Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa sav. Buyuruyor: “ Ey Allah’ın kulları! Kardeş- dost olun!”

Mutlaka ama muhakkak İslam dininizi koruyunuz. Nefsi- canı koruyunuz. Nesli- kuşaklarınızı koruyunuz. Malınızı, servetiniz koruyunuz. Aklınızı koruyunuz. Günahlardan korunmak için aklınıza, iradenize kalbinize, edindiğinizi bilgiye dikkat ediniz. Sapkınların hiçbir düşüncesine, eylemine, söylemine, yazdığına değer ve önem vermeyiniz. O sapkınlar; doğruyu, gerçeği söylemezler!

İslam dini yegâne tek hak ve gerçek dindir. İslam dininin gayesi; insanın kurtuluşudur. İki dünyada insanı kurtarmak, kurtuluşa erdirmektir.

Allah cc. Kur’ân’ı Kerim’de buyuruyor: “Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın; öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür! Her kimde birini yaşatırsa, sanki bütün insanları yaşatmıştır.”

Peygamberimiz buyuruyor: “ Sizin en hayırlınız, ahlâkı en güzel olanınızdır.

İyilik, güzel ahlaktan ibarettir…

Her iyilik sadakadır.

Her kim bir iyilik yapıyorsa, ona; on defadan 700’ e kadar sevap yazılır.”

Peygamberimiz buyuruyor: “ Bir insan, Müslüman değilse, insan diye saygı gösteriniz.”

Kafalara İslam inancını, kalplere Allah zikrini alıştırınız. Müslüman olmaları için çalışınız. İslam şahsiyetinde olmalarını sağlamaya çalışınız. Bütün insanlara en güzel örnek olunuz. Adil, dengeli, ölçülü olunuz. Kendinizden nefret ettirmeyiniz. İman edenler, Salih- iyi- güzel ameller yapsınlar. İnsanlara en güzel örnek olsunlar. Allah’ın dini ile ahlaklanıp, terbiye olmalı. Güzel ahlakla ahlaklanmalı. Her hak sahibine hakkını vermeli. Zalim, hak- hukuk çiğneyen, zalimlerden asla olmamalı. Kalpleriniz ve amelleriniz İslam inancı, ibadeti ile güzel olsun. Sapkınlıkları kalbinize, beyninize, ruhunuza doldurmayınız.

Enbiya süresi 107. Ayet: “ Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.”

İslam dininde “insan haklarına” çok büyük önem ve değer verilmiştir. Ayet ve Veda Hutbesi bu yönden incelenmeli. İnsan hakları konusunda sapkın sapıtmış sapıkların süslü sözlerine asla inanmamalı. Onlar bir akrep, zehirli örümcek gibi ağlarını Örerler! Tuzaklarını süslü, kandırmaca sözlerle kurarlar. Tuzağa düşürüp, hallederler! Faşizmin, komünizmin, sosyalizmin, ırkçılığın, liberalin, kapitalizmin, feministlerin süslü püslü, kandırmacılı, allı- pullu söz ve yazılarına inanmamalı.

Onlar insanların en büyük zalimleri, adi katliamcıları, şaşırmış sapıtmış sapkınlarıdır. Sözlerinde durmazlar. Hak, hukuk, adilikten; sömürerek, beslenirler. Kötülük, çirkinlik, edepsizlik, ahlaksızlıklardan beslenirler. Bunun için hak, hukuk, adalet, eşitlik, insanlık düşmanıdırlar. Yapılan her iyi, güzel, doğru, yararlı, önemli, gerekli işe, yatırıma karşı çıkarlar. İstismar edecekleri öğelerin çok olmasına çalışırlar. Yıkıcıdırlar. Olumsuzluk oluşturucudurlar. Yanlışlık, kötülük, çirkinlik, hayâsızlık, edepsizlik oluşturmaya çalışırlar. Zira akıllı, dürüst, bilge, zeki insanlar, kendilerini onaylamadıklarından; akılsız ve bilgisiz insanların oluşmasına çalışırlar.

Avlarlı M. Lütfi diyor ki:

“ Sakin incitme bir canı,

Yıkarsın, arş-ı rahmanı!”

Peygamberimiz buyuruyor:

“ İşlerin en hayırlısı, doğru ve orta olandır. Aheste hareket Allah’tan, acele ise şeytandandır.”

Mümin, onurlu ve kerem sahibidir.”

Al-i İmran süresi 52. Ayet: “ Allah’a ve peygamberine itaat edin ki, rahmete erişesiniz.”

Ahzap süresi 21. Ayet: “ Şüphesiz Allah’ın resulünde sizin için güzel örnekler vardır.”

