Her işi, görevi, mesleği, sanatı, yönetimi; en bilimsel ve dinsel ilkelere, kurallara, değerlere uygun yapmalı. Her işi, görevi, mesleği, sanatı; en bilimsel şekilde öğrenip, icra etmeli. Bilim, teknik, teknoloji ve din ilkeleri içinde icra etmeli. Bilimsel ve dinsel yönetim kurmalı. Dinsiz, imansız şekilde bilim icra edilmez. Dinde, bilim olmadan, doğru, dürüst öğrenilmez. Zaten pozitif ilimler olsun, dini ilimler olsun, hepsi Allah’ın “Âlim” sıfatının gereğidir, sonucudur. İnsanlar, ilimlerin, bilimlerin, mesleklerin, sanatların daha kolay, iyi öğrenilmesi için dallara ayırmıştır. Ayırmaya da devam edilmektedir. Esasta, asıl olarak; ilim, ilimdir. Ayrısı, gayrısı yoktur. Hepsi Allah’tandır.

Din ilimlerini, pozitif ilimleri, meslek ve sanatları öğrenirken, hem teorik öğrenme, hem de uygulamalı, pratik öğrenme yapmalı. Teorik bilgiyi uygulama, staj ile gerçekleştirmeli. Bedenin tüm bölüm ve organlarını uygulamada kullanmalı. Sadece teorik bilgi edinmek; pek yetenek, beceri geliştirmez. Bilgi; pedagojik, eğitsel, öğrenimsel yol ve yöntemlerle öğrenilmeli. Öyle karma karışık, el yordamı, kara düzen ile bilim, din öğrenilip, icra edilmez.  Bilim ve teknikte öğrenilemez.

Bir bilginin, eşyanın, objenin, değerin öğrenilmesinde “ en doğru yol, tek yol” bulunmalıdır. Bu en doğru, dosdoğru yolu, yöntemi bulmak gerekir. Bunun dışındakilerle ilgilenmek, uğraşmak; zaman kaybı, emek kaybı, enerji kaybıdır. Başka yollar deneyerek; zaman, emek, olanak israf etmemeli.

İşlerin, görevin, mesleğin, sanatın, tekniğin, teknolojin öğrenilmesi, bilimsel yol ve yöntemlerle en stratejik Doğrularla, yol ve yöntemlerle, en verimli biçimde yapılmalı. Bilimi işletirken, tekniği, teknolojiyi kullanırken; dini değerler çerçevesinde hareket etmeli. İnsani, insancıl, çevreci, merhametli olmalı. Varlığı yok etmek için bilim ve teknoloji kullanmamalı. Bugün, dinden, imandan haberi olmayanlar; bilimi, teknolojiyi; insanlığın, varlığın, doğanın aleyhinde kullanmakta, yok etmekte kullanmaktadır!

Bilimde, sanatta, meslekte, teknikte, teknolojide, üretmede, sağlıkta, eğitimde, ulaşımda, iletişimde, bilişimde, yapay zekâda, her alanda, din ile birlikte bilim ve teknik kullanılmalıdır. Yapma, ihya etme, ıslah etme, iyileştirme, güzelleştirme, helal üretimde, tüketimde, en doğru şekilde, doğru zamanda kullanmalı. Gözlem, deney, araştırma, çalışmalar; iyi niyetle, insancıl amaçlarla yapılmalı. Dünya, atmosfer, toprak, hava, sular, doğa, çevre kirletilmemeli. Allah’ın verdiği nimetler, bereketler; aşırı kullanma, tüketme ile yok edilmemeli. Ekonomik, israfsız, tasarruflu davranmalı. Verimli, kaliteli işler yapmalı. Adil paylaşım yapmalı. Birisi, bin alırken, diğeri bir almazlık olmamalı. Adaletli paylaşım yapılmalı.

Her işe göre, en üstün nitelikli, yüksek uzman, deneyimli yüksek uzman atamalı. Her işi en iyi bilen, yapan kişi yapmalı. Herkes uzman olduğu branşta- kolda- dalda çalışmalı. Bugün, bu durum ülkemizde %25 oranında bile olmamaktadır! Her şey uydurma, kaydırma, koruma, taraf bulma ile yapılmaktadır. Bunun için de üretim bozuk, verimsiz, kalitesiz olmaktadır.

Her işi en yüksek stratejik kalitede planlamalı. Örgütlü çalışmalar yapmalı. Emir- komuta sistemi ile yönetim oluşturmalı. Herkes kontrollü, denetimli, teftişli olmalı. Öyle başıbozuk, sallabaş, vurdumduymaz, işine geldiği gibi iş yapma, olmamalı. Disiplin olmalı. Denetim olmalı. Kontrol olmalı. Kılavuzluk yapılmalı. Hizmet içi eğitimler, stajlar, uygulamalar olmalı. İnovasyon olmalı. Yenilenme, değişim, gelişim olmalı. İşler iyi koordine edilmeli. AR-GE’YE, değişime, yeniliğe, gelişime, inovasyona olanak tanımalı. Aksi halde gelişme olmaz.

Ülkemiz son 18 yıldan beri gelişmektedir. Daha doğrusu son 10 yıldan beri gelişmektedir. Bunun başlıca nedeni; AR- GE, inovasyon, araştırma, geliştirme çalışmalarıdır. Avrupa, 1750 yıllarında Sanayi devrimini başlattı. Biz ise tam 250 yıl sonra başlayabildik. Ama onları 30 yıl gibi bir zamanda çoktan geçeceğiz, inşallah. Tabii ki, yine hainler, iş bilmezler, işten anlamazlar, kalkınma, gelişme düşmanları yönetime gelmezse, bu olacaktır, inşallah.

Her işin en kaliteli, nitelikli, üstün nitelikli elemanları, yöneticisi olmalı. İnsanlar sadece öğrenim gereği işe alınmamalı. Yapısı, doğası işe uygun mu, diye de araştırılmalı. Yanıcı, parlayıcı madde üreten yerlerde; sigara, alkol kullanan kişiler alınmamalı. Elektrik tesisatı her ay kontrol edilmeli. Olabilecek tehlikeler daha önce tahmin edilip, giderilmeli. İstanbul’da 2019 yılında 160 taneden fazla fabrika yangını çıkarken, bu sayıda fabrika yapılmamıştır! İstanbul’da her yıl 20 bin kadar yangın çıkmaktadır! Beşeri- insani öğeler kontrol edilmeli. Denetlenmeli. Maddi öğeler, sermaye, zaman, araç- gereç, malzemeler, yer ve ortam her an denetlenmeli. Hiçbir şey başıboş Her konuda personel denetlenmeli. Lojistik destek aksatılmadan sağlanmalı. Her olanak sağlanmalı. Hata, yanlış yapanlar, affedilmemeli. Yönetici, yönetimden anlamalı. Yönetim uzmanı olmalı. Yeteneği, yapısı, becerisi gelişmiş olmalı. Personel, işinin uzmanı olmalı. Bugün, bu durum ülkemizde pek yoktur. 15 milyonluk mega kent, anlamaz, bilmez, iş yapmaz, duyarsız, iyi niyetli olmayan, bir belediye başkanına teslim ediliyor. Devlette de aynı şekilde yapılıyor. Halk seçti, ise milli iradedir. Saygı duyulmalı, deniyor. Halk, diktatör, anarşist, şiddetçi, teröristte, hain seçiyor! Ne yapalım? Saygı mı duyalım? Bunun bilimsel, dinsel hiçbir yönü yoktur. Aklı başa toplamalı. Zekâyı, zihni çalıştırmalı. Bilimsel ve dinsel en dosdoğru kararlar vermeli. Saçmalamamalı.

Her sorunun, problemin mutlaka çözümü, çaresi vardır. Önce deneyimli, yüksek uzman kişiler; araştırma, gezi, gözlem, inceleme, soruşturma yaparak, sorunu tespit edip, saptamalı. Bu saptamayı, sorunu çeken kişilerle yapmalı. Yine sorun çözümünde; deneyimli, yüksek uzman kişilerle, sorunu çeken kişiler; değerlendirme, çözüm, çare bulma yapmalı. Masa başında sorun çözülmez.

Ülkemizde eğitim- öğretim konusu hiçbir zaman çözülememiştir. Sorunlar, problemler; karışık çile yumağına dönüşmüştür. Çünkü işin içinde bilgisiz, beceriksiz, yeteneksiz, kötü niyetli, iş bilmez, iş yapmaz, kişiler bulunmaktadır. Hainler, kahpeler, alçaklar, bozguncular, fitneciler, yıkıcılar, anarşistler, şiddetçiler, teröristler bulunmaktadır. Uygulanan sistem, bu alçaklara çalışma olanağı sunmaktadır. Sesleri, yıkıcıların çok çıkmaktadır. Çakallarla, canavarlarla, ayılarla, pısırıklar, bir arada bulunmaktadır. Çakalların sesi ve bozgunculuğu hayırlı işleri bastırmaktadır. Barış, özgürlük, demokrasi, insan hakları adına, bu güzel ülkemizde; anarşi, şiddet, terör, yıkıcılık yapılmakta, egemen olduklarında bir başkasına yaşama hakkı tanınmamaktadır. Bu mutlaka devlet tarafından önlenmeli, engellenmelidir. Fitneye, yıkıcılığa asla hoşgörü, tolerans gösterilmemeli. Sonrasında kötü işler büyümekte, işin önüne geçilmemektedir.

Ülkemizde pek çok iş olması gereken gibi yapılmamaktadır! Mimar, mühendislik işleri de kötü yapılmaktadır. Dayanıksız, temelsiz, uygunsuz, gereksiz, yap- boz işler yapılmaktadır! Ortaya konan eserlerde- yapılarda güzellik, sağlamlık, kültür, kullanışlılık, teknik yükseklik pek olmamaktadır. Bunun sebebi; işi bilmezlik ve de önemsemezlik, özensizliktir. İşin içinde dini anlayış yoktur! Bugün bile ta 500 yıl önce yapılan işler taklit edilmektedir. İklime, çevreye, doğaya, doğal olaylara, insana uygun yapıtlar yapılmalı. Mimar, mühendisler, usta, kalfa, işçiler, eğitimli olmalı. İşin bilincinde olmalı. Deneyimli, iş bilir olmalı.

İnşaat, yapı, bina malzemeleri dayanıklı olmalı. Dayanıklı inşaat malzemesi, araç- gereci kullanılmalı. Mimarlık çok yönlü, güzel, iyi, estetik, farklı alanlarda; harika, harikulade, mükemmel, yetkin olmalı. Dini mimari, askeri mimari, sivil mimarı, bahçe mimarlığı, şehir- kent mimarisi alanında yeni mükemmel işler yapmalı. İnovasyon, değişim, yenilikler yapmalı. Dikkati çeker, şekilde; değişimler yapmalı. Hep alışılmışlıkları yapmamalı. İnsan, ömründe bir ev- konut aldığında ona 100 yıl yetmeli. İnsan, ömründe iki ev- konut almak zorunda kalmamalı.

Konutlar, yollar, köprüler, viyadükler, binalar, yapılar, duvarlar en az 100 yıl kullanılabilmeli. Sele, heyelana, depreme, fırtınaya, doğal afetlere dayanıklı yapılmalı. Zarar görmeyecek, yerlerde yapılmalı. Körü ayaklarına; battı- çıktı, deniz iskelesi, bazı bina temelleri gibi beton- demirli ayaklarla yere çakılmalı. Ayaklar, beton ile sağlamlaştırılmalı. Sel almayacak, şekilde dayanıklı, sabit yapılmalı. Çimento, demir, kum, çakıl, mimarlık, mühendislik, işçilik, ustalık çok iyi, sağlam, dayanıklı yapılmalı. Ayaklar, ikizkenar üçgen biçiminde, 60 derecelik köşeleri ile suyu yarmalı. Su basıncını kırmalı.

Ülkemiz 2002 yılı sonuna kadar çok kötü yönetildi. Her konuda, alanda; kötü, eksik, yanlış, bozuk yönetildi. Bunun zorunu milletimiz çekmektedir. Ülkemizde 21 milyon konut bulunmaktadır. Bu konutların tümü 2002 yılına kadar yanlış, dayanıksız, yetersiz, sağlam olmayan şekilde yapıldığından, şu anda kentsel dönüşüm adı altında acilen, 7 milyon tanesi yıkılmaktadır. Her yıl 300 bin tanesi “kentsel dönüşüm” adı altında yenilenmektedir. Çimento eksik, demir yetersiz, temel dayanıksız, betonu elle dökülmüş şekilde kontrolsüz, denetimsiz yapıldı. O zaman denetim ve kontrolleri “belediye fen işleri müdürlüğü” yapmalıydı. Ama yapmadı.

17 Ağustos 1999 günü saat: 03.02’de Marmara Depremi adı verilen, 7,4 şiddetinde, 47 saniye süren bir deprem oldu. 280 bin konut kullanılmaz duruma geldi. Bu deremden sonra yapılan yapı ve binalarda kalite artırılmasına gidildi. Kolon ve kirişler daha kalın, demir daha çok konuldu. İlk defa temel; radyan temel olarak yapılmaya başlandı. “Ama 2002 yılında sadece 18 İlde bu yasa geçerli oldu. 2012 yılında ise tüm ülkemizde aynı kanun, depreme dayanıklı bina yapımına başlandı. Bu yasa kapsamında şu anda 8 milyon konut yapılmış.” Ama yine de aksaklıklar, kontrolsüzlükler, denetimsizlikler vardır. İstismar edenler bulunmaktadır.

Ülkemizde Koca Mimar Sinan’ın ve diğer mimarların yaptırdığı- yaptığı eserler hala ayaktadır. Hem de bakımsız kalmalarına rağmen hala ayaktadır. Bunlara kum, kireç harcı konulmasına rağmen ayaktadır. İstanbul’da Sultan Ahmet Camisi, Süleymaniye Camisi, Selimiye Camisi, Topkapı Sarayı, İznik’te Nilüfer Hatun imareti, Kars’ta ilk yapılan cami hala ayaktadır. Hem de harabe haline gelmiş, bu ilk camiye üzgünüm ki, bakan bile yoktur. Harabeye dönmüştür. Kümbetler ayaktadır. Atalarımızın yaptığı eserleri, biz aciz, ilgisiz, bilgisiz, zaaf içindeki bizler; onarmaktan aciziz! Çok yazık, diyorum.

Ormanlar mutlaka ama muhakkak korunmalı. Aksi halde memleket vatan olmaktan çıkar; çöl olur. İnsanlarda çölde sürüngenler gibi saklanacak, korunacak, delik arar! Tarım alanları, ovalar kentleşmede kesinlikle kullanılmamalı. Dağlarda, taşlarda tarım ve ziraat yapılmaz. İnsanlar ve hayvanlarda taş yemez. Sular temiz olmalı. Kirletilmemeli. Kirli su, pisli su, kimyasal karışmış su içilmez, tarımda kullanılmaz. Balık yetişmez. Su hayattır. Orman oksijendir. Toprak; bitkidir, hayvandır, insandır. İnsan topraktan olmakta, yetişmektedir. Toprak, su, temiz hava, güzel iklim olmazsa, hiçbir canlı yaşayamaz, var olmaz. Allah’ın yarattığı her varlık mutlaka korunmalı.

Bina çatıları fırtınada uçmamalı. Yıldırım binalara düşmemeli. Yıldırımlık yapılmalı. Kentin altyapısı, üstyapısı iş görür, şekilde yapılmalı. İlçemizde 100 metrelik bir şehir içi yolu çok sağlam yapıldı; iyi oldu, demiştim. Geçen hafta bozmuşlar! Çünkü altyapı bozuk olduğu için arıza verince, iyi yapıldı, dediğimiz, yol tekrar bozuldu! Demek ki, önce altyapıyı sağlam, dayanıklı yapmalı. Sonra üstyapıyı en dayanıklı, teknik, mükemmel yapmalı. Lalettayin işler yapıp; parayı, emeği, sermayeyi toprağa gömmemeli.

 İnsanların işlerini zorlaştırmamalı. İşe temelden sağlam ve sağlıklı başlayıp, devam etmeli. Oturduğum binanın caddesi de, demirli beton dökülmüştü. Şimdi elektrikler yer altına alınırken, yaya kaldırımı kullanılmaz durumda idi, yeniden yapılırken; 5 yıl önce yapılan, caddemiz tekrar bozulup, yapılmaktadır! 130 numaralı devlet duble yolu da beton yapılmıştı. Şimdi “battı- çıktı” yapmak için, 5 yıl sonra bozulup, tekrar yapılmaktadır. İsraf, emekler boşa gitmektedir. Önce ortak, yüksek uzman aklı ile düşün, tasarla, planla, programla, projelendir ve gerçekleştir.

Allah cc. Bizlerden şunları yapmamızı istiyor: “ Allah’a ve dinine şirk koşmayacaksın. İnsan öldürmeyeceksin. Çalmayacaksın. Yalan söylemeyecek, iftira etmeyecek, dedikodu yapmayacaksın. Adaletsizlik, haksızlık, hukuksuzluk yapmayacaksın. Rüşvet, faiz, haram alıp; vermeyeceksin. İnsan kayırmayacaksın. Zalimleri amir, müdür, yönetici yapmayacaksın. İyiliği başa kakmayacaksın. Gösteriş yapmayacaksın. İsraf yapmayacaksın. Müslümanlarda kin, nefret etmeyeceksin. Hak, hakikat, İslam, Müslüman düşmanlığı yapmayacaksın. Zalimleri dost edinmeyeceksin. Yetime, öksüze, insana haksızlık etmeyeceksin. Kötü söz yazmayacak, konuşmayacak, yapmayacaksın. Kıskançlık etmeyeceksin. Emanete hainlik etmeyeceksin. Cimri, pinti olmayacaksın. Cömert, isar olacaksın. Takva, dindar, bilge, Müslüman olacaksın. Yalan yere tanıklık yapmayacaksın. Bozgunculuk, yıkıcılık, anarşi, şiddet, terör, saldırganlık yapmayacaksın. Ölçüde, tartıda, ticarette, çalışmada, iş de, görevde dürüst olacaksın. Doğmamış çocuğu öldürmeyeceksin. Zina yapmayacaksın. İçki, kumar, uyuşturucu madde kullanmayacaksın. Haram, günah işlemeyeceksin. Büyü, fal, sihir yapmayacaksın. Anne ve babaya, insanlara, varlıklara kötülük yapmayacaksın. Zorla din, inanış dayatmayacaksın. İslam dini varken; bozuk felsefe, sapık ideoloji peşinde koşmayacaksın. Allah’ın emirlerini tutup, yasakladıklarından sakınacaksın. İyiliği çoğaltıp, kötülükleri men edeceksin.