RHODİAPOLİS Antik Kenti'nde Likyalı hayırsever adına yapılan Opramoas Anıtı'nda fırtınayla ortaya çıkan hatalı restorasyon sonrası görevlendirilen Bilim Komisyonu'nun, 3 yıldır hiç aranmadığı ortaya çıktı. Komisyonda görevli Doç. Dr. Fatih Onur, restorasyon sonrası anıtın sökülüp, tekrar restore edilmemesi gerektiğini söyledi.
Antalya'nın Kumluca ilçesindeki Rhodiapolis Antik Kenti'nde, Likyalı hayırsever Opramoas'ın yaptığı hayır işleri ve bu nedenle Likya kentlerinden verilen onurların bulunduğu yazıtların yer aldığı anıt, 2015 yılında Kumluca Belediyesi tarafından yapılan ihaleyle, 1 milyon 445 bin TL bedelle Er-Bil İnşaat A.Ş. firması tarafından restore edildi. Antalya Müzesi'nin sorumlu olduğu alandaki restorasyonda Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, birçok hata tespit ederek 2016'da restorasyonu durdurdu. Ankara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Bülent İplikçioğlu, restorasyondaki tüm hataları rapor haline getirdi. Ardından anıt, üzerinde resmi olan plastik kaplamayla kapatıldı. Yaklaşık 3 yıldır kapalı olan anıt, şubat ayındaki bir fırtınada kaplamanın parçalanmasıyla gün yüzüne çıktı. Restorasyon sonrasında yüzde 70'ten fazlası orijinalliğini kaybeden anıtla ilgili oluşturulan yeni bilim komisyonundaki üyelerle 3 yıldır hiçbir resmi girişimde bulunulmadığı ortaya çıktı.
YENİ BİLİM KURULU ÜÇ YILDIR BEKLİYOR
Prof. Dr. Bülent İpkilikçioğlu'nun görevini bırakması üzerine o dönem Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nce 2017 yılında mimar, epigraf ve sanat tarihçisi olmak üzere üç kişilik yeni bir Bilim Komisyonu oluşturuldu. Komisyona Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Mimarlık Bölümü'nden Prof. Dr. Burcu Ceylan, Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Eskiçağ ve Kültürleri Bölümü'nden Doç. Dr. Fatih Onur ile Sanat Tarihi Bölümü'nden Dr. Nimet Özgönül atandı.
'ŞOKA UĞRADIK'
Komisyonda görevli Doç. Dr. Fatih Onur, restorasyon süreciyle ilgili hiç haberleri olmadığını belirterek, “Bir anda karşımızda restore edilmiş anıt gördük ve gördüğümüzde şoka uğradık. 'Böyle bir şey gerçekten mümkün değil, nasıl olabilir' diye kendi kendimize hayıflandık. 'Nasıl haberimiz olmadı böyle bir şeyden' diye düşündük. Çünkü burada AÜ Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü'nde epigrafi denilen yazıt bilimi yapılmakta ve yazıtlar üzerine çalışan bir bölüm ve böyle bir olaydan haberdar olmadı maalesef. Haberi aldıktan sonra duruma çok üzüldük" dedi.
'BİLGİLENDİRME GELMEDİ'
Prof. Dr. İplikçioğlu'nun hataları ortaya koyan raporunu incelediğini ve görevi bırakmasının ardından oluşturulan yeni bilim ekibinde kendisinin de olduğunu belirten Doç. Dr. Fatih Onur, “Biz bu görevi aldıktan sonra bekledik, herhangi bir şekilde anıtla ilgili bir şeyler yapılacak mı diye. Fakat maalesef şu ana kadar resmi kurumlardan bir bilgilendirme gelmedi. Bu işle ilişkili ne olduğunu gerçekten bilemiyorum" diye konuştu.
EN UZUN YAZITLARDAN BİRİ
Doç. Dr. Fatih Onur, "Anıtla ilgili zaten bilgi sahibiyiz ve önemini özellikle epigraflar oldukça iyi bilir. Anıtı ön plana çıkartan üzerindeki yazıt ve antik dönemde yaşamış önemli bir hayırsever Opramoas'ın bütün hayatı boyunca yaptığı hayır işleri ya da değişik kentlerden aldığı onurların yazılı olduğu oldukça uzun bir metin. Elimizde şu ana kadar mevcut Yunanca yazıtlar içinde en uzunları arasında sayılan oldukça ünik bir eser ve yurt dışında da çok iyi biliniyor" dedi.
100 YIL ÖNCE AVUSTURYALILAR KOPYASINI ALMIŞ
Bu yazıtın bilinmesinin 100 yıl öncesine dayandığını anlatan Doç. Dr. Onur, “Avusturya'dan gelen bir ekip, anıttaki yazılı blokların kopyasını aldı. Bunların rekonstrüksiyonunu yaptılar, oldukça düzgün bir şekilde bu işler yapılmıştı ve biliniyordu. Daha sonra 2000'de bir Yunan bilim insanı tamamen bu yazıtla ilişkili bir kitap kaleme aldı, o da üzerinde epey çalıştı. Yani anıtın içeriği ve nasıl bir şey olduğuna dair zaten elimizde yeteri kadar veri olmasına rağmen, nasıl olur da ortaya böyle garip bir restorasyon çıkar anlaşılması mümkün değil" diye konuştu.
'SÖKÜLMESİNİ BEKLİYORUZ'
Anıtın yüzde 30'u mevcut olduğundan restorasyon için bu oranın hiçbir zaman yeterli olmadığına değinen Doç. Dr. Onur, “Buna rağmen yapıldı. Bundan sonra dikkatli olunması gerekiyor. Sökülüp yeniden yapılabilir mi? Bana göre hayır. Yeni danışma ekibi oluşturulmadan önce söküm kararının çıktığını biliyorum ve önce sökülmesini bekliyoruz. Bu çok önemli bir iş, en az inşa etmek kadar sökmek de dikkatlice gereken bir şey. Birbirine kenetlenmiş ve tutturulmuş taşlar. Çoğu da yanlış yerde duruyor. Sökülmesi tamam ama söküldükten sonra tekrar restore edilmeli mi? Bu önemli bir soru, tekrar restore işlemine girişilmemesi gerekiyor. Çünkü ayrı bir iş gerecek tamamen" dedi.
'TEKRAR RESTORE EDİLMEMELİ'
Anıtın tekrar restore edilmemesi gerektiğini belirten Doç. Dr. Onur, “Eğer Rhodiapolis'te Opramoas'ın bu anıtı tanıtılacaksa bir replikası doğru seçenek olabilir. Anıtın yüzde 70-80 kalıntıları olsaydı restorasyon o zaman daha iyi anlaşılabilirdi. Mevcutta zaten Avusturyalıların yaptığı miktar günümüzde yok. Dolayısıyla böyle bir restorasyonun yapılmasının anlamı olmuyor. Temel sorun bu. Görsel açıdan da bu şekilde kalmamalı. Halihazırdaki görüntü ciddi üzüntü kaynağı. Biraz da utanç verici bir durum. Şahsi kanaatim tekrar restore edilmesin, öncelikle bu yanlış işin tamamen ortadan kaldırılması, blokların korunmaya alınması lazım" diye konuştu.

FOTOĞRAFLI