Günümüz dünyası bilim, iletişim, haberleşme, teknoloji alanında çok büyük gelişme sağlamıştır. Bilim ve teknolojide, iletişim ve bilimde ilerledikçe, insanlıklı olacağı yerde, maymunlaşmaktadır! İnsanlığını kaybetmektedir. Ürettiği silahlarla, birbirini öldürmede, on milyonlarca insanı yok etmiştir! Bilimsel ve teknolojik gelişmeyi, yarardan çok zararda kullanmaktadır. İnsanların çoğunluğu , “ben” demekte, “bencillik,” “hodkâmlık” “sadistlik,” “narsislik” “zalimlik,” barbarlık,” “vahşilik,” “katliamcılık,” “enaniyet” yapmakta, insanlıktan uzaklaşmaktadır!  Bir türlü biz, bizler, hepimiz diyememektedir. Oysa biz, soy ve inanç olarak bir aileyiz. Aynı anne ve babadan meydana gelmiş, pek çoğumuz inançta kardeş, dost olmuşuz.

                İslam dininde, insanlara mümin olması yönünde baskı yapması haram olup,  yasaklanmıştır.  Bu Bakara 256, Yunus 99, Keyf süresi 29. Ayette bildirilmiştir.

                Hucurat süresi 13. Ayette: “ Ey İnsanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Birbirinizi tanımanız için sizleri boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı en çok sakınanızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir. Hakkıyla haberdar olandır.”

                İnsanın istikameti, sırat-ı müstakim, dosdoğru yol olunca, Allah’a yönelince, mümin ve Müslüman olur. Takva, muttaki, vera mümin olunca, en değerli olgun insan= hak mümin ve hakiki Müslüman olur.

                Bakara süresi 256. ayette: “Dinde zorlama yoktur. Doğru, eğriden açıkça ayrılmıştır. Artık kim sahte ilahları- tanrıları reddederde, Allah’a inanırsa, kopmayan sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah her şeyi işitir ve bilir.”

                Ayet: “ Allah’a ibadet edin. Ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin.”

                Yunuş Emre: “ Ben gelmedim, kavga için,

                Benim işim sevgi için,

                Dostun evi gönüllerdir.

                Gönüller yapmaya geldim.”

                İman sözcüğü, küfür sözcüğünün zıddıdır. İman etmeyenler; küfür, batıl içindedir. Batıl, sapkın, çürük, kokuşmuş düşüncesizlik içindedir. Aklını, zekâsını doğru çalıştırmıyordur. Allah’a, meleklerine, kitaplarına, resullerine, ahiret gününe inanan ve uyan kişiler üstün, yüksek, temiz, sevilen, saygın insanlardır. Dünyada huzurlu ve mutlu, ahirette kolay ve rahat sonsuz hayat geçirirler. İman eden kişi mümin ve Müslüman olur. Kur’ân’ı peygamberimiz gibi yaşar. Sapkın olanlarla benzeşmez, örtüşmez, aynileşmez.

                İnsan gerçek anlamda doğru ilim, bilim insanı olursa, değerlenir. Değer yargıları ile değerli insan olur. Kendine ve başkalarına zarar verip, mahvetmez. İhlâs, samimiyet, alçak gönüllülük, ağırbaşlılık, sözüne güvenirlilik, sevgi, saygı dolu, saygınlık, diğerkâmlık ile güzel huylu olur. Allah’a en iyi kul olur. Allah’a ibadet, kullarına iyilik, hizmet eder. Her iyiliği karşılık beklemeden sadece Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için yapar. Peygamberleri ve İslam âlim ve evliyalarını kendine örnek alır. Sapık, sapkın, akılsız, geri zekâlı, cahil cühela, çapulculardan uzak durur. İhlâslı müminler bencillik, kıskançlık, kin, nefret, çekemezlik içinde olmaz. “Din samimiyettir. Din temizliktir. Din doğruluk, dürüstlük, adalettir.” Bu gibi İslam değerlerini yaşam tarzı edinir.

                İslam dininin binlerce yargı değeri vardır. Sevgi, saygı, saygınlık, merhamet, acıma duygusu esastır. Müslüman, âleme, dünyaya, evrene ibretle bakar. Dersler çıkarır. Gaflet, sapıklık, sapkınlık, serserilik içinde akılsızca yaşamaz. İslam’ı davet ve hoşgörü içinde sabırla, sebat ederek, hakta hukukta yaşamalı. Müslüman, insanlığa ve varlığa İslam’ı ve insanı görevleri öğrenip, hayatına uygulamalı. İslam ülkelerini hayatına gerçekleştirmeli. Sadece ben Müslüman’ım demekle iş olmaz. İş bitmez. Müslüman’ım demekle iş başlar.

                İnsanlara selam ile başlayıp, barış, rahmet, merhamet, esenlik dilemeli. Asla zarar vermemeli. Eğer kendimize bir fiili saldırı, savaş açma yoksa kimseye saldırmamalı. Savaş açmamalı. İslam dini, barış, esenlik, huzur, mutluluk dinidir. İslam saldırmaz, sadece kendini ve değerlerini savunur.

                Allah’a iman ve ibadet insanın yaratılış gayesidir. “İnsan Allah’a ibadet, varlığa iyilik, hizmet etsin, diye yaratılmıştır.” Allah’ı isim- ad ve sıfatları ile birlikte tanımak, Kur’ân’da istenilen ibadetleri peygamberimizi gibi yapmak gerekir. Emir ve yasaklarına uymak, asla ortak- eş koşmamak gerekiyor. Ben, komünistim, liberalim, kapitalistim, faşistim, etnik milliyetçiyim, Marks, Lenin, Stalin, Mao, Che ve diğerlerinin yolunda, izinde hiç durmadan yürüyeceğime ant içerim; diye kişinin İslam adına belki sadece adı kalır. O adı da Müslüman kökenli ise, sadece addan ibaret kalır. Allah’ı bırakıp, onun bunun yolunda yürüyenden, gidenden mümin olmaz. Bugünlerde onu, bunu ilah kabul ettiğini söyleyip, taptığını söyleyen Mine adında gazeteci sapıklar, sapkınlar, azgınlar vardır. Yunan mitolojisine tapınıldığı gibi tapınmaktadırlar.

                Peygamberimiz buyuruyor: “ Birbiriniz ile ilgiyi kesmeyin. Birbirinize sırt çevirmeyin. Birbirinize kin tutmayın. Çekemezlik, kıskançlık yapmayın. Kardeş olun. Bir Müslüman’ın üç günden fazla kardeşine dargın durup, onu terk etmesi helal olmaz.”

                Dinsiz, imansız, ateist olsa da ilgiyi kesmemek gerekir. Dün komünist ateist olanlar, bugün mümin Müslüman olmuşlardır. Bazıları da komünizm çökünce, Kemalistlikle idare etmeye çalışmaktadır! Kim olursa olsun, kırmamak, incitmemek, kavga etmemek, tartışma, münakaşa etmemek, kapıyı sert vurup, çıkmamak gerekiyor. Herkesin hak hukukuna saygılı olmalı. Âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah’a ve rahmet olarak gönderilen Hazreti Muhammet’e sevgi, saygı gösterilmesi gerekir. Bunu yapamayanlar; sapıklığın sapkınlığına, sapkınlığın azgınlığına düşmektedir. Ne kötü durumda olduklarını da anlayamamaktadırlar. Başına vurulmuş kedi misali, afallayıp kalmakta, yolunu, yönünü şaşırmaktadır. Bir türlü Allah’a yönelememektedirler!

                Peygamberimizin ahlakı, Kur’ân ahlakı idi. Bizim ahlakımızda Kur’an ve peygamber ahlakı olmalıdır. Ne mutlu Allah’a yönelenlere ve peygamberimizi rehber ve önder edinenlere diyelim.

                Müslüman tebliğ etmeli. Davet etmeli. İrşat etmeli, feyiz vermeli. Vaaz etmeli. Nasihat- öğüt vermeli. “İyiliği emredip, kötülüklerden sakındırmalı.” Yaratılanları, Allah cc. yarattı, diye sevmeli. Herkese değeri kadar değer vermeli. İşi kademeli tutmalı. Hoşgörülü, müsamahalı, toleranslı olmalı. Nazik, kibar, nezaketli, zarafetli, efendi olmalı. Gerektiğinde korkusuz kahraman olmalı. Duruma göre hareket etmesini becermeli. Sevgi, saygı, fedakârlıkla hareket etmeli. İslam’ın binlerce değer yargısını yaşam tarzı edinmeli. İlmi, akıllı, zekice davranmalı. Daha iyi bir dünya yaşantısını ahireti, cenneti kazanmak için oluşturmalı. “İyi bir sonsuz hayatın olması; Allah cc. Kur’an, peygamber sevgisinden, saygısından, yaşayışından geçmektedir.” Bedava ödül, cennet yoktur. Her şeyin bir sebebi- nedeni, sebep- sonuç ilişkisi vardır.

                Ahkâf süresi 3. Ayet: “ Biz, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları hak ve hikmete uygun olarak ve belirli bir süre içinde yarattık. İnkâr edenler ise, uyarıldıkları şeylerden yüz çevirmemektedirler.”

                Kur’an’da her şeyin en hakkı, hakikati, doğrusu, gerçeği bildirilmektedir. Kur’ân, Allah’ın sözüdür. Bunun içinde en dosdoğru ve gerçek olanıdır. Kur’an, hak ve hakikati anlatmaktadır. Kur’ân’dan nasiplenmeyenler, sapkın olup; “batıl ve küfür içinde başlarına pislik yağmaktadır.” Hak ve hakikatin son temsilcisi peygamberimiz Hazreti Muhammet’tir. Hazreti Muhammet’e uymayanlar, bilsin ki, batıl, küfür, çürük, bozuk yoldadır. İlahimiz, Yüce Rabbimiz Allah cc. önderimiz, liderimiz, mürşidimiz Hazreti Muhammet’tir. Onun yolunda, izinde gideriz. Başka yollar batıl, bozuk, çürük, geçersiz, küfürdür.

