Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri (UMKE), olağan dışı durum ve afet ihtimaline karşı 24 saat boyunca yardıma hazır vaziyette bekliyor. Gönüllülük esasına dayalı olarak çalışan UMKE personeli, ailelerini geride bırakarak yardıma ihtiyacı olan insanlara el uzatıyor. İzmir UMKE İstasyonu ekibi, geçen yıl yaşanan deprem, sel ve yangın olaylarında yaşadıklarını anlatarak kutsal görevlerine vurgu yaptı.

Sağlık Bakanlığı Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı UMKE, her türlü olağan dışı durum ve afet olaylarında yurt içi ve yurt dışında yeterli ve nitelikli sağlık hizmeti sunabilmek için gönüllü sağlık personelinden oluşuyor. Çeşitli sağlık birimlerinde çalışan gönüllü sağlık çalışanları arasından seçilen UMKE personeli, aldıkları eğitim ve donanımlarıyla olay yerine en hızlı şekilde intikal ederek yaralı kişilere medikal yardımda bulunuyor. Kurtarılan kazazedelerin stabilizasyonunu sağlayarak en yakın sağlık kuruluşuma sevki için hazırlık yapan ve ambulanslara nakleden UMKE’ciler, ayrıca normal şartlarda sağlık ekiplerinin ulaşamadığı bölgelere intikal edip tıbbi destek sağlıyor. İzmir’de 570 personelden oluşan UMKE İstasyonu ekibi de 24 saat boyunca afet durumuna karşı hazırda bekliyor. Uzman hekim, hemşire, paramedik, acil tıp teknisyeni, anestezi teknisyeni gibi birçok alanda sağlıkçının yer aldığı UMKE ekibi; Soma maden kazası, İzmir depremi, Kastamonu sel felaketi ve Muğla yangını gibi pek çok olayda yardıma ihtiyacı olanlara el uzattı. Ailelerini geride bırakarak göreve koşan UMKE ekibi, bu kutsal görevi İHA’ya anlattı.

“Olağan dışı bir durumda kırmızı alarm veriyoruz”

Olağan dışı bir durumda UMKE ekibinin çalışma prensiplerini anlatan İzmir UMKE Sorumlusu ve 18. Bölge Koordinatörü Tolga Ünsel (35), “Olağan dışı durumlarda ve afetlerde kırmızı alarm verdiğimizde, toplanma alanına yarım saat içerisinde arkadaşlarımızla toplanıyoruz ve lojistik destekle birlikte olay yerine intikal ediyoruz. Olay esnasında öncelikle nöbetçi ekibimiz olay yerine çıkış yapıyor. Arkasından da ihtiyaç halinde ya da Sağlık Bakanlığımızın talimatıyla yurt içi yurt dışı fark etmeksizin diğer ekiplerimiz toplanma noktalarına gidiyor. İzmir UMKE olarak Türkiye’nin her noktasına ulaşıyoruz. En son orman yangınları ve sel felaketinin yanı sıra sınır görevlerine gittik” diye konuştu. UMKE personelinin acil durumlarda ulaşım sorunu yaşadığına da dikkat çeken Ünsel, “Depremlerde, yangınlarda ve birçok doğal afette, trafik sıkışabiliyor. Acil durumlarda, hastalara hızlı ulaşmak adına trafikte rahat ilerlememiz gerekiyor. Emniyet şeritlerinin de açık olması gerekiyor ki hemen olay yerine intikal edebilelim” uyarısında bulundu.

Elif bebeğin enkaz altından çıkartılmasında aktif rol oynadı

UMKE’nin, sağlık personelinden oluşan bir kurtarma ekibi olduğunu hatırlatan Ünsel, görev aldığı noktalarda yaşadığı olayları şu sözlerle anlattı: “Tek amacımız insanların hayatlarına dokunabilmek. Olay yerinde insanların hayatlarına dokunuyoruz. En son İzmir depreminde enkazın içerisinden çıkarılan hastalara hiç zaman kaybetmeden hemen müdahale ettik. Kutsal işimiz adına hastalara en iyi hizmeti vermeye çabalıyoruz. İzmir depreminde enkaza girdiğimde 11 yaşındaki bir kız çocuğunun elini tuttum, ona damar yolu açtık. Elif bebeğin enkaz altından çıkartılmasında aktif rol oynadım. Geçmişte Soma’da aktif olarak görev aldım. Geçen yaz meydana gelen yangınlarında da UMKE olarak görev aldık. Her olayın kendine özgü deneyimleri, hatıraları var. UMKE ekibi olarak olağan dışı durumlarda ve afetlerde çalışıyoruz. Halkımızın bizi tanımasını, gönüllülük esasına dayalı çalıştığımızı ve disiplinli çalıştığımızı bilmesini isterim. Dünyanın her yerinde, her afette Türkiye’nin gücü UMKE olarak olay yerine intikal ediyoruz.”

“Her şeyi arkada bırakıp görevimize gidiyoruz”

UMKE ekibinden 27 yaşındaki Gökçe Güllü de en son ağustos ayında Kastamonu’da yaşanan sel felaketinde görev aldığını belirterek şunları söyledi: “Marmaris’teki yangından çıkıp hemen ertesi gün Kastamonu’da olduk. Arama ve kurtarma faaliyetlerine katıldık. Daha sonra rehabilitasyon çalışmaları adına engelli bireyleri ve hastaları evlerinde ziyaret ederek onlara gerekli tedavileri uyguladık. Her görevde farklı olaylar yaşıyoruz. Kastamonu sel felaketinde güvenli olarak bildiğimiz bir yol yıkılmıştı ve orada mahsur kaldık. Saatlerce süren bekleyişin sonunda ise köylülerle birlikte bölgeye boru döşedik. Vatandaşların desteği ile birlikte hep beraber yaralarımızı sarıyoruz.”

