Tepebaşı Belediyesi ve Tarih Vakfı iş birliğinde düzenlenen Tarih Konuşmaları’nın 7’ncisinde, “Türkiye’de Göçün Tarihi” söyleşisi yoğun katılım ile gerçekleştirildi.

Tepebaşı Belediyesi ve Tarih Vakfı iş birliğinde, tarih bilincini artırmak amacı ile düzenlenen ve vatandaşlardan büyük beğeni toplayan Tarih Konuşmaları devam ediyor.

Tarihe ilgi duyan vatandaşların yoğun katılımı ile gerçekleştirilen etkinliğin 7’ncisinde, Tarih Konuşmaları’nın konuğu Prof. Dr. Sema Erder oldu. Erder’in Osmanlı döneminin son zamanlarında (19 ve 20. yüzyıl) göç politikası ve cumhuriyet döneminde göç ve iskan politikasını ele aldığı “Türkiye’de Göçün Tarihi” isimli söyleşiye, Tepebaşı Belediye Meclis üyeleri, Tarih Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ö. Alkan ve çok sayıda tarih sever vatandaş katıldı.

“Katılım oldukça iyi”

Etkinlik öncesinde söz alan Alkan, Tarih Konuşmaları’nın gördüğü ilgiden dolayı memnuniyetini belirterek, “Tepebaşı Belediyesi benim için özel bir belediye. Tarih Vakfı Yönetim Kurulu Başkanlığına geldikten sonra, Ahmet Ataç Başkanımızla protokolü imzaladık. Burada Kemal Yakut hocamız var, onun aracılığı ile imzaladığımız protokol çerçevesinde etkinliklerimiz çok güzel gidiyor. Alakanız için teşekkür ediyorum, katılım oldukça iyi. Sema Hoca, Türkiye’de sosyoloji alanında bir kilometre taşıdır. Emekli oldu ama hocanın emeklisi olmaz. Türkiye’de kent sosyolojisini başka bir mecraya taşıyan bir isim. Eskişehir’de ağırlamaktan onur duyuyoruz” dedi.

Türkiye’de Göçün Tarihi

Söyleşide daha sonra Prof. Dr. Sema Erder, Türkiye’de göçün tarihini ele alarak, “Göçle ilgilenmem çok eski bir konu. 1980’lerden beri birçok araştırma yaptım. Pek çok yöntemle saha araştırması yaptım. Sosyologlar göçü, insanın yer değiştirmesi olarak tanımlıyor. Gerek bireysel gerek topluma radikal biçimde değişiklik yapacak yer değiştirmelere göç diyoruz. Göçmeni de öyle tanımlıyoruz. Ortalıkta dolaşan bir sürü tabir var. Özellikle Suriye göçünden sonra mülteci, misafir, sığınmacı göçmen gibi bir sürü kavram var. Bu kavramlar genellikle hukuksal olarak kullanılan kavramlar. Onların haklarını belirleyen kavramlar, bazı göç türleri sadece bireyi değil toplumun bütününü etkileyen göç türleri var. Zaman ve mekan dediğim zaman makro ölçüde toplumsal değişmenin de bir göstergesi olabiliyor. Göçle ilgili teorik çalışmalara baktığımız zaman 19. yüzyılda başladığını görüyoruz. Aslında ben bugün küreselleşme ile birlikte yaşadığımız dönemi biraz 19. yüzyıldaki büyük gelişime benzetiyorum. Sonucunu öngöremediğimiz, Suriye’den, Somali’den gelen göçler. Bunun anlamını anlamaya çalışıyoruz. Ben göç araştırması yaparken farklı dönemlerde yapılmış çalışmaları okudum. Göç literatüründe hukukçular çalışıyor, tarihçilerin önemli katkıları var. Siyaset bilimciler var. Göçün aynı zamanda sonuçları anlamında siyaset bilimi ile çok ilgisi var. Acaba Türkiye’deki göçün tarihselliğini görebiliyor muyuz? Bu gözle tekrar göç literatürünü okumaya başladım. Ömrümü versem göçle ilgili her şeye ulaşmam mümkün değil. O kadar çok farklı türde göçle karşı karşıyayız ki bu coğrafyada. Örneğin Balkan göçüne başlasanız tüm ömrünüzü verebilirsiniz” diye konuştu.

Erder, ayrıca yapılan göç araştırmaları, Türkiye’deki iskan kanunları, zorunlu göçler, iç göç gibi konulardan bahsetti.

Söyleşi sonunda katılımcılardan gelen sorular da yanıtlanırken, etkinlik Erder’e takdim edilen teşekkür çiçeği ile sona erdi.