerini başlattık. Birçok alanda AB standartlarını ülkemize taşımaya başladık. Diğer taraftan makroekonomik alanda çok önemli gelişmeler sağlandı. En önemli unsurlardan 1 tanesi de, para politikamız ve bankacılık sistemimizdir. Finansal mimarimiz bu alanda Türkiye önemli adımlar attı. Merkez Bankası’nın bağımsızlığımı pekiştirdi. Diğer yandan bankacılık sisteminde etkili düzenlemeler gerçekleştirerek, bankalarımızın riskini azaltmış oldu. Nitekim bu küresel krizde bankalarımız teorik olarak değil, fiili olarak bir stres testinden geçti ve dayanıklılıklarını ortaya koymuş oldular. Bu elbette rastgele olmadı. Türkiye’nin uzun bir süredir yaptığı düzenlemeler, iyi bir gözetim çerçevesi ve bunun sonuçlarını görmüş olduk. Bugün de çok şükür bankalarımızın sermayeleri oldukça iyi durumdadır. İyi işleyen bir bankacılık sistemimiz var. Bu da Türkiye’nin küresel krizin yoğunlaşmasının etkilerinin devam ettiği ortamda en önemli avantajlardan biri haline gelmiştir” ifadelerini kullandı.
MERKEZ BANKASI’NA ÖVGÜ
Yılmaz, konuşmasının ardından Cüneyt Başaran’ın sorularını cevapladı. Yılmaz, “Merkez Bankamız ülkemizin ve ekonomimizin ihtiyaçları neyse dünyadaki ve Türkiye’deki gelişmeleri yakından takip edip araçlarını ona göre kullanmak durumundadır. Elbette ki biz siyasetçi ve hükümet olarak yatırımların maliyetinin yükselmesini istemeyiz. Bu bizim siyasetçi olarak arzumuzdur. İyi bir politika çerçevesi içerisinde, güvenin pekiştiği bir ortamda faizlerin daha da düşmesini isteriz. 2002 yılında faizler yüzde 64 civarındaydı. Yani enflasyonun yüzde 30’lara yakın olduğu bir noktada faizlerimiz yüzde 64 idi. Ne kadar reel faizlerin o tarihlerde ödendiğini herhalde buradan hesaplayabilirsiniz. Bugün geldiğimiz noktada enflasyon ve faizler arasında çok küçük bir fark var. Bu işi sadece bir tarafıdır. Diğer taraftan üzerinde durmamız gereken piyasa faizleri var. Yatırımcının ve proje sahiplerinin doğrudan muhatap olduğu, diğer yandan hazinenin borçlanma faizleri var. Bütün bunlarla birlikte bu konuyu yaklaşmak gerekiyor” şeklinde konuştu.
“2010-2014 YILI ARASI ORTALAMA BÜYÜMEMİZ YÜZDE 5,5’TİR”
“Türkiye küresel krizden bugüne 6 milyon civarında istihdam üretmiş bir ülkedir” diyen Yılmaz, “Bu bütün dünyanın kıskançlıkla baktığı bir performanstır. Yine büyümemiz 2010-2014 ortalama büyümemiz yüzde 5.5’dir. Son yıllarda bu yüzde 3’lere gelmiş olsa da büyümeye devam ediyoruz. Ortalamaya baktığımızda yüzde 5,5’lik bir büyüme performansı vardır. Bu hiçte kötü bir büyüme performansı değildir. Dünya ile mukayese ettiğinizde Çin hariç gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırdığımızda çok iyi bir performanstır. Doğu Avrupa ve Avrupa ile karşılaştırıldığında ise çok çok iyi bir performanstır. Dolayısıyla büyüme ve istihdam noktasında Türkiye iyi yolda ve bunu daha da artırmamız gerekiyor. Önümüzdeki dönem ben bu anlamda doğrusu olumlu bir perspektif görüyorum. Kasım ayından sonra öyle veya böyle siyasi belirsizlikler azalmış olacak. Çokta belirgin siyasi bir perspektif ile 2016’a doğru girmiş olacağız. Diğer taraftan çok güzel reform gündemimiz var. Bu reforma beraber bütün kesimler sahip çıkıyor ve benimsemiş durumdadır. Yani değişik siyasi görüşlerinde reform gündemini benimsediğini memnuniyetle ben gözlemliyorum” dedi.
Döviz kuruna hassas bir toplum olduğumuzu belirten Yılmaz, “Geçmişte yaşananlardan dolayı Türkiye reel ekonomideki sıkıntıları dövizle birlikte yaşadığı içinde bizim zihnimizde bu belki biraz daha hak ettiğinden fazla endişe unsuru haline geliyor. Hiç endişelenmeyelim demiyorum. Önemli olan sizin temellerinizin sağlam olmasıdır. Siyasi istikrarınız ve makro istikrarınız varsa yapısal reform gündeminiz doğru bir gündem ise bu finansal istikrarsızlıklar atlatılır. En azından bu niyetle bunlar geçer diye düşünüyorum” diye konuştu.