Ben, hak ve hakikati tebliğ ediyorum. İşine gelen alır. İşine gelmeyen almayabilir. Hesabını verecek olanlar düşünsün.

Kulya- Kâfurun süresinde buyrulduğu gibi; herkes tercih etmekte özgürdür. Herkes kendinden sorumludur. Herkesin inancı kendinedir. Ben, öğrendiğim tüm doğru, gerçek, hak, hakikat, adalet, değer yargıları, ilim, bilim, İslam, sanat, kültür, hikmet adına ne biliyorsam, en gerçekçi şekilde anlatmaya çalışıyorum. Hakka batıl, batıla hak, küfre iyi, güzel demem. Ne, ne ise, öyle anlatırım.

                Ben, erdemli- olgun birey, aile, toplum, devlet yöneticileri oluşturmaya çalışıyorum. İnsanların imanlı, İslamlı, bilgili, sanatlı, hikmetli, düşünceli, ilim, irfan, medeniyet, olgunluk, iyilik, dürüstlük, doğruluk, salih amel içinde yaşamasını arzu ediyorum. Başka türlüsünü arzu etmem, mümin olarak mümkün olmaz. Güzel amel, güzel ahlak sahibi olarak, yaşamanın erdemlilik olduğunu kavratmaya çalışıyorum. İnsanların bencillik, ayrılık, ayrımcılık, bölücülük, parçalanma, bölünme, sapkınlık, serserilik, batıl, küfür içinde olmalarını hiç arzu etmiyorum. Hele müminlerin bilgisiz, bilinçsiz olmalarına gönlüm hiç razı olmuyor. Rahatsız oluyorum.

                İnsanların derin düşünceli, sorgulayan, muhakeme eden, araştıran, inceleyen, bilim edinen, bilim ve teknik üreten, kurumsal çalışan olmalarını istiyorum. Örgütlü, kurumlu, kuruluşlu, dernekli, vakıfçı çalışmalarını istiyorum. Her alanda söz sahibi olmalarını; medyada, eğitim- öğretimde, kültür, sanat, edebiyat, devlet yönetiminde söz sahibi olmaları için çalışıyorum. Batıl batının, Doğunun, Kuzeyin, Güneyin kontrolünde olmamasını, hegemonyasına girmemesini talep ediyorum. Müminler ancak mümin olarak yaşadıklarında güzel imaj sahibi olurlar.

                Millet sapıtınca, devlet güzel ahlaktan şaşınca, hiçbir iş doğru yürümez. Dün akşam televizyonda haberleri izliyorum. İstanbul- Maltepe ilçesinde 4 sarhoş, alkol almış genç, sadece mini etekli olan bir balerin heykeline tecavüz etmiş! O balerin, Türkiye’nin ilk balerini kadını imiş! Genellikle CHP belediyeleri böyle çıplak heykeller yapıyor. İnsanların sapıtması için meyhane, bar, diskotek gibi yerlerin açılmasına çalışıyor. Çünkü bu tip insanlar kendilerine daha çok oy veriyor, destek veriyor. Ne hallere düşüldüğünü düşünüp, ibret almalı. Dersler çıkarmalı. Kapsamlı sorgulama yapmalı.

                Yunus süresi 62. Ayet: “ Bilesiniz ki, Allah dostlarına asla korku yoktur; onlar üzüntüde çekmeyeceklerdir.”

                Batıl batı dünyası, İslam, Müslüman düşmanlığı yanında ırkçılıkta da yeniden bir alçaklık içindedir. İslam, Müslüman düşmanlığı yanında ırkçılıkta yaparak; terör, şiddet, anarşi, şiddet, savaş yapmaktadırlar. Bu illetli kronik hastalık Batının batıl dünyasında olduğu gibi, Batıyı taklit eden maymuncularında- materyalistlerinde yaptığı lanetli işlerdir. Tüm ideolojiler ve sapkın batıl felsefe mensupları; İslam, mümin, Müslüman düşmanlığı yapmaktadır. Aynı zamanda ırkçılık yapmaktadırlar. Tüm sapkın ideolojiler, batıl batıdan doğmuştur.

Batı, Haçlı Seferlerinden, 100. Yıl savaşlarından, 1. Ve 2. Dünya Savaşından beri vahşiliğinden, barbarlığından hiçbir şey kaybetmemiştir. Batıl, küfür cenderesinden bir türlü çıkamamaktadırlar. Hz. İsa’nın İslam dinini, Hıristiyanlaştırdılar, saptırdılar. Ardından etnik milliyetçilik, kapitalizm, faşizm, komünizm ürettiler. Popülizm tuzağına düştüler. Yunan mitolojilerine hala sahip çıkmaktadır. Etnik milliyetçiliği, ateizmi körüklediler. Müslüman karşıtlığını artırdılar. Küresel terörizmi üretip, desteklediler. İnsanlığa korku psikolojisi yaydılar. İletişim, bilişim, kültür, sanat, haberleşme aracını insanlık düşmanlığı için kullanmaktadırlar.

                Silahlı terörist üretmeyi, dünyanın her yerinde bu azgın sapkın serseri batıl batılılar daha çok yapmaktadır. İslamcı terör örgütleri de batının üretmesidir. Tümü ile batıl batının üretmesidir. Bu batıl, küfür içindeki bilgisiz, bilinçsiz Batılı, Doğulu kalabalıklar, İslam dinini bilmediklerinden, korkmaktadırlar. Müslümanlarında pek güzel örnek oldukları yoktur. Artık bende hem batıl Batıdan hem de sapkın sözde Müslümanlardan korkuyorum. Sapkın olduktan sonra kim olursa olsun, tehlikeli olmaktadır. Biz insanların kim olduklarına değil, ne olduklarına, ne yaptıklarına bakmalıyız.

                Müslümanlarda cahil cühela çapulcu konumuna düştüler. Dünyadan, dinden imandan haberleri yok. Tövbe-i Nasuh ederek, yeni baştan besleme ile işe başlamalı. Pek çok Müslüman küfür ve hainlik içindedir.

Cehalet, cahillik insanların paçasından akmaktadır. Mine adlı bir sapkın gazeteci, medyada diyor ki; “ Benim ilahim Atatürk’tür. Ben ona tapıyorum. İktidara geldiğimizde, onlara- Müslümanlara yaptıklarının karşılığını göstereceğiz. Ezan beni sabahleyin tatlı uykumdan uyandırıyor. Ne yapayım! Camiyi mi bassam, imamımı kessem, diye düşünüyorum, gibi zırvalıyor. İlahim, peygamberim Atatürk’tür. Kitabım Nutuk’tur, diyor. Materyalistlerin- solcu ve maddecilerin pek çoğu böyle söylemektedir.

İlhami Özen adlı başka bir ırkçı sapkın da diyor ki: “ Trabzon halkının tümü Rum’dur.”

Bunu başka bir solcu profesör da 15 yıl önce; Arhavi, Laz halkı için Rum’durlar diye söylemişti.

Başka bir solcu kadında diyor ki: “ Atatürk için ayağa kalmayanların bir gün gelecek, kafasına sıkacağız.

Cumhurbaşkanı Celal Bayar: “ Atatürk’ü sevmek, ibadettir.”

Anladığım kadarı ile Fenerbahçe, Trabzon futbol maçında, Trabzonlular için, Rum gibi slogan atılmış! Pontus Rumları denmiş!

Bunlar solcu molcu değil! Bunların aslı, astarı, sütü bozuk; bozguncu, yıkıcı, fitneci, fesatçı, ayrılıkçı, dış güçlerle işbirliği yapıcıdır. Bunların gazeteci, yazar, akademisyen olduklarına bakmayınız. Bunlar, eski Yorgilerin, Mişonların çocuklarıdır. Hala aynı fikirde, kafasızlıktadırlar. Adlarının Türk- Müslüman olması ile münafıklığı daha kolay yapmaktadırlar. Ülkemde ne kadar din, iman, mümin, Müslüman, vatan, millet, devlet, bayrak, bağımsızlık, özgürlük düşmanı görüyorsan; hem sütü, soyu bozuktur. Hem de fikri, inancı sapkındır.

Ben, Yorgilere, Mişonlara kızmıyorum. Ben hainlere, kahpelere, aşağılık, alçaklık yapanlara, nankörlere kızıyorum. Ülkenin yağı, balı, suyu, havası, tuzu, ekmeği, nimeti, bereketi ile beslenip; bu vatana, millete, devlete, bayrağa, bağımsızlığa, birliğe, beraberliğe, dine, imana, Müslüman’a düşmanlık edenlere kızıyorum. Yoksa ırklara, dinlere, inançlara bir diyeceğim olamaz. “Irklar, Allah’ın bizim için olan değişmez kaderidir. Bizim isteğimiz ile olmamaktadır.”

İslam dininde ırkçılık, şovenlik, kabilecilik yasaktır. Dincilik de yasaktır. Yanı dininden ötürü ayrımcılık yapmak; haksızlık, adaletsizlik yapmak da yasaktır. Bir ay kadar önce Kocaeli- Kartepe’de uluslar arası bir konferans toplandı. Konusu; “mültecilik, sığınmacılık idi.” Orada, Türkiye’mizde dünyanın 190 ülkesinden insan bulunduğu söylendi. Ülkemizdeki mülteci sayısı da 4 milyon 600 binden fazla söylendi. Dünyada en çok mülteci Türkiye’de var, dendi. Böyle bir ülkede ırkçılık, din ayrımcılığı, mezhepçilik, cemaatçilik, bölgecilik yapmak, çok tehlikeli vahşet olaylarına neden olur. Zaten Müslüman olan haram, günah olan bu hareketin içine girmez. Bunlar İslam’da gerçek anlamda yasaklanmıştır. Bunları, Hıristiyan yayını yapan bir televizyonlarından izliyorum. Ülkemizden yayın yapıyorlar. Adları Müslüman adıdır. Türk adıdır. Ama kendileri Hıristiyan’dır.

Trabzon’a Rum diyorlar. Bunu karıştırmak için kışkırtıcılık için yapıyorlar. Kilise kayıtlarına göre Trabzon ve Giresun’da Hıristiyan olanların sayısı %15 kadardı. Bunlarda 1926 nüfus mübadelesinde- değişiminde, Yunanistan’a gitti. Kendini Rum hissedenler gitti. Bir de Rum, Ermeni, Yahudi olsun. Bizim işimiz bunlarla değil, olamaz. Bizim işimiz, sapkın, bozguncu, fitneci, fesatçı, nifakçı- ayrılıkçılarladır. Münafık gâvurlarladır. Irkçılığı normal, doğal görenler mümin olamaz. Bunun için Müslüman ırkçılık, şovenlik yapamaz. Bölücülük de yapamaz. Ayrımcılık da yapamaz. Allah cc. bunların yapılmasını haram kılmıştır. Peygamberimiz, ırkçılığı- kabileciliği ayağımın altına alıyorum, buyurmuşlardır.

Arhavi halkı içinde 15 yıl önce Rum demişlerdi! Arhavi halkı Lazca dili konuşan, Anadolu’nun yerli halkıdır. Pazar, Ardeşen, Fındıklı, Çamlıhemşin, Arhavi, Hopa halkı Lazca konuşmaktadır. Rumlukla ilgisi- alakası hiç yoktur. Onlara da olmayan bir şey yakıştırmak, haksızlıktır. 15 yıl önce onlara Rum denmesini, Arhavi’de halk protesto etmişti. Kalabalık bir protesto yürüyüşü düzenlediklerini hatırlıyorum.

Ben, Türküm ama Türkçülük, Kürtçülük, Rumculuk, Ermenicilik, Siyonistlik yapanlara karşıyım. Benim inancım bunu gerektirir. Ben öyle Batının batıl ideolojileri ile hareket etmem. Ben, Batının batıl, batılıların kontrolüne girmem. Tüm ideolojileri ve bozuk felsefeleri reddederim. Tevhit inancı bunu gerektirir. Kelime-i tevhit tümcesinde söylenen; “Lâ,” kelimesi bunu ifade etmektedir. Batıl, küfür ideolojileri, bozuk felsefi akımları reddetmeden Müslüman olunmuyor.

Ankebut süresi: “ (Ey Muhammed!) kitaptan sana vahyolunanı oku. Namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak elbette ibadettir. Allah yaptıklarınız biliyor.”

Nur 37. Ayet: “ ( Daima Allah’ı zikir halinde olan müminler) öyle kimselerdir ki, ticaret ve alışveriş onları Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoymaz. Onlar, kalplerin alt üst olacağı, gözlerin döneceği bir günden korkarlar.”

“Namaz tevhit esaslı, tüm peygamberlere gönderilen, vahye dayalı dinlerde, peygamberlere ilk emredilen ibadet namazdır. Bunun istinası yoktur.” Namazla ve diğer farz ibadetleri yapmakla insanlar günahlarından, haramlarından arınırlar. Eğer bir arınma olmuyorsa; yapılan ibadette eksiklik, kusur, noksanlık, ihlâssızlık, samimiyetsizlik var demektir. İnsan bu durumda kendini sorgulamalı. Hesaba çekmeli. Çekap yapmalı. Müslüman, gerçek takva mümin Kur’ân’da bildirilen 720 kadar haramdan hiç birini yapmamalı. Bunun dışında mekruh, pis, kötü, çirkin, zararlı, boş işlerle ilgilenmemeli. Muttaki, takva vera mümin Müslüman olma bunu gerektirmektedir. Müslüman, hiçbir konuda aşırılık, gerilik içinde olamaz.

İnsanlığın vicdanı, akl-ı selim- sağduyulu, mantıklı, makul olmak için dosdoğru gerçek bilgili bilgin, bilge olmak gerekir. İslam olmayanlarda, dosdoğru gerçek bilgi olmaz. Bunun için onlardan âlim, bilgin, bilge olmaz. Zırvalamaları da bundadır. Sapıtmış olanlardan, hiç âlim, irfan, marifet sahibi olmaz, olmamıştır. Sapıtmışlar, hiç haram ve helal sınırına dikkat etmezler. Salih amel işlemezler. Duygu, niyet, düşünce sapkın olunca; iş, eylem, hareket, davranışlarda sapkın olmaktadır.

Mümin; iman eden, güven verendir.

Fatır süresi 28. Ayet: “ … Allah’a karşı ancak; kulları içinde âlim olanlar, derin saygı duyarlar. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir. Çok bağışlayandır.”

Fatiha süresi 1- 7. Ayetler: “ Hamt, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Rahman ve Rahim, ödül ve ceza gününün tek hâkimi, (Rabbimiz), ancak sana kulluk eder ve ancak senden yardım dileriz. Bizi dosdoğru yola ilet. Nimetine erdirdiklerinin yoluna; gazaba uğramışların yoluna da, doğrudan sapmışların yoluna da değil.”

Dün ve bugün din istismarcıları ve sapkın batıl, küfür anlayışında olanlar, her zaman İslam, mümin, Müslüman, insanlık düşmanıdırlar. Düşmanlıkları sapkın oldukları sürece de devam edecektir. Din istismarına karşı din gerçeğine akılla, ilimle yapışmalıyız. Makul, mantıklı, sağulu olmalıyız. Sapıtmışların, sapkınların tuzağına asla düşmemeliyiz. Bunun içinde derin bir tarih bilgimiz, ilmi derinliğimiz, bilinçli oluşumuz olmalıdır.

İnsan şaşırmasın! Şaşırınca, sapıtır. Sapıtınca, azgınlaşır. İnsanlıktan çıkar. İnsan özelliği kalmadığı gibi hayvan özelliği de kalmaz. Hayvanlardan daha da aşağı olur ve tehlikeli yaratık haline gelir. İslam olmayanlar ne buldu ise ona tapınır. Şimdiye kadar insanlık kara keçi, ak keçi, ay, güneş, yıldız ne buldu ise tanrı- ilah diye tapınmış. Bunlarla sapıtmış, şaşırmış, hak ve hakikat yolundan ayrılmış. Bugünde bunlara tapınanlar var. “ İkinci Ramses- Firavun, Nemrut, Zeus, Apolon, Afrodit, Venüs, Ateş, Ra, Amon, Lat, Menat, Uzza, Buda, Konfüçyüs, inek, maymun gibi ne buldu ise ona tapınmış.” “Batılıların tapındıkları Yunan Mitolojileri ile Arapların tapındıkları putlar saymakla bitmez. Araplar, cahiliye döneminde sadece Kâbe içinde aklımda kaldığı kadar 360 tane tapındıkları put vardı.”

Bugün ateist dinsiz imansız Allah tanımaz, komünistler de, pek çık ilah- tanrı ediniştir. Karl Marks, Lenin, Stalin, Mao Zedong ve benzerlerine ilah diye tapınmakta, felsefeleri inanç- inanış edinmiştir.  Mustafa kemal’de Kemalistler tarafından böyle kabul edilmektedir!

Herkesin inancı kendinedir. Herkes neye inanacağına kendi karar verir. Herkes yaptıklarından ve yapmadıklarından sorgulanacaktır. Ben, Kulya- Kafirün süresine göre davranırım. Ben sadece olanları, olayları, olguları, bilinenleri, bilgileri aktarıyorum. Doğru ve yanlışları insanlara aktarmakla, görevli ve sorumluyum. Bunu da sadece Allah cc. için insanlığın yararına âcizane yapmaya çalışıyorum.

Mesih/ Mehdi beklentisi içinde olanlarda, her şeyi istismar etmektedir. İstismar konusu binlercedir. Kur’ân, peygamber, ilim, doğru akıl kullanma esas olmalı. Bunların dışına çıktığımızda sapkın, sapık, sapıtmış, münafık, müşrik, kâfir, ateist, zorba, şiddetçi, terörist olma durumu oluşabilir. İslam görünüp, Fetöcüler gibi münafık olan birey ve örgüt mensupları çok fazladır.

Safımız belli olmalıdır. Kur’ân, peygamber, sünnet, ilim, bilim, akıl, zekâ, sağduyu, mantık, makul safta olmalıyız. Bunların dışında kalanlardan; hak, hakikat olmaz, olmamaktadır. Bunlar müminlerin kutsallarına sevgi, saygı göstermezler. Maddi, manevi değerlerine savaş açarlar, açmışlardır.

Bugün bozuk- sapkın ideoloji ve bozuk felsefe taraftarı olanlar; vatan, millet, ümmet, devlet, bayrak, bağımsızlık düşmanlığını ortak yapmaktadır. İçinde her türlü pis, kötü, zararlı, batıl ideolojiyi barındıran; CHP, katil katliamcı bölücü olan HDP, Fetö terör örgütü kurması, kurgulaması olduğu söylenen İYİ Parti, İslamcılık propagandası yapan, Saadet Partisi işbirliği içinde beraberlik, ortaklık içindedir. Tek aday etrafında birleşip, seçime de gitmektedir. Medyada birbirine sahip çıkmaktadırlar. Çünkü bunların tümü batıl, küfür, kutsal düşmanıdır. Takva, hakiki, gerçek, doğru, dürüst mümin, bu şerlerden kendini korumasını becermelidir.

Peygamberimiz buyuruyor: “ Bir zaman gelir ki, Müslümanlar birbirinden ayrılıp, parçalanırlar! İslamiyet’i bırakıp, kendi düşüncelerine görüşlerine uyarlar. Kur’ân-ı Kerim’i şarkı gibi okurlar. Allah için değil, keyif için okurlar. Böyle okuyanlara, dinleyenlere, hiç sevap verilmez. Allah bunlara lanet eder. Azap verir!”

İlmi, bilimsel, sanatsal, teknolojik, mesleksel bir eğitim- öğretim ile toplum bir bütün olarak ayakları üzerine duracak düzeye yükseltilmeli. İdeolojik, Kemalist, sol endeksli, materyalist öğretimden vazgeçilmeli. Değerler eğitimi yapmalı. Milletin çocuklarına milli, manevi değerler kavratılıp, benimsetilip, özümsetilmeli. Kutsal değerlere sevgi, saygı duyması becertilmeli. Kemalist, komünist, materyalist, 1950 yılı öncesi Halk evleri, Köy Enstitüleri psikolojinden kurtulmalı. Ruh hak ile doyurulmalı. İnsaf, vicdan oluşturulmalı. Ahlakı eğitim verilmeli. Eğitim felsefesi ilim üzerine kurulmalı. İdeolojik sapkınlıklardan uzak kalmalı.

Osmanlı’da pek çok alanda yetişen binlerce insan düzeyine bugün, 100 yılda 10 tane yetiştiremedik. Bir derinlemesine sorgulama yapmalı. Mimar, Sinan, Barbaros, Piri Reis, Sokulular, başarılı sultanlar niçin yetişmiyor! 5N 1K ile derinlemesine sorgulayalım.

CHP iktidarda olsa da, olmasa da, onun ilkeleri ile insan yetiştirilmeye çalışılıyor. Hala insana değer verilmiyor. Ülkemizdeki terör örgütlerini beslemek bir yana dursun, dünya terör liderleri de ülkemizde yetiştiriliyor. Pek çoğu ülkemizdeki üniversitelerimizde okumuş.

Ülkemizde 123 terör örgütü mensuplarını okullarımız yetiştirmiş. Terör örgütleri ne yaparsa yapsın, hala terör örgütlerine katılım var. PKK terör örgütünden kaçan 1,150 terör örgütü kadın ve diğer erkek elemanların itirafları var.

Günlük, 05 Kasım 2018 Sabah Gazetesi’nde yazıyor: “ Erkekler diyor ki, erkeklere büyük yaştakiler tecavüz ediyor. Kadınlar diyor ki, kadınlara zorla, hem de üst üste tecavüz ediliyor. İstendiği gibi kullanılıyor! %79’u 15- 22 yaşlarında olan bu gençlerin ve çocukların anlattıkları kan dondurucudur! Ama hala terör örgütlerine katılım var. Bölge halkı %94’e varan oranda terör örgütü uzantısı HDP’ ye oy vermektedir. HDP’ de seçim ile ele geçirdiği 110 kadar belediyede, siyasi örgütlerinde eğitiyor. Dağa gönderiyor. Orada ya terörist diye öldürülüyor. Ya da ihanet etti diye örgüt içinden infaz ediliyor. Kadın, erkek çocuklar tecavüze uğruyor. Lider kadrosu yanında pek çok kız duruyor. Hepside tecavüz elemanı olarak kullanılıyor. Bu durumu bu çocukların ebeveynleri de bizden bin kat daha iyi biliyor. Bu 40 yıllık sorundur.

Ülkemizde insan ve hak merkezli eğitim – öğretim yapmalı. İnsanları hak yola yönlendirmeli. İnsanlık öğretilmeli. Ayrım gözetmemeli. Tarafsız, yansız, ayrımcısız, bağımsız olmalı. Gönüllü hizmet etmeli. Birlik - beraberlik içinde yardımlaşma, dayanışma, paylaşma, adil paylaşma yapmalı. Evrensel ilkeler merkezli yönetim yapmalı.

“ İslamiyet’i anlayarak bir yaşam tarzı etmeli.” Karl Marks, Engels düşüncesi ile hareket edenlere, materyalist katil komünistlere alanı bırakmamalı. Devrim adına zalimlik yapan, kan döken bu vahşilere yer bırakmamalı. “Marksizm dışında bir sosyalizm olmaz. Olmamaktadır. Marksizm’de insanlığa ters bir felsefedir. Bugün ülkemizde bu komünist ideoloji terör örgütü 100 taneyi geçmektedir.” Ya sol ya kapitalist, liberal olmak zorunda değiliz.

Bugün öğretmenlerin öğrenimleri, bilgileri eksiktir. Yeterli öğrenim görmemişlerdir. Bunun için M.E. Bakanı diyor ki: “Zorunlu yüksek lisans öğrenimi almalıdırlar, alacaklar.” Bu imamlar içinde böyle olmalıdır. Hala lise mezunu imam hatipler bulunmaktadır.

Camiye gidiyorum. Cuma namazı hutbesini imam hiç noktalama işaretlerine dikkat etmeden, uymadan okumaktadır. Bir hafta önce İmam Hatip Lisesi Müdürü hutbe okudu. Onun hutbe metninde de noktalama işareti yoktu. Türkçeyi anlayamamışlar!  Diksiyon, hitabet, güzel ve etkili konuşmayı öğrenememişler. Eski dilde, belagat; “iyi konuşma, sözle inandırma, yeteneği anlamındadır.” Belagat öğrenememişler. Yüksek lisans ve doktora olsun, diyorum ama bu nitelikte kazandırılsın.

İnsanları sabırla dinlemeli. Mutlaka herkesi kale alıp, önemseyip, dinlemeli. İsteklerine, sorunlarına çözüm bulmalı. İlgisiz kalmamalı. Çok sabırlı davranmalı. İslam dininde en önemli öğelerden biride “sabırlı” olmaktır. Bugün ülkemizin cezaevlerinde 265 binden fazla insan vardır. Tam oran olarak bilemiyorum ama çoğu “sabırlığın sonunda” mahpusa girmişlerdir. Sabırlı olmalı. İnsanları dinlemeli. Empati yapmalı. Saygı, sevgi duymalı. İnsanlara değer, önem, kıymet vermeli. Asla önemsemezlik yapmamalı. Saygısızlık, sevgisizlik yapmamalı. Saygın insan olgun insandır. Buda yanlış, hata, görgüsüzlük yapmamaktan geçmemektedir.

İyi insan, olgun insan, insanlıklı, insancıl, insaniyetli insan olmanın, pek çok değer yargısına uyma sonucu oluştuğunu unutmamalı. Her sözün, işin, davranışın bir edebi, adabı, ahlakı vardır. İslam dininin, ilmin kurallarına, usullerine, düsturuna uyduğumuz gibi görgü kurallarına da uymalı. Edepli, hayâlı, güzel ahlaklı, nezaketli, nazik, nezih, kibar, efendi olmalı. Kaba saba- kiro, hanzo, gerzek, moloz, öküz olmanın hiçbir anlamı, önemi, değeri yoktur.

                İnsanların gönüllerini alamayan, hiçbir insan; işinde, görevinde başarılı olamaz. Mutlaka insanların gönülleri kazanılmalı. Gönülleri kazandıran; iyilikler, hizmetler yapılmalı. Halka danışarak, istekleri karşılanarak, gönlü alınmalı. Halka değer, önem, kıymet vermeyen, bir insan eşek kadar değerli, kıymetli, faydalı değildir, olamaz. Sığır kadar insanlığa yararı olmaz.

Kur’ân, sünnet, peygamberler, Yunus Emre, Mevlana öğütlerine uygun davranmalı. Kalbe, beyne, akla hitap etmeli. Her iş de peygamberimizi referans almalı. Aksi halde CHP, HDP, PKK, FETÖ, 123 terör örgütü gibi halka ve hakka, hakikate zarar verilir.

                Gerçek anlamda dosdoğru mümin ve Müslüman olmalı. Ona, buna ilahım, peygamberim, Nutuk benim kitabım, diyenden; Müslüman olmaz. Akıllı olmalı. Zekâyı doğru bilgi ile dosdoğru kullanmalı. Şaşırmış, sapkın, serseri kişi olmalı. Bu gibileri dünyalarını mahvettikleri gibi ahirette de cehennemin en derin ateş, duman, irin çukurunda ebedi kalacaklardır! Ben, hiç kimsenin zarar görmesini istemediğimden, sadece Allah’ın verdiği, peygamberimizin bildirdiği, dosdoğru bilgiyi tebliğ ediyorum. Gerisi kişiye kalmıştır. Kâfurun süresini okuyorum. Müslüman olmak için, Allah, peygamber, Kur’ân dışındakilere “Lâ!” demek gerekiyor. İman edip, güvende kalmalı.

                “Müslüman, peygamberimiz gibi İslam dinini kabul eder ve peygamberimiz gibi yaşar.” İslamcı- İslamcılık da İslam- İslamiyet değildir. Sapkın bir ideolojidir. Müslümanları mahveden bir ideolojidir. Bugün ateist zalim katliamcı komünistler kadar, İslamcılar;  İslam dinine ve Müslümanlara zarar vermektedir. Elin gâvurunun kullandığı bir araç- gereç olmuşlardır. İslamcılar, İslamcılar- İslamcı teröristler,  1979 yılından beri, 12 milyon Müslüman’ı katletmişler! 68 milyon Müslüman’ı sakat- engelli bırakmışlar!

                “Müslüman, bilgin, bilge, bilinçli, samimi, ilim, irfan, sanat, meslek, hikmet sahibi olur.” Çapulcular gibi olmaz. Ehliyetli, yetenekli, becerikli, yüksek kalite, verim, yüksek standartta üreten, israf etmeyen olmalı. İslam’ın temel değerlerine uyarak yaşamalı. İslam ahlak ve fazilet değerleri ile yaşamalı. “İslam, hikmet- bilgelik dinidir.” Bu özelliğe sahip olmalı. İslam dininde altın oran vardır. Her şey ölçülü, dengeli, estetiktir. Öyle sapkın sapık serserilerin, boş batıl felsefesi, azgın sapıtmış kişilerin, vahşi ideolojisine baştan sona kadar hiç benzemez. Batıl, küfür ideolojiler ve felsefeler, Allah, peygamber, Kur’ân tanımaz. Onlara bilinçli şekilde uyanlarda tanımaz. Eğer bir birey, İslam ve değerleri dışında bir referans gönderiyorsa, ondan İslam, mümin, Müslüman olmaz, olmamaktadır.

