İnsan, aklını, zekâsını; doğru bilgiyle işletmeli

Abone Ol

Bakara Süresi 2/ 168. Ayet: “ Ey İnsanlar! Yeryüzündeki şeylerin helâl ve temiz olanlarından yiyin! Şeytanın izinden yürümeyin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır.”

Lütfen! Güzel insanlar, iyi insanlar, sizlere her zaman en iyiyi, güzeli, doğruyu, ilmi olanı, hakkı, hakikati, hakkaniyeti, güzel ahlakı, edebi, Allah’ın hak olan sözünü, peygamberimizin İslam dini yaşantısını, bilimi, dünyayı, evreni, ahireti; bildiğim kadarıyla yazmaya çalışıyorum. Eksik ve yanlışlarım için Allah’tan af diliyorum. Sizlerden bağışlamanızı rica ediyorum. İnsanım. Eksiğim olur. Yanlışım, eksik bilişim, olabilir. Ama bilerek, yalan, yanlış etmem. Doğru ve gerçeklerin üzerini asla örtmem. Bendeniz, hak ve hakikat dairesinde, helal yaşama azmini her daim sürdürün, aciz bir kulum. Haram ve günahı irademle, bilerek katiyen istemem. Aşırılık, gerilik içinde kesinlikle olmam. Benim iradem hak, bilgim hakikattir. Âlemlerin Rabbi Yüce Allah’tan; beni, kendi yolunda yaşatmasını, dua ile istiyorum. Ahirette de yardım diliyorum.

Müslüman, akıl ile zekâyla, sağduyuyla, makul ve mantıklı şekilde, ilmin içinde, Kur’ân ve sünnet yolunda yaşamaya çalışmalı. Başıboş yaşamamalı. Batıl, küfür, sapkınlık içinde debelenmemeli. İman etmeli. Kendini iman ve İslam ile bilim ile kültür, sanat, meslek ile geliştirmeli. Allah’ın emir ve yasaklarına harfiyen uymalı. Harama, günaha, sapkınlığa düşmemeli. Dinin özü; iman, doğruluk, adalet, helal, haramlardır. Haramlardan sakınmalı. Haram ve günahları bilemiyorsak, hemen internete girip, öğrenmeli. Haramlardan sakınmadan, ibadet etmek, bir anlam, değer, sevap kazandırmaz.

Haram; helal olmayandır. Mubah olmayandır. Helalın zıddıdır. Allah cc. Tarafından yasaklanan; zararlı, kötü, çirkin davranışlardır. Helal ve haramları, Allah cc. İnsanların yararı için koymuştur. Helal ve haramı, Allah cc. Belirler. Bir de peygamberimize bildirdiği şekliyle peygamberimiz belirler. En büyük günah; Allah’a şirk- ortak koşmak ve Allah’ı tanımamaktır. Allah tanımayandan, din- iman kabul etmeyenden, peygamber kabul etmeyenden, bir değer çıkmaz. Haramları inkâr etmek; küfre götürür!  Dinde sınır koymak, haddi aşmak; insanın haddi değildir. Kur’ân ve sünneti bilmek için ayetleri ve sünnetleri bilmek gerekir.

Helal, harama riayet ederek, uyarak, dikkat ederek, ibadet etmeli. Hem günah, haram işleyip, hem de ibadet etmek; akıl kâri değildir. Helal, haram duyarlılığına mutlaka sahip olmalı. Harama dikkat etmeyenler, cehaletin karanlığı içinde, iki âlemde de kahrolacaklardır! Kahrolmaktadırlar! Akıllı, zeki, doğru bilgili, duyarlı, hassas kişiler, haram işlemez. Allah’a ibadet etmekten, varlıklara iyilik etmekten; geri kalmaz. Helaller, haramlar; İslam dininde açık, net bellidir. Şüpheli olanlar vardır. Şüphelilerden de sakınıp, kaçınmalıyız.

Hemen interneti açalım. Lütfen! Şunu yazalım ve yanıtını alalım: “ Allah’ın haram kıldığı davranışlar nelerdir?”  Mutlaka öğrenelim, anlayalım. Kavrayalım.

