Özel Adana Medline Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Alihan Derincek, tedavi edilmediği takdirde akciğer, solunum ve kalp problemlerine kadar ciddi hastalıklara neden olabilen skolyoz eğriliğinin manyetik çubuklar ile düzeltilebileceğini ve kontrol altında tutulabileceğini söyledi.<br/>Doç. Dr. Alihan Derincek, erken başlangıçlı (5 yaşından küçük) skolyozlu hastalarda ergenlik dönemindekine benzer omurgayı düzeltme ve dondurma (füzyon) ameliyatı yapılması durumunda göğüs kafesi ve dolayısıyla akciğer gelişiminin yetersiz olacağını belirtti. Derincek, aynı şekilde omurga büyümesi yani gövde uzaması yeterli olamayacağı için boy kısalığının ortaya çıkacağını ifade etti. Olumsuz etkilerden kurtulmak ve skolyoz eğriliğini kontrol altında tutabilmek amacıyla son dönemde ‘manyetik kontrollü uzayabilen çubuklar’ kullanıldığını söyleyen Derincek, “Ameliyathane şartlarında cilt altından ilerletilen manyetik kontrollü uzayabilen çubuk, skolyoz eğriliğinin alt ve üst ucundaki omurgalara yerleştirilen vidalar üzerine tatbik edilir. Takiben 3-4 aylık aralıklarla poliklinik şartlarında anestezi gerektirmeden manyetik alan sağlayan cihaz yardımı ile çubuklar uzatılmaya başlanır. Böylece çocuk uzamaya devam ederken bir yandan da skolyoz eğriliği düzeltilir ya da kontrol altında tutulur” diye konuştu.<br/>“PSİKOLOJİK PROBLEMLERE NEDEN OLABİLİYOR”<br/>Çocuğun kemik büyümesi tamamlanınca kalıcı ameliyat yapılarak skolyozun cerrahi tedavisinin sonlandırıldığını vurgulayan Doç. Dr. Alihan Derincek, şöyle devam etti:<br/>“Manyetik kontrollü olmayan standart titanyum çubuklar ile hastalar 6 aylık aralıklarla yapılan cerrahi uzatma ile tedavi edilmektedir. Hasta örneğin 6 yaşından 10 yaşına kadar 4 yılda toplam 8 kez ameliyat edilmek zorunda kalabilir. Bu durum çocukların yüzde 40’ında psikolojik problemlere neden olmakta ve ailelere de ekonomik yük getirmektedir. Manyetik kontrollü çubuklar, tekrarlayan cerrahi uygulamaların önüne geçmiş ve uzun vadede uygulanacak cerrahi prosedür sayısını azaltarak hem psikolojik hem de ekonomik olarak daha uygun bir tedavi yöntemi olmuştur.”