Haşr süresi 7. Ayet: “ Peygamber, size neyi verdiyse, alın neyi yasaklamışsa, ondan kaçının.”

Peygamberimiz buyuruyor: “ Ben, nasıl namaz kılıyorsam, sizde öyle namaz kılın.”

Lütfen! Nisa süresi 80. Ayete, Nahl süresi 44. Ayete, Nur süresi 54. Ayete bakınız. Araştırma- inceleme yapmak, her müminin başlıca görevidir.

Gerçek mümin; cahil, cühela, çapulcu, bilgisiz, mankut, angut, moloz, aptal, kullanılan malzeme, angus, beyinsiz olmaz! Hak mümin ve hakiki Müslümanların sıfatları; Kur’ân, hadis ve sünnet ile bildirilmiştir. Bize düşen görev; bunları doğru bir şekilde dosdoğru öğrenip, yaşam tarzı etmektir. Sapkınlara uymamaktır.

Peygamberimiz buyuruyor: “ Müslüman’ın Müslüman’a ırzı, onuru, malı ve canı haramdır.”

İnsan onuru dokunulmazdır. Her insanın İslam’ı ve insani değerleri eksiksiz korunmalıdır.

Peygamberimiz buyuruyor: “Haksız yere bir serçeyi veya daha küçük bir hayvanı öldüren insandan, Allah, bunun hesabını mutlaka soracaktır.”

Peygamberimiz buyuruyor: “ Merhamet etmeyene, merhamet olunmaz…”

İsra süresi 70. Ayet: “ Andolsun, biz insanoğlunu onurlu kıldık.”

İsra süresi 34. Ayet: “ Ahde vefa gösterin. Doğrusu, verilen ahitte sorumluluk vardır.”

Hadis-i şerif: “ Küçüklerimize merhamet etmeyen, bizden değildir.

Büyüklerimize saygı göstermeyen, bizden değildir.”

İnsan, samimi mümin ve Müslüman olmalı. Din samimiyettir. İçtenlikle inanmalı ve dinimizi yaşamalı. İmansız ölmekten korkmalı. İmansız ölenlerin sonu çok ama çok, çok kötü olacaktır! Dünyada da samimiyetsiz mümin olanların işleri, halleri, durumları pekiyi değildir. Her mümin meşru, mubah, helal yaşamalı. Haram ve günah işlemekten korkmalı. Haram ve günahlar cehenneme götürür! Peygamberler gibi veli, evliya âlimler gibi dinimizi yaşamalı. Kadınlarda Hazreti Meryem gibi Hazreti Hatice annemiz gibi dini yaşamalı. Hazreti Ayşe annemiz, Hazreti Fatıma gibi dini yaşamalı.

İlim sahibi olarak dini yaşamalı. Cahil cühelanın yaptığı ibadet pek makbul olmaz. İlmin fazileti, ibadetin faziletinden hayırlıdır. Âlimin, cahile üstünlüğü 70 mislidir. İlmi, insanlara para ve ücret karşılığı öğretmemek çok makbul, eftaldir. Dinimizde en hayırlı değer; isar, vera, takva sahibi olmaktır. Allah’ın ayet olan sözleri insanların sözlerinden çok üstündür. Karşılaştırma bile yapılamaz. Bu üstünlük, yaratılan insan ile Allah cc. Arasındaki fark kadardır.

Müslüman birey, her hali, durumu, davranışı ile edep, hayâ, güzel ahlak, hak, hukuk, adalet, hakkaniyet üzere olmalıdır. Her anı, cihat, hak mücadele olmalıdır.  İnsanda tercih özgürlüğü- hürriyeti vardır. Bu hürriyeti batıl, küfür, sapıklık, sapıtmışlık, sapkınlık, serserilik yolda kullanmamalı. İlim, edep, takva üzere yaşayarak, yaşantısını sürdürmeli. Herkese şefkat ve merhametli olmalı. Farzları, vacipleri, sünnetleri, helal ve haramları, sünnet ve mekruhları, şüphelileri öğrenip; yapması ve kaçınması gerektiklerini öğrenip, gereğini yapmalı. İlmihal, fıkıh, akait, siyer, Kur’ân bilmeli. Kur’ân’ı bilerek, anlayarak, okumalı. Bunları bilip, yapmadan, Müslüman olunmaz. Sapık, serseri gibi bir yaratık ortaya çıkar! Her Müslüman, İslam dinini öğrenip yaşamalı. Çocuklarına öğretip, yaşatmalı. Lütfen ilmi ve dini öğrenip; her halimizle ilim, edep, takva üzere yaşamalıyız.

İbadetlerimize namaz, oruç, zekât, hac, umre, kurban ile devam etmeli. Ama öyle gelenek olarak yapmamalı. Bilgiyle, bilinçle, içselleştirerek, özümseyerek, inanarak, samimiyetle, vera, takva üzere yapmalı. Bu farz olan ibadetleri yaparken, haram ve günahlardan da uzaklaşmalı. Hem ibadet yapmak, hem de haram işlemek bir anlam, değer, fazilet, sevap kazandırmaz. Günahlar, sevapları siler, götürür!

Her halinle ilim, edep, takva, ibadet, zikir, tövbe, dua, öğrenim, cihat, şefkat, merhamet, yardımlaşma, paylaşma, dayanışma içinde olmalı. Kimse ile kavga, tartışma, münakaşa etmemeli. Öfkeli davranmamalı. İbadet hali ile yaşamalı. Allah’tan hidayet dilemeli, istemeli.

Dünya zalimlerin, katillerin, çıkarcıların, haram, günah tanımayanların; eli altında inim inim inlemektedir! Toplumların başına iyilerden çok kötüler musallat olmaktadır. Türkiye’de son 140 yıl içinde 10 darbe yapılmış. Her defasında katiller, zalimler halkın başına bela olmuştur! Her darbe sonrası haktan, hukuktan uzaklaşılmıştır. Bugün, hiçbir ülke halkın beklentilerine ve Hakk’ın değerlerine uygun bir yönetim oluşturulmamıştır. İslam diye yola çıkanlar bile zorbalıklar yapmış, yapmaktadır! Diğerleri ise zaten sapkınlaşıp, zalimleşmiş. Gâvurlaşmış, azgınlaşmıştır! Halk, başındakileri normal yolla değiştiremeyince; ayaklanmalar, isyanlar, iç savaşlar çıkmaktadır!

Bilinçli müminler diriliş mücadelesi verse de, üzerlerine gelinip, ezilmektedirler! Devletler birbirine gâvurluğun her türlüsünü yapmaktadırlar. Bugünlerde Türkiye maddi, manevi olarak kalkınma içindedir. Dost arayışındadır. Bunu bozmak için batıl Batılılar ile zalim sözde Müslümanlar ortaklık edip, Türkiye’miz üzerine gelmektedir. Onlarca ülke bize karşı donanmasını ve uçak gemileri ile hava gücünü Akdeniz’e yığmıştır. Amerika ve Avrupa, Doğu Akdeniz’de fosil enerji var diye kapmak peşindedir. Amerika, Fransa, Yunanistan bile Akdeniz ile kıyısı olmamasına rağmen pay kapmaya çalışmaktadır. Türkiye yalnızdır! Türkiye’ye, Anadolu toprakları bile çok görülmekte, Asya bozkırlarına sürülmesini söyleyenlerde az değildir. İçteki alçak hainler ile dıştaki kahpe düşmanlar ortak çalışmaktadır.

Emperyalist Batı, dünyanın başına sömürgeleştirmeyi, sömürüyü, işgali, ahlaksızlığı, terörü bela etti! İslam coğrafyasını berbat etti, ediyor! Şiddet, tecavüz, terör, iç savaş, dış müdahalelerle insanlık yok ediliyor! Dinsiz bir tutum içinde halklar; haktan, hukuktan uzaklaştırılıyor.

Sapıklıkta bile 148 ülke birleşip, “İstanbul Sözleşmesi” adı ile çirkin, sapkın sözleşme yapıp, destekliyorlar! Bu sözleşmede; “ Eşcinsellerin aile kurabileceklerini, eşcinselliğin eğitim yolu ile tanıtılacağını” onaylıyorlar. “Nikâhsız evliliği” teşvik ediyorlar! Ülkemizde de nikâhsız evlilik- zina serbesttir. Bu sözleşmeyi Türkiye hükümeti de onayladı. Halktan büyük tepkiler var. Polonya’da bu sözleşmeden çekilmek istiyor.

Ülkemizde 100 tane kadar siyasi parti var. 100 binden fazla dernek var. Cemaatler, tarikatlar var. Bunların içinde hain olanların sayısı, basiretli olanlardan çok daha fazladır. Bunlar anarşi, şiddet, terör, iç savaş ve ihanette; dış güçler tarafından alabildiğine kullanılırlar! Kullanılmaktadırlar! Siyonizm’in, emperyalizmin, komünizmin uşaklığını yapan mankut kafalılar az değildir. Toplum ve devlet içinde yerleşmişler. Halk ve hak düşmanlığı yapmaktadırlar. Basiretsiz olan halk ise aval aval, bon bon bakmakta, hatta destek verenler, çok olmaktadır!

Kurtuluş sadece ve ancak Allah katında ki, din İslam’dadır. İslam dosdoğru dindir. Tek yegâne dindir. Gerçek ilimde, aklı doğru kullanmakta, zeki olmaktadır.

Bugün, PKK bölücü terör örgütü 1978 yılından beri bu güzel ülkemizde, en güzel İnsanlarımıza her türlü şiddeti, iffetsizliği, namussuzluğu, işkenceyi, katliamı yaptı! Marksistler, komünistler, solcular; bu katil, bebek katili terör örgütüne her türlü desteği vermeyi sürdürmektedir! Hiçbir terör örgütü, bölge halkından ve siyasilerden destek almadan, hayatını sürdüremez. Öğretmenleri, imamları, bebekleri, yaşlıları, sağlıkçıları, memurları, halkı, asker ve polisleri katleden, bu terör örgütlerine, dolaylı- dolaysız destek olanlarda değil Müslümanlık, insanlık bile yoktur! Katlettikleri on binlerce masum, mazlum, mağdur, günahsız insana; televizyon, radyo ve gazetelerde tanık olmuşum. Ağlamışım. İçin sızlamış. Dua etmişimdir. Öğretmen Aybüke Yalçın, Öğretmen Necmettin Yılmaz, küçük çocuklarımızdan; Eren Bülbül, Doğan Güneş, Mazlum Güneş, Elif Terim, Nupelda ve Ayaz Güloğlu, Haşim Yenigül, Bünyamin Atilla, Yasin Börü, Dilay Kerman, Muhammet Omar, Fırat Simpil ve on binlercesi şehidimizi sevgi, saygı, muhabbet, dua ile anıyorum. Katillerine ve destekçilerine, Rabbim hak ettiği cezayı versin, diye dua ediyorum.

Ülkemizin Doğusunda 22 İlde sürekli teröre ve isyana olan destek yüzünden güvenlik sağlanamıyor. Destek verdikleri terör örgütleri de, daha çok kendilerine, devletimize, milletimize zarar veriyor. Devlet zararı karşılıyor. Terör tazminatı ödüyor. Halkın cahil, cühela oluşu, çok çocuk yapması, yeterli doğru eğitim alamaması yüzünden; anarşi, şiddet, terör artıyor! Hala bakamayacakları kadar çok çocuk yapmak devam ediyor.

Batı İllerine geldiklerinde de, işte çalışmalarına rağmen, yardım kurumlarından yardım istemeye devam ediyorlar. Devletin bu iki coğrafi bölgeye özel önem verip; özel eğitim- öğretim, kültürleştirme, medenileştirme yapması gerekir. Çok çocuk sahibi olan aileler, çocuklarına yeterli eğitim, öğretim, sanat, meslek, kültür kazandıramadıklarından; toplumun sosyal düzenini bozmaktadırlar. Yasadışı işler yapmaktadırlar! Tutuklanan ve ceza alıp, cezaevine düşenlerin eşleri de, çocuklarına bakmak için devletten sosyal yardım desteği dilenmektedirler. Bu duruma daha çok Güneydoğu halkı düşmektedirler. Güneydoğu’nun da Şanlıurfalı olanlar çok cahilce hareket etmektedirler. Düzenli, tertipli, akıllı, anlayışlı, ilmi, dini bir aile yuvası oluşturamamaktadırlar. Suriyelilerde bu kötü durumdadırlar. Devletin bu soruna acilen kısa dönemde çözüm bulması gerekir. Aksi halde anarşi, şiddet, terör, bozgunculuk, yıkıcılık, aile içi ve aileler arası kavga, dövüşler hiç bitmez!

Çalışmadan geçinmeyi öğretmemeli. Devletten haybeden alıp, yemeye alıştırılmamalı. Üretme öğretilmeli. Çalışma benimsetilmeli. Çok çocuk yapıp; milletin ve devletin başına bela etmeye son verilmeli. Sürelilerden 4 milyon savaş kaçkını ülkemize sığınmış. 10 yılda ülkemizde beşer tane çocuk yapmışlar. Bu durum akıllı, zeki, çalışkan, sorumluluk sahibi milletimize haksızlıktır. Yarın PKK, DAEŞ, DHKP-C, TKP, FETÖ terör örgütleri gibi milletin başına bela olacaklardır. Eğitimsiz, sanatsız, mesleksiz, öğrenimsiz, malsız, mülksüz, servetsiz bir ailenin yaşaması çok zordur. Hainler tarafından kullanılmaya açıktırlar! Birde TC. Vatandaşları iş bulamazken, bunlar kapitalistler tarafından sömürülerek, zor işlerde, asgari ücret altında bir ücretle, sosyal güvenceden yoksun çalıştırılmaktadırlar. Bu durum toplumda çalışma hayatını bozmaktadır. Ülkemiz gelen – geçen yol hanına dönüştürülmemeli. Emperyalistlerin berbat ettiklerini sadece bizim kurtarmaya gücümüz yetmez. Bizler, onlara en iyisi; eğitim- öğretim, bilgi, bilinçlendirme, meslek, sanat öğretimini kendi ülkelerinde yapmalıyız. Verimli, kaliteli tarım ve hayvancılık öğretmeliyiz. Ziraat öğretmeliyiz. Buna da yetkiniz.

