Âlemleri hiç yoktan yaratan, yaşatan, var eden, şekil veren, öldürecek olan ve tekrar şekil verdirecek olan Yüce Allah’a hamt ediyorum, şükrediyorum, tövbe ediyorum, zikrediyorum, dua ediyorum, ibadet ediyorum; sevgi, saygı, taat, samimiyetle emirlerini tutuyorum. Yasakladıklarından ve şüphelilerden sakınıyorum. İyilikleri artırıp, çoğaltıp, yayıyorum. Kötülükleri azaltıp, yok ediyorum. Allah cc. Ve peygamberinin sav. Yolunda; akıl ile kalp ile beyinle, ilimle, bilimle, bilerek, öğrenerek, danışarak yaşamayı kendime hedef, amaç, yol, yöntem edindim.

                İnsan önce hakkı, hakikati, doğru ve gerçekleri öğrenirken; batılı, küfrü, yalanı, yanlışı reddetmeli. Batıl, küfür kalpte, beyindeyken; İslam dini kabul edilemez. Bir beyinde, kalpte, ruhta, genlerde hem hak, hakikat hem de batıl, küfür, yalan, yanlış bulunmaz. Bir insanın, Mümin ve Müslüman olması için Kelime-i tevhidi kalben, beynen, dil ile söylemesi, samimiyetle inanması, kabul etmesi gerekiyor. Bunu yaparken de, önce; batıla, küfre, yalana, yanlışa ;“Lâ” deyip, reddediyor. Yok, kabul ediyor. Aklından, kalbinden siliyor. Sonrasında Allah cc. Ve peygamberini sav. İstenilen şekilde tanıyıp, kabul ediyor.

                İnsanın inancı, ibadeti, ahlakı, muamelatı; Allah cc. Kur’ân- Kerim, peygamber sav. Üzerine oluşup, şekillenmeli. Kur’ân’ın bütün hükümlerini; eksiksiz, şüphesiz kabul edip, yaşaması, Müslümanın yapması gereken, olmazsa olmaz, farz emridir. Müslüman’ın yapması ve yapmaması gereken hükümler, duygu, düşünce, eylem, davranış, hareketler vardır. Bunları en doğru şekilde öğrenip, yaşam biçimi yapmalı. İslam dini bir yaşam tarzıdır. İslam dini, insanlıklı insan olmanın en ideal boyutudur.

                Müslüman, Allah’ın haram- yasak- günah kıldığı tüm eylemlerden mutlaka ama muhakkak sakınmalıdır. Haram, mekruh, şüpheli işler yapmamalı. Kur’an’da büyük günahlar vardır. Bunlar ayetlerle anlatılmaktadır. Ama küçük günahlar dediğimiz, haramlardan da sakınmalı. Küçük günahlarda ısrar etmek; alışkanlık edinmek, insanı kötülüğe, çirkinliğe, yalana, yanlışa, olumsuzluğa sürükler. İslam ahlakından uzaklaştırır. Israr edilen günah küçük olmaz.

                Peygamberimiz, Kur’an’da buyurulan şu 7 haramın insanları helâk edeceğini söyledi:

1-      Allah’a eş- ortak koşmak veya tanımamak!

2-      Sihir, büyü yapmak,

3-      Allah’ın haram kıldığı bir canı öldürmek,

4-      Riba, faiz kazancını yemek,

5-      Yetim malı, kul hakkı yemek,

6-      Düşmana hücum esnasında meşru savaştan kaçmak,

7-      Masum mümin kadınlara zina iftirası atmak, insanı helak eden büyük günahlardandır.

Diğer büyük günahlar- haramlar şunlardır:

1-      Günümüz tanımı ile LGBTİ+ENSES olmak, yapmak; dinimizde çok büyük günah, haramdır.

2-      Başkasının malını haksız yere gasp etmek, haramdır.

3-      Özürsüz ramazan ayında oruç tutmamak çok büyük günahtır.

4-      Ölçü ve tartıda eksik veya fazla tartarak, hainlik yapmak, dengeli hareket etmemek haramdır.

5-      Rüşvet almak, vermek; hakkı olmayan bir şeyi satın almak haramdır.

