ANKARA Üniversitesi Çocuk Kültürü Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Müge Artar, yıl sonu etkinliklerinde sahne önünde olan bir çocuğun özgüveninin arttığını ancak bunun fazlasının zararlı olduğunu söyledi. Prof. Dr. Artar, "Çünkü özgüvenin fazlası o yaş için hazmedilebilir, baş edilebilir olmayabilir. Hep önde olma isteği çok artabilir. Birazcık öne çıkmak isteyen bir çocuk olursa, veya rol değişirse ona zorbalık uygulayabilir. Çok geride kalan çocuklar için hep aşağılık duygusu riski var. Rolünden çok zevk alabilir ama bundan rahatsız da olabilir. Bu sefer öndekine hırs, zorbalık yapabilir" dedi.
Prof. Dr. Müge Artar, bir çok okulda yıl sonu etkinliği, müsamere ve okuma bayramı gibi gösterileri incelediğini, çocukların ağladığı, isyan ettiği görüntülerin çoğunlukta olduğunu bildirdi. Prof. Dr. Artar, öğrencilerin keyifle öğrenmeye ayırabilecekleri saatleri tören hazırlıkları gibi ezbere dayalı programlara ayırdığını kaydetti. Gösteri bazlı törenleri 4 başlık altında incelediklerini ifade eden Artar, çocukta sahne kaygısının ilk sırayı aldığını, ikinci sorunun ise gösterilerde her zaman 'öne çıkan' ve 'geride kalan çocuk' simgesinin olduğunu söyledi. Prof. Dr. Müge Artar, sahnede olan çocukların kendisini ailesine ve çevresine ifade edebilme yeteneği kazandığını, güven duygusu kazandığını ancak bunun fazlasının da zararlı olduğunu söyledi.
'DENGEYİ KORUMAK ÖNEMLİ'
Prof. Dr. Artar, şöyle konuştu:
"Sahneye çıkmak tek başına kötü bir şey gibi görülmemeli. Hep sahnenin önünde olan çocuğun bir yandan özgüveni artıyor. Ama bu özgüvenin çok artmış olması da kötü bir şey. Çünkü özgüvenin fazlası o yaş için hazmedilebilir, baş edilebilir olmayabilir. Hep önde olma isteği çok artabilir. Birazcık öne çıkmak isteyen bir çocuk olursa, veya rol değişirse, ona zorbalık uygulayabilir. Çok geride kalan çocuklar için hep aşağılık duygusu riski var. Rolünden çok zevk alabilir; ama bundan rahatsız olabilir. Bu sefer öndekine hırs, zorbalık yapabilir. Yani bu yüzden okuma bayramlarında, yıl sonu etkinliklerinde çocuklar için düzenlenen gösterilerde dengeyi korumak çok önemli."
Prof. Dr. Artar, önde-arkadalık meselesinin ailelerde de konuşulduğunu vurgulayarak, "'Çocuğum arkadaydı' diye üzülüyorsa veliler, bunu çocuğuna da yansıtıyordur. Anne baba bunu söyleyince çocuk da gösteriyi daha tramvatik algılayabilir" diye konuştu.
'EĞLENCE ŞEKLİNDE GEÇEN GÖSTERİLERDE ZEVK ALIYORLAR'
Prof. Dr. Müge Artar, 2 yıldır Ankara Üniversitesi Vakıf Okulları'nda çocukların fikirlerini alarak, onların istedikleri şekilde gösteriler ve kutlamalar yaptıklarını kaydetti. Prof. Dr. Artar, eğlence şeklinde geçen gösterilerde çocukların zevk aldığını bildirerek, "Çocuklar istedikleri gibi dans ediyorlar, eğleniyorlar, sahneye çıkıp şarkı söylüyorlar ve aileleriyle birlikte zaman geçiriyorlar" dedi.
'ÖĞRENMENİN KEYİFLİ OLDUĞUNU GÖSTERMELİYİZ'
Prof.Dr. Müge Artar, karnenin sadece bir not olduğunu, ailelerin dikkate alması gereken şeyin öğretmenlerin çocukları hakkındaki yorumları olduğunu vurgulayarak, "Karne nihai değerlendirme ya da bir başlangıç değil, bir sınav grubunun çıktısı. Esas değerlendirilmesi gereken çocuğun öğrenmekten zevk aldığını sağlayabilmek. Çünkü bilgi hali hazırda çok kolay ulaşılabilir durumda. Eskisi gibi sadece öğretmen değil tek kaynak. Her şeye bir tıkla ulaşabiliyorlar. Bizim onlara vermemiz gereken şey öğrenmenin ne kadar keyifli bir etkinlik olduğunu göstermek. Bunu karnede gösteremezsin. Karnedeki notlar kadar dikkat edilmesi gereken öğretmenlerin notları. Öğretmenlerimiz çok güzel notlar yazıyorlar. Öncelikle kendilerini motive edebilecek aileler, öğretmenlerin yazdığı özel notları da paylaşmalılar" diye konuştu.

FOTOĞRAFLI