Özden ATİK / İSTANBUL, ()  FETÖ soruşturması kapsamında Doç. Dr. Burcu Kalkan Oğuztürk'ün, "Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istemiyle yargılandığı davada, hakkındaki ev hapsinin kaldırılmasına karar verildi.  
İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nde üçüncü celsesi görülen duruşmaya, hakkında ev hapsi bulunan sanık Burcu Kalkan Oğuztürk, avukatı İbrahim Gökdeniz ile katıldı.

PROF. DR. HÜSEYİN HATEMİ TANIK OLARAK DİNLENDİ
Duruşmada, akademisyen Prof. Dr. Hüseyin Hatemi tanık olarak dinlendi. Hüseyin Hatemi ifadesinde,  "Sanık, 2001 yılında Medeni Hukuk Kürsüsü'nde asistanım olarak görev yapmaya başladı. 2006 yılına kadar ben İstanbul Üniversitesi'nde Medeni Hukuk kürsüsünde görev yaptım. Emekli olduktan sonra da zaman zaman üniversiteye gittiğim için sanığı görüyordum. Yaklaşık 18 yıldan beridir sanığı tanırım. Kendisini tanıdığım andan itibaren sanığın bu örgütün içerisinde olduğuna, irtibatı bulunduğuna ya da örgüt söyleminde bulunduğuna tanık olmadım. 2016 yılında MHP hakkında açılan bir davadan dolayı mütalaa alınması gerekiyormuş. Benim kürsümde bulunan Burcu hanım, bana beraber bir mütalaa yazmamız gerektiğini söyledi. Birlikte mütalaa yazdık" dedi.

Hatemi, Fırat Oğuztürk'ü ise sanığın eşi olması nedeniyle tanıdığını, birkaç defa yemek yediklerini, ne şekilde evlendikleri hakkında bilgisi olmadığını ifade etti. Hatemi, sanık avukatının sorusu üzerine "2016 yılına kadar sanığın örgüt lehine şüphe duyulacak herhangi bir davranışına tanık olmadım. Bora Erdem ismini gazeteden duydum. Sanığın bu kişiyle ilişkisi olup olmadığını bilmiyorum" diye cevap verdi. Hüseyin Hatemi, sanıkla beraber çalışırken hiçbir kimse hakkında asistan olarak kürsüye alınması ya da yüksek lisans başlangıcı yapması konusunda ısrarı olmadığını da belirtti.

BERAATİNİ TALEP ETTİ
Duruşma savcısı Alaattin Çolak, önceki celse sanığın cezalandırılması yönündeki mütalaasını tekrar ettiğini belirtti. Söz verilen sanık Burcu Kalkan Oğuztürk, "15 Temmuz darbe sürecinde Almanya'daydım. Almanya'da profesörlük unvanım var ve orada avukatlık yapabilme imkanım vardı. 25 Temmuz'da rahatlıkla kaçma imkanım varken ülkeme döndüm ve Bylock kırıntısı çıkan telefonu bizzat polislere kendim teslim ettim. İlk gözaltına alındığım zaman benim hakkımda Bylock'tan bir isnat yoktu. İstanbul Üniversitesi yapılanmasına ilişkin bildiğim kadarıyla halen dava devam etmektedir. Eğer örgüt üyesiysem bu dosyadan hakkımda bir itirafçı beyanı çıkardı. Bildiklerimi samimi olarak anlattım. Kızıma bakmam imkansız hale geldi. Kaçma şüphem yoktur. Hakkımdaki ev hapsinin kaldırılmasını istiyorum. Beraatimi talep ediyorum" dedi.

EV HAPSİ KALDIRILDI
Mahkeme heyeti, sanık hakkında yürütülen başka bir soruşturma kapsamında etkin pişmanlık kapsamında vermiş olduğu ifadesinin bir örneğinin dosyaya gönderilmesi için savcılığa yazı yazılmasına karar verdi. Heyet, sanığın etkin pişmanlık kapsamında beyanlarının bulunması, sanığın eşinin tutuklu bulunması, bakmakla yükümlü olduğu 9 yaşında kızının bulunması dikkate alındığında orantısız olacağı gerekçesiyle konutu terk etmeme tedbirinin kaldırılmasına hükmetti. Heyet, sanığın haftada iki yakın en yakın karakola imza verme şartı koydu. Sanık ve avukatı savunmasını hazırlaması için süre veren heyet, duruşmayı erteledi.