İstanbul Gelişim Üniversitesi Ekonomi ve Finans Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Emre Ergüven Amerikan Merkez Bankası’nın ‘sabırlı’ ifadesini kaldırmasını değerlendirdi. Ergüven, Diğer para birimlerinin değer kaybetmesi ve enerji fiyatlarının düşük olmasından dolayı enflasyon artışının gecikmesi sebebiyle ABD’nin faiz artışını göze alamadığını belirtti.
Amerikan Merkez Bankası (FED) tutanaklarında önceki gün yapılan değişiklik ile ‘sabırlı’ ifadesi kaldırıldı. Ardından gelen ‘sabırlı ifadesini kaldırmamız sabırsız olacağımız anlamına gelmez’ açıklaması ile piyasalarda bir şaşkınlık yaşandı. İstanbul Gelişim Üniversitesi Ekonomi ve Finans Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Emre Ergüven’in 2008 krizinden itibaren FED faiz politikalarının oluşumu ve dönüşüm süreçleri hakkında değerlendirmede bulundu.
PARASAL GENİŞLEME NASIL BAŞLADI?
Amerikan Merkez Bankası’nın tahvil alım programı süreç başlangıcını anımsatan Yrd. Doç. Dr. Emre Ergüven, “2008 krizinden itibaren hatırlayacağımız gibi FED faiz oranlarını indirmişti. Yüzde 0 ila 0.25 arası bir seviyeye çekmişti. Ama bu tek başına yeterli olmayınca 3 sefer uygulanmak kaydıyla parasal genişleme politikası izledi. Sonuncusuna Aralık 2012’de başlanmıştı. Buna göre, aylık 85 milyar dolarlık bir tahvil alım programı vardı. Bu programı da enflasyon belli bir seviyenin üzerine çıkana kadar ve işsizlik de belli bir seviyenin altına inene kadar uygulayacağını ifade etmişti. Fakat Mayıs 2013’ten itibaren bu tahvil alım programını yavaş yavaş azaltacağını belirtti. Nitekim 2013 sonuna doğru 85 milyar dolarlık programı kademe kademe azalttı ve en son Ekim 2014’te tamamen sona erdirdi” dedi.
FED’İN ÇIKIŞ POLİTİKASI
“Faiz artırımının gündeme geleceği biliniyordu” diyen Yrd. Doç. Dr. Emre Ergüven, “Tahvil alım programının sona ermesiyle beraber parasal genişlemenin tersine dönmesi politikasının son aşaması olan faiz artırımının gündeme geleceği biliniyordu. Nitekim şu anda gündemde FED’in faiz artırımı var. Biz Amerikan Merkez Bankası’nın faiz artırımının ne zaman olacağına dair tahminleri FED’in yaptığı toplantılardaki tutanaklardan sağlıyoruz. Aralık ve Ocak aylarında yaptığı toplantılarda FED bu faiz artırımı konusunda sabırlı olacağını açıklamıştı. Dünkü toplantıda ise bu sabırlı ifadesini kaldırdı. Ama FED’in toplantı tutanaklarını yayınlamasının hemen ardından ilginç bir açıklama daha oldu. ABD Merkez Bankası Başkanı Janet Yellen yaptığı açıklamada ‘sabırlı ifadesini kaldırmamız sabırsız olacağımız anlamına gelmez’ dedi. Bir yandan sabırlı ifadesini kaldırıp bir yandan da piyasaya şöyle bir mesaj vermeye çalıştı: Birincisi, sabırlı ifadesini kaldırıyoruz, faiz artacak ama bu o kadar da kısa vadede olmayacak. İkincisi, beklendiği ölçüde yüksek bir faiz artışı olmayacak” ifadelerine yer verdi.
PİYASALARI ŞAŞIRTAN NOKTA
Yapılan açıklamaların piyasaları şaşırttığının altını çizen Yrd. Doç. Dr. Ergüven, “Piyasalar, sabırlı ifadesinin kalkmasıyla doların artacağını ve faiz artışının daha çabuk ve kuvvetli olacağını düşünüyorlardı. Ama Yellen bunun biraz önüne geçmiş oldu. Yani faiz artışı hem hemen olmayacak hem de beklendiği kadar yüksek olmayacak dedi. Bunun temel nedenleri ise Doların bu kadar değer kazanmış olmasının ABD’li üreticiler için de iyi olmayacağı için ABD faizin daha da yükselerek, doların daha fazla değer kazanmasını istememiş olabilir. Aslında ilk başta yaptığı hesaplarda bir yıllık bir sürece yayarak piyasayı alıştırarak faizin artacağı mesajlarını vermişti. Ama hesapları birkaç yönden tutmadı” diye konuştu.
Ergüven, yapılan hesapların tutmama nedenlerini şöyle sıraladı: “Birincisi; dünya ekonomisinde kur savaşları dediğimiz bir durum var. Yani Euro ve Yen yüzde 50’lere varan değer kayıpları yaşadı. Bu, Almanya başta olmak üzere Avrupa Birliği’nin ve Japonya’nın rekabet gücünün artması anlamına geliyor. Çin’in para birimi, Euro ve Yen’e karşı çok değer kazanmıştı. Ama şu anda Çin’in devalüasyon yapabileceği konusunda beklentiler var. Çin’in para birimi de değer kaybederse ABD doları tamamen değerli olacak. İkincisi ise ABD’nin faiz artışına gitmesi için enflasyonun artması bekleniyordu. Özellikle enerji fiyatlarındaki düşüşten dolayı bu enflasyon artışı da epey gecikti. İstenilen enflasyon artışı olmadı. Çünkü deflasyon dediğimiz fiyatlar genel seviyesinin sürekli düşmesi durumu da özellikle gelişmiş ülkeler için çok tercih edilir bir şey değil. Bunun önüne geçmek istiyorlar. Euro Bölgesi sırf bu yüzden parasal genişlemeye gitti. Bu nedenle, diğer para birimlerinin değer kaybetmesi ve enerji fiyatlarının düşük olmasından dolayı enflasyon artışının gecikmesi ABD’nin faiz artışını çok cesur bir şekilde göze almasının önüne geçmiş oldu. Yellen’ın yaptığı sabırsız olmayacağız ve faizler beklenen kadar yükselmeyecek açıklaması buna bağlanabilir. Doların daha fazla değer kazanmasını göze alamadılar.”
DOLAR VE DOLAR-TL PARİTESİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Yaşanan gelişmelerin ilk etapta doların değerini düşürebileceğini söyleyen Ergüven, orta vadeli süreç için belirsizlikler görüldüğünü ifade etti. Dünya ekonomisinde dengesizlikler yaşandığını kaydeden Ergüven, “Şu anda dünya ekonomisi öyle bir durumda ki piyasalar ABD Merkez Bankası’nın toplantıdaki bir kelimeyi çıkarması, peşinden başka bir açıklaması yapmasına kilitlenmiş durumda. Bu aslında dünya ekonomisindeki dengesizliğe işaret ediyor. Zaten ABD Merkez Bankası da faizi artıracağını açıklamasına rağmen artıramıyor. Tekrar düşük faiz politikasına da devam edemiyor. Yani şu anda onlar da arada kalmış durumdalar. Sonuçta burada beklenmeyen hamle faiz artışının daha uzun sürede ve düşük olması oldu. Yani dolar üzerindeki baskı biraz olsun rahatladı. Çünkü faizin artacağı beklentisi dolar üzerinde bir kısmı yapay olan bir talep artışına neden oluyordu. Bu durumu kısa vadede biraz kesmiş oldu. Bu kısa vadenin ne zamana kadar süreceğini kestirmek güç. Dolar-TL paritesi, sadece ABD Merkez Bankası gelişmelerine bağlı değil ama etkileniyor. FED’in Haziran - Eylül aylarında faiz artırması bekleniyor. Bunlar da dolar üzerindeki talep baskısını artırır” değerlendirmesinde bulundu.
TÜRKİYE İTHALAT-İHRACAT YANSIMALARI
Amerikan dolarının karşısında Euro’nun değer kaybetmesinin bizim ihracatçılarımız açısından olumlu olmadığını da ifade eden Ergüven bu durumu şu ifadelerle açıkladı: “İthalatımızın 3’te ikisini dolarla yapıyoruz. Ama ihracatta Euro’nun payı biraz daha artıyor. Yani pahalılaşan para birimi ile mal satın almış oluyoruz. Ucuzlaşan para birimiyle mal satmış oluyoruz. FED’in dünkü toplantı tutanaklarını açıklamasıyla Euro-Dolar paritesi çok hafif bir yükseliş sergiledi. Bu üreticiyi ve ihracatçıyı kısa vadede rahatlatabilir. Fakat sonrası için gelişmeleri takip etmek gerekiyor.”