6-      Kur’ân ve peygamberimiz hakkında yalan uydurmak, yalan söylemek, iftira atmak, yalanlamak haramdır.

7-      Peygamberimizin seçkin sahabe arkadaşları adına yalan, yanlış, iftiracı konuşmak, büyük günahlardandır.

8-      Hayvanlara işkence etmek, büyük günahlardandır.

9-      Erkeklerle, kadınlar arasında fuhuş bağlantısı kurmak, büyük günahlardandır.

10-   Özürsüz olarak namaz kılmamak veya vaktinden önce ve sonraki vakitlerde kılmak, büyük günahlardandır.

11-   Masum insanları suç işledi diye devlet kurumlarına şikâyet etmek, büyük günahlardandır.

12-   Haksız yere insan dövmek, yaralamak, zarar vermek, büyük günahlardandır.

13-   İyi, güzel, samimi Müslümanları haksız yere eleştirmek, tenkit etmek, yermek, büyük günahlardandır.

14-   Elden geldiği kadar, iyiliği emredip, kötülüğü men etmemek, büyük günahlardandır.

15-   Kur’ân’ın emirlerini tutmamak, Kur’ân’ı öğrenmemek, büyük günahlardandır.

16-   Kadın, erkek, eşlerin birbirine haksızlık, zalimlik, zulüm yapması, büyük günahlardandır.

17-   Haram yemek, içmek, giymek, kullanmak, yararlanmak, büyük günahlardandır.

Büyük günahlar 700 kadardır. Bu 700 haramdan, 70 tanesi çok tehlikelidir. Bu 70 haramı esaslı dini kitaplardan ve internetten öğrenmemiz mümkündür.

Dinimizi sağlam, sağlıklı dini kaynaklardan, dosdoğru öğrenip, yaşamalıyız. Günümüzde, ülkemizde, 45 kadar ilahiyatçı, medyatik olmuş. Saçma sapan, yalan, yanlış, sapıkça, sapkınca din- iman anlatmaktadır! Bunları öğrenip, bu gibi haram işleyenlerden uzak kalmalı. Düşman dışarıdan yıkmaya, bozmaya, fitne, fesat, nifak sokmaya çalışırken; içteki hainlerde kaleyi, içten yıkmaya çalışmaktadır. Bunlar işbirliği içinde müttefik, ittifak, birlik, beraberlik yaparak; Allah cc, Kur’an, peygamber, din- iman, Mümin, Müslüman düşmanlığını birlikte yürütmektedirler.

Sağlıklı toplum oluşturmak için ilim ve din- imanı; bireye, aileye, topluma, devlet yöneticilerine, memura, işçiye, tüm vatandaşlara benimsetip, içselleştirip, özümsetmek gerekir. Dini, ilmi değerleri, insani, İslam’ı değerleri; milletler, insanlar yaşamalıdır. Aksi halde mankut, bilgisiz, bilinçsiz toplumlardan millet, ümmet olmaz. Tarih yapan millet olmalı. Tarihe sefil, sefalet, berbat, haşat olarak geçmemek için bilimde, ilimde, irfanda, dinde, imanda, sağlıkta, eğitimde, meslekte, sanatta, teknikte, teknolojide çağın üstünde ilerlemek gerekir. Dini ve pozitif ilimleri bir bütün olarak toplum edinmeli, kazanıma dönüştürmeli.

Biz Türkler, 1699 yılında yapılan Karlofça anlaşmasıyla toprak kaybetmeye başladık. Bu durum 1926 yılına kadar sürdü. 1774 yılı Kartal Savaşı sonrasında; ilmen, bilim olarak, din yaşantısı olarak zayıflamaya başladık. Bu zayıflama her alanda kendini gösterdi. Zayıflayınca da başka milletlere ezilmeye başladık. Dünyada zayıf olan hiçbir varlığın yaşama şansı yüksek değildir. Her yönüyle güçlü, kuvvetli olmalı. Birlik, beraberlik, yardımlaşma, dayanışma, paylaşma içinde yaşama şansını yükseltmeli. 1918 Mondros Mütarekesi ile Osmanlı kaybetti. 1920 yılı ile tekrar Türkler bir devlet, millet olarak toparlanmaya başladı.