                İslam dininde, âlimlerin belirlediği kadarı ile 720 kadar haram vardır. Bu haramlar işlenilerek, ibadet yapılmaz. “Hak ile batıl aynı kalpte bulunmaz.” İslam dini; faizi sömürüsünü, yalanı, iftirayı, rüşveti, katilliği, cehaleti, cahilliği reddeder. Lüks, konfor, israf, savurganlık, kâfirler gibi yaşamayı haram kılar. Helal çalışmayı emreder. Miskinliği, tembelliği, serseriliği yasaklar.

                Bu son günlerde ülkemizde 1970’lı yıllar gibi putperest münafıklar açıktan kâfirliğe, gâvurluğa başladı. Medya yolu ile bunu açıklamaktadırlar. Elli yaşından fazla bir öğretmen, müdür arkadaşım;  Cuma namazından çıktıktan sonra bana diyor ki; “Bu solcular diyor ki; İlahimiz Atatürk, peygamberimiz Atatürk, kitabımız Nutuk’tur. Bu kadar saçmalık, akılsızlık, bilgisizlik olur mu?”

 Ona, onların zaten Müslüman olmadıklarını, kendilerini şimdiye kadar gizlediklerini, şimdi kendilerini açığa vurmaya başladıklarını söyledim. “Bizim İlahimiz Hz. Muhammet’tir, dedi!”-  Hayır, öyle olmaz. “Bizim İlahimiz Allah, peygamberimiz Hazreti Muhammet, kitabımız Kur’ân-ı Kerim’dir.” Tekrarladım. Dediğimi diyemedi. Her ne ise dedi ve geçiştirdi. Yanı Cuma namazına gelen bir öğretmen Müslüman bile bu kadar cahil cühela olursa, bu toplumda sapıtanlar, işte bunun için çok vardır. Bu öğretmen sınıf öğretmeni olup, yıllarca 4- 5. Sınıflara Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi vermiştir. Her sapkın ideolojinin ve zalim küfür felsefenin takipçileri vardır. Tüm ideolojiler ve batıl felsefeler sapkındır. Onlara uyanlarda sapkındır, sapıktır, küfürdedir.

İslam inancı, itikadı, akaidi dosdoğru olmayanların, pek doğru sözleri olmamaktadır. İslam ilimlerinden öğrenim yapmayanlar, doğru düşünüp, doğru konuşamamakta, yazamamaktadır. Kur’ân, hadis, sünnet, siyer, akait, ilmihal, tefsir, âlimlerinin diğer eserlerinden her gün okumalı. Paran ile kitap alamıyorsan, devletin kütüphanelerinde her türlü kitap vardır. Camilerde vardır. Komşu, akraba evlerinde vardır. Emanet alıp, okumalı. Mümin cahil cühela dindar olamaz. Bilgisiz bilinçsiz samimiyetsiz İslam dini yaşanılmaz.

Mevlana diyor ki; “ Ben, Kur’ân’ın bendesiyim.” Yanı Kur’ân’a bağlıyım, diyor.

Ülkemizde Kur’ân, peygambere bağlılık, devlet ve millet bağlamında öyle fazla değildir. Sizlere devletin, milletin zengin ettiği Ermeni, kerhane- genelev patroniçesi Matild Manukyan’dan söz edeceğim. Bu kadın 2001 yılında öldü. 17 yıl sonra 16 varisi, mirasçısı ortaya çıktı. Mirasçılar Muşlu olup, İzmit’ten avukat tuttular. 1 (bir) milyar dolardan fazla serveti olduğu açıklandı.

Manukyan’ın 220 tane ticari taksisi, 486 tane İstanbul’da taşınmaz malı, 200 den fazla Kocaeli’nde taşınmaz malı, ruhsatlı genelevleri, hisse senetleri, fon hesapları, yurt içi ve yurt dışında banka mevduat hesapları, çok sayıda otomobilleri bulunmaktadır.

Bu Manukyan’a T.C Devleti 1991 yılından itibaren 6 kez vergi rekortmeni ödülü verdi. O da dedi ki; ben hep Türk ve Müslümanları çalıştırdım! İşte bunun gibi ülkemizde 720 haramın yapılması rekor kırmaktadır. Bunun için bu gibi ülkelerde mikrop, bakteri, virüs adına her pislik yetişmektedir. Birey, aile, toplum, devletler önce bu pisliklerden arınmalı.

Ülkemizde 1924 de alkol, sigara, eroin üretimi başlatıldı. Yasaklar kalktı. Devlet kendi sigara, alkol, içki, eroin üretip, pazarlamaya başladı. Askerlere bile bedava “Asker” marka sigara verildi. 1930 da genelev- kerhane açma yasası çıkarıldı. Bu pislikleri kullanma teşvik edildi. Reklam edildi. Filimler alkol, kumar, içki, pavyon, bar, kerhane rolleri ile dolduruldu.

Bunlar Atatürk’ün ilkeleri, yaptıkları, diye kimse değiştirmeyi bile düşünüp, girişimde bulunamıyor, bulunmuyor. Oysa Atatürk’ün ilkeleri Kur’an ayetleri değildir. Kendide Allah değildir. Peygamber sünneti de değildir. Ama herkes Atatürk ilkelerine bağlı kalacağına yemin ediyor. Öyle TBMM’de milletvekilliği yapmaya başlıyor. Oysa Atatürk bir insandır. O da şimdi yaptıklarına bin bir defa pişman olmuştur. Ama iş işten çoktan geçmiştir.

İnsan, önce kendi ayıp ve eksiklerini düzeltmeye başlamalı. Sonra başkalarını eğitim- öğretim ile düzeltme çalışması yapmalı. İyiliği yaymalı. Kötülükleri engellemeli. İnsanın kendi ahlaklı, faziletli olmadı mı, başkalarını laf ile etki edemez. Ahlak, fazilet, erdemlilik olmadan, laf olumlu etki etmez. Bizde imam ve öğretmenler onun için iyileştirmede yetersizdirler. Anne ve baba onun için insan yetiştiremiyor. Erdem satılılığı yapmak yeterli değildir. Güzel örnek de olmalı.

Müslüman, affedici olur. Kin tutmaz, intikam peşinde koşmaz. Nefret etmez. Kendini beğenmez. İnsan yalan söylememeli. Yalancı olmamalı. Doğru söylemezlik yapmamalı. Yaptığı işlerde hile, aldatma, fitne, fesat, nifak olmamalı. Kimseye eziyet etmemeli. Dinsiz, imansız, Allah tanımaz kızıl kâfir- gâvur olsa da, ona zulmetmemeli. Adaletle adil davranmalı. İncitip, kırmamalı. Hak hukukuna hiçbir şekilde girmemeli. Mümin olmayanların, hakkı daha çetin ödenir. İmandan ona verilir. İman yetmezse, ibadetten verilir! Menfaat- çıkar için harama asla düşmemeli. Haramlar sevapları götürür. Yok eder. Terazide ağır basar. O zaman iş tehlikeye girer.

Müslüman, bilgili, bilinçli, ilimli, irfan ve fazilet sahibi olmalı. Öyle iki ilah edinenlerden, hala eşyayı ilah kabul edenden, basit insanları peygamberim diyenden, alelade – basit kitapları; kitabım diyenden, asla olmamalı. Bunlar bu şekli ile Yahudi ve Hıristiyan bile olamazlar. Onlardan çok daha aşağı olurlar. Hırsızlık, yolsuzluk, hortumculuk, dolandırıcılık yaparak, aşağılık yaratık durumuna düşmemeli. Rüşvet almamalı. Ahlaksızlık listesi binlercedir. Ahlaksızlık listesinde olanları asla, katiyen, kesinlikle yapmamalı. Eğer bir hal, hareket, davranış, eylem; Kur’ân, sünnet, hak, hakikate uymuyorsa, o ahlaksızlık, edepsizlik, haram, günahtır. Sakınmalıyız. Aksi halde zillete, illete, harama, adiliğe, alçaklığa, kahpeliğe düşülür.

“Hem İslam dininin hem de bulunduğumuz devletin yasalarına uymalıyız. Sigara, alkol, kaçakçılık, kumar, suç işleme, tefecilik, kumar oynatma, insan kaçakçılığı, insan ticareti, kasten yaralama ve öldürme, tehdit, şantaj, yolsuzluk, ahlaksızlık, yağma yapmamalı. Nitelikli hırsızlık, dolandırıcılık, hileli iflas, zehirli, zararlı madde kaçırma, satma, bozulmuş madde satma, her türlü sahtecilik, kalpazanlık, belgede sahtecilik ve hak olanı gizleme yapmamalı. Resmi belde sahtecilik, kısırlaştırma, çocuk aldırma, cebir, şiddet, terör yapma, insan yaralama ve öldürme, kişiyi hürriyetinden alıkoyma, eğitim- öğretimin, çalışma hayatının engellenmesi, kamu hizmetlerinden yararlandırmama, siyasi hakların engellenmesi gibi hem dinen hem de kanunlarımızda bunları yapmak haram ve de suçtur. İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetini engelleme, konut dokunulmazlığını ihlal etme, çalışma hürriyetini engelleme, nefret ve ayrımcılık, huzur ve sükûnu bozma, haberleşmenin engellenmesi, hakaret etme, kişileri gizli dinleme, insanların arasını bozma haram ve suçtur. Haberleşmenin gizliliğini ihlal etme, kişisel verilerin kaydedilmesi, hukuka aykırılık, verileri yok etme, güveni kötüye kullanma, bedelsiz senedi kullanma suçtur, günahtır.

