Selin GÜRSEL – Ömer HASAR / İSTANBUL, () - İSTANBUL Gedik Üniversitesi’nde ‘Edebiyatımızın Kadın Kalemleri’ paneli düzenlendi. Çağdaş Türk edebiyatına yön veren usta yazarlar, edebiyat dünyasında kadın olmanın olumlu ve olumsuz taraflarını öğrencilerle paylaştı.

‘Edebiyatımızın Kadın Kalemleri’ paneli, yazar Nursel Duruel, Latife Tekin ve Feyza Hepçilingirler’in katılımı ile İstanbul Gedik Üniversitesi Gedik Meslek Yüksekokulu’nda gerçekleştirildi. Görsel İletişim Tasarımı Bölümü ve Kadın Girişimciliği Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından hayata geçirilen panelin operatörlüğünü ise Prof. Dr. Nesrin Karaca yaptı. Çağdaş Türk edebiyatına yön veren, kadının edebiyattaki yerinin daha da güçlenmesini sağlayan usta yazarlar tecrübelerini gençlere aktardı. Programa üniversite Rektörü Prof. Dr. Zafer Utlu ile birlikte birçok öğretim üyesi ve çok sayıda öğrenci katıldı.

Açılış konuşmasında, kadınları dışlayan bir yönetim anlayışının bütün toplum için büyük bir eksiklik olduğunu ifade eden Rektör Prof. Dr. Zafer Utlu, “Kadınların omuz vermediği, sahip çıkmadığı bir demokrasi mücadelesinin başarıya ulaşması mümkün değildir. Kadın elinin değmediği bir edebiyat, incelikten, zarafetten, derinlikten mahrum kalmış demektir. Bir ülkede kadınlar iş ve çalışma hayatında etkin değilse, o ülkenin kalkınması, büyümesi, hedeflerini gerçekleştirmesi hayalden ibarettir. Kadın toplumu oluşturan en önemli halkadır. Kadının katılmadığı, kadının yok sayıldığı bir topluluğu medeniyet ölçüleri çerçevesinde değerlendirmek mümkün değildir. İnanıyor ve biliyoruz ki, kadınlarımızın hayata daha fazla katılmaları kadın zarafeti ile şekillenen bir sosyal ve ekonomik hayat daha aydınlık bir geleceğe ulaşmamızın tek koşuludur” dedi.

“MİSYONU DEVAM ETTİREN YAZARLARI AĞIRLIYORUZ”

Programın yürütücülüğünü yapan İstanbul Gedik Üniversitesi Kadın Girişimciliği Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Ayşin Şişman, “Bir hafta boyunca 8 Mart Kadınlar Günü’nün anlam ve önemini vurgulayabileceğimiz, kadının toplumdaki ekonomik ve sosyal sorunlarını tartışıp çözüm önerilerini sunabileceğimiz ve bunu öğrencilerimizle paylaşabileceğimiz etkinlikler düzenlemeye başladık. Paneller kapsamında iş hayatında, sporda ve edebiyatta kadının rolünü ve yaşadığı zorlukları konuşacağız” dedi.

“Biz ülkemizdeki kadın hareketinin başlangıcına baktığımız zaman Meşrutiyet Dönemi’nde, kadınların öncelikle gazetelerde, dergilerde köşe yazılarıyla yer aldığını ve sonrasında kadınların elde ettiği kazanımlarda çok büyük rol oynadığını görüyoruz” diyen Dr. Öğr. Üyesi Şişman, “Fatma Aliye, Halide Edip, Nezihe Muhittin ve Şukufe Nihal gibi isimlerin hem edebiyatımızın hem de ülkemizdeki kadın haklarının kazanım sürecinde büyük bir yere sahip olduğunu biliyoruz. Biz de tarihten gelen bu misyonu bugün başarıyla sürdüren kadın yazarlarımızı üniversitemizde misafir ederek bu noktaya dikkat çekmek istedik” ifadelerini kullandı.

“ESKİDEN KADIN CİNAYETLERİ DİYE BİR KAVRAM YOKTU”

Kadının edebiyat dünyasındaki yerinin sağlamlaştırılmış olduğunu dile getiren yazar Feyza Hepçilingirler şöyle konuştu:

“Şiir, öykü ve romanda ihmal edilemeyecek pek çok isim var. Adı söylenmeden o türün dökümünün yapılamayacağı isimler bunlar. Ancak kadının toplum içindeki genel durumu için aynı olumlu şeyi söylemek pek mümkün değil. Çünkü toplumsal açıdan baktığımızda kadın eskiye göre daha zor durumda. Söz gelimi eskiden kadın cinayeti diye bir kavram yoktu.Şimdi ise neredeyse yılın her günü bir kadın öldürülüyor. Yasalar kadınlara pek çok hak vermiş durumda ama ne yazık ki kadınlarımızın çoğu haklarının farkında değiller. Yerel yönetim seçimleri olacak. Hiç değilse yönetici konumunda olan muhtardan başlayarak büyükşehir belediye başkanlığına kadar her kademenin, yarısı veyahut yarısına yakını bile kadın olsa Türkiye’nin çehresi değişir. Çünkü kadınlar bir işe el atarlarsa güzel yaparlar. Kadınlara güvenim sonsuz.”

“KADIN DAYANIŞMASI ÇOK ÖNEMLİ”

Kadın cinayetlerinin son bulmasını istediğini dile getiren ve bu konuya özellikle dikkat çeken yazar Latife Tekin, “Şubat ayı içerisinde, 28 günde 67 kadının öldürüldüğü bir ülkede yaşıyoruz. Bence kadınların çok acil çözülmesi gereken meseleleri var. Kadın özgürleşme hareketinin yükselmesi, kadın dayanışması çok önemli” dedi.

“YAZMAK KADINI ÖZGÜRLEŞTİRİYOR”

Bu etkinlikte öğrencilere yazan ve yazar kadınları, onların eserlerini anlatacaklarını kaydeden yazar Nursel Duruel ise, “Geçen yıl 444 kadın öldürülmüş. Bütün bunları her gün ne yazık ki televizyonlarda izliyoruz ve çok sarsılıyoruz. Ama bir türlü engellenmiyor”  diye konuştu.

Yazmanın kadını özgürleştiğini belirten Duruel, “Çünkü yazdığınız zaman daha derinlemesine düşünürsünüz. Ve sadece kendi derinliklerinize inmezsiniz; baktığınız insanların hayatlarını da iş dünyalarını da görmeye çalışırsınız. Tabi ki kadın olmak,özellikle de empati yeteneğinin gücünden kaynaklanarak başka bir artı getiriyor burada” dedi.