T.C. Devletimizin yetkililerinin, hükümetimizin üyelerinin, tüm yöneticilerimizin, memurlarımızın, işçilerimizin, çalışanlarımızın, öğrencilerimizin, vatandaşlarımızın, sağduyulu insanların okumasında ve uygulamasında çok büyük yararlar vardır. Okumadan bilinmez. Bilmeden başarılı olunmaz. Hakkı, hukuku, ilmi bilmeden; doğru, dürüst, adaletli olunmaz.

Devlet işlerini yönetirken, milleti memnun etmeli. Millet; hak, hukuk, doğruluk, dürüstlük, adalet, hakkaniyet, güzel ahlak, edep, hâyâ, hoşgörü ile hakça - hukukça yönetilmeli. İslam’ı, insani, ilmi, evrensel, milli, manevi değerlere önem vererek, devlet yönetimi oluşturmalı. İnsanlar huzurlu, mutlu, rahat, kolaylık içinde yaşam sürmeli. Hiç kimse zalimlerin baskısı, ezmesi, sömürmesi, haksızlığı altında ezilmemeli. Milli Eğitim öğretimi ilmi, kültür, teknik kazanımı yapmalı. Doğru- dürüst yönetim, yargı adaletli, sağlık işleri eksiksiz yapılmalı. Görevler, sorumluluk, ödev ve yükümlülükler; doğruluk, hakkaniyet içinde icra edilmeli. Yetkin olmayan bireylerle devlet yönetimini yürütmeye çalışmamalı. Hain, fitneci, bozguncu, bozuk, kalleş, kahpe, alçak kişileri devlet yönetimine almamalı. Çıkarcı, bencil, kibirli, hodkâm, sadist kişilere devlet yönetiminde yer vermemeli. Halka değer vermeyen kibirli, alçak, kendini beğenmiş kişileri devlet yönetiminde işçi, memur, amir, müdür, başkan yapmamalı.

Âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah’ın ve peygamberinin hoşuna gitmeyecek hal ve davranışlarda olanlara devlet teslim edilmemeli. İkiyüzlü münafıklara, zalimlere, sapkınlara, bencillere, çıkarcılara, halka yan gözle bakanlara, ideolojik ve felsefi sapkınlık içinde olanlara devlet yönetiminde yer verilmemeli.

Bugün, devlet, halkı kontrol edememektedir. Yüzyıllardan beri sürekli devletin, milletin başına bela olan anarşistlerden, şiddetçilerden, teröristlerden hala halkımız kurtarılmış değildir. Çünkü devlet içinde çöreklenmiş olan yöneticiler, terörü desteklemekte, korumakta, beslemektedir. Devlet, teröre teslim olmuş durumdadır. Rejim terörist yetiştirmektedir.

Kapitalist ve sapkın anlayış terörist yetiştirmektedir. Kapitalist sömürücü anlayışta olanlar, devleti, milleti sömürmekte, çalmakta, fahiş fiyatla mal, eşya, gıda, ihtiyaç maddesi satarak, sömürmektedir. İstediği mala, eşyaya istediği kadar zam yapabilmektedir. Düşük asgari ücretle çalışan, hatta asgari ücretin altında çalışan 10 milyon insan alabildiğine yaşama zorluğu çekmektedir. Toptancıların halktan 1 liranın altına satın aldığı soğan, patates 7 liradan satılmaktadır. Market ve pazarda da bulmakta zorluk çekilmektedir. %500 – 1,000 kâr ile halka mal satılmaktadır.

Türkiye’miz, Afrika’nın Sahra çölü değildir. Ortadoğu’nun, Asya’nın, Amerika’nın çölleri çok olan ülkesi değildir. Kuzey ülkesi değildir. Ülkemizde 7 farklı iklim, 7 ayrı bölgede yaşanmaktadır. Halkın soğan, patates, yokluk, fahiş fiyatlı mal, eşya, gıda alımı oluyorsa, ortada bir yanlışlık vardır. Yanlışlık ortadan tamamı ile kaldırılmalıdır.

CHP, Bülent Ecevit devlet yönetiminde 6 defa bulundu. 6 defasında da başarısız oldu. Çünkü her hükümet kurduğunda; grevlerle, yoklukla, kıtlıkla, zamla, zulümle, anarşi, terörle halk derde, belaya kaldı. %45 olan partisinin oyu, 03 Kasım 2002 Genel seçimlerde %1’in altına düştü. Diğer siyasi partilerde aynı nedenlerle % 1’in altına düşerek, siyaset sahnesinden çekildiler.

Devlet yöneticileri, 1983 yılından beri kamu- devlet mallarını özelleştirme adı altında satmakta, özelleştirmektedir. Öyle ki, 1 liraya gemi, 1 liraya demir- çelik fabrikası satmaktadır. Elindeki tüm kurum, kuruluş, işletme, üretim tesislerini, satış mağazalarını satmaktadır. Sattı da! Şimdi de karma ekonomi sistemi ortadan kalktı. Vahşi, aç göz, doymak bilemeyen kapitalistler, serbest piyasa diyerek, halkı sömürmekte, soğana çevirmektedir. Devlet önlerine geçememekte, rekabet ortamı oluşturacak, hiçbir işletme, kurum, üretim tesisi kalmamıştır. “Bir de devletin Bakanı çıkıp; serbest piyasadır. İstediği fiyatta satar. Önemli olan, fişini, faturasını vermesidir, diyor.”

Sadece Türkiye halkı sömürülmemektedir. Ülkemize her yıl 45 milyon turist gelmektedir. Onlarda bu fahiş- yüksek fiyatlardan şikayetçidir. Ülkemize gelen turistler, ülkelerine gittiklerinde olumlu durumlar anlatmamaktadır.

Telefon, doğalgaz, elektrik, su, tekstil, madenler, her ne aklınıza gelirse, hep özel sektörün olmuş. Yoksullaştırılan halk, açlığa mahkûm edilir, duruma düşmüştür. “Devlette, sömürücü kapitalistlerle ve işbirlikçi sendikalarla birlikte düşük asgari ücret belirlemektedirler.” Kendileri, özel ve kamuda çalışanlar, asgari ücretin 30- 40 katı yüksek ücretle çalışmaktadır. O giderler, yoksul halka gider olarak yazılmaktadır. Fakir halktan vergi olarak alınmaktadır. Her şey halka yüklenmektedir. Zayıf olan daha da zayıflamakta, zenginler daha da şişmektedir.