Gökçe Güllü, her an göreve hazır beklediklerini ifade ederek “Bize kırmızı alarm verildiğinde hepimiz hemen toplanıyoruz. Özel hayatımızı bir kenara bırakıyoruz. Bizim için öncelikli olan insanlara yardım etmek. O an aile, özel hayat, sosyal hayat, her şey geride kalıyor. Bir insana umut olmak için her şeyi arkada bırakıp görevimize gidiyoruz. Görevimiz çok zor ve çok kutsal. Bir insana umut olma ve yardım etme arzusuyla çalışıyoruz. UMKE oluşumunun içinde olmaktan gurur duyuyorum” sözlerine yer verdi.

“Kızımı bırakıp yardıma ihtiyacı olan diğer çocuklara gidiyorum”

UMKE personeli 28 yaşındaki Seher Ergün de acil bir durum söz konusu olduğunda 2,5 yaşındaki kızını güvenli bir noktaya bırakıp hemen göreve koştuğunu dile getirdi. Ergün, “Kızımı babasına ya da komşulara bırakıp diğer yardıma ihtiyacı olan çocuklara yardım etmeye gidiyorum. En son Muğla yangınında görev aldım. O gün nöbetçiydim ve 5 kişilik ekibimizle buradan yola çıktık. Yangın bölgesinde 4-5 gün boyunca neredeyse 24 saat görev aldım. Birebir sıcak bölgeye girmek zorunda kaldık, tahliyeler yaptık, hayvanları kurtardık. Yerel halka destek olmaya çalıştık. Orada motorlu ekipler vardı ve bize her gün esnaf tarafından gönderilen yemekleri ve içecekleri getirdi. Yerel halktan çok yardım aldık. Beni en çok etkileyen görevim ise Soma maden kazası oldu. Soma’da ailelerin acılarını görmek beni çok etkilemişti. UMKE bence bu ülkede kurulmuş en önemli kuruluşlardır biri. Burada, bu işe tamamen gönül vermiş, ailesini ve evladını geride bırakmış gönüllü kişiler yer alıyor. Bu yüzden UMKE demek gönüllülük demektir. Gönüllüysen, her işi yapabilirsin. Yemeden içmeden de yardıma koşabilirsin” ifadelerini kullandı.

“Emniyet şeritleri kullanılmamalı”

Lojistik sorumlusu 37 yaşındaki Ferhat Alkan, acil durumlarda lojistiğin çok önemli olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu: “Bizim hazır bulunan setlerimiz, ağır iklim çadırlarımız, şişme çadırlarımız var. Bunların haricinde aktif araçlarımız ve ekipmanlarımız bulunuyor. İzmir’de 4 tane toplanma noktamız var. Telsiz yoluyla birbirimizle iletişim kuruyoruz. Olay yerine intikal ettiğimizde, örneğin AFAD enkaz altında yaralıyı buluyor ve bizim girebileceğimiz şekilde orayı ayarlıyor. Daha sonra biz orada anında tıbbi müdahalede bulunuyoruz. İzmir depreminde kızımı oyun alanına götürmüştüm, diğer kızım da okuldaydı. Aralarındaki mesafe azdı ancak trafikten dolayı diğer kızıma ulaşamadım. Karşıyaka’dan görev yerime gelmem 4 saat sürdü. Vatandaşların bu gibi durumlarda emniyet şeritlerine girmemeleri lazım. Bizim yolumuzu açarsa vatandaşa daha çabuk müdahale ederiz.”

Ayda bebeğe müdahale etti

Aynı zamanda eğitim sorumlusu olan 38 yaşındaki Ebru Aydın, İzmir depreminde yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “En son İzmir depreminde görev aldım. O gün nöbetçiydim. Olay olur olmaz UMKE araçlarıyla olay yerine intikal ettik. Günlerce görevdeydik. Deprem olduğu an aslında biz de afetzedeydik. Biz de herkes gibi yakınlarımızı merak ettik. Ben de önce kızlarımı aradım ve güvenli alana çıkmalarını söyledim. O gün kızlarımın yanına gitme şansım yoktu. Çünkü yardıma gitmem gereken çok fazla enkaz vardı. Olay yerinde kurtarılmayı bekleyen birçok insan bulunuyordu. UMKE’ye giriş amacımız da bu insanlara yardımcı olabilmek. Hem afetzede olmak hem UMKE’ci olmak bizim için de zor oldu. Çünkü korkmuş çocuklarımızı arkada bırakıp sahada çalıştık. 12 yıldır görevdeyim ve unutamadığım birçok anı var. İzmir depreminde de Ayda bebek enkazdan çıkarılırken ordaydım. Ayda bebeğin canlı çıkması bizi çok duygulandırdı. Ayda bebeğe gerekli tıbbi müdahaleleri yaptık. Kalbi kısa süreliğine duran ve elektro şokla hayata döndürdüğümüz hastalarımız da oldu. Sonrasında o kişilerin normal hayatına döndüğünü görmek, yaşadığını görmek tarif edilemez bir duygu. Sonrasında bazıları bizi bulduklarında teşekkür ederek hayat borcu olduklarını ifade ediyor. Biz de bu işi gönüllü olarak yaptığımızı söylüyoruz” dedi.