Okullarımızda, öğretmenlerimiz ve ders kitapları bilimden, dinden imandan yoksundur. Bilim ve teknik yeterince öğretilmemektedir. Benim 1963- 1979 öğrencilik yıllarımda, Emin Oktay’ın yalan- dolan, kurgu olan yalancı tarihi okutulurdu. Cumhuriyet tarihi de daha yalan okutuluyordu. Haftada bir ders saati Din Dersi veriliyordu. Radyo ve televizyonlarda, sabahın erken saatlerinde sadece 15 dakika, haftada sadece 15 dakika Asaf Demirtaş dini anlatmaya çalışırdı. O da ağaç, çiçek, böcekle lafı bitirirdi. Boş bir nesil- kuşak yetiştirildi. Boş bir nesilden günümüzde 123 terör örgütü ülkemizde türedi. Devlet, millet başına bela oldu.

24 Nisan 2021 günü ABD Başkanı Biden, 1915 yılı Ermeni soykırımından söz eden açıklama yaptı. 1983 yılında da yine ABD Başkanı Regin aynı boş, düşmanca, yalan, iftiralarda bulunmuştu. Şimdiye kadar 20’den fazla sömürgeci, katliamcı, soykırımcı ülke, 1915 olaylarını; “soykırım” olarak ülkelerinin parlamentolarında kabul etmişti.

 “ (Sizlere sözde 1915 Ermeni soykırımından söz etmeye çalışacağım. Oysa o yıllarda “soykırım” sözcüğü kullanılmamaktadır. Daha sonra çıkan “soykırım” sözcüğünü Türklere yamamaya başladılar. 1950 yıllarında, hatta biraz daha öncesinden “soykırım” lafı etmeye başladılar. Türklere sürekli katliam yapan, soykırım yapan; Batılılar, kendi günahlarını, barbarlıklarını, vandallıklarını, vahşiliklerini, katliamlarını örtmek için hep bir ağızdan; “Türkleri soykırımcı, barbar, katliamcı diye sıfatlandırmaktadırlar.”

Türkler mert, cesur, kahraman, merhametli, cengâver insanlardır. Savaşı cephede, meydanda yapar. Sivil halka dokunmaz. Bu durum, Malazgirt, İstanbul’un Fethi, Kosova, Niğbolu, Mohaç, Preveze, Çanakkale, Milli Mücadele, Kore, Kıbrıs, Kutu’l Amare, Miryokefalon,  Dandanakan, Sırp Sındığı, Varna, Otlukbeli, Mercidabik, Viyana Kuşatması, Ridaniye, Kırım, Balkan, Sarıkamış, Çanakkale, 93 Harbi yanı 1877-1878 Osmanlı – Rus savaşı, Osmanlı, Yunan Harbi ve daha yüzlercesini saldırgan, işgalci düşmana karşı Selçuklu ve Osmanlı atalarımız ve bugün ki, Türkler yapmıştır.

 Biz, elin kâfir gâvuru gibi sivillere saldırmayız. Saldırmamışız. Saldırmayacağız. Ama Batılı batıl kâfirler hep sivil halkı katletmiştir. Bu Haçlı Seferlerinde böyleydi. Birinci, İkinci Dünya savaşlarında da böyleydi. Her savaşta daha çok köylere, kasabalara, kentlere saldırıp; yakıp, yıkmışlar! Sadece ABD, 1945 yılından günümüze, 28- 30 milyon sivil halkı katletmiştir. “Sadece İngiltere günümüzde dünyada bulunan 196 ülkeden, 172 tanesini işgal etmiş. Sömürgeleştirmiş. Sivil halk katletmiştir. Soykırım yapmıştır.” “ Fransa, Almanya, Portekiz, İspanya, İtalya, Belçika, Danimarka, İskandinav ülkeleri, Avusturya, Avustralya işgal ettikleri yerlerde soykırım, katliam yapmışılardır. Yerli halkları katliamlarla tüketmişlerdir!

