İstanbul Kent Üniversitesi, 'Kent'te 8 Mart' başlığıyla Toplumsal Cinsiyet ve Çalışma Yaşamı Sempozyumu düzenledi. Sempozyumda, toplumsal cinsiyet rolleri ve çalışma hayatı, cinsiyet eşitliği, kadın istihdamı, kadına şiddet ve eğitim sorunlarına dikkat çekildi.

1857 yılında Amerika’da kadın tekstil işçilerinin 'Eşit işe eşit ücret' talebiyle başlattığı grevden bu yana 162 yıl geçti. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde İstanbul Kent Üniversitesi, Toplumsal Cinsiyet ve Çalışma Yaşamı Sempozyumu'na ev sahipliği yaptı. Üniversitenin Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu MüdürüDr. İlknur Sayan'ın moderatörlüğünde gerçekleşen sempozyumda, dünden bugüne 8 Mart, Toplumsal Cinsiyet Rolleri ve Çalışma Hayatı, Geleneksel İletişimden Kitlesel İletişime Dilde Kadınlık ve Erkeklik konu başlıkları konuşuldu. Konuşmacılar arasında, Eğitim-Gelişim Danışmanı Filiz Okat, İnsan Kaynakları Yönetim Danışmanı Çağlar Çabuk, İletişim Danışmanı Yaprak Özer ve Gençlik projeleri Koordinatörü Ceylan Tarhan yer aldı.

"KADIN SORUNLARININ EN BAŞINDA EĞİTİM GELİYOR"

İstanbul Kent Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu MüdürüDr. İlknur Sayan, üniversitenin bir misyonu görev edindiğini dile getirerek, " İstanbul Kent Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Berna Yılmaz ve İstanbul Kent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Neşe Zehra Kavak, kadın liderlerimiz bu anlamda tüm yöneticileri, tüm personelleri desteklemektedirler. Kız çocuklarına eğitimde İstanbul Kent Üniversitesi pozitif ayrımcılık yapmakta ve kız öğrencilere burslar vermektedir. Çünkü kadınların toplumda birçok sorunu bulunmaktadır. Bu sorunların en önemlisinin eğitim olduğu inancındayım. Bu anlamda üniversitemiz sosyal bir projeye imza atmıştır" dedi.

Sayan, "Demokratik, ileri bir toplum için kadınların güçlendirilmesi, etkinlik alanlarının genişletilmesi, eğitim, istihdam, sağlık, siyaset, hukuk gibi birçok alanda eşit fırsat ve olanaklardan faydalanıyor olmaları büyük önem taşımaktadır" ifadelerini kullandı.

"BİRLİK OLDUĞUMUZDA ÇOK GÜÇLÜYÜZ"

Eğitim ve Gelişim Danışmanı Filiz Okat, kadınların birlik olduğunda çok daha güçlü olduklarını vurguladı.

200 yılı aşkın zamandan beri kadınların eşit haklarla yaşamak için mücadele verdiklerini ifade eden Okat, "Bu mücadele gerçekten büyük bir mozaik. Günümüzde bu eşit haklar için, insanca yaşamak için hala mücadelenin devam ettiğini görüyoruz. Önümüzde atacağımız daha birçok adım var. Kadınlar olarak birlik olduğumuzda gerçekten güçlüyüz. Bu senenin sloganı 'eşitlik varsa, gelecek var'. Biz mücadeleye devam edeceğiz. Bilgilendirme kadınlar için çok değerli ve şiddete maruz kalan kadınların aslında yalnız olmadıklarının anlaşılması gerekiyor. Onları desteklemek için gerek bizim ülkemizde, gerekse dünyada birçok kuruluş var. Bu kuruluşların biraz daha kendilerini tanıtması gerekiyor. Mücadelenin en önemli olayı bence bilgilendirmedir. Bilgilendirmenin anlam ve öneminin altının defalarca çizilmesi gerektiğine inanıyorum" diye konuştu.

"CAM TAVANLAR VE CAM DUVARLAR VAR"

İnsan Kaynakları Yönetim Danışmanı ve aynı zamanda toplumsal cinsiyet ve iş yerinde psikolojik taciz konularında çalışmalar yapan Çağlar Çabuk, kadınların iş hayatında cam tavanlar ve cam duvarlara takıldığına dikkat çekti.

Çabuk, sözlerini şöyle tamamladı:

"Kadınların maruz kaldığı birçok ayrımcılıktan kaynaklanan, toplumsal ve sosyal arka planlarından kaynaklanan birçok sebep karşımıza çıkabiliyor. İşin içinde rekabet, iş gücünün kullanımıyla ilgili başka sorunlar da olabiliyor fakat şu bir gerçek ki çalışan kadının özellikle bebek sahibi olduktan sonra iş hayatına geri dönmesiyle birlikte başka bir sorun karşısına çıkıyor. Dikkatinin toplanamaması, performansının düşük olması gibi birçok sebeple kadının çalışma hayatında arzu ettiği o geçişi yapmasının önünde bir engel oluyor. Cam tavanlar ve cam duvarlar da var. Burada yine kadın olmanın getirdiği yukarı doğru yükselme, terfi etme, kariyer basamaklarını erkekler kadar eşit ve aynı hızda çıkmasının önünde bir takım engeller olabiliyor. Cam tavanla ilgili farkındalığın mutlaka yüksek olması gerekli. Ne kadar çok uzmanlaşırsa, konuya hakim olursa o kadar çok kısa sürede yöneticilik pozisyonuna gelebilir. Emeğin, eşit işe eşit ücretin, emeğin karşılığının verilmesi zaten çok önemli bir ayrıntı. 1857'den beri verilen bir mücadele var. "