Bankalara millet soydurulmaktadır. 2018 yılı Ağustos ayında enflasyon %26’ya çıktı. Bankalar %42 ile kredi verdi. Ama halkın bankadaki mevduatına %4 ile %7,75 ve %25 faiz ödedi. ( mevduatın miktarına göre faiz uygulaması yapılıyor)

Devlet, sürekli zenginlere teşvik vermektedir. Onlara %21 ile teşvik verdi. Döviz, dolar bir iki ayda 3,5 liradan 7,5 liraya yükseldi. Zenginler hemen % 100’ün üzerinde zam yaptı. Ama 2019 Ocak ayı geldiğinde, 1,500 lira alan emekliye sadece 100 lira zam yapıldı. Çalışanlara da %13 zam yapıldı. 2018 yılından %19 alacaklı olan emekliler,  çalışanlar, 2019 yılında bu %19’u alamadı. Yasa gereği alması gerekiyordu. Böyle halk dostluğu, koruması olmaz. Böyle devlet adil yönetilmiş olmaz.

Devlet, 1983 yılından beri 100 milyar dolarlık özelleştirme yaptı! Devlet- kamu mallarını yöneten müdürler, elemanlar; kamu mallarının gelirlerini çalıyordu. Bendeniz, 2002 yılı sonuna kadar hiçbir kamu işletmesinin, bankaların, fabrikaların, hava yolu, demir yolu, deniz yolunun kâr ettiğini hiç görmedim. İşletmelerin %80’i devletindi ama hiçbiri kâr etmezdi. Çalınırdı. Fazla işçi alınırdı. İşçiler çalıştırılmazdı. Grevde zaman öldürülürdü. Olumsuzluk saymaya kalksak, yüzlerce olumsuz etken saymak mümkündür.

Karma ekonomi sistemi uygulanmalı. Tüm varlıklar, üretim belli özel kişilerin eline bırakılmamalı. Tümü de komünizmde olduğu gibi devletin olmamalı. Rekabet ortamı oluşturmalı. Şu anda Türkiye, vahşi kapitalizm oluşturuyor. Halkı, aç göz sömürücü kenelere alabildiğine soyduruyor. Bu İslam olmak, mümin Müslüman olmak değildir. Müslüman’ca davranmalı. Allah’ın ve peygamberinin hoşuna gitmeyen; abuk sabuk, saçma sapan işler yapmamalı. İlmi, bilimsel, ahlakı, etik davranmalı. Hiç kimse zerre miktarı haksızlığa uğramamalı.

AK PARTİ HÜKÜMETİMİZİN DAHA BAŞARILI OLMASI İÇİN; tüm olumsuzlukları düzetmeye gayret, azim, kararlılıkla devam etmeli.

1-Halkı memnun etmeyen uygulamalardan vazgeçmeli.

2-Halka iyi davranmayan, görev, sorumluluklarını tam anlamı ile yerine getirmeyen görevliler, görevinden alınmalı.

3-Kamu memurlarına şiddet gösteren kudurmuşlar, mutlaka hak ettiği cezayı almalı.

4- “Bugün Ankara, Batıkent’te yapıldığı gibi; 23 köpeği zehirleyen, 16 tanesini zehirleyerek öldüren, hayvan düşmanı alçaklar serbest bırakılmamalı. Dün 16 köpeği zehirleyerek öldürmüşlerdi. Bugünde Çubuk’ta 42 köpeği zehirleyerek öldürmüşler!”  ( Hayvanları katletmek, kumar oynamak- oynatmak, kabahatler yasasına göre sadece bir ayakkabı parası ceza verilir! Hırsızlık yapmanın, insan dövmenin de cezası bu kadardır. Savcı tutuklama istese de, yargıç serbest bırakmaktadır! Yasa olsa da uygulanmak da sorunlar yaşanmaktadır!

Bunun için insanlar; devleti, karşı tarafı takmamaktadır. Gücü yeten, zayıfı haşat etmektedir! 2 000 yılına geldiğimizde, belediyelerin pek hayvan barınakları yoktu. Sokaklardan toplanan köpekler zehirlenerek öldürülüyordu. Zabıtalar köpeklere zehirli et atıyordu! Bunu pek gizlide yapmıyorlardı. Şehir sokaklarında can veriyorlardı. O zaman halk pek tepki vermiyordu. 2019 yılına geldiğimizde, halk artık tepki veriyor. Şimdi belediyelerin bazılarının barınakları var. Olmayanlar, ormanlara bırakıyor. Bu çok tehlikelidir. Yaban köpekleri olurlar. İnsanlar ve diğer hayvanlar için tehlike oluştururlar.)

5-Bir tuvalet parası için defalarca olaya neden olan, 40 kişi kavgaya karışan, ölümler olan, insanlık dışı adilikler olmamalı. Bu durum Afrika’da Serengeti ve Mara Ara Doğal Hayvanat Parkında bile olmamaktadır. Biz, insan yetiştirememişiz. İnsan yetiştirme projeleri uygulamalı.

6-Hiçbir yargıç, suç işleyeni serbest bırakmamalı. Serbest bırakan hâkimler denetlenmeli. Biliyoruz ki, yargı sistemine devlet, millet düşmanları sızmıştı. Hatta ele geçirmişti.

7-Öğretmenler, değer yargısı öğretmeli. Kendi en güzel örnek olmalı. Eğitim sistemi ideolojiden kurtarılmalı. Aritmetik, matematik kitaplarında bile ideolojik sapkınlıklar vardır. Öğretmen, matematik yerine sapkın ideoloji öğretmektedir.

8-Sağlık sistemi daha da iyileştirilmeli. Sağlık memurlarına saldıranlar, öğretmenlere saldıranlar, ağır ceza almalı. Kuduz hayvani olanlar, ya tedavi edilmeli. Ya mahpus edilmeli.

9-Hükümet, yasa çıkarmakta çok gecikiyor. 17 yılda bir sebze meyve hal yasası çıkaramadı. 17 yılda bir hayvan hakları yasası çıkaramadı. 17 yılda şiddeti, terörü önleyen bir aysa çıkaramadı. Halkımız bu olumsuzluklar yüzünden hükümete küsmek, darılmak, kırılmak, moral değerlerini kaybetmek üzeredir.

10-Hükümet bir çevre yasası çıkaramadı. Hala insanlar yere çöp atmaktadır. Çevre, mesire alanları kirletilmektedir. Denetim, kontrol yoktur.

11-İnsanlar ufak tefek çöpleri çevreye atarken; belediyeler dünyayı yaşanmaz kılmaktadır. Belediyelere, hazır yeni başkanlar seçildiği içinde, 5 yıl süre tanınmalı. 5 yıl içinde her belediye kanalizasyon arıtmasını tamamlamalıdır. 5 yıl içinde çöp işleme fabrikasını yapmalıdır. Devlet bu konuda yaptırım uygulamalıdır. Tüm ülkemizde 6 tane çöp yakma fabrikası vardır. Bilemiyorum, kaç İlimizde kaç İl kanalizasyon arıtmasını yapmıştır. Sanırım bu sayı 81 İlimizin 21 tanesinde olmamıştır!

12-Sadece poşet kullanmada sınırlama yeterli değildir. Tüm lastik, poşet, naylon, plastik uygulamaları kısıtlanmalıdır. Bir kullanımlık plastikler yapılmamalı. Süt kutuları gibi kâğıt kutular ve de teneke kutular yapılmalı. Cam da yapılmamalı. Camlar çevreye atılmaktadır. Geri dönüşümde, %10’luk geri dönüşüm bile sağlanamamaktadır.

13-Devlet, yoksullara bedava adi, kalitesiz kömür dağıtıp, havayı kirletmemelidir. Yardım yapacaksa, başka çeşit yapmalıdır.

14-Çevre katliamı yapanlar, ceza almalıdır. Bunu sadece bireyler değil, resmi kurumlarda yapmaktadır!

15-Devleti, milleti soyanlar, çalanlar, hırsızlık yapanlar; cezalandırılmalı. Tüm mal varlığına el konulmalı.

16-Her görevde, seçimde yanlış yapanlar, cezalandırılmalı. Kamu görevleri bitirilmeli.

17-Adalet işleri adaletli olmalı. Şu anda adalete güven %10 oranında bile değildir.

18-Anayasa, yasalar yeterli değildir. Uygulamasında ise hiç yeterlilik yoktur. Yetkin olmayan insanlarla doğru işler yapılamaz.

19-Devlet memurları, devlet olanaklarını alabildiğine kullanmamalı. Aylığını kullanmalı. Aylığı da asgari ücretin 5 katından fazla olmamalı. Fazlası Haksızlıktır. Fakir halkın vergileri, üst devlet memurları için aşırı ölçütlerde kullanılmamalı.

20-Yanlış insanlarla doğru işler yapılamaz. 31 Mart 2019 günü yapılan, Yerel seçimlerden ne halde olduğumuzu anlamaya çalışalım. Hırsızlık, yolsuzluk, usulsüzlük binlerce yapılmış! Herkes hak ettiği cezayı almalı.

21-Ülkemizde 200 yıldan beri “beka sorunu” vardır. Bu güzel ülkemizden beslenip, hainlik, alçaklık yapanlar mutlaka cezalandırılmalı.

22-Eğitim- öğretim sistemimizi insan yetiştiren sistem haline getirmeliyiz. Şu anda insana benzer bir varlık yetişmemektedir. Şu anda bir kışkırtma olsa, 2013 Mayıs ayındaki Gezi olayları gibi 3,5 milyon kişi; devleti, milleti yıkmak için harekete geçer! Çünkü ideolojik, felsefi sapkın yaratık yetiştirilmiş.

23-Trafik cezaları yeterli değildir. Yanlış yapanın sürücü belgesi iptal edilmeli. Taşıtı satılmalı. Kuzey ülkelerinde bu böyle yapılmaktadır.

24-Enflasyon ile mücadele edilmeli. Halkımız kapitalist aç gözü KKK Kenelerin eline bırakılmamalı. Halkımız bu durumdan çok dertlidir.

25-Üretici kazanamamaktadır. Aracı malı, sermayeyi yüklenip, götürmektedir. Halkımız, Türkiye gibi yerde soğan, patates bulamamaktadır. Depolanmış, stoklanmış. Yanlış yapanın malına el konmalıdır. Bu Kuzey ülkelerinde böyle yapılmaktadır.

26-Hayat pahalılığı hat safhadadır. Ücretli, alt düzeyde ücret alanlar, perişan durumdadır. Aldığı 2,020 lira aylık ücret sadece ev kirasına, elektrik, su, doğal gaz, telefon, apartman aidatına, araba ücretine gitmektedir.

27-Devlet, 2018 yılında taşeron çalışanı 1 milyon kişiyi kadrolu yaptı. İyi de yaptı. Ama ücreti aynı kaldı. Bugün bir hastanede bir hizmetlinin, en alt derecede memurun yarı aylığını bu taşerondan kadroya geçen elemanlar almaktadır. Oysa aynı işi yapmaktadırlar. Bu hak, hukuk, doğruluk, dürüstlük, adalet, hakkaniyet, güzel ahlak değildir. Eşit işe eşit ücret verilmeli. Bugün üniversite mezunları asgari ücretle özelde, tüzelde çalıştırılmaktadır.

28-Bir okuldaki öğretmen 5 bin lira ayılık alıyor. Geçici görevle öğretmen atanıyor. O, ek saat ücreti karşılığı 700- 800 lira alıyor. Bu nasıl bir hak, hukuk, anlayış; anlamış değilim. Ben okulda öğretmenlik yaparken, bu öğretmenlerden belediye otobüsünün ücret almamasını sağlamıştım. Okulda öğle yemeği yapıyorduk. Ücret vermemelerini sağlamıştım. Ama bu karşı kişi için onur kırıcıdır. Devletin vermediği taşıt parasını, çorba, makarna parasını, biz öğretmenler yüklenmiştik. Bu işten memnun olmayıp, değişik nedenlerle pürüz çıkaranlar oluyordu. Bu geçici öğretmenlerin 1994-1995 eğitim – öğretim yılında, İlçemizde 3 ay ücretleri bile ödenmemişti. Onu da ben, öğretmenler toplantısında İlçe Milli Eğitim Müdürüne bağırarak söylemiştim. Hayatta hiçbir yanlışa ilgisiz kalmamışımdır.

29-Her işin halka yansıması iyi düşünülüp, değerlendirilmeli. Gönül kırıcı, incitici, düşman edici hareketlerden sakınılmalı. Halkın istek, dilek, tercihleri karşılanmalı. Askıya alınmamalı. Hizmet; gönülden, olması gereken gibi, hukuki, tam, eksiksiz yapılmalı. Bu durum bugün olmamaktadır. Devlet, halk arasında çeşitli şekillerde ayrım yapmıştır, yapmaktadır.

                30-Belediyeler bir oranda inşaat işlerinde iyi çalışmış ama gönül kazanamamış. Gönül yapamamış. Halkın istek ve dileklerine cevap vermemiş. Halkı önemsememiş. Kültür etkinlikleri ile halka kendini anlatamamış. Eğlence programlarını kültür sanmış. Eğitme- öğretme, kazanma, kazanımlar oluşturma yapmamış.

                31-Yol ve kaldırımlar sürekli yenilenerek, halkın eleştirilerine neden olmuş.

1.       Çevre düzeni ve temizliği ile ilgili ilgisiz kalınmış. Halkın çevreyi kirletmesi önlenememiş.

2.       Yeterli çöp kutuları konmamış. 3km. Boyunda bir Amiral Caddesi’nde çöp kutusu yok!

3.       İnsanlar park ve bahçelerde yiyip, içiyor. Atıklarını, kabuklarını bırakıp, gidiyor. Belediyenin ruhu duymuyor. İlgilenmiyor. Kirletme önlenmiyor.

4.       Park, bahçe bakımı, yenilenme estetik yapılmıyor. Ağaçlar ilkbaharda gövdeden kesiliyor-budanıyor.

5.       Ulaşım çok berbat şekildedir. Bir örnek verelim:

6.        Karamürsel ile Yalova arası 29 km.dir. Sahil boyu dümdüz duble yoldur. Toplu taşıma ücreti 7 liradır. Karamürsel ile İzmit arası 35 km.dir. Yol düzdür ve duble yoldur. Taşıma ücreti 6,50 kuruştur. İstanbul- Esenler- Otogar’dan Arnavutköy 26 km. uzaklıktadır. Aynı çeşit dolmuş araçları ile 2,80 kuruştur. Belli bir standart olmadığı gibi belli bir anormallik vardır. Devlet uyuyor mu? Belediye ne ile meşguldür?

7.       Sosyal yardımlar haddi aştı. Devlete ve millete yük oldu. Bir ülkede 17 milyon insan sosyal yardım, onlarca çeşit sosyal yardım almamalı. Çalışmalı. Çalışanın, sosyal güvence ile çalışması sağlanmalı ki; yaşlandığında devlete el -avuç açmasın. Yoksun, yoksul kalmasın. Kapitalist kenelere sömürtülmesin.

8.       Trafik sorunu sadece düşük cezalarla çözülmez. Eğitim gerek. Yaptırımı olan ceza gerekir. Park, yol gerek. “Bir gün işimiz nedeni ile Gölcük’e gittik. Gideceğimiz yere yarım saat uzaklıkta taşıtımızı park ettik. Yanı Donanma Caddesi’nde park ettik. Ana postaneye yürüyerek gittik. Trafik polisi 110 lira ceza yazmış. Ama başkalarına yazmamış. Bizim plakayı Yalova gördüğü için yazmış.” Park yapma! Park ettin, diye ceza yaz! Başka bir İlin plakasına özellikle ceza yazılıyor. Kocaeli’ne Yalova veya Bursa veya diğerleri park etsin. Sadece onlara yazılıyor. Oysa aynı cadde üzerinde onlarca taşıt park yapmıştır.

9.       Otopark yapılmalı. Ücretsiz olmalı.

10.   Alışveriş ve Pazar alanları sokak ve caddelerde kurulmamalı.

11.   Eğitim- öğretim hizmetleri ilmi, bilimsel, teknik, teknolojik, inovasyon olmalı. Her soru çözmede başarılı olan imam ve öğretmen yapılmamalı. Sokakta 400 bin öğretmen olacak şekilde kalitesiz mezun vermemeli.

12.   İmar, kentsel dönüşüm doğru yapılmalı. Hala kentlerde gecekondular var. Hala sıvasız, badanasız apartmanlar var.

13.   Belediye, özel mülkiyet olan binalara boya, badana, yalıtım yapmamalı. Milletin parası özel kişilere hovardaca harcanmamalı.

14.   Sağlık hizmetleri yapan kişiler, hizmet içi kurslara alınmalı.

15.   Spor, kültür, sanat, meslek öğretim alanları yapılmalı.

16.   İnsanlar, çocuklar, gençler genel olarak eğitime tutulmalı. Toplumlar berbat bir yaratık türüne dönüşüyor. Engellenmeli.

17.   Yaşlılar, kimsesizler korunmalı. İlçemizde ve başka yerlerde yüzlerce atıl, kullanılmayan kamu binaları var. Bu binalar kimsesiz ve yaşlılar için ev yapılmalı.

18.   Kadınlar; hanzo, kaba saba, moloz erkek denen yaratıklar tarafından eziliyor. İşkence ediliyor. Öldürülüyor! Bu durum farklı şekillerde önlenmeli. “Hala kız çocuklarını okutmayan, gün görmemiş aileler var. Müdahale edilmeli.”

19.   Çocuklara güzel ahlak, edep, hayâ, görgü kuralları insanlık öğretilmiyor. Kreşler, anaokulları, okullar laylolom ile devam ediyor! Belli bir kesim, değerler eğitimi vermek istemiyor.

20.   Engelliler korunmalı. Engelli olma önlenmeli. İnsanlar kendini koruyamıyor. Bilmiyor. İlgilenmiyor. Önemsemiyor. Anne karnından başlayarak, hayatın içinde engelli oluyor. Vurdumduymazlık ya sakat bırakıyor. Ya da öldürüyor.

21.   Güvenlik hizmetleri yeterli değil. Manyaklar saldırıyor. Doktor, öğretmen, insan demeden onlarcası saldırıyor. Hâkim de serbest bırakıyor. Hayatın bir kuralı olmalı. Kurala olmayan bedelini eksiksiz ödemeli. Güvenlik yok! Son 15 yıl içinde suçlar %700 arttı. Azalacağına arttı. Çünkü dini, manevi, ilmi, insanlıklı eğitim ve öğretim yeterince yapılmadığı gibi güvenlik de sağlanmadı. Yargı yeterli ceza vermedi.

22.   Ticari hayat çok berbat devam ediyor. Sahteciler, sahtekârlar, sülünler, sülükler, dolandırıcılar milleti perişan ediyor. Her yıl 16- 20 milyon senet ödenmiyor. Fahiş fiyatla mal, eşya, gıda satılıyor. Dolandırıcılar, hırsızlar serbest geziyor. Halk bıktı, usandı. İllallah dedi. Devlet nerede diye soruyor.

23.   Hükümet ve de siyasi partiler, başarı veya başarısızlığın sebeplerini öğrenmek için toplantı yapıyor. Kimlerle yapıyor, dersiniz? – “Merkez Karar Yönetim Kurulu ile İl ve İlçe parti başkanları ile belediye başkanları ile toplantı yapıyor.” Bu hafta siyasi partilerin tümü seçim başarı ve başarısızlığını bu kişi ve kurumlarla yapacak! “Yanı başarısız olanlara, niçin başarısız olduk, diye soracak. Ya da daha başarılı nasıl olurduk, diye soracak.”  Herkes bir bahane, uydurma, kurgu, yalan bulacak. Herhalde ben başarısız oldum. Çekiliyorum, diyen olmayacak.” Laf olsun, çuval dolsun. Başarısız insanlardan insanlık ve millet çeksin!

24.   Şehirlerin alt yapısı yok, üst yapısı berbattır.

25.   Yeşil ve mavi azdır.

26.   Sokaklar, caddeler, kaldırımlar dardır.

27.   İlmi ve akıllı işler azdır.

28.   26 milyon öğrenci yetiştirme yerine kaliteli, verimli, üstün nitelikli, çağın donanımına sahip, 2,6 milyon öğrenci yetiştirilse idi, daha kalkınmış olurduk.

29.   Okullarda stratejik kaliteli, yüksek verimli eğitim- öğretim verilmeli. Üniversitelerde 8 milyon 31 bin öğrenci almamalı. Bu durum üniversitelerin kalitesini bozmaktadır. “Üniversite bitirdim, diyerek, yaşantısında her işi yapmamaktadır.” Almanya ile nüfusumuz aynıdır. Ama onların üniversitelerinde 3 milyon öğrenci, bizde 8 milyon öğrenci vardır. Çarpım tablosu- kerrat cetveli kullanamayanlarda üniversite okumaktadır!

30.   Nitelikli eleman yetiştirme hedef edinilmeli. Donatılar ona göre düzenlenmeli.

31.   Devlet işlerini en uzman ve güvenilir şekilde olan saygın kişilere vermeli. Oysa biz sadece Fetö örgütüne devletin %70 ile 90’ını vermiştik. İnsan öncelikle üstün uzman ve üstün güvenilir, nitelikli olmalıdır.

32.   Şu anda PKK-KCK-HDP, FETÖ VD. devletin içinde ve meclisindedir.

33.   Şehirlerimiz 5 milyonu geçmemeli. Hele 2 küçük yarımadaya, İstanbul gibi dar bölgeye 20 milyon nüfus yaşatmamalı. Kent sorunlarını halledemezsiniz. İstanbul; doğu- batıda 135 km.dir. Kuzey- güneyde 35 km.dir. Ama kuzey- güney yönü tamamen kullanılmamaktadır. Kullanılsa, ormanlar yok edilmiş olacaktır.

34.   Medyaya sahip çıkmalı. Medya ve dernekler insanları bozmaktadır. Medya kontrol altına alınmalıdır. Mavi Balina, Momo adlı oyunu oynayan, Türk çocuklarımızdan geçen yıl 142 kişi öldü. İntihar etti!

35.   Sosyal medyayı ben kullanırken; iyi, yararlı bir şey yazarken veya görsel paylaşırken, beni engelliyor. Sayfamı iptal ediyor. Devlette bu sosyal medya sitelerini kontrol etmelidir.

36.   Devlet, birkaç yıl öncesine kadar sigara üretir, pazarlar. İçki- alkol üretir, pazarlar. Bahis oyunlarından 10 taneden fazla oynatır. Şans oyunları oynatır. Genelev işletir. Her pisliği yapar. Camide, okulda da bunların zararını anlattırır. Böyle çelişkili işler yapılmamalı.

37.   Devlet yetkilileri diyor ki; çocuklarınızı kötülüklerden koruyun. Aile bilgisiz, bilinçsiz, yetersiz, etkisizdir. Devlet yardım etmelidir. Öyle bu işler öğütle değil icraat ile olmaktadır.

38.   İslam dininin sadece ibadet yönü anlatılmaktadır. İslam dini binlerce hükümden, konudan oluşmaktadır. Bütünü anlatılmalı. Belletilmeli.

39.   Tüketim ekonomisi politikası gütmemeli. Zenginliklerimiz tüketilmemeli. Gelecek kuşaklar binlerce yıl daha bu topraklarda yaşayacaklar.

40.   Topraklarımız korunmalı. Kontrolsüz göç almamalı. Ülkemiz yolgeçen hani, Ding o’nun ahırı değildir. Bizden başka kontrolsüz göç alan var mı? Bu durum millet olmamızı engeller. Emperyalist ülkeler göç ettirsin. Topraklarına el koysun. Bizde alalım. Amerika her yıl 25 bin kaliteli eleman alıyor. Diğerleri için Meksika sınırına 3,500 km. duvar örmeye çalışıyor. Kuzey ülkeleri tek bir tane göç almıyor. Turistte istemiyor. Biz nerede bir ekmeğini kazanamayacak, niteliksiz insan varsa alıyoruz. Bunların meslekleri, sanatları, bilgileri, yetenekleri yok. Toprakları, evleri, arazileri, yetenekleri yok. Yarın terör örgütlerine sadece malzeme, araç, gereç olacaklar. Resmi kayıtlara göre en çok mülteciyi Türkiye barındırmaktadır. 190 ülkeden 4,6 milyondan fazla göçmen ülkemizde vardır. Topraklarımız sadece bize yeter. Son 40 yıl içinde nüfusumuz ikiye katlandı. 40 milyondan 82 milyona çıktı.

41.   Biz, Müslüman’ız. Dünyanın 6 milyar açını doyuracak değiliz. O ki, yardımseveriz. Bizim 400 bin öğretmenimiz boştur. Görev yapmamaktadır. Binlerce ziraat mühendisi, teknik elemanımız, veterinerimiz boştur. İşsizdir. O ülkelere göndeririz. Araç- gereci de göndeririz. O ülke inanlarını eğitiriz. Bunu bağlı olduğumuz uluslararası kurumlar aracılığı ile yapabiliriz. Balık vermemeli. Tutmada öğretmemeli. Balığı kendi yetiştirmesini sağlamalı.

42.   Gelen göçler yüzünden 8 milyon işsizimiz oluştu. Hem vatandaşlarımızın yapacağı işleri ucuzundan, sigortasız yapmaktadırlar. Hem de sosyal yardım almaktadırlar. Sadece devlet yardımı değil, yardım dernekleri de yardım yapmaktadır. Sadece ülkemizde olanlara değil, 140 ülkeye de yardım etmekteyiz. Bu durum boyumuzu aşıyor. Bizim güvenliğimiz bozuyor. Kendi barışımızı sağlamadan, dünya barışını sağlayamayız.

43.   Türkiye’miz şeffaflık ve temizlik yönü ile 100 üzerinden 41 puan almış. Bu bize yakışır mı? Başkalarının Müslüman düşmanlığı yapması; Müslümanlardan zarar görmesinden de olmaktadır. Hep suçu yabancılarda görmemeli.

44.   Birey, aile, toplum, devlet bozuldu. Yeniden yapılandırmalı. Bozguncu ve yıkıcıları etkisiz bırakmalı. Devlete sokmamalı. Toplum içinde icraat yaptırmamalı. Dernek ve vakıf kurdurtmamalı. Medya oluşturtmamalı. 15 Temmuz 2016 Fetö darbesinden önce, PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerinin, 200 kadar medya, basın, yayın organlarının, dernek ve etkinliklerin olduğunu biliyoruz.