Suç eşyasının satın alınması, güvenliği tehlikeye sokma, radyasyon yayma, hastalık yayma, çevreyi, bozma ve kirletme, silah ve bomba atma, tehlikeli maddeleri izinsiz taşıma, imar kirliliğine neden olma, yasalara uymamaya teşvik etme, görevi kötüye kullanma suçtur, günahtır. İnsanların mallarını çalma, kaçırma, kötü muamele etme, başkalarının gizli sistemlerine girme, mahremiyeti ihlal etme suçtur. Başkalarının hak hukukunu engelleme, zimmete mal geçirme, gasp etme, göreve ait sırrın açıklanması, casusluk etme, milli, manevi sırları yabancıya verme, kanıtların saklanmaması, yalan söylenmesi, adil yargılamama, devletin egemenliğine, zarar yapma, doğru dürüst olmama, iyiliği kötüye kullanma gibi yüzlerce devlet yasalarında suç, dinimizde haram ve günah yapma vardır.”

Bunlardan mutlaka sakınıp, kaçınmalıyız. Öyle her pisliği yaparak, cennete gidilmez, girilmez. Cennete maddi, manevi anlamda tertemiz girilir. Allah, peygamber, Kur’an tanımadan, Allah’ın cennetine hiç girilmez. Zaten çok aşırılık, haram, günah içine düşen, pek çokları dinsiz imansız Allah tanımazdır. Ateisttir. Dünyada 1,5 milyardan fazla ateist – kâfir- gâvur, müşrik olduğu söylenmektedir. Batılı, batıl ülkelerde ateizm çok yaygındır. Doğunun felsefi inanışlarında da ateizm çok yaygındır. İnançları kendilerini tatmin etmiyorsa, sahih bulunmuyorsa, dinsizliği tercih etmektedirler.  Allah cc. ıslah etsin. Hidayet versin. Onlarda hidayet isterler inşallah. Tövbe eder ve Allah’a yönelirler, inşallah.

İlkelere, kurallara uyarak yaşamalı. Uymayanlar bu dünyada telef olmaktadır. Pek çoğu da başkalarının günahına girmekte, zarar vermektedir. Son 10 yılda sadece trafik kazalarında 10 milyon trafik kazası oldu. 50 bin kişi öldü! 3,7 milyon kişi yaralandı. Yaralananların pek çoğu da engelli oldu! Her şeyi ile kaza yapana, millete, devlete zararları oldu. İş kazaları, ev kazaları, sokak kazaları, hayatta diğer kazalar on binleri aşmakta, ölümler on binleri geçmektedir.

Kural, ilke, ahlak tanımazlar her şeyi ile her alanda zarar vermektedirler. Son 500 yıl içinde, Kanuni ‘den sonra en başarılı devlet adamı bu devletin, milletin başına geldi. Onu yıkmak için 10 defadan fazla darbe girişimi, 15 Temmuz 2016 fetö darbe girişiminde 251 vatandaşımız şehit oldu.2,193 kişi gazi oldu. Sürekli vatan, millet devlet hainleri devleti yıkmak, milleti parçalamak için hareket etmektedir. Bunu hem legal hem de illegal örgütler birlik beraberlik içinde işbirliği ile ittifakça yapmaktadır. 1997-2002 yıları arasında ülkemizde sol ve diğerleri ile bir ortak hükümet kuruldu. 22 özel bankayı tamamen çalarak, çökerttiler. Vatandaşın parası devlet garantili olduğu için 65 milyar doları devlet ödedi. Aynısı yine DYP +SHP ( CHP)ortak hükümeti zamanında yapıldı. 4 özel bankasının içini boşaltım. Müşterilerin parasını devlete ödettiler.

Bu solcular, komünistler, bölücüler, kapitalistler, ırkçı ve düşünsel illetli bozguncular, yıkıcılar, düşmanlar her zaman milletimiz ve devletimiz parçalayıp, yok etmek için işbirliği içinde ortak çalıştılar. İttifak ettiler. Müttefik oldular, olmaktadırlar.

2013 yılı 30 Mayıs günü başlatıp, Haziran ayı sürecinde de 81 İlimizden, 80 tanesinde ve bazı İlçelerde yıkıcı, şiddet, terör yaptılar. Yakıp, yıktılar. Her şeyi talan ettiler. İnsan ölümleri sadece 8 oldu ama çevreye çok büyük zarar verdiler. Bu olayları Taksim- Gezi Parkı’ndan başlatıp, 81 İlimizin 80 İline ve bazı İlçelere yaydılar. Yakıp, yıktılar. Bu terör hareketlerine 3,5 milyon devlet, millet, insanlık, ümmet düşmanı katıldı.

 Çevreye şiddet, terör ile çok büyük zararlar verdiler. Bu terör hareketi, Macar lı Siyonist Yahudi asıllı Amerikalı Siyonist Kızıl Soros lakaplı bir uluslar arası alçak kahpenin teşvik ve desteklemesi ile oldu. Ülkemizde de bunu Fransa’da ikamet eden, Osman Kavala adlı kişi idare etti. İçerde tüm solcu, sosyalist, komünist adileri, alçakları, kahpeleri, katilleri, insanlık düşmanlarını kullandı. Bu terör olaylarına 86 sol, bölücü terör, illegal terör örgütü katıldı.

CHP, HDP, PKK, DHKP-C gibi illegal örgütlerin yanında, meslek odaları, sendikalarda katıldı. MOB, TTB, YDHB gibi karanlık odalar katıldı. TMMOB, Türk Diş Hekimleri Birliği, DİSK, KESK gibi legal meslek odaları ve sendikaları da katıldı. Bu terör olaylarından ülkemiz 157 milyar dolar zarar etti. Taksim Gezi Parkı’ndan koparılıp, yeri değiştirilen 6 ağacı bahane ile başlatılan terör olayları; TMMOB Başkanının bildiri okuması ile bitirildi. “Bu bildiride ülkemizde yapılan dünya ölçeğindeki 6 büyük yatırımın durdurulması istendi.”

Devletimiz, milletimiz her terör, anarşi, şiddet, darbe olayından milyarlarca dolar zarar ettirildi. Bunun için Türk Lirası hep değer kaybetti. 2005 yılında Türk parasından 6 tane sıfır atılmasa idi, şimdi bir Amerikan doları almak için; 6.000.000 lira ödememiz gerekecekti.  Bu durum devlet yöneticilerin başarısız, milletin hanzo, bilgisiz, bilinçsiz, çapulcu olmasının sonucudur.

1950- 1961 yılları arasında Adnan Menderes Hükümetini başarısız kılıp, sonunda idam ettirenler solcu komünistlerdir. Menderes, Demokratik Parti, batıdan sanayileşmek için alamadığı, 300 milyon doları ve kalkınma desteğini alamayınca, SSCB- Rusya’dan destek aldı. Birçok stratejik fabrika kurdu. Batılılar ile içteki alçak kahpeler bunu çekemdi. Hükümet yanlısı 449 kişiyi cezalandırdı. 18 kişiyi öldürdü! Bunu askeri darbe ile yaptılar. Hazineyi boşalttılar! Başbakan ve bakanlar diam edildi.

1965 yılında Süleyman Demirel, Adalet Partisi olarak iktidara geldi. Çok başarılı bir yönetim kurdu. Menderes’in kalkınma hamlelerini sürdürdü. Bunu çekemeyen dış düşmanlarla, içteki işbirlikçi adi alçak kahpe kalleşler, 12 Mart 1971 yılı muhtıra ile hükümeti düşürdü. Hazineyi boşalttılar. Her darbe milletime, ülkeme kan kaybettirdi.

1971 yılından tutunda 1983 yılına kadar ülkem çok kötü yönetildi. Millet kuru ekmeği, unu, tüp gazı, yağı, şekeri, suyu bulamaz oldu. 12 Eylül 1980 de yine askeri darbe oldu. Hazine boşaltıldı. Darbe yapanlar dünyanın en zengin generalleri oldu. Bunları çok geniş biçimde makalelerimde yazdım.

1968- 1980 yılları arasında sol komünist terör örgütleri, 10 bin insanımızı katletti!

1983 yılında Anavatan Partisi ile Turgut Özal ile çok başarılı bir devlet, millet yönetimi çıkarıldı. Bu 6 yıl devam etti. Özal’ın Cumhurbaşkanı olması ile zayıflama başladı.

1991-1996 yılarında DYP- Tansu Çiler ile SHP- CHP ortak hükümet kurdu. 4 bankanın içini boşalttılar. PKK terörüne karşı çok asker, polis, sivil kaybı verdirttiler. PKK, toplu katliamlar gerçekleştirdi. Onlarca toplu katliam, asker, polis, katliamı gerçekleştirdi. Şimdi bu terör örgütü ve uzantıları ile işbirliği yapmak için CHP+İYİ PARTİ, HDP+ SAADET PARTİSİ yarışmaktadır. Bu ahlaksızlık, vatan, millet, devlet düşmanlığıdır. Devleti içten yıkmaya çalışan illegal ve legal örgütler vardır.

1996- 1997 yılında sadece 11 ay Refah- Yol ortak hükümeti kuruldu. Bunu 28 Şubat 1997 tarihinde askeri muhtıra ve milletvekili istifa ettirmeleri ile 11 ayda yıktılar. Yine komünist sol beşli çete işbaşındaydı.

1997- 2002 yılları arasında içinde Sol, milliyetçi, kişiliksiz siyasi parti ortak partileri ile hükümet kuruldu. Yanı Bülent Ecevit sol, MHP milliyetçi, Anavatan kişiliksiz sağ ile kurulan hükümetler; milleti, memleketi çökertti. Bankaları soydular. Devleti, milleti haşat ettiler. Enflasyon 21 Şubat 2001 de %125 arttı. 24 banka içi tamamen boşaltıldı. İşyerleri kapatıldı.

Kurtarma, 02 Kasım 2002 seçimleri sonucu Ak Parti Hükümeti ile başladı. 16 yıldır tüm olumsuz müdahalelere rağmen yıkımı elhamdülillah başaramadılar. PKK, 50 bin insanımızı katletti! İnşallah sonu getirilmek üzeredir. Asker ilk defa başarılı operasyonlar veriyor. Çünkü asker, polis içindeki hainler temizleniyor.