Şimdide internete, Google’ ye şunu yazıp, öğrenelim: “ Allah, müminlerden hangi ibadetleri yapmasını istemektedir?”

Bir de şunu öğrenelim. Yaşam tarzı edelim: “32 farz nedir?”

Bir de 54 farz nedir, yazalım. Lütfen öğrenelim. Yaşam tarzı edinelim.

32 ve 54 farzı, İmam Birgivi Hazretleri, Kur’an’dan çıkarıp, derlemiş. Sistematik hale getirmiştir.

İslam dininde, âlimlerin bildirdiğine göre; 800 tane kadar haram davranış vardır. Bunları da öğrenip, yaşantımızdan atmamız gerekir.

Yapmamız gereken farz ibadetleri de azami gayretle, özen, dikkat, samimiyet, bilgi, bilinçle yapmalıyız. Öyle Müslümanım, demekle, Müslüman kalınmıyor! Bugün 2 milyar kadar Müslüman var ama Müslümanlığa faydası olanların sayısı, onda biri kadar bile değildir! Faydası yok, zararlı çok olmaktadır! Kaleyi içten yıkmaya çalışan, münafık şeklinde hareket etmektedirler. Böyle hak mümin, hakiki Müslüman olmaz. Bilgili, bilinçli, azimli, gayretli, takva, verâ, samimi, dindar olmalı. Milli, manevi, dini, ilmi, insani değerlere sımsıkı sarılmalı.

Dikkat edelim! Helal yiyecek, içecek, kazanmak; Salih amele götürür. Salih amelde cennete götürür. Haram yememeli. Haram içmemeli. Haram giymemeli. Haram kullanmamalı. Haram para, mal, mülk, servet katiyen kazanmamalı. Haramlarla ibadet kabul olmaz. Ha içinde pislik, ha dışında pislik; namaz kabul olmaz.

Allah cc. Bakara Süresi 2/ 172. Ayette buyuruyor: “ Ey Müminler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yiyin…”

Peygamberimiz buyuruyor: “ Ey insanlar! … Allah’ın emir ve yasaklarına karşı gelmekten sakının. Rızkınızı, güzel yoldan isteyin. Helal olanı alın. Haram olanı terk edin.”

Lütfen! Haramları terk edin. Helale koşun. Bugün ülkemizde insanların çok büyük çoğunluğu haram kazanmaktadır! Haram yemektedir! Her yıl 20 milyon senet ödenmemektedir! Borç alınan paralar iade edilmemektedir! Haram işlerden rızık sağlanmaktadır. Devlet, millet haram ile meşguldür. Fikir haram, düşünce haram, duygu, niyet, düşünce ve eylemler daha çok haramdır. Bunun içinde millet perişan, devlet kötü yönetilmektedir. Haramdan, helale göç etmeli, hicret etmeli. Başka kurtuluş yoktur.

İnsanların huzurlu, mutlu, rahat, kolay, iyi, güzel, olumlu bir yaşantı yaşamaları için helale dönüş olmalı. Haramdan biz, ebeveynler ve çocuklarımız hayır görmez. Kötülük olarak mutlaka bizlerden çıkar! Haramla beslenen bedenler, vücutlar, ruhlar; yaratılış gayesinden uzaklaşmaya başlar. Gaddarlaşır. Hainleşir. Hakka karşı tahammülsüz hale gelir. Azgınlık, çirkinlik, kötülük, olumsuzluk içine düşüp, çırpınmaya, debelenmeye başlar. Bugün, ülkemizde ve diğer dünya ülkelerine bakıp, ibret alınız. Dersler çıkarınız. Dünyada, cehennemi yaşamaktadırlar!

İlim, İslam yaşantısı olmadan; huzur ve mutluluk olmaz. Akıl, zekâ; ilimle, din- imanla huzur bulur. Helal, haram konusunda ancak doğru bilgi ile yaşarsak; hassas ve duyarlı oluruz. Haramdan uzak kalmayan birey, aile, toplum, devlet; huzurlu, mutlu olamaz. Allah cc. Temiz, helal, iyi nimetlerle beslenmemizi istemektedir. Ömrün her dakikasını namaz, zekât, oruç, hac, umre, kurban kesmek, zikir, şükür, hamt ile geçirseniz de; harama dikkat etmeseniz; bu yaptığınız ibadetler, sizleri, bizleri kurtarmaz. “Haramlar- günahlar, sevapları siler götürür!” Zaten haramlar- yasaklar- pislikler içindeyken, ibadet olmaz. Dün, bugün, yarın devleti, milleti çalanlar, soyanlar; önce yaptıklarını düşünsün!  Bir de gidecekleri yerleri düşünsün! Bir de haram ile beslenen neslinin geleceğini düşünsün! Yaptıklarına sonsuz kere pişman olacaklar ama son pişmanlık fayda vermeyecektir! “Kul hakkı, Allah’a yapılan ibadetlerle ödenmez. Kul hakkı, hakkı olana ödemekle, ödenir.”

İnsanlara, pozitif ilimler, teknik, teknoloji, kültür, sanat, meslek, bilim öğretilirken; mutlaka dosdoğru bir hak din öğrenimi, eğitimi, İslam ahlakı da kazandırılmalı. Aksi halde insanlık ve İslam düşmanı olur. Var olması, olmamasından çok daha zararlı olur. İnsan, İslam olmayınca; insanlıklı insan olmaz, olamaz, olmamaktadır.

Allah cc. Fatır Süresi 35/28. Ayette buyuruyor: “ … Allah’a karşı ancak; kulları içinde âlim olanlar, derin saygı duyarlar. Şüphesiz, Allah mutlak güç sahibidir. Çok bağışlayıcıdır.”

Müslüman, imanlı, sağlıklı, yüksek İslam ahlaklı, edepli, hayâ sahibi, dosdoğru, dürüst, adil, hakkaniyetli, merhametli, vicdanlı, insaflı, merhametli, müşfik, Hakk’a hakça ibadet eden olmalıdır. Bilgi ahlaklı olmalı. Kurumsal bilgi ve ahlaklı olmalı. Eleştirel bilgi ve ahlaklı olmalı. Dosdoğru ve gerçek bilgi sahibi olmalı. Ahlaklı ve ilmi ahlak sahibi olmalı. İslam dininde ahlak; olmazsa, olamazdır. Ahlaksızlar, cennetin kokusunu bile alamayacağını, peygamberimiz buyurmaktadır. İlim sahipleri eğer gerçek ilim sahibi ise, samimi ise ahlak sahibi olurlar. İlim; yararlı olmak, hizmet etmek, iyilik etmek, hakça muamele etmek için öğrenilmelidir. İlim sahipleri yumuşak huylu olurlar.

Müslüman, kesin doğru bilgi, Salih amel- ibadet, doğru söz ve davranış, adil yönetme sahibi olmalı. İnsan, ilim sahibi olmalı. İlmi ile yaşamalı. Amele- eyleme- davranışa dönüşmeyen ilim; vehim ve kuruntudan oluşur. İnsanlar; ilim, sanat, meslekleriyle hayatlarını kolaylaştırmalı. İlmini yarar ve olumlu işler için kullanmalı.

Müslüman, dinsiz- imansız davranamaz. Vahye dayalı manevi değerler edinmeli. Dini değerleri saf dışı edip, yaşamamalı. Dini değerlerden yoksun olan insanın; fikirleri, düşünceleri, duyguları, niyetleri, eylemleri, iyi, güzel, olumlu, yararlı, hayırlı olmaz. Olmadığı görülmektedir.

Bizim yaşadığımız çağda, dinsiz faşistler, dinsiz- imansız, ateist komünistler, kapitalistler; dünyayı defalarca topyekûn ateşe vermişler, vermektedirler, vereceklerdir!

Bizler, pozitif ilimlerle, dini ilimlerle, doğru kültür, sanat, meslekle; en iyi, en güzel,  yararlı, hayırlı, olumlu, dürüst, ahlaklı insanlar yetiştirmeliyiz. İyilik eden, hizmet eden, diğerkâm müminler yetiştirmeliyiz. Dünyayı zalim, katil çapulculardan korumak, kurtarmak için ilmi mücadele vermeliyiz. İnsanlık tarihi ile birlikte haksız, hukuksuz, vahşi, barbar, katil davrananlar, tüm dünyada her zaman olmuş, olacaktır.

Dünyada gerçek, doğru, dürüst anlamda dini hayat sürdüren bir halk, topluluk yoktur. Türkiye’mizde halkın %99,1’i Müslüman’dır. %98 küsuru Müslümanlığa inandığını söylüyor. %77,5’i dini bilgileri, çocukluk yaşta öğrendiğini söylüyor. “Halkın yaklaşık %20 kadarı kendini dindar olarak nitelendiriyor. Halkın %20’si milliyetçi, %20’side Atatürkçü olarak kendini nitelendiriyor. %37’si dindarlığı; kalbi temiz olma, diye nitelendiriyor. Halkın %8’i dindarlığı mübarek gün ve gecelerde ibadet etme diye tanımlıyor. Ülkemizde halkın 5- 6 milyonu her yıl göçer durumdadır. Gelişmemiş bölgelerden, gelişmiş bölgelere sürekli göç vardır. Terörden kaçış göçüde 1970 yılı başından beri devam ediyor! Devletin, halkı Müslümanlaştırma, diye bir politikası yok. Kendi ideolojisine; mankut, köle yetiştirme çalışması var.

Türk milletinin köylü olanları, 1950 yılı DP Hükümeti döneminde köyden, şehire göç etmeye başladı. Daha önceki yıllarda köylünün; şehirlere, kentlere göç etme kolaylığı yoktu. Hatta kıyafeti iyi değil diye kente, köylüler sokulmazdı. Köylüler,  ikinci sınıf görgüsüz vatandaş olarak görünürdü. Kentliler, köylülere değer, önem vermezdi. Hatta bizim oyumuz, onlarla bir, eşit mi kabul edilecek, diye yazan kendini beğenmiş yazarlar, siyasetçiler vardı. Aradan 71 yıl geçti. Hala aynı şekilde yazan; ahmak, kendini beğenmiş, zelil, illetli, rezil sözde yazar ve siyasetçiler bulunmaktadır.

Peygamberimiz buyuruyor: “ İnsanın, kendini ilgilendirmeyen ( boş işleri) şeyleri terk etmesi, kişinin Müslümanlığının güzelliğindedir.”

Yunus Emre diyor ki:

“ Gelin tanış olalım.

İşi kolay kılalım.

Sevelim, sevilelim.

Dünya kimseye kalmaz.

                Ben gelmedim, kavga için;

                Benim işim, sevgi için,

                Dostun evi, gönüllerdir.

                Gönüller yapmaya, geldim.”

İnsanlığı yaşatmak için, insanlar birlik- beraberlik içinde; hayırlı, iyi, güzel, doğru, yararlı yolda çalışmalıdır. Birbirine düşmemelidir. Birbirinin kuyusunu kazmamalıdır. Birbirine düşmanlık etmemelidir. Düşmanın hile ve oyununa gelmemelidir. Kardeşlik, dostluk, sevgi, saygı, yardımlaşma, dayanışma içinde; ilimle, din – iman ile birlikte yaşamaya çalışmalıdır. Aklı, doğru bilgilerle işletmeli. İlerisini görmek için geçmişten ders ve ibret almalı. Hakkı, hakikat, ahlakı, adaleti, hukuku ön planda tutmalı. Tevhit, vahdet inancı ile hareket etmeli. Ayrılık, fitne, fesat- bozgunculuk, anarşi, şiddet, terör, savaş çıkarmamalı. Hiçbir konuda ayrılığa düşmemeli. Asgari müşterek de birleşmeyi becermeli. Din- imanda birleşemezsek, milli konularda birleşmeli. Vatan, millet, devlet, bayrak, bağımsızlık, özgürlük, insanlık, iffet, sağduyu, akıl, mantık; maddi, manevi çıkar konusunda birleşmeli. İnsanların ortak yanları çoktur. Ortak- müşterek konularda, alanlarda birleşmeyi mutlaka sağlamalıyız. Bunu hükümetler, toplumlar olarak sağlamalıyız. Kendimizi doğadaki, yaban hayvanları gibi yemenin, boğmanın, parçalamanın bir anlamı yoktur. İnsan olmaya niyet etmeli. Bu niyetle insan gibi davranmalı.

Lütfen! Kendimizi dini ve ilmi olarak en ideal şekilde yetiştirelim. Hayvanca, vahşice, kötü, berbat davranmaktan kurtulalım. Aklı, zekâyı; ilim, bilim, bilgi, din- iman ile işletelim. Binlerce yıl ileriyi düşünerek, hareket edelim. İnsanlığı zor duruma düşürecek, âlemleri tehdit edecek, şekilde davranmayalım.

İzlediğim belgesel filimler den birkaç örnek vererek, kendimize pay çıkaralım. Şöyle ki:                     “ Dünyada, vahşi hayatta yaşayan kanatlı hayvanlar olsun, dört ayaklı yaban hayvanları olsun! Denizdeki varlıklar olsun; artık yeterince beslenemiyor. İnsanların nüfuslarının 7,5 milyara ulaşması, hatta geçmesi ile hayvanların yaşam alanları azaldı!

Kuş anneler, yumurtadan çıkanları besleyemiyor. İki yavrusu olanlar, birinin kardeşi tarafından öldürülmesine, anne göz yumuyor! Hatta güçlü olanı, önce yumurtadan çıkanı, besliyor. Diğerini besleyemediğinden, ölüme sürüklüyor! Ölümüne neden oluyor!

Yırtıcı kuşlar, annesinin gözü önünde, büyük kardeşin, küçük ve daha güçsüz olan küçük kardeşi yuvadan aşağı atmasına seyirci kalıyor! Zaten getirdiği yemi büyüğüne veriyor. Büyüğü kendini tutunca, küçüğü gözden çıkarıyor!

Bu durumu dört ayaklı yaban hayvanları da aynen yapıyor! Anne, güçlü olan yavruyu besliyor. Diğerlerini besleyemediğinden, ölmesine yol açıyor! Yaban hayatında bile yavrular, hayvanlar beslenemiyor. Yakılan ormanların olduğu yerde; besin, su, gıda, yeme- içme, kuraklıktan azalıyor! Ölümler başlıyor! İnsanlar arazi, tarla, bahçe, kent yeri açmak için bilerek kıtaları yakıyorlar! Öyle ki, 3 aydan fazla süren orman yangınları oluyor. Amerika kıtasında 9 ülkeye yayılan, 2020 yılında orman yangınları oldu. Bu kıtada bilerek, Amazonlarda bilerek; 1,600 orman yangını aynı anda çıkarıldı. Yine 2020 ve 2019 yılında Sibirya, Amerika, Avustralya, Afrika’da üç ay orman yangınları devam etti. Diğer ülkelerden yardım bile istenmedi.

Bugün, 10.01.2021 günüdür. Ülkemizde her yıl kuraklık artarak devam ediyor. İklim değişiklikleri, hızla kuraklığı getiriyor! Şu anda büyük şehirlerde barajların doluluk oranı toplamda %20’nin altına düştü. Bazı barajlar tamamen kurudu! İstanbul’un 10 taneden fazla barajı var. Su kesintileri başlayacak! Marmara Bölgesi’nde hava sıcaklığı bugünlerde 23 santigrat derecenin üstündedir.

Karadeniz’de hamsi balığı bile gıdasızlıktan, besinsizlikten büyüyemedi. Karadeniz gibi yıllık yağışı 2,5 metre olan Karadeniz Bölgesi’nde;  ırmaklar, dereler, denizlere besin taşıyamadığından, hamsi balığı büyüyemedi. Ülkemizde hamsi, tüm balıklar içinde %55 satışı oluşturuyor. Bakanlık, Karadeniz’de hamsi tutulmasını belli bir süre bu nedenle yasakladı.

İnsanlar akıllı, zeki, doğru düşünme yeteneği olan; üstün, güzel, onurlu, becerikli varlıklardır. Akıllarını doğru bilgilerle işletip; bakamayacağı, yetiştiremeyeceği kadar çocuk yapıp, perişan etmemeli! Terör örgütlerine, katil eleman yetiştirmemeli. Devletin, milletin başına bela, dert, anarşist, şiddetçi, saldırgan, terörist, savaşçı yetiştirmemeli. Ebeveyn ve çocuklar olarak olumlu, yararlı insan olmalıyız.

Trakya’da yeraltı suları da daha derine çekildi. 80 metre olan yeraltı suyu, 400 metre derinliğe kadar indi. Birkaç hafta önce yağmur duası, Cuma günü, Cuma namazından sonra yapıldı. Ama yağmur yağmadı. Peygamberimizde yağmur duasına çıktı. Ama yağmur nimet, bereket oluşmasına neden olmadı. Çöller yeşermedi. Sadece sözlü dua yetmez. Fiili dua da etmek gerekir. Yanı doğanın istediğini yapmak lazımdır. Yanı her yıl ortalama 2,425 orman yangını çıkarmakla, yağmur yağmaz! Önce ağaç fidanı dikeceksin. Orman oluşturacaksın. Ormanları koruyup, geliştireceksin. Sonra yağmur yağması için dua edeceksin. Öyle namaz, zekât, oruç, hac, kurban, iyilik, hizmet yapma; yapmayacaksın! Ama cennetin en üst, iyi yerini isteyeceksin! Tabiat- doğa yasaları kalıcıdır. Belli koşularla işler. Allah’ın adetleri, yasaları bellidir. Kendimizi avutmayalım. Kendimizi ve başkalarını kandırmaya çalışmayalım. Müslüman; dini, bilimi ile anlayıp, yaşamalıdır.

Kendimiz ve çocuklarımız, en iyi, en ideal şekilde, kendine ve insanlığa yararlı olabilecek şekilde; milli, manevi değerlere sımsıkı bağlı olarak yetiştirilmeli. Bilimsel ve dinsel eserler okumalı. Araştırma, geliştirme, bilgilendirme, inovasyon, yenilenme, iyiye doğru yönelme yapmalı. Hak ve hakikati benimsemeli. İçselleştirip, özümsemeli. Samimi olarak, fazilet değerlerini yaşamalı. Milli, manevi değerlerle yazılmış, şiirler okumalı. Her daldan, her konudan haberi olmalı. Kendini, dünyayı, evreni tanımalı. Kendine yetmeli. İslam dininin tüm fazilet değerlerini kazanım haline getirmeli. Dinine- imanına, vatana, millete, devlete, bayrağa, bağımsızlığa, insanlığa, varlığa, üretime katkı sağlamalı. Hizmet etmeli. İyilikler, hizmetler yapmalı. Varlığı yaşatmaya, korumaya, geliştirmeye, büyütmeye, rahat ettirmeye çalışmalı.

Çevreye, doğaya asla zarar vermemeli. Zevkine, keyfine av yapıp, mazlum hayvanların canına kıymamalı. Birçoğu yaralı kalmakta, acı çekmektedir! Yavruları anne ve babasızlıktan ölmektedir. İnce, derin, insaflı, vicdanlı, merhametli düşünerek; iş, işlem, eylem yapmalı. İnsanlar o kadar acımasız olmuşlar ki; serçe dediğimiz küçük kuşların sayısı bile yarı yarıya azalmış! Pek çoğunun nesli tükenmek üzeredir! Hala avcılık yapılmaktadır. Her görülen hayvan, hayvanca sına katledilmektedir! İnsanlar katledilmektedir! Bu insanlık değildir. Herkes akıl, zekâ, doğru düşünce, insaf, vicdan, merhamet, şefkat, müşfik düşünüp; iş, işlem, eylem, davranış, hareket içinde olmalıdır.