Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi akademisyenleri Dr. Dilek Melike Uluçay, Dr. Gizem Melek ve Deniz Özyurda Ergen, Covid-19 pandemisinin ilk dönemindeki haberlerde kullanılan salgınla ilgili veri görsellerinin vatandaşlar üzerindeki etkisini araştırdı. Görsellerin neden olabileceği; kaygı, korku ve panik duyguları ile inandırıcılığı ve güvenirliğinin incelendiği araştırma, uluslararası bir bilimsel derginin “Covid-19 Krizinde İletişim” başlıklı özel sayısında yer aldı.

Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi akademisyenleri Dr. Öğretim Üyesi Dilek Melike Uluçay, Dr. Öğretim Üyesi Gizem Melek ve Araştırma Görevlisi Deniz Özyurda Ergen, Covid-19 salgınının ilk döneminde medyada yer alan veri görsellerinin halkın risk algılarına nasıl etki ettiğini ortaya çıkarmak için bir araştırma yaptı. Bu amaç doğrultusunda, farklı sosyo-demografik gruplardan oluşan 191 kişiye çevrimiçi bir anket uygulandı. Anket içerisinde farklı haber kaynaklarının Facebook ve Twitter üzerinde paylaştığı ve en çok etkileşim alan 24 veri görseline yer verildi. Katılımcılardan, her bir görsel için görselin neden olabileceği kaygı, korku ve panik duyguları için ayrı, inandırıcılığı ve güvenirliği için ayrı, geri dönülemez sonuçlar için ayrı olmak üzere toplam 8 maddeyi “Kesinlikle katılmıyorum” ve “Kesinlikle katılıyorum” aralığında kalacak şekilde derecelendirmeleri istendi.

İlk dönemdeki görseller kaygı vericiydi

Akademisyenler, Dilek Melike Uluçay ve Gizem Melek, “Çalışmanın öne çıkan sonuçlarına baktığımızda, 191 kişinin sorulara verdiği ortalama değerlere göre; haber kaynağının sunduğu veri görsellerinin güvenilir ve inandırıcı bulunduğunu görüyoruz. Bu durumun, haber kaynaklarının verileri çoğunlukla Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü gibi üst düzey otoritelerden almasıyla ilişkili olduğu düşünülmekte. Ancak araştırmaya katılan 191 kişinin sorulara verdiği ortalama değerler incelendiğinde, veri görsellerinin kaygı verici, korku verici, panik uyandırıcı, yıkıcı sonuçları olduğu ve ölümcül bir virüsü işaret eden görseller olduğu şeklinde değerlendirme yaptıkları ortaya çıktı. Bu yönüyle bakıldığında, bu görseller katılımcıların risk algısı üzerinde önemli bir etkiye sahiptir, denilebilir. Araştırmanın diğer önemli bir sonucu ise veri görsellerinin risk algısı üzerinde belirli noktalarda etkisi olmasına rağmen, katılımcıların bu görsellerden yola çıkarak geri dönülemez sonuçlar yaşanacağını ya da hayatın eskisi gibi olmayacağını düşünmemeleri. Örneğin, 17 Nisan tarihine ait Türkiye’deki korona virüs tablosunun anlattığı görseli değerlendiren katılımcıların yüzde 75,4’ü kaygı verici, yüzde 63,3’ü ise korkutucu, yüzde 54,5’i ise panik uyandırıcı bulurken yine aynı görsel yüzde 58,7 oranında inandırıcı ve yüzde 57 oranında da güvenilir bulunmuş” diye konuştu.

Bilimsel dergide yer aldı

“Haberlerde Paylaşılan Covid-19 ile İlişkili Veri Görselleri ve Risk Algısı” başlıklı makale, İspanya Barselona kentinde bulunan Ramon Llull Üniversitesi Blanquerna İletişim ve Uluslararası İlişkiler Okulu tarafından çıkarılan bilimsel akademik dergi Tripodos’un “Covid-19 Krizinde İletişim” başlıklı özel sayısında da yer aldı. Uluçay ve Melek, araştırmalarında inceledikleri görsellerin pandeminin ilk döneminde yayınlanan veri görselleri olduğunu da hatırlatarak, “Bu görselleri insanların güvenilir bulduğu zaman pandeminin başıydı, şu anda insanların veri görsellerini güvenilir ve inandırıcı bulma oranlarında farklılıklar olabilir. Elimizde veri olmadan bilemiyoruz, ancak aradan geçen zamandaki değişimi karşılaştırma için bu yönde de bir çalışma yapmak gerekir” dedi.