Antalya’nın Serik ilçesinde yaşayan 119 yaşındaki Havva Çelik ve kız kardeşi 101 yaşındaki Cennet Karagöz, yıllara meydan okuyor. Torunlarının torunlarını gören kız kardeşlerden Karagöz, "Şimdi ne var, ’ekmek atık, iplik bükük’. Biz neler çektik. Eskiden çeşitli otlar yerdik. Her şeyi kendimiz yapardık. Ben başkasının yaptığını sevmem. Şimdi gücüm yetmiyor ama başkası bir şey getirse yemem” dedi.

Serik ilçesine bağlı Gebiz Mahallesi’nde farklı adreslerde çocuklarının ’Yanımızda kalın’ ısrarlarına rağmen yalnız yaşamayı tercih eden ve ihtiyaçları çocukları ve komşuları tarafından giderilen kız kardeşler Havva Çevik (119) ve Cennet Karagöz (101), yıllara meydan okuyan bir hayat sürüyor. Şehir hayatından tamamen uzak orman içinde müstakil evlerde ömürlerini geçiren iki kız kardeş bir asrı geride bırakan yaşlarına rağmen halen günlük ihtiyaçlarını kendileri karşılayabiliyor. Havva Çelik’in 8 çocuğundan 6 torunu, Karagöz’ün ise 8 çocuğundan 22 tane torunu var. Torunlarının torunlarını gören kardeşler, yıllardır yaşadıkları mahallelerinde halen kendi işlerini kendileri görebilecek şekilde sağlıklı olarak yaşamlarını sürdürüyor. Zor şartlar altında büyüdüklerini söyleyen kız kardeşler, uzun süre sağlıklı kalmalarının kendi yiyeceklerini, kendileri yapmasına borçlu olduklarını ifade etti.

"Çam ağaçlarının içinde büyüdüm"

101 yaşındaki Cennet Karagöz, uzun süredir aynı köyde yaşadığını belirterek, "Torunumun torununu gördüm. Çam ağaçlarının içinde büyüdüm. Keçi, koyun güttüm. Anne ve babayı yitirdim, başkasının evinde kaldım" diye konuştu.

"Biz neler çektik"

Ömrünün hayvanlara bakmakla geçtiğini dile getiren Cennet Karagöz, "Keçi, koyun ve sığır da baktım. Şimdi ne var, ’ekmek atık, iplik bükük’. Biz neler çektik. Eskiden çeşitli otlar yerdik. Her şeyi kendimiz yapardık. Ben başkasının yaptığını sevmem. Şimdi gücüm yetmiyor ama başkası bir şey getirse yemem” diye konuştu.

"Dağlarda ekin biçerken adam olduk"

Havva Çevik ise 5 çocuğundan 1’inin vefat ettiğini, 6 tane de torunun olduğunu vurguladı. Çevik, "Torunumun torununu gördüm. Yemek yediğim zaman ben yaşıyorum. O zaman aklım başıma geliyor. Tek başıma gezebiliyorum ama bu sıralar biraz zorlanıyorum. Eski yıllarda hayvancılıkla uğraştık, bulduğumuz otları yerdik. Bizim anlayışımız buydu. Biz anne babamız vefat edince öksüz ve yetim kaldık. Başkasının evinde büyüdük. Dağlarda ekin biçerken adam olduk. Ekin biçerdik aynı zaman da harman da kaldırırdık. Çünkü başka yapacak bir şeyimiz yoktu" ifadelerini kullandı.

"Sağlıklarına dikkat ediyorlar"

Cennet Karagöz’ün oğlu Mehmet Karagöz’de, annesinin 8 çocuğu, 22 tane de torununun olduğunu belirterek, "’Antalya’ya götüreyim’ desem gitmezler. Eğer götürdüysen o gün de geri getireceksin. İkisi burada hayvanlarla ve ağaçlarla konuşurlar. Çok bir şey yemezler, doğal yaşarlar. Sağlıklarına dikkat ederler. Eti de fazla yemiyorlar. Ne kadar getirsem de yemezler. Bizler ve torunları açısından uzun süre yaşamaları ayrı bir duygu ve gurur tabi ki. Kendi ihtiyaçlarını kendileri görürler" dedi.