45.   Ülkemizde sosyal barış ve güvenlik yok. Değil insanların, hayvanların ve köpeklerin bile can güvenliği kalmadı. Hayvan ve insanlara zulmedenler tutuklanma bile yapılmıyor.

46.   Bir Avrupalı, Amerikalı kadar çevreci değiliz.

47.   Batının kültürünü alacağına, onun kültürü ile bozulacağına, onun olumlu yanlarından yararlanmalı.

48.   Bugün batıl Batı bizi beğenmiyor ise durup, bir öz sorgulama yapmalı.

49.   Biz ahlak ve görgü kurallarımıza değer vermiyoruz. Serseriliği, sersemliği moda diye gençlerimiz yaşıyor.

50.   Gençlerimize tarihi doğru öğretmeli. T.C. Tarihini yalan dolanlarla, ideolojik sapkınlıkla öğretip, gençlere din diye, inanç diye dayatmamalı.

51.   İnsanımız medeni değil. Görgülü değil. Kültürlü değil. Yere tükürüyor. Burnunu siliyor. Balgamını atıyor. Mendile silse bile yere atıyor. Çevreyi kirletiyor. Çevreyi tahrip ediyor. Bu konuda devlet ve belediyeler hiçbir eğitim verip, etkili olmuyor. Laf olsun, çuval dolsun, diye bir iki söz etmekle, insan yetiştirilmez.

52.   Gerçek bilgin, bilge aydın insan yetiştiremiyoruz. Televizyonlarda profesörlerin konuşmalarını, siyasetçilerin ahkâm kesmelerini görüyoruz. Yazık, çok yazık eğitime harcanan paraya diyorum. İdeolojik kasıtlı sapkınlık yapandan aydın olmaz. Bunlar profesör diye, devlet; milletin alın terini bunlara kepçeyle veriyor. Yetiştirdiklerinden de ülkemizde 123 terör örgütü oluştu. Bir de diğer ülkelerin terör başları ülkemizde okumuş.

53.   Ülkemizin dürüst bilge sevecen öğretmenlere, görevini eksiksiz yapan bilge imamlara, estetizmi olan mimarlara, mühendislere acilen gereksinimi var. Bu mimar ve mühendislerin yaptığı 7 milyon bina ayakta durmakta zorluk çektiğinden, yıkılacak. Yazık değil mi servete, insanımıza! Yollar, köprüler sele gidiyor. Her şey eğreti yapılmış. Binaların yüksekliği 10 kat ama aradaki mesafe 5 metredir. Bu nasıl mimarlık, mühendislik, belediye başkanlığı anlamış değilim.

54.   Müslüman ideal insandır. Olgun, yetişmiş, deha, üstün yetenekli, idealist insandır. Böyle olmalıdır. Çapulcu serserilere bir zerre benzerse, bozuk demektir.

55.   İnsanımız günümüzde ideal ve idealist değildir. Parayı kazanmayı hedeflemiş. Her şekilde para kazanma peşindedir. Devletin polisi, subayı bile; çete, şebeke, terör örgütü içindedir. Bu böyle olmamalı. Böyle gitmemeli.

56.   İnsanlarımızı doğru, dürüst, bilgin, bilge, aydın, hak, hukuk, adalet, hakkaniyet, güzel ahlak, edep, hayâ, görgü kuralı sahibi olarak yetiştirmeliyiz. Bunun dışında olan her şey eleştirilir, yerilir, sorgulanır.

57.   Önce sorunlar, problemler tespit edilmeli. Halkın öncelikli istekleri, istemleri belirlenip, sorunlar hep birlikte çözülmeli. Halkın beklentileri karşılanmalı. Kentin suyu, elektriği, doğal gazi, ulaşımı, okulu, camisi, önemli olan donatıları yok! Biz zevk, keyif için para harcıyorsak, bu doğru, takdir edilecek iş değildir. Halkın öncelikli beklentileri karşılanmalı. Demokrasilerde halkın oyu ile iktidar olunmaktadır. Bunun için halkın önerilerine öncelik vermeli. Halkın çıkarına işler yapmalı.

58.   Mesela; bir İlçe, kent halka çok ucuz elektrik vermek için rüzgâr enerji santralleri yapar. Günümüzde 100 liradan fazla her ay elektrik tüketen aileye 25 liraya elektrik satar. Bunu yapan var mı?- Yok! Pekâlâ, belediye ne iş yapar?

59.   Dereden, gölden aldığı, Allah’ın nimetine bir defaya özel masraf ediyor. Her aileden ayda 100 lira kadar belediye su parası alıyor.

60.   Doğalgaz üretimini yapamadık. Akaryakıt- petrol üretimini beceremedik! Elektrikli taşıt yapamadık! Yapsak da elektrik üretiminde %50 ithal doğal gaz kullanmaktayız. Yabancılara, yerlilere asma köprü yaptırıyoruz. Ama köprü 110 lira, köprüden geçip, Bursa’ya oto yol kullanma 30,80 kuruş. Etti 140 lira. Oysa insan 40 lira akaryakıt ile Bursa’ya gitmektedir. Osmangazi köprüsü var. İnsanlar kullanamıyor. Altınova, Bursa yolu var. 31 lira kadar yol ücreti olduğu için insanlar eski yolu kullanıyor. Ama devlet garantör olarak köprü ve yol yapan şirketlere para ödüyor. Hiç 90 km. yol ve köprü 140 liraya gidilir mi? Halkımız bunu hizmetten kabul etmiyor. Yapılanı hizmet olarak görmüyor. Yararlanmadığına hizmet demiyor. Yararlanmadığı halde köprü yapanın parsının devlet bütçesinden ödenmesini hazmedemiyor.

61.   İstanbul- İzmir asma köprü ve otoyolunu yapan 6 şirket, halkın arazisini çok yüksek fiyatla istimlâk yaptı. Köprüden sonra olan yolun kıyısında bizim 5 dekar kadar bahçemiz ve evimiz var. Arazi dönüm değeri 100 bin lira idi. İstimlâkte bu arazilere 400- 480 bin lira arası para verildi. Şimdide devletten, milletten yanlışları çıkarıyorlar! Yanı kısacası işler eksik, hatalı, yanlış yapılıyor. Halk da bu işlerden memnun kalmıyor.

