BURDUR Gölü'nün kurumasını önlemek amacıyla Lisinia Doğa Projesi kapsamında göl kenarında oluşturulan bahçelerde gül hasadı başladı. Yüzlerce kişi bölgeye akın ederken, Lisinia Doğa Proje Sorumlusu Öztürk Sarıca, geçen 8 yılda gül üretiminde kullanılan damlama sulama sistemiyle yaklaşık 8 milyon ton su tasarrufu sağlandığını söyledi.
Kuruma tehdidindeki Burdur Gölü ve havzasında su tasarrufu sağlayarak Burdur Gölü'nün kurumasının önüne geçmek amacıyla 190 dekar arazide 2011 yılında oluşturulan organik gül bahçelerini gezmek için yüzlerce kişi Lisina'ya akın etti. Lisinia Doğa Proje Alanı Sorumlusu Öztürk Sarıca, gül bahçelerini gezen vatandaşlara projenin başlangıcından bu yana yaşadıklarını, projenin ortaya çıkış amacını ve alanda yaptıkları çalışmaları anlatırken, ziyaretçiler gül bahçelerinde bolca fotoğraf çektirdi.
8 MİLYON TON SU TASARRUFU SAĞLANDI
Lisinia Doğa Proje Alanı Sorumlusu Öztürk Sarıca, geçen 8 yılda gül üretiminde kullanılan damlama sulama sistemiyle yaklaşık 8 milyon ton su tasarrufu sağlandığını söyledi. Sarıca, "Burdur Gölü'nün kuruması noktasında daha önceki yıllarda çok yaygın olarak yapılan gül tarımını tekrar yöreye kazandırmaya çalışıyoruz. Damlama sulama sistemi vahşi sulama sistemlerine göre yüzde 75 daha az su tüketiyor ve bunun yanında büyükbaş hayvancılığın baskın olduğu yerlerde alternatif bir üretim olarak karşımıza çıkıyor. Büyükbaş hayvancılığa bağlı mısır ve yonca üretiminden vazgeçilmesi bu tür alternatif ürünlere yönelinmesi ciddi anlamda su tasarrufu sağlıyor" dedi.
'ÇEVRESEL TURİZMİ CANLANDIRMIŞ OLUYORUZ'
Bölgede yetiştirdikleri gülleri hasat ettikten sonra Lisinia'da yağlı gül suyu yaptıklarını aktaran Öztürk Sarıca, "Bunun yanında özellikle ekoturizm noktasında çok ciddi gelişmeler var. Çok sayıda insan gül bahçelerimizi geziyor ve güllerden yapılan ürünleri satın almak istiyor. Çok ciddi anlamda çevresel turizmi burada canlandırmış oluyoruz" diye konuştu.
Gülün hemen bitiminde adaçayı hasadı ve arkasından lavanta hasadı başlayacağını da aktaran Sarıca, bu tür faaliyetlerin, özellikle susuz tarımla üretimi yapılan adaçayının ve lavanta tarımının aynı zamanda ekoturizm olarak yöreye çok ciddi katkılar sağlayacağına inandığını vurguladı.

FOTOĞRAFLI