BOLŞEVİK Devrimi'nin ardından 1920 yılında ülkelerinden kaçıp Türkiye'ye gelerek Çanakkale'nin Gelibolu ilçesine yerleşen yaklaşık 30 bin Beyaz Rus’un 1 yıl süren zorunlu gurbet yaşamı, 100 yıl sonra gün yüzüne çıkıyor. Türk-Rus dostluğunun temelinin 100 yıl önce Gelibolu’da atıldığını belirten Prof. Dr. Vedat Çalışkan, “Beyaz Ruslar Gelibolu’ya geldiklerinde her şeylerini kaybetmişlerdi. Fakat bu moral bozukluğundan sıyrılarak, Gelibolu’da Rusya ideallerini yeniden oluşturdular. Gelibolu’da yeniden doğdular. Gelibolu, onlar için manevi dirilişin simgesi bir mekân oldu. Bu nedenle kendilerine 'Gelibolulular' adını verdiler” dedi.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vedat Çalışkan ve Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aydın İbrahimov, Bolşevik devriminin ardından Türkiye'ye gelip Gelibolu'ya yerleşen Beyaz Rusların buradaki yaşamlarını araştırmak amacıyla 2005 yılında çalışma başlattı. Aynı zamanda ÇOMÜ Türkiye- Rusya İşbirliği Araştırma ve Uygulama Merkezi (TURUSIA) Müdürü olan Prof. Dr. Vedat Çalışkan ile Prof. Dr. Aydın İbrahimov, 14 yıl boyunca Beyaz Rusların izlerini sürdü. İki öğretim üyesi, bunun için Gelibolu’da saha çalışmaları yaptı. Köylerde o döneme ait bilgilere sahip yaşlı insanlarla mülakatlar gerçekleştirdi. Resmi belgelere ve fotoğraf arşivlerine ulaştı. Ortaya, Beyaz Rusların o dönemki yaşamlarına dair zorlukları ve renkli yaşamlarını gösteren ilginç sonuçlar çıktı.
'BÜYÜK BİR İNSANİ DAYANIŞMA ÖRNEĞİ SERGİLENDİ'
TURUSIA Müdürü Prof. Dr. Vedat Çalışkan, Rusya’daki Bolşevik Devrimi'nin ardından çıkan iç savaşı kaybeden Beyaz Ordu’nun 1’inci Kolordusu’ndan 25 bin 868 asker ile aile fertlerinin 22 Kasım 1920 tarihinde Çanakkale’nin Gelibolu ilçesine geldiklerini söyledi. Beyaz Rusların, Gelibolu'da 16 Temmuz 1921 tarihinde bir anıt yaptıklarını ifade eden Çalışkan, araştırmaları sonucunda, Gelibolu’da geçmişte yaşananların Türkiye ve Rusya’nın ortak kültürel mirası olduğunu ve bunun iki ülke arasındaki dostluğa büyük katkı sunduğunu belirtti.
Yaklaşık 30 bin Beyaz Rus’un gemilerle Gelibolu’ya geldiklerinde, ilçenin savaşlar ve depremler nedeniyle harap bir durumda olduğunu anlatan Çalışkan, “Gelenlerin üçte biri şehir içine, kalanları ise şehre 8 kilometre mesafede kurulan kampta, çadırlara yerleştirildi. Türkler, Rusların çocuklarıyla ve ihtiyaçlarıyla yakından ilgilendi. Evlerinin odalarını açtılar. Türk müftü de Rusların camilere ve mevlevihaneye yerleştirilmesine yardımcı oldu. O günler Türkler için de zor günlerdi. İki ulus, ülkeleriyle ilgili derin acılar yaşıyordu. Buna karşın Türkler ve Ruslar günümüz dünyasının ders alacağı nitelikte büyük bir insani dayanışma örneği sergilediler. Ruslar, Türklerden gördüğü iyiliği ve Türkiye’deki kardeşlerini hiçbir zaman unutmadı” dedi.
'BEYAZ RUSLAR, GELİBOLU'DA YENİDEN DOĞDU'
Beyaz Rusların, burada Türklerden büyük destek gördüklerini ifade eden Prof. Dr. Vedat Çalışkan, bu nedenle günümüzde Türkiye ve Rusya toplumları arasında mevcut kültürel diyalogun köklerinden birinin de Gelibolu’nun tarihi içine uzandığını söyledi. Çalışkan, Beyaz Rusların Gelibolu’da kültürel bakımdan adeta küçük bir Rusya kurduklarını belirterek, şunları söyledi:
"Günlük yaşam, büyük ölçüde zorluklarla geçti. Gelibolu’ya geldiklerinde bu insanlar her şeylerini kaybetmişlerdi. Bu aynı zamanda maddi ve manevi açıdan büyük bir yoksulluk demekti. Fakat bu moral bozukluğunda süratle sıyrıldılar. Günlük hayatı yaşanılır kılmanın yollarını aradılar. Açlık ve yerleşim sorunlarının çözümünden hemen sonra uğradıkları moral bozukluğundan kurtulmaya başladılar. Gelibolu’da Rusya düşüncesi yeniden oluştu. Ruslar, Gelibolu’da evleri tamir etti. Su şebekesini onardı. Fırın, lokanta ve kafeteryalar açtı. Kendi yöntemleriyle tarım yaptı. Evlerin duvarlarına vatan hasretini temsil eden semboller ve resimler çizdi. Ruslar, Gelibolu’da sanata, kültüre, spora önem verdi. Çeşitli kurslar açtılar. Bunların içinde Türkçe kursları da vardı. Spor okulları kurdular. Ruslar burada hayatı çok zenginleştirdiler. Bir yıl içerisinde sayısız tiyatro gösterisi sundular ve bando, mızıka takımları konserler verdi. Gelibolu, unutulmayacak bir yıl geçirdi. Rusların Gelibolu’da kaldığı süre içerisinde 100 kadar bebek dünyaya geldi. Bunun yanı sıra 49 Rus kadın Gelibolu’da evlilik yaptı. 10 Türk kadını da Rus subayların eşi oldu. Bugünkü mevlevihane, o dönem Kornilov Okulu öğrencilerini yerleştiği bir yurt oldu. Bugün Altıyol Caddesi üzerinde ayakta olan ahşap yapı, o günlerde Vrangel kreşi ve lise olarak kullanılmıştı. Beyaz Rusların varlığıyla birlikte Gelibolu’da çok özel kültürel bir mekan oluşmuştu. Ancak Rusların Gelibolu’dan tamamen ayrılmasıyla tüm etkiler ve izler yok oldu. Şu anda Beyaz Ruslardan günümüze ulaşan tek iz ise, Fransız Mezarlığı içinde defnedilmiş olan General Federof'un çocuğuna ait mezardır. Burada yaşayanlar ayrıldıktan sonra Gelibolu’yu hiçbir zaman unutmadılar. Gelibolu’da yeniden doğdular. Yani onlar için manevi dirilişin simgesi bir mekân oldu Gelibolu. Kendilerine bu nedenle ‘Gelibolulu’ adını verdiler. Gelibolu geçmişleri ile her zaman gurur duymayı sürdürdüler. Gelibolu’da yaşananları her zaman leke sürülemeyecek şerefli bir hatıra olarak andılar.”
'GELİBOLU TÜRK-RUS BULUŞMASININ YERİ OLMALI'
Prof. Dr. Aydın İbrahimov ise, Gelibolu’da iki farklı toplumun birbirleriyle buluştuğunu belirterek, “Burada Türk toplumunun oldukça toleranslı ve çok kültürlü özelliklere sahip olmasını görüyoruz. Bu buluşmada Türkler ve Ruslar arasında hiç ihtilaf çıkmadı. Örneğin soğuk bir havada Rus askerleri tatbikattan dönerken bir camiye davet edilirler. Kendilerine çay kahve ikram edilir. İçeride ibadet yapılmaktadır. Rus subayı şöyle der: ‘Türkler o kadar içten ibadet yapıyordu ki, ben askerlerimin İslamiyet’e geçiş yapmalarından korktum.’ Gelibolu, Türk-Rus buluşmasının yeni yeri olmalıdır. Bu bir fırsattır. Umarım Gelibolu, iki toplumun bir arada, barış içerisinde bulunmasının simgesi olur” dedi.
RUS ANITI YILLAR SONRA YENİDEN YAPILDI
Beyaz Ruslar, Gelibolu’dan ayrılırken geride bir mezarlık ve anıt bıraktı. 16 Temmuz 1921 tarihinde yapılan Rus Anıtı, zaman içinde depremler nedeniyle yıkıldı. İki ülke Dışişleri Bakanlığı konuyu görüşerek, anıtın yeniden yapımına karar verdi. Yeniden yapılan Rus Anıtı 17 Mayıs 2008 tarihinde açıldı. Beyaz Rusları anmak için anıtta her yıl Kasım ve Mayıs aylarında anma töreni düzenleniyor. Önümüzdeki yıl, Beyaz Rusların Gelibolu’ya gelişinin 100’üncü yıldönümü olması nedeniyle üst düzey katılımlı ve kapsamlı etkinlikler düzenlenmesi planlanıyor. 
'BEYAZ RUS' İSMİ
Bolşevik Devrimi'ni gerçekleştirenlere 'Kızıllar' deniyordu. Daha sonra bu 'Kızılordu' adını aldı. Bolşevik Devrimi'ne isyan çağrısı yapan güçlere ise, başlangıçta 'Gönüllü Ordusu' deniyordu. Zamanla 'Beyaz Ordu' ve 'Beyazlar' adını aldı. Bu, milliyeti ifade eden bir terim değil, siyasi bir tabir. Çünkü Beyaz Ordu içinde; Ruslar, Ukraynalılar, Gürcüler, Don Kazakları, Kalmuklar, Çerkezler, Türkmenler, Ermeniler, Gürcüler, Rumlar ve Museviler de yer alıyordu. Bu güçlere zamanla 'Beyaz Ruslar' denmiştir

FOTOĞRAFLI