62.   Bi’soralım. Devlet, belediyeler, dernek ve vakıflar, 82 milyon nüfusumuzun, 26 milyon öğrencimizden yüzde kaçına sürekli “değerler öğretimi ve eğitimi” vermektedir? Bu %20 bile değildir. Değerler öğretimi, eğitimi yapılmadan; milli, manevi değerlere bağlı, olgun, aydın, ideal, idealist insan yetişmiş olmaz.

63.   Devlet ve millet; iyiliği yaymaya, kötülüğe engel olmaya ne kadar engel olmaktadır?

64.   Devlet ve millet; şirk, küfür, nifak, günah, haram, isyan, tuğyan, tağut, yalan, hırsızlık, yolsuzlukla mücadelede ne oranda başarılıdır? Ne oranda yapmaktadır? Batılın, küfrün topluma egemen olmasına ne kadar katkı sunmaktadır?

65.   Fuhuş, zina, fuhşiyat- çirkinlik, azgınlık, sapıklık, sapkınlık, dolandırıcılık, soygun, talan, yağmalama, haram yeme konusunda öğretim, eğitim ve yasa uygulama yeterli midir?

66.   Çocuklar, kadınlar, yaşlılar, güçsüzler ne oranda korunmaktadır?

67.   Kumar, alkol, içki, sigara, bahis oyunları, sapkın medya ile mücadele verilmemektedir?

68.   Hak, hukuk, doğruluk, dürüstlük, hakkaniyet, güzel ahlak, edep, hayâ uygulamaları yapılıyor mu? Yapılmadığından, ülkemizde sapkın olan insanların oranı %30’dan %47’lere yükseldi. Büyükşehir belediyelerini 31 Mart 2019 yerel seçimlerde aldılar. Genel seçimlerde de hükümeti devralırlar. Çünkü eğitim – öğretim sistemi onlara hizmet ediyor.

69.   Beyinleri yıkayıp, kirleten sapkın sapıklara karşı devlet, millet ne gibi bir haklı, hukuklu mücadele vermektedir?

Niçin, nasıl tüm dünya sapıkları, hakkı hukuku bastırmaktadır? Hakta olanlar manda gibi yatmakta mıdır?

70.   Sapkın sapıklar batılı, küfrü yayarken, kendine mümin ve Müslüman diyenler, ne yapmaktadır? İnsanları haktan çevirenler ve öğretmeyenlere karşı nasıl ve ne kadar bir karşı mücadele verilmektedir?

71.   Bugün ülkemizde sapkınlar, milli, manevi, değeri olmayanlar, %50’ye varmıştır. Hak davanın sahibi olduğunu söyleyen Müslümanlar ne yapmaktadır?

72.   Sömürgecilik, emperyalizm pek çok ülkeyi karıştırmakta, savaşa sokmakta, işgal etmektedir. Emperyalizme karşı mücadele, üslubu ile verilmelidir. Sömürgeciler ortak hareket etmektedir. 100 kadar ülke olabilmektedir. Öyle kabadayılık yapıp, sert kayaya toslayıp, parçalanmamalı. Akıllı hareket etmeli. Bugün ABD ve yandaşları, istedikleri ülkeyi birkaç yıl içinde savaşın içine sokabilmektedir.

73.   Milletimizi bilgili, bilinçli yapmalı. Güçlü devlet ve kuvvetli millet olmalı. Bugün herkes birbiri ile çekişmektedir. Yamyamlara yem olmayı hak etmektedir.

74.   Milli Eğitim ve kültür politikaları; milli, evrensel, ilmi, dini olmalı. Batının sapıklığı ile bu aziz millet ayakta kalamaz.

75.   Devlet, millet işleri, işin deneyimli yüksek uzmanına verilirken, görevi alan güvenli olmalı. Alçak kahpe kalleş hain olmamalı.

76.   İnsanımız okumuyor. Medenileşmiyor. Görgü kuralına, din ilkelerine uymuyor. Bugün televizyonda izledim. Kız kaçırma yüzünden mahallede 100 kişi birbiri ile kazma, kürek, sopa, taşlarla birbirine saldırıyor! Bu durum Afrika’nın, Asya’nın doğal hayvan parklarında bile olmuyor.

77.   Öğrenci çok ama insanlık yok! Burada suç devletindir. İnsanlık, insaniyet, insancılık, İslam öğretilmiyor. Bugün milli, yerli, maneviyatçı bir Ak parti Hükümetimiz, 17 yıldan beri vardır. Hizmet etmede 50 puanın üzerinde alır ama maneviyat öğretmede sınıfta kalmıştır. Materyalistler, Müslüman halkı sapkın sapık yaparken, maneviyatçılar döner koltuklarında dönüp, durmaktadır. Bu iş sadece Cumhurbaşkanın gayretleri ile tam olarak olmamaktadır. Memurlar yan gelip yatmaktadır. Amir olduktan sonra eski arkadaşlarını bile tanımamaktadır. Kibirlenmektedirler. Yanı kalitesiz, verimsiz, adi olmaktadırlar.

78.   Yüksek aylık- maaş ile halkı da görmemektedirler. Halktan ve haktan kopukturlar.

79.   İnsana, anne ve babaya, arkadaşlara, varlıklara sevgi, saygı göstermek kalmamış. Şefkat, acıma kaybolmuş. Adaletli olma, doğru, dürüst olma yitirilmiş. Sözde durmak yok. Her türlü haram, günah işlenmektedir. Şükretme, hamt etme yok. Hedef ve ideal sadece çıkarcılık olmuş. Güzel örnek olma yok. Güzel örnek olana imrenen yok. Ekonomik davranma yok. Yardımseverlik yok. Kötülüklerden uzak durmak yok. Hak hukuk insanlık adına her değerimizi kaybettik. Kaybettirildik. Sahip çıkan olmamış. Sapkın azgınlar, milleti artık istedikleri gibi kullanmaktadırlar.

80.   Ülkemizde hak, hukuk, doğruluk, dürüstlük, adalet, eşitlik uygulaması yok! Ülkemizde kadın ile erkek hukuken eşittir. Ama kadınlara uygulanan pozitif ayrımcılıklar, haksızlıklara neden olmaktadır. Kadın ile erkek boşanırken, tazminat ödemesi, servetin eşit bölünmesi, ömür boyu kadına nafaka ödenmesi bir haksızlık oluşturmaktadır. Bu durum kadınların, eşlerinden boşanmasını da tetiklemektedir.

81.   Bir kadın, dul kaldığında 3 (üç)  aylık alabilmektedir. Bir aylık kendinin emekli aylığıdır. Bir aylık eşinin emekli aylığıdır. Bir aylık da babasından kalan emekli aylığıdır. Oysa bir erkek, aynı SGK da olan eşinin aylığını bile alamamaktadır.

82.   Bir kadın, boşandığında, ölen babasının, annesinin emekli, aylığını alabilmektedir. Babası şehit ise şehit aylığı da almaktadır. Kendi aylığını da alabilmektedir. Yanı üç farklı aylık alabilmektedir. Bu durum Yağma Hasan’ın börek dükkânında bile olmaz, olmamaktadır.

83.   İki yıl milletvekilliği yapan kişi, yaşı dolduğunda milletvekilliği emekli aylığı almaktadır. Vatandaşlar arsında böyle ayrıcalıklı insan olmamalıdır.

84.   Bir erkek emekli olduğunda hemen ölüyor. Arkada eşi yoksa emekli aylığı kesiliyor. Devlete yatırılan para işte bu haksız uygulamalarla ona, buna veriliyor.

85.   Bir kasırga, hortum; bağ, bahçelere, seralara zarar veriyor. Sigortalı olanları zararını sigorta ödüyor. Olmayanlarınınkini devlet, bütçeden ödüyor.

86.   Ülkemizde PKK, daha çok ülkemizde 13 İle çok zarar veriyor. 23 İle ise zararı sürekli oluyor. Öyle yerleşkelerimiz var ki; %94,5 oranında PKK uzantısı HDP denen siyasi partiyi destekliyor. PKK terör örgütüne destek veriyor. Ama teröristin dini imanı yok. Herkese zarar veriyor. Destekleyene de zarar veriyor. Devlet gidiyor. Zarar verdiği PKK yanlılarına konut, şehir yapıyor. Benim paramı, teröre yardım ve yataklık edip, destekleyene veriyor. Böylece 1,5 trilyon dolar harcama yapmıştır.

87.   Devlet, her uygulaması ile hak hukuk doğruluk dürüstlük adil eşitlik güzel ahlak ve evrensel kurallara bağlı olmalı.

88.   Allah’ın emir ve yasaklarına uymalı. Peygamberimizi örnek almalı. Davasına Hazreti Ebu Bekir gibi bağlı olmalı. Hazreti Ömer adaletinde olmalı. Hazreti Osman güzel ahlak ve edebinde olmalı. Hazreti Ali ilim ve kahramanlığında olmalı. Hazreti Hamza gibi yiğit olmalı. Olmazsa, olmaz. Böyle olamazsak, başarılı olamayız. Siyasette, yönetimde, hiçbir alanda başarılı olamayız. Öyle ki, batıla ezilir, küfrün karanlığında boğuluruz, Allah cc. korusun.

89.   Batıl sapık teröristler, halkı devlete karşı sivil itaatsizliğe ve teröre sevk ediyor. Elektrik parası ödetmiyor. Vergi verdirtmiyor. Yasalara uymamayı öneriyor. Terör ize ediyor. Bu sapkın batıl küfür zararlı öğelere yıkmak için fırsat, olanak verilmemeli. Demokrasisinin değerlerini kullanıp, istismar etmesine göz yummamalı.

90.   Tarihi eserleri- yapıtları yaparken, her türlü önlem alınmalı. Dünyada tarihi eserleri onarırken, kaynak kıvılcımı ve de farklı nedenlerle yakmaktadırlar. Bu 5- 6 yıl kadar önce bizde İSTANBUL, HAYDARPAŞA Garını onarırken, yakmışlardı.

91.    Dün de Paris’te bulunan 839 yıl önce yapımına başlanıp, 182 yılda yapımı tamamlanan, tarihi NOTRE DAME Katedrali, kaynak kıvılcımı ile yandı. Yangın 200 itfaiyecinin söndürme çalışmasına rağmen 9 saat sürdü. Katedral tarihi olup, Paris’inin merkezi olarak kabul ediliyordu. 1789 Fransız İhtilalında amacı dışında kullanıldı. Şarap deposu yapıldı. Yıkılmasına karar verildi. 1789 yılı Fransa, Avrupa, dünya için başka bir sapkınlık yılıdır. “Hiçbir konuda yeterince önlem, tedbir almadan iş yapmaya kalkmamalı. Olmazları, olmayacakları; olur, gibi düşünüp, üst düzeyde tüm önlemler mutlaka alınmalı.” Yapayım, derken, yok etmemeli.

92.   Milletimiz yoksul- fakir bir halktır. Asgari ücret denilen sefalet ücretinin altında çalışan on milyonlarca insan vardır. Evleri kerpiç- topraktır. Gelirleri çok azdır. Amir, müdür, başkan, bürokrat oldum, diye aşırı aylık almak hak değil doğru değil, dürüstlük değildir. Hiçbir üst kademe devlet memuru 5 (beş) asgari ücret üstünde aylık almamalıdır. Bu özel sektör CIO içinde böyle olmalıdır. Çünkü tüm bu giderler, halkımızın sırtına yüklenmektedir. Devlet bütçesi sürekli açık vermektedir. Sürekli dış ticarette, cari açık vermekteyiz. Devlette olanlar, milletin alın terini yağmamalı. Bu Müslümanlık olmaz, değildir de! Müslüman önce kendini eleştirmeli. Özeleştiri yapmalı. Sorgulamalı. Aksi halde bebek, çocuk, kadın, kız katilleri bile eleştiri yapar. Halk gider o zalim katil sürüsünü önder, lider, başkan, yönetici, amir, müdür yapar. Yaptı da!

93.   24 Haziran 218 Pazar günü yapılan genel- milletvekili seçimlerinde 600 milletvekili TBMM’ye seçildi. Daha önce %49,5 oy alan Ak Parti mecliste çoğunluğu tek başına sağlıyordu. Bu seçimde 295 milletvekili aldı. Çoğunluğu sağlayamadı. MHP desteği ile hükümet kurdu. Burada düşünmek, öz eleştiri yapmak gerek. Bu kadar çalışma sonunda akan kaybetmenin nedenlerini bulmak gerekir. Bir trilyon liralık bütçe halka harcıyorsun. Yine niçin kaybediyorsun?

94.   31 Mart 2019 da yerel seçim oldu. AK PARTİ ile MHP ittifak gurubu toplamda belediye meclis üyelerinde %53 oy aldı. MHP lideri diyor ki, bizim belediye meclis üyeliği seçiminde oyumuz %18,8 oranındadır. O zaman Ak Parti’ye %32 oy kalır ki, 17 yıldan beri en az aldığı oy oranıdır. İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Adana seçimlerini de CHP aldı. 30 büyükşehirin 15 tanesini CHP aldı. “Hala biz kazandık, demenin doğruluğu, anlamı nerededir?” CHP’de seçim kaybettiğinde, biz kazandık, derdi. Bu da öyle oldu! ( Bu konuda daha kapsamlı değerlendirmeyi bir sonraki makalemde yapacağım, inşallah)