Kocaeli’de ormandan topladığı kurumuş ağaç dallarını sanat eserlerine dönüştüren Abdullah Horel, bastondan asaya, konuttan, hayvan figürlerine kadar çok sayıda dekoratif objeler yapıyor. Evinin bodrumundaki atölyesinde çalışmalarını sürdüren Horel, aynı zamanda eski dönemlerdeki Çerkes kültürünü de dekoratif objelerinde yaşatıyor.

Kocaeli’nin Kartepe ilçesine bağlı Uzuntarla Mahallesi’nde yaşayan Abdullah Horel (69), yaklaşık 10 yıl önce bir lastik fabrikasından emekli oldu. Emekli olduktan sonra bisiklet sürmeye ve yürüyüş yapmaya ağırlık veren Horel, daha sonra kendisine yeni bir hobi alanı oluşturdu. Ormanda topladığı kurumuş ağaç dallarını, taşları ve çeşitli atıkları değerlendiren Horel, kullandığı malzemelerle dekoratif objeler ve süs eşyaları yapıyor. Bastondan asaya, evden, hayvan figürlerine kadar çok sayıda obje yapan Abdullah Horel, aynı zamanda Çerkes kültürünü de dekoratif ürünlerinde yaşatıyor. El emeği, göz nuru sanat eserlerini yakınlarına hediye eden Horel, evinin bodrumundaki atölyesinde maddi kazanç elde etmeden çalışmalarını sürdürüyor.

Eşiyle şakalaşması hobiye dönüştü

Emekli olduktan sonra yaşadığı mahallede yürüyüş grubu kurduklarını anlatan Horel, "Yaşımdan dolayı gruba ayak uyduramadığımı fark ettim ama ben yine de bireysel olarak yürüyüş yapıyorum. Benim ablamın Bodrum’da yazlığı var. Bir gün eşim oraya gitti. Buraya gelirken de Bodrum’un simgesi olan alçıdan yel değirmeni obje getirdi. Bende, ’Bana bunu mu buldun getirecek? Ben bunun âlâsını yapmazsam insan değilim’ diye kendisiyle şakalaştım. Bu hobiye merakım oradan başladı. Para karşılığı yapmayı hiçbir zaman düşünmedim, hobi olarak yapıyorum" dedi.

"Kazanç kapısı olarak görmedim"

Başladığı hobisinin ardından atölye de kurduğunu söyleyen Horel, "Bizim eskiden bu yana traktörümüz vardı. O traktörden dolayı çalışma masası, mengene gibi tadilat malzemelerimi kullanıyordum ama hiçbir zaman ahşap işine girmemiştim. Ahşap hobisine başladıktan sonra geri kalan tadilat malzemelerini de aldım. Atölyemde görmüş olduğunuz kapalı kutuların hepsinde malzemeler vardır. Bu işi hiçbir zaman kazanç kapısı olarak görmedim. Herkes dağa gidince düzgün odun ararken, ben yamuk yumuk ağaç dalları arıyorum. Hatta son zamanlarda genç ağaçları birbirine bağlayıp onların kaynamasını sağlıyorum, kendime obje oluşturuyorum. Pandemi bizi de vurdu. Kullandığım çoğu obje Çin’den geliyordu. Onları bulamayınca bu kez taş işçiliği yapmaya başladım" diye konuştu.

Doğduğu evi obje yaptı

Eski dönemleri anımsatan objelerle ilgili çalışmalar yaptığını anlatan Abdullah Horel, "Yaşayan bir kültür var bu inkar edilmez. Eskiden ocaklar vardı, şimdi onun ismi şömine oldu. Bende o eski ocakların altına alev efekti oluşturmak için lambalar yerleştirdim. Çerkes kültürüne ait mızıkalar var, ona benzer şeyler yapıyorum. Evde de tabi kavga oluyorum, çünkü objeleri eve sığdıramıyoruz. Böyle devam ediyoruz. Zaman zaman aynı şeyleri yapa yapa bıkabiliyorsun. Enteresan bir duygu. Dedemin zar zor hatırladığım evini, doğduğum evi ve dedemin kardeşinin evini yaptım. Devasa büyük bir ahırı, samanlığı, bizim evi hatırlıyorum. O evi kompozisyon haline getirdim. Yaşlılar gördüğü zaman hemen hatırlıyor. Amcam 90 yaşında, ona gösterdim ve çok duygulandı. O benim için en güzel eserlerden birisi" şeklinde konuştu.