Hüseyin Şengül 65 yaşında ve engelli. 39 yıl önce geçirdiği iş kazasından sonra hayata tek bacağıyla tutunuyor. Kendisiyle aynı durumda olanlar meydanlarda ve cami önlerinde dilenmeyi tercih ederken, o alnın teriyle çalışmayı tercih etmiş. 3 erkek ve 2 kız tam 5 çocuğunu helal kazançla büyütmüş.
Ama Hüseyin Şengül’ü farklı kılan bunlar değil. Onun en büyük özelliği, her sabah erkenden eşofmanlarını giyip spor yapması. Sağlıklı insanların bile düzenli spor yapmamak için kırk dereden su getirdiği ülkemizde Hüseyin amcanın bu azmi takdire şayan. Sabahın erken saatlerinde, Ankara Büyükşehir Belediyesinin sporseverlere kazandırdığı parkta hiç aksatmadan her gün 6 km’lik tempolu yürüyüş yapan Hüseyin amca, başta şeker olmak üzere sağlık sorunlarından da bu şekilde kurtulduğunu söylüyor.
Ankara’nın Keçiören İlçesine bağlı Etlik Mahallesi’nde eşi Hatice Şengül ile mütevazi bir yaşam süren Hüseyin Şengül,1976 yılında yaşadığı bir iş kazasında halatın kopması sonucu yükün altında kalarak sol bacağının dizden aşağısını kaybetti. Ama bu kaza onu spordan alıkoymaya yetmedi. Spor yapmayı bu kazaya rağmen sürdüren Şengül, aynı zamanda mide kanserini yenmiş ve şeker oranını da 350’den 110’lara düşürmeyi başarmış.
Şengül, her gün sabah saatlerinde evinden çıkıp Etlik Mahallesi’ndeki Zeynepcik Parkı’na geliyor. Bu parkın parkur uzunluğu bin 500 metre. Şengül, bu parkuru tam 4 kez gidip geliyor ve parkın içinde bulunan jimnastik aletlerinde spor yapıyor. Bunu yaparken zorlanmadığını ifade eden Şengül, günde 6 kilometre yürüyerek, sağlam insanlara deyim yerindeyse taş çıkartıyor.
“DEĞNEKLERİMLE İSTANBUL’A KADAR GİDİP GELEBİLİRİM”
Beş çocuğunu da kendi kazandığı helal lokma ile büyüttüğünü söyleyen Şengül, “Çocuklarımın boğazlarından fitre geçirmedim, kendi hayatımı kendim kazandım. Eskiden forklift yoktu. Kamyondan ağır metal balyalarını halatla indiriyorduk. Bir gün yine balya indirirken, haltını kopması sonucu bacağım o balyanın altında kalarak ezildi. Hastanede bacağımı kestiler. Ben hayata küsmedim. Hem çalışmaya, hem de spor yapmaya devam ettim. Sporun şeker hastalığına çok faydası var. Spor yaptıkça şeker oranım 50-60 sayı azaldı. Değneklerimle İstanbul’a kadar gider gelirim. ‘Ben yapamam, edemem’ diye demem” dedi.
“GÜNDE 2 SAAT SPOR YAPIYORUM”
Şengül, güne sabah 07.30’da spor yaparak başladığını belirterek, “Uyandığımda kahvaltımı yapıyorum. Şeker hapım var, onu yutuyorum. Ondan sonra da yürümeye gidiyorum. Yürüyerek günde 6 kilometre yol yapıyorum. Hareketler yapıyorum. Sağlığım da yerinde. Her gün düzenli olarak yürüyorum. Günde 2 saat spor yapıyorum” diye konuştu.
“ENERJİSİ ESKİ İŞİ OLAN DEMİRCİLİKTEN GELİYOR”
Spor yaparken kullandığı enerjiyi zamanında çalıştığı demircilik işine bağlayan Şengül, demirciliğin ağır bir iş olduğunu belirterek, işi sayesinde vücudunun da sağlam olduğunu söyledi.
Şengül, kanser tedavisi gördüğü sırada ilaçlar nedeniyle 3.5 ay boyunca bir dilim ekmek yemediğini ama yürümekten asla vazgeçmediğini aktardı.
Yaşadığı sağlık sorunlarına rağmen spora sarılan Şengül, midesinde tümörden kemoterapiyle kurtulduğunu ifade ederek, şeker oranını da spor sayesinde 350’den 110’lara düşürdüğünü paylaştı.
“BEDAVA KARTIM VAR AMA YİNE DE YÜRÜRÜM”
Bin 500 metrelik parkuru bir kere bitiren ve tekrar gidebilecek durumda olduğunu kaydeden Şengül, parkur sonunda, “İyi hissediyorum. Hiç zorlanmadan giderim. 4 kere gidebilirim. Hep ağır işler yaptım. Onun için bağışıklık kazandım. Toplu taşıma araçlarını da kullanırım ama yakın yerlere yürürüm. 1-2 kilometrelik yerlere yürürüm. Halbuki bedava kartım var ama yine de yürürüm. Engelli kartım var. Onlara çok başvurmam, yürürüm” dedi.
“SPOR ENGEL TANIMAZ”
Eski rekortmen atlet olan Haydar Doğan, 65 yaşındaki spor arkadaşı Hüseyin Şengül ile tanışmasını ve Şengül’ün yaptığının taşıdığı önemi şöyle anlattı:
“Yaşamım sporla geçiyor. Spora yaşam biçimi olarak devam ediyorum. Sabahları mesaiye gitmeden önce spora çıkıyorum. Hüseyin amcamız da bizim spordan arkadaşımız. Ben kendisine spor yaparken denk gelmiştim. Hüseyin amcamızın bize verdiği mesajın, hepimizin dikkate alması gereken çok önemli bir mesaj olduğunu düşünüyorum. Diğer bir mesaj ise, ‘Spor engel tanımaz.’ Sporun yaşı yok. 7’den 70’e herkesin hiçbir bahane üretmeksizin spor yapılabileceği ve sporun bir yaşam biçimi olduğu mesajını veriyor.”
Doğan, 1987’de Avrupa Şampiyonası’nda kürsüye çıkan ilk Türk atlet olduğunda kendisine verilen eşofman takımını da Şengül’e hediye etti.