Almanya’ya ve Rusya’ya gittim. Haçlı seferlerinde nasıl Müslümanları katlettiklerini bana övünerek, başarıymış gibi anlatılıyorlar. Derseler ki, biz sizi Malazgirt, Çanakkale, Mohaç meydan savaşlarında yendik. Pek zoruma gitmez. Ama Haçlı seferleri, sivil halk katliamıdır. Bunu başarı olarak, 1,000 yıl sonra anlatabiliyorlar. Anlatabildikleri için hala aynısını, benzerini alçakça, kahpece yapıyorlar.

Çarlık Rusya’sında ve de Sovyetler Birliği Rusya’sında milyonlarca Müslüman ve Türk veya Müslüman katledilmiştir. Bir kısmı Sibirya sürgünü esansında ölmüş! Bir kısmı sürgünde kötü koşullarda ölmüş! Bir kısmı da öldürülmüştür. Polonya’dan Çin Denizi’ne kadar uzanan SSCB egemenliği her türlü vahşeti, dehşeti; kendi ideolojisini benimsemeyenleri, terör devleti olarak katletmiştir. Lenin 10 milyon insanı, Stalin 43,5 milyon halkı katletmiştir! Sadece Müslümanları, Türkleri katletmemişlerdir. 10 milyon Ukraynalıyı da açlıkla, katlederek öldürmüştür.

Ermeniler, Batılılardan ve Ruslardan destek alarak, Anadolu’nun halkını alçakça, kahpece, arkadan, sinsice vurarak, katletmiştir. Anadolu halkı askerdedir. Cephededir. Köyler, kentler savunmasızdır. Taşnak ve Çentik Ermeni terör örgütleri, Avrupa ve Ruslardan aldığı destekle, Anadolu’da sivil halk katliamı yapmıştır. Bu iki Ermeni terör örgütü mensubu; 150 binden fazla, 300 bine yakındır. Rus ordusu ile beraber hareket etmektedir. Bezen Ruslarla saldırmaktadır. Bezen Rus desteği alarak saldırmıştır. Anadolu’da o zaman 1,3 milyon Ermeni halkı yaşamaktadır.

Ruslar, Ermenilere destek vererek, katliam yapmıştır. Ruslar kendi ülkesinde yaşayan Müslüman Çerkezlere, Çeçenlere, Karapapahlara, Terekemeler, Türklere karşıda 1964 yılından beri katliam uygulamış. İlk Çerkez sürgünü 1964 yılında Anadolu’ya yapılmıştır. Bu Müslüman Türk kavimleri boşuna Anadolu’ya gelmemişlerdir.

Balkanlarda da Müslüman halklara ve Müslüman Türklere, Kafkas halkına yapılanlar aynen yapılmıştır. Bosna- Hersek’ten başlayarak 10 milyon Müslüman, 93 harbinden başlayarak, sürgüne tutulmuş. 5 milyon kadarı katledilmiş. Bir kısmı Anadolu’ya ulaşmayı başarmış. Perişan olmuşlardır. Ülkemizde Kafkasya ve Balkan halkları keyiflerinden bulunmamaktadır.

Anadolu’nun aslanları, kahramanları, cengâverleri, alperenleri cephelerde savaşırken, onlar sivil halkları katletmişler! Soykırım yapmışlardır. Aslanlarımız, 1. Dünya Savaşı’nda; Kafkasya’da Ruslarla, Karpatlarda ki, Galiçya’da Ruslarla, Makedonya’da Yunanistan ve Fransızlarla, Çanakkale’de İngiltere, Fransa, İtalya ve bu sömürgeci ülkelerin sömürge halklarıyla, Suriye, Filistin, Irak, Yemen, Arabistan da savaşmıştır. Yemen, Arabistan, Irak, Yeni Zelanda, Avustralya, Hindistan, Afrika halkalarından getirdikleri köleleri ile savaşmıştır. Bunlarla 35 cephede savaşırken, Ermeniler, bizleri arkadan vurmuşlardır.

