Batman’ın Sason ilçesine bağlı Günlüce köyünde ikamet eden Arslan ailesi, yaklaşık 20 ton ağırlığındaki kayaların evlerinin üstüne düşme tehlikesiyle yaşıyor. İki göz odalı bir evde ikamet eden aile, yetkililerden yardım bekliyor.
Sasan ilçesine 30 kilometre uzaklıkta bulunan Günlüce köyünde, yoğun yağışlar nedeniyle ayrışan kayalar, köy sakinlerine ecel terleri döktürüyor. Ağırlığı 20 tonu bulan kayaların evlerine düşme tehlikesini yaşayan aileler, evlerine giremez duruma geldi.
Günlüce köyü sakinlerinden Medeni Arslan, evlerinin dedelerinden kaldığını ve çocukluğundan beri burada yaşadığını söyledi. Arslan, "Bu kayalar yaklaşık iki sene önce birbirinden ayrılıp kaymaya başladı. Yağmurlar yağdıkça yavaş yavaş kaymaya devam ediyor. Şu anda bütün kayalıkların evimin üstüne gelme ihtimali var" dedi.
"KAYALARIN KAYMASINI ENGELLEMEK İÇİN KÜÇÜK TAŞLARI SIKIŞTIRDIM"
Kayaların bu sene daha hızlı kaydığını ve kaymaları engellemek için kayaların altına küçük taşlar sıkıştırdığını belirten Arslan, "Büyük kayalıktan ayrılıp en aşağı gelen büyük kayanın daha fazla kaymasını engellemek için altına bol miktarda taşlar sıkıştırdım. Yaptığım ne kadar mantıklı bilemiyorum ama 6 çocuğum eşim ve anneme bakmakla yükümlüyüm, onlara bir şey olacak diye gözüme uyku girmiyor" diye konuştu.
"SABAH AKŞAM KAYALARA BAKIP DUA EDİYORUZ"
Yağışlı, rüzgarlı ve gök gürültülü zamanlarda taşların hareket etme ihtimalinin bulunduğunu aktaran Arslan, "Bu yüzden her akşam yatmadan önce kayaları kontrol ediyorum, sabahları da kalktığımda yine kayalara bakıyorum. Bütün korkum evlatlarıma, eşime ve anneme bir şey olmasındandır. Onlar bana Allah’ın emaneti onları çok seviyorum, onlara bir şey olmasın diye her gece dualar edip şehadet getirip yatıyoruz. Burada bir saniye bile durmak istemiyorum. Ama hiçbir gelirim yok, çoluk çocuğuma zor bakıyorum. İmkanım olsa tarlanın birine ev yaparım. Bu evde durmak benim en büyük çaresizliğimdir" şeklinde konuştu.
"VARIMI YOĞUMU KANSER HASTASI EŞİM İÇİN HARCIYORUM"
Yaklaşık üç sene evvel lenfoma kanseri teşhisi konulan eşi Elmas Arslan’ın tedavisi için ayda iki kez Diyarbakır’a gidip geldiğini dile getiren Arslan, "Kanser hastası olan eşim için ayda iki defa Diyarbakır’a gitmek zorundayız. Hiçbir gelirim ve hiçbir sağlık güvencem yok. Daha önce tütün ekerdik az da olsa bir gelirimiz vardı, fakat şimdi o da yok. Çocuklarımı yetiştirmek, bakmak, büyütmek için çabalamak bir yana dursun, varımı yoğumu eşimin tedavisi için harcadım. Elimde bir şey kalmayınca da borç almaya başladım. Ne yapayım eşim benim için çok değerli göz göre göre onun erimesini seyredemezdim. Bir an önce çözüm bulmak için bir dilekçe ile Sason Kaymakamlığı’na başvurdum. Başvurum önceki kaymakam döneminde olumlu görünmüş olsa gerek ki İl Afet Müdürlüğü’nden bir heyet araştırma için geldi. Daha sonra İl Afet Müdürlüğü aldığı raporu karakola yönlendirdi. Buraya gelen karakol yetkilileri burada bir önlem alınana kadar burayı hemen boşaltmamız gerektiğini söyledi. Bu İl Afet Müdürlüğü raporu elimde mevcut. Bende bunu kaymakamlığa verdim. Kaymakamlık bana önlem alınana kadar evden çıkmamızı söyledi. Bende ailemi aldım ve kardeşimin evinde tek bir odada 6 ay bekledik. Baktık ki bir sonuç bir çalışma yok. Daha sonra tekrar kendi evimize gelmek zorunda kaldık. Şu anda bu tehlikeli evde yaşamak zorundayız" ifadelerini kullandı.
"MEMUR, TAŞLAR ÜZERİNE GELECEK KORKUSU İLE BURADA ÇAY BİLE İÇEMEDİ"
Evin arkasındaki kayalığı parçalamak için Özel İdare’den bir memurun gönderildiğini ifade eden Arslan, şunlar söyledi:
"Köye gelen kepçe operatörü ’Bu kayalığı parçalamaya kalkarsam köyün yarısı gidecek. Biz bunu parçalarsak bütün köy can tehlikesi yaşayacak. Bu kayaları parçalayamayız’ diye tutanak tutup gitti. Sason Özel İdare’den bu kayaları parçalamak için buraya gelen memura damda içmesi için bir masaya çay koyduk. Beraber oturduk. Memur bey taşlar üzerimize gelecek korkusundan orada çay içemedi. İşte biz memurun korkudan çay bile içemediği evin içinde yaşıyoruz. Bütün gelen giden evraklar elimde. Durumumuza Ankara’dan olumlu yanıt gelmesine rağmen Sason Kaymakamlığı komisyonu gelen yardım dosyasını iptal ediyor. Dosyamızın ve dilekçemizin Ankara’da olumlu görünmesine rağmen soruna bir çözüm bulunmuyor. Bizi ölüme mi terk etmek istiyorlar. Biz burada mahsuruz. Şimdi devletimize değil de nereye gideceğiz siz söyleyin. Bize kiraya çıkın diyorlar. İki seneden fazla ben de ailem de perişan haldeyiz. Biz de bu vatanın bir evladıyız. Bize ikinci sınıf muamelesi yapmasınlar. Biz de bu bayrağın altında yaşıyoruz. Önce Allah’a sonra da devletimize güveniyoruz. Bir an önce bize bir çözüm bulsunlar istiyoruz. Her an bu kayalıkların altında can verebiliriz. Yarın öbür gün bize bir şey olsa bunun hesabını kimse veremez. Ben elimden gelen her şeyi yaptım. Bütün başvurularımı yaptım. Bütün dilekçeler ve raporlarım elimde duruyor. Gerisi önce Allah’a sonra da aziz devletimizin yardımına kalmış."