Ben hayatımda ülkemde ve dünyada bu komünistlerin ve kapitalsilerin, materyalistlerin, münafıkların içten iyilik, güzellik, yararlılık yaptıklarını görmedim. Bunlara sakın aldanmamak, kanmamak, tuzağa düşmemek için geçmişi bilmek, geleceğe güvenle bakmak için bilgili, bilinçli olmak gerekiyor.

Şu anda önümde bir araştırma sonucu var. Dünyamızın nüfusu yaklaşık 7,5 milyon kadardır. 2 milyar 142 milyonu İslamiyet’i yaşıyor. Yanı İslam dinindendir. En çok Müslüman Endonezya’da, en fazla Müslüman ise Hindistan’da yaşıyor. Rusya 144,3 milyon nüfusa sahiptir. Rusya’da 27,420 milyon Müslüman yaşıyor. Japonya 125,3 milyon nüfusa sahip olup, 175 bin Müslüman’ı vardır. Çin’in nüfusu 1 milyar 378 milyon olup, 137,8 milyon Müslüman var. Hindistan 1 milyar 329 milyon nüfusa sahip olup, 265 milyon nüfusa sahiptir. İngiltere 65, 8 milyon nüfusa sahip olup, 3,2 milyon Müslüman’ı var. ABD 326 milyon nüfusa sahip olup, 7 milyon mümin var. Nijerya 186 milyon olup, 130 milyonu Müslüman’dır. Küba 11 milyon nüfusa sahip olup, 1,100 kişi mümindir. Avustralya’nın nüfusu 43 milyon olup, 530 bin mümin vardır. Brezilya 206 milyon nüfusa sahip olup, 1 milyon Müslüman vardır. Türkiye 81,2 milyon nüfusa sahip olup, %98,8’i Müslüman’dır.

Tüm dünya ülkelerinin 2018 yılı harita ve nüfus verileri önümdedir. Kaynak: Türkiye Gazetesi, 17 Haziran 2018 Pazar günü, hazırlayan: Osman Sağırlı! Alıntılarımı yazım uzun olmasın, diye kısa yazmak istiyorum.

 Avrupa’da 737 milyon 690 bin insan yaşamaktadır. 56 milyon 500 bin kişisi Müslüman’dır. Avrupa batıl, küfür, sapkınlık, ırkçılık, dincilik, dinsizlik içinde olup, Müslüman düşmanlığı yapmaktadır. Müslümanların oranı %7,6’dır.

Kuzey Amerika kıtasında 488 milyon 700 bin insan yaşamaktadır. 8 milyon 25 bin Müslüman birey vardır. Müslümanların oranı %1,8’dir.

Güney Amerika kıtasında 508 milyon 500 bin insan yaşamaktadır. Müslüman sayısı 2,15 milyondur. Müslümanların oranı %0,4’tur. Binde 4’tür.

Okyanusya kıtasında, çevre ada ülkelerle birlikte 48 milyon 40 bin insan yaşamaktadır. Nüfusun sadece %1,63’u Müslüman’dır. Müslümanların oranı %1,63’tur.

Afrika kıtasında 1 milyar 199 milyon insan yaşamaktadır. 639 milyonu Müslüman’dır. Müslümanların oranı %54’dur.

Asya kıtasında 4 milyar 437 milyon insan yaşamaktadır. 1 milyar 439 milyonu Müslüman’dır. Müslümanların oranı %32,43’tur. Müslümanların genel nüfus içinde oranı %32’43’tur.

Dünya nüfusu 7 milyar 412 milyondur. Müslümanların nüfusu 2 milyar 142 milyondur. Yüzdelik oranı %29 olmaktadır.

Eğer Müslümanlar gerçek anlamda dosdoğru idealist mümin ve Müslüman olsalar, Müslümanların oranı %90’ı geçer. Güzel örnek, harika rol model olsalar, herkes imrenir. Gıpta eder. Hayran kalır. Müslüman olmak için girişimde bulunur. Kur’ân, sünnet, ilim, bilim, hikmet, yüksek ahlak merkezli yaşasalar, pek Müslüman düşmanlığı da olmaz. Her Müslüman kendine bir çekidüzen vermeli. Peygamberimiz gibi Kur’an’ı yaşamalı. Hakiki, dosdoğru, idealist, realist, samimi, bilge, bilinçli mümin Müslüman olmalı. 

Âlemleri hiç yoktan yaratan, yaşatan Yüce Allah cc. her şeyi bir önem, gerek, değer li olduğu için yarattı. Hiçbir şeyi boşuna, gereksiz yaratmadı. Bazı böceklerin kafasının üzerinde olan antenlerin bile çok büyük işlevi var. İşte o antenleri ile koku alıyorlar.

Boz ayıların burunlarındaki koku alma bölgeleri, insanlarınkinden tam 100 kat daha büyüktür. Bu yüzden kokuyu kilometrelerce uzaktan alabilmektedirler.

İnsanların burunlarında yaklaşık 5 milyon koku hücresi bulunuyor. Köpeklerde ise tahmini 200 milyon koku hücresi bulunmaktadır. Bunun için köpekler çok iyi koku almakta, polis köpeği olarak kullanılmaktadır.

Yılının dili çatal şeklindedir. Bu dil aynı zamanda koku alma duyu organıdır.

İnsan 10 bin farklı kokuyu ayırt edebiliyor. Bu konuda ayılar, köpekler bizlerden çok daha maharetlidir. Bir narkotik köpeği, bir esas, eroin, bağımlılık yapan maddeyi ne kadar farklı kokuların ve kalın sacların içinde saklanırsa, saklansın. Bulabiliyor.

Her yaratılanın farklı niteliği, özelliği vardır. Kelebekler en çok tropikal orman bölgelerinde yaşarlar.

Dünya üzerinde yaklaşık 24 bin farklı kelebek türü vardır.

Kelebeklerin 4 kanadı, 6 bacağı vardır. Kelebekler kilometrelerce uçabilir. Asılları kelebek değil tırtıldır. Yanı kelebek, tırtılın başkalaşım göstermesi ile oluyor. Konya’daki kelebek bahçesini ziyaret edebilirsiniz.

Kırk bacaklı böceklerde bulunmaktadır. Örneğin, kırkayaklılar.

Her varlık önemlidir. Bir zehirli yılan ve zehirli akrep, insan için şifa kaynağıdır. Zehiri tıp da tedavi için kullanılmaktadır. Başka onlarca yararı da vardır. Her yaratılan varlığın pek çok İlahi alâmetifarikası, hikmet- ilahisi, mutlaka vardır. Bunları sadece akıl, zekâ sahibi düşünenler anlayabilmektedir.

Müslüman, Hazreti Muhammet sas. Gibi, peygamberler gibi âlimler gibi ermişler gibi Mevlana, Yunus Emre, Mimar Sinan gibi olması gerekir. Olmadığında, tüm Müslümanlar ve İslam dini zarar görmektedir. Yere atılan bir çöp, bir kaba davranış, bir yolsuzluk, bir terbiyesizlik, ahlaksızlık,  görgüsüzlük, özensizlik, haram ve mekruh işler yapma, hem mümin ve Müslümanlara hem de bu ne biçim İslam dinine çok büyük zararlar vermektedir. Müslüman? Bu ne biçim İslam dini dedirtmektedir.

Bu gece Mevlit kandilidir. Yanı peygamberimizin doğum günüdür. Mekke’den Medine’ye göç- hicret ettiği gündür. Allah’a, Rabbine kavuştuğu gündür. Peygamberimize salât ve selam getirelim. Peygamberimiz olmasa idi, İslam dini olmazdı. Kur’ân bizlere ulaşmazdı. Kur’ân bizlere öğretilmezdi. Peygamberimizin sünnetleri Kur’ân’ın fiili- eylemli yaşantısıdır. Kur’ân-ı uygulaması, gerçekleştirmesidir. Peygamberimizin hadis ve sünnetleri olmasa idi, Müslümanlar anmaz kılmayı, oruç tutmayı, zekât vermeyi, hac yapmayı, kurban kesmeyi yapamazlardı. Çünkü bu farz, vacip ibadetlerin yapılması, icra – eda edilmesi Kur’an’da yazılmamaktadır. Cebrail as. Ayrıca peygamberimize öğretmiştir. İslam yaşantısı kazanım haline gelmezdi. Allah’ı Rab olarak bilip, hamt etmeli. Peygamberimizi Resul, nebi bilip, salât selam getirmeli. Farz ve sünnetleri eksiksiz eda etmeli.

Dünyanın neresinde olursanız olun, İslam onuru ile en güzel şekilde davranın. Kimseye zerre kadar Haksızlık etmeyin. Kim olursa olsun, haksızlık etmeyin. Bir kuşa, hayvana, ağaca bile Haksızlık etmeyiniz. Bu Türk’tür, bu zencidir, bizden değildir gibi anlayışa asla girmeyin. İnsanları kucaklayın. Mümin ise daha güvenle davranın. Bizim ülkemiz bozuk bir felsefi inanış üzerine kuruldu. Öyle ki, Mimar Sinan’ın bile mezarı açıldı. Kafatası ölçüldü ki, Türk mü, değil mi, diye! Sonrada kafatasını çaldılar. Irkçı davrandılar. Türk olmayanlar ırkçılığı millete pompalayarak, ülkede ayrılık- tefrika oluşturdular. Öğrencilere her sabah derse girmeden önce Ant içirdiler. Bu andın başı ırkçılık, sonu putperestlik ile bitmektedir. Beş yıl önce bu ant kaldırıldı. Şimdi yine getirilmesi için vatan, millet, devlet, insanlık düşmanları gayret etmektedir. 190 ülkeden insanların olduğu bir ülkede her sabah Türk2üm demek doğru değildir. Her türlü insanın olduğu bir memlekette her sabah Kemalist olduğuna yemin etmek dürüstçe doğru bir davranış değildir. İsteyen Türk’tür. Türk ise Türk’tür. Kemalist olmaya da zorunlu- mecbur değildir. Bu işler eğitim ile olur. Öyle sabahleyin ilk iş “ant” okumakla olmaz. Olmadı. Bugün Kemalist olanlar her pisliği yapmaktadır. Yurt içi ve dışında her terör örgütü ile işbirliği içindedir. Nasıl ki, kimse Müslüman olmak zorunda değildir. Kimsede Kemalist olmak durumunda, mecburiyetinde değildir. Herkesin ırkı da dinide kendinedir.