Bendeniz, Karamürsel İlçesi, Akçat Beldesi İlköğretim Okulu’nda2000- 2005 yıllarında sınıf öğretmenliği yaparken, Milli Eğitim Bakanlığı, Ermenilerin 1910- 1918 yıllarında Türkleri nasıl, nerede katlettiklerini; köy- köy, İlçe- İlçe, İl, il yayınlamıştı. 510 bin insanımız katletmişlerdi. Bende öğretmenlik yaptığım her ilde, Ermenilerin katliamlarıyla ilgili kitaplar, dergiler okumuştum.

Halkımız bile Ermenilerin Türk- Müslüman katliamlarıyla ilgili yeterli bilgiye sahip değildir. Sadece içimizdeki azınlık Ermeniler katletmedi. Rumlarda katletti! İçteki düşmanlarla dış düşmanlar işbirliği içinde katletti. Bunlar devletimiz ve sivil kurum ve kuruluşlarımız tarafından halkımıza öğretilmeli. Düşmanlık oluşsun diye değil; aynı yanlışa düşmemek için öğretilmeli.

1915 tehcir- zorunlu göç olayı; Ermenileri korumak için yapıldı. Osmanlı kendi toprakları içinde sürgün yaptı. Ermeniler; Suriye, Irak, İran, Lübnan’a sürüldü. Bazıları geri gelirken, sadece Lübnan’daki 127 bin Ermeni; Fransa ve Avrupa ülkelerine göç etti. Eğer zorunlu göç yapılmasaydı, belki de yaptıkları; katliamların, adiliklerin, katilliklerin, kahpeliklerin, vahşetlerinin bedelini onlara halk ödetirdi.

Devletimiz, üniversitelerimiz katliam yapılan dedelerimizin, ninelerimizin torunlarıyla görüntülü konuşmaları kaydedip, gelecek kuşaklara aktarmalıdır. Daha sonraki zamanda bu olanağı bulamayabiliriz. Bu katil sürüleri; kendi barbarlıklarını, katliamlarını, haydutluklarını örtmek için bu yalan ve iftiraları atmaktadırlar.

Bunlarla ayni dili konuşan PKK siyasi uzantısı HDP de aynı gün şöyle bir açıklama yaptı. Daha öncede 24 Nisan tarihlerinde hep benzer açıklamaları yapıyordu. Şöyle bir açıklamayı partileri şöyle yaptı: “ Türkler, Ermenileri soykırıma uğrattıkları utancı ile yüzleşmelidir. Türkler sadece Ermenileri katletmedi. Kürtleri, Rumları, Yezidileri, Keldanileri de katletti.”

 Bu HDP denilen; PKK, ASALA, TAŞNAK, KIPÇAK uzantısı siyasi parti; vatan, millet, devlet, bayrak, bağımsızlık düşmanlığı yapmaktadır. Dün de bu partinin 108 yöneticisi 6-7-8 Ekim 2014 günü yaptıkları katliamların hesabını yargıda vermeye başladılar. Bu konuyu daha sonraki yazılarımda yazarım, inşallah. Allah cc. Akıl, fikir, hidayet versin derken; bunlarında Allah’tan akıl, fikir, hidayet istemelerini diliyorum.)”

Bize düşen görev; hak din İslam dinimizi ve tarihimizi çok dosdoğru ve gerçekçi biçimde öğrenmemizdir. Etkin, aktif, yetkin şekilde kendimizi donatmalıyız. Yalancıya, iftiracıya, sahteciye, sahtekârlara aldanmamalıyız. Osmanlı gibi onların saldırılarına karşı koyma yerine daha çok bizler hareket halinde olmalıyız. Onları deşifre etmeliyiz. Pabuç bırakmamalıyız. Onlar, biz sustukça üzerimize gelmektedir. Onların vahşetlerini iletişim, bilişim, eğitim, öğretim ile dünyaya yaymalıyız. Biz hiçbir zaman onlara benzememeliyiz. Zalim, zulmeden, haksızlık yapan asla olmamalıyız. Fatiha Suresi’nden bir milimetre ayrılmamalıyız. Emrolunduğumuz gibi dosdoğru olmalıyız. Mazlumu korumalıyız. Zalimden korunmalıyız.