Londra’da çıkan News Chronicle Gazetesi’nin, (1992) yılında Kafkasya’ya giden, dış haberler muhabiri, özetle şunları yazdı;
"Türkler, Ermenileri kesmiş diye dünyayı birbirine kattık. Öyle bir vaveyla kopardık ki, eşine az rastlanır! Bir insanın, durup dururken hemcinsini böyle vahşi yamyamlar gibi doğramasını zihinlerimiz bir türlü almıyor; vicdanlarımız isyan ediyordu.
Türk barbarlığı!
Türkler, Ermenileri nasıl kesiyor?
Türkler medeniyet için bir lekedir!
Hunların Yeni Vahşetleri!
Türklerin Tüyler Ürpertici Barbarlıklarına dair yeni tafsilât" .vb.
Benim Kafkasya’da gördüklerim bunun tamamen aksidir. Meğer bizi ne yaman aldatmışlar! Seyahatim esnasında şosenin iki tarafında öldürülüp hendeklere atılmış binlerce Türk cesedine rastladım. Sanır mısınız ki, hayatta kalanları ölenlerden daha iyidir?"
Açlık, sefalet, perişanlık, hastalık bunları kemirip bitiriyor. Manzara cidden yürekler acısıdır. Bu manzarayı görüp medeniyiz diye böbürlenmekten vazgeçelim. Fakat bilirim ki, Hıristiyanlık taassubu, bizi bu zavallılara yardımdan men eder. Şu hâlde, Ey İslâm Dünyası! Sana hitap ediyorum:
Dünyanın bu köşesinde kılıçtan kurtulmuş, fakat açlık, hastalık ve sefaletin pençesinde inleyen binlerce din kardeşin var ki, senin yardımına muhtaçtır. Bunlara şefkat göster, bunlara yiyecek ve ilâç gönder, bunları kurtar. Kaynak: Haberpolitik.net manşet haber/köşe yazısı)