Allah’ın dinini, ilmini öğrenen; şükreden, hamt eden, zikreden, tövbe eden, ibadet eden, çok çalışan, ilmi ile yükselen, iyilik yapan, has bir kul olmalı. İyilik sadece maddi anlamda para vermek, erzak, kumanya dağıtmak demek değildir. Ver yesin! Yatsın! Çocuk yapsın, demek değildir. İnsani insanileştirmedir. Olgun insan yapmalı. İnsanı en güzel şekilde eğitmek, öğretmek, işlevli kılmalı. Nankör, hain insan yetiştirmemeli.

Gerçek anlamda Allah’ını, Allah’ın ilimlerini bilen kişi, öyle el avuç açacak duruma düşmez. Her sahteciliği, sahtekârlığı, domuzluğu bileceğine; hakkı, hakikati bilip, iki âlemde kendini kurtarmalı. Mümin yararlı bilgi öğrenir. Meslek, sanat öğrenir. Çalışır, çabalar. Akıllı, ileriyi görerek, davranır. Kendini iki âlemde kurtarır. Anadolu’nun bereketli topraklarında tarım yapar, ziraat yapar. Hayvancılık yapar. Kendini kurtarır. Aptal olup, güzelim verimli topraklarını satıp; zevkine, keyfine, konforuna yemez. Kendine çalışmayıp, köle ücreti olan, asgari ücretle başkalarına çalışmaz.

Akıllı, mümin insan, aç göz, hırslı, kanatsız davranmaz. İsraf etmez. Kazandığından fazla harcamaz. El âleme el- avuç açıp, dilenmez. Dilenmek, İslam dinine göre hoş bir davranış değildir. Bir ekmek parası kazanamayıp, insanlığın yüz karası, maskarası olmamalı. Hayatın her saniyesini en güzel şekilde ilimle, meslek öğrenmekle, din – iman öğrenmekle değerlendirmeli. Dünyanın en iyi insanı olma hedeflenmeli. “Aile ile iyi geçinip, aileden destek almalı. Akraba, hısım, arkadaş, komşu desteği almalı. Ekip çalışması yapmalı. Her işimizi en güzel şekilde, planlı, programlı, tasarımlı, projeli, verimli, en kaliteli yapmalı. Uzman olmalı. Yüksek deneyimli uzman desteği almalı. Örgün ve yaygın öğretimden hayat boyu yararlanmalı. Başarılı olma dersleri, kursları almalı. Yan gelip yatmamalı.”

Bahis, şans oyunlarına para yatırmamalı. Bugün, devlet bile bahis oynatıp, milleti soymaktadır. Eğlenceye teşvik edip, çıkarcılara soydurmaktadır. Tatil sektörüne soydurmak için 3 -4 günlük dini bayram tatillerini bile 9 gün yapmaktadır. Futbol maçına gitmeye ve bahis oynamaya, at yarışlarına, eğlenceye teşvik etmektedir. Cumhuriyet döneminde ilk yapılan icraatlar; “kumar oynamayı serbest bırakma, genelev- kerhane açma, içki- alkol, uyuşturucu, sigara fabrikaları kurma olmuş. Bunların reklamları gazetelerde tam sayfa reklam ile yapılmış. Köylerin duvarlarına kadar içki, bira reklamları sac reklam panoları ile asılmıştır.” Din öğrenimi yasaklanmış. Milletimiz zıvanadan çıkarılmak istenmiştir. İşte her gün medyada izlediğimiz yüzlerce adi vahşi olaylar, bu yapılanlarının sonucudur. Sebep- sonuç ilişkisidir. Allah’tan hidayet istemeli. Öze dönmeli. İnsan, Müslüman olma gayreti ile zamanını değerlendirmeli. Kurtuluş sadece ve ancak; akıl ile zekâ ile sağduyu ile mantık ile makul şekilde, ilmi, İslam dinini yaşamaktadır. Gerisi hep angarya!