İnsan, ırk olarak Türk ise Türk’tür. Bu fıtrat- yaratılış işidir. Öyle demekle olmaz. Asimile etmeye gerek yok. Ben ırkçılığı ve ideolojileri, bozuk- sapkın felsefi görüşleri reddeden bir insanım. Oğuz boyu Türklerindenim. Ama Türkçü, ırkçı, Türkçülük yapan bir insan değilim. Irkçılığı lanetlerim. İdeolojileri reddederim. Ben PKK gibi dinsiz imansız Allah tanımaz, insanlık bilmez bir zalim katil miyim ki, onlar gibi ırkçılık yapayım. Ben Adolf Hitler miyim? Allah onlara zerre kadar benzemekten korusun. Ülkemizdeki Türkçülüğü daha çok Türk olmayanlar, bu milleti bölmek için yaptı. Bir de Rus ve yabancı ellerdeki İsmail Gaspirinski gibileri yaptı. Herkes ne ise o olsun. Kimse bölücülük, tefrika, ayrımcılık, zorlama, dayatma, baskı, şiddet, sapkın hareket etme içinde olmasın. Ant okumakla hiç kimse vatansever ve Kemalist’te olmadı. Zira olmadığı bir şey hakkında zorlama hep tepkiye neden oldu.

Cumhuriyet, Osmanlıyı yıkan ittihatçılar tarafından daha çok kuruldu, diyelim. Osmanlıyı yıkanlar, Müslüman halka düşman bir rejim kurmayı hedeflediler. Yabancıların dayatmaları ile hareket ettiler. Yapılan her iş, işlem, İslam dinine, mümine, Müslüman’a, insanlığa ters işlerdi.

İkinci Abdülhamit Han’ı hükümetten düşürdüler. Silahlı terör, şiddet, hile, düzenbazlıklarla, iç ve dış, yerli ve yabancı adi kahpe katil serseri alçak hainlerle 1908 yılında tahtan düşürdüler. Yönetimi İttihat ve Terakki Cemiyeti mensupları ele aldı. İçinde Rumcu, Ermenici, Siyonist, alçak, Kürtçü, Türkçü ne varsa vardı. Artık dış düşman içerden, iç kahpe alçak adi düşman içerden vurarak, Osmanlıyı yıktılar. Zaten Osmanlı savaşlardadır. İç adilerde dış düşmanla işbirliği yaparak, 600 yılı aşkın bir emeğe, memlekete kan doğradılar. Sonrasında memleketi savaşa soktular. Halkı bitirdiler. Kaç milyon halkımız şehit, gazi, telef oldu, dersiniz? Beş milyondan fazla insanımız yok edildi? 13 milyon kilometre kare toprağımız bir İl’e düşürüldü.

1920 de TBMM açıldı. 1923 de Cumhuriyet kuruldu. Cumhuriyet halkın yönetimidir, denir ama burada halka karşı savaş verildi. Saltanat 1922 de kaldırıldı. Yanı Osmanlı izleri silindi. 150 Osmanlı soyundan olan kişiler sürgün edildi. Halifelik 1924 de kaldırıldı. Müslümanlar başsız, lidersiz, öndersiz, mürşitsiz bırakıldı. İslam’a uygun hukuk fes edildi. Avrupa’nın faşist, komünist, ateist, laik ne dersen de, o ülkelerden yasa- kanun toplandı. Böylece 1924 de bir Anayasa yapıldı. Böylece İslam hukuk üzerine olan mahkemeler 1924 de kapatıldı. Mecelle denilen İslam’a uygun yasalar, hukuk 1924-1937 yılları arasında tamamen kaldırıldı. İtalya’nın faşizmi, Almanya’nın Nazisi, Fransa’nın laik ve dinsizliği, İsviçre’nin sapkınlığında yasalar toplandı. Çeviriler- tercümeler yapılarak alındı.

Milletin cahil olması için, kültür bağlarını koparmak için, inanç, bilgi, birikim bağlarını silmek için 1928 de harf devrimi yapıldı. Zaten savaşlar nedeni ile az olan okuma – yazma, bilgi oranı böylece sıfırlandı. Âlimler, bilginler, bilgeler, sabahleyin kaldığında okur- yazar bile değildi!

1926 yılında medreseler kapatıldı. Ama başka okulda açılamadı. Öyle ki, 5 bin öğrenci bile okullarda olamadı. Türk Tarih Kurumu 1931 ve Türk Dil Kurumu 1932 yönetimine ve başkanlığına Müslüman olmayanlar, ırkçı Ermeni, Yahudi, Rumlar getirildi. Hedef: İslam ve Müslümanlığı silmekti. Zaten Müslümanlar dışlanmış. Hainler devlete egemen olmuştu.

Ekonomi çok kötüdür. Halkın durumu berbattır. Ekmek yok, giyecek yok, barınacak mekân yoktu. Vergiler ağırdı. Sağlık hizmetleri yoktu. Ama onlar halkın inanç, ibadet değerleri ile savaşıyordu. 1925- 1934 yılları arasında kılık- kıyafetle ilgili reformlar yaptılar. Halkı düşman görüp, astılar! Okullara, devlete sokmadılar. Sokaklara bile inemediler. Ben ezbere yazmıyorum. Büyükbabam 1900 doğumludur. Ben ülkemin 17 yerinde ikamet etmiş, kalmış, görev yapmış insanım. Bulunduğum İl’de ülkemin her yerinden insan vardır. Kocaeli’nin %71’i yabancı İllerden,%29’u yerli halktır. Biz bunları konuşuyoruz. Hatta notlar alıyorum.

İnsanlara hak verildi. Medeni kanun çıkarıldı, deniyor. Bu durum 5 N 1K ile sorgulanmalı. Bir şapka için asılan, idam edilen on binlerce insan, bay ve bayan! Amacı dışında kullanılan, satılan, kiralatılan camiler! Halk bütün bunlara karşı ayaklandı. Türkler, Kürtler ayaklandı. Bunların sayısı, ayaklanmaların sayısı 40’tan fazladır. Devlet gücü bu ayaklanmaları 1939 yılına kadar çok kanlı şekilde bastırdı. 1939’dan sonra da ismet İnönü faşizmi, komünizmi, Nazizm’i, , diktatörlüğü devam etti. Hala onların kalıntılarından bu millet çekmektedir.

İslam düşmanları ülkemizde hain planlarını uygulayıp, gerçekleştirdiler. İslam düşmanları, İslam dininde yasak- haram olan 720 davranışı yasal, hukuki hale getirdi. Osmanlı saltanattı. Ama Cumhuriyette kurulan saltanatta hiç hak, hukuk, hakkaniyet, doğruluk, dürüstlük, adalet, insanlık, evrensellik, merhamet, güzel ahlak, edep, hayâ, iffet olmadı.

29 Ekim 1923 de sözde Cumhuriyet kuruldu. Artık hakkın hakikatin sesi kesildi. Batılın, küfrün, lanetliklerin sesi yükseldi. 1924 yılından itibaren uyuşturucu fabrikaları açıldı. Yurt içi ve dışına yüksek kâr var, diye satıldı. Sigara, içki, alkol fabrikaları açıldı. Reklamlarla halka satıldı. Kumar kâğıtları basıldı. Halkoyuna, kumara alıştırıldı. Şans oyunu olan kumar çeşitleri bir de milli adı ile yapıldı. Hala yapılmaktadır. Askerlere “Asker” adlı sigaralar bedava verildi. 1930 yılında genelevleri- kerhaneler, pavyonlar, diskotekler, barlar açıldı ve yaygınlaşmasına çalışıldı. Herkes kendi kişisel menfaati için her tülü haram işi kolayca, yasaya uygun yapar helke geldi ve yaptı. Artık kim kime dum duma! Halkın çivisi çıkarıldı. Halk birbiri ile savaşırken, devlet ile de savaşmaya başladı. Halkın devlete saygısı, sevgisi artık yoktu. Halk başka, devlet bambaşka oldu! Devlet, halk aleyhine icraat yapıyor. Halk da her tülü tepkisini veriyordu. Oysa Cumhuriyet dediğin, halk ile birlikte hakça yönetim kurmaktı.

O zaman CHP yönetimi vardı. Laikti. Ateistti. Dinsizliğini her fırsatta açıkça söylüyordu. Halkın Kur23an okuması, ibadet etmesi, Allahu Ekber demesi, ezan okuması, dinin camilerde öğretilmesi yasaklandı. Bazıları yasağa uymadı. Bunu işkence ile veya canı ile ödedi. 9,500’den fazla cami amacı dışında kullanıldı. Başbakanlık arşivlerinde bu camiler kayıtlıdır. 10 binden fazla erkek ve kadın şapka ve kılık- kıyafet yüzünden idam edildi. Bunların resimleri arşivlerde vardır. Hain planları yerine getirenler, düşmanlarla, misyonerlerle ortak çalıştı. Bunlar yaşanılan, doğru söyleyen, gerçek olan tarihi bilgilerdir. T.C. İnkılâp ve Atatürkçülük Tarihi yalan ve safsataları değildir. Böylesi binlerce, on binlerce olumsuz, insanlık dışı olay devlet eli ile yapıldı. Hepsini yazmam mümkün değildir. Allah cc. insanlara hidayet verir inşallah. İnsanlarında hidayet isteği oluşur inşallah. Bizden sadece hak ve hakikati, doğru ve gerçekleri kimseye hakaret etmeden, insanlığa tebliğ etmektir.