İnsan eğer aklını, zekâsını dosdoğru çalıştırır da; dosdoğru, gerçek bilgiler edinirse, kazanımı olur. O zaman doğruyu yanlıştan, gerçeği yalandan, iyiyi kötüden, güzeli çirkinden, yararlıyı zararlıdan, olumluyu olumsuzdan, hakkı batıldan ayırır. Her zaman en olumlu olanın yanında yer alır. Eğer çok daha akıllı, zekice hareket ederse, 1,000 en olumlu arasından; bir yanlışı, olumsuzu fark eder. En hayırlı, iyi, güzel, doğru, gerçek, yararlı, olumluyu tercih eder. Kendine, ailesine, yakınlarına, çevresine, milletine, insanlığa en ufak zararı olacak durum yanında asla ve kat’a yer almaz. Milli, manevi, dini, ilmi, insani değerlerine; vatanına, milletine, bayrağına, özgürlüğüne, bağımsızlığına en küçük zarar verecek oluşumun içinde kesinlikle ve katiyen yer almaz. İffet değerlerine, fazilet değerlerine bağlı kalarak, iki dünyasını ihya edecek durum içinde olur. Ahmakça, sapkınca, sapıtmışça, haince, kalleşçe, kahpece, adice, nankörce kesinlikle davranmaz. “Allah’ın emirlerini tutar. Yasakladıklarından sakınır.” Devletinin hak- hukuk ve yasalarına uygun davranır.

İnsan;  Allah, Kur’ân, Peygamber sav. Tanıyıp, itaat, ibadet ederse, beklediğine kavuşur. Allah cc. kendine itaat edene, asla zulmetmez- haksızlık etmez. Adildir. Adil davranır. Hiçbir şekilde haksızlık etmez. Bir iyiliğe 700 kat ve de daha fazlasını verir.

Allah cc. Rahman’dır, Rahim’dir. İnsanda esirgeyendir, bağışlayandır. Ama her şeyde bir ölçü, denge, tartı, muhasebe, hassasiyet, sebep- sonuç ilişkisi vardır. Dünyada bir insan büyük bir suç işlediğinde, hâkim- yargıç karşısına çıktığında, suçluya ceza indirimi ve bağışlama yapmasında bir neden olmalıdır. Aksi halde haksızlık olur. İyi ile kötü arasında fark vardır. Farklı davranılmalıdır. Kötüyü ödüllendirme, zalimliği artırma olur ki, bu dünyayı yaşanmaz hale getirir.

İnsan bir yolculuk esnasında, mola vereceği zaman, en iyi mola yeri ararda, ahiret için aramıyorsa; bu saygısızlık, takmama, önemsememe, dikkate almama, inadına yapılan iş olur! Herkes yaptığı iyiliğin karşılığını iyilik olarak, kötülüğün karşılığını ceza olarak görür. Bu hem hak - hukuk olup, İlahi bir yasadır.

“Azim olan Allah cc. doğru söyler ve söyledi. Onun için Allah’ın sözlerini her sözden önde tutar. Hiçbir şeyi Allah’ın, Kur’ân’ın, peygamberinin önünde tutmaz.” Kovulmuş şeytanın şerrinden ve şeytanlaşmışların şerrinden Allah’a sığınır. Her zaman kendini ve başkalarını en güzel olarak yetiştirmenin azmi, gayreti ve kararlılığı ile hareket eder. Okur, öğrenir, hakkı hakikati bilir. Maddi, manevi her türlü kirden arınır. Hikmeti- hak bilgiyi öğrenir ve yaşam tarzı yapar. Kalpte iman, beyinde İslam, davranışlarda ilim, Kur’ân ve sünnet ile yaşar. Her işe Allah’ın adı ile Allah’ın hoşnutluğunu alacak şekilde başlar ve bitirir.

Sizlere, insanlara yararlı olsun, diye; en iyi, en güzel, en doğru, en gerçek, çok yararlı, çok önemli, çok değerli, olumlu, kazanımı faydalı olan, bilimsel bilgileri bir araştırma – inceleme yazısı olarak, sizlere sunuyorum. Sizlerinde lütfen okuyup, öğrenmesini, başkalarına ulaştırmasını, tebliğ etmesini, lütfen önemle saygılarımla arz ediyorum.

Bilmek, âlemleri hiç yoktan yaratan ve var olandan yaratıp, yaşatan, Yüce Allah’ı Esma’ül Hüsna ile bilip, tanımakla, itaat etmekle başlar. Allah’ı bilip, tanıyan, emirlerini tutup, yasakladıklarından sakınan, insan; mümin olur. Mümin ise gönül insanı olarak en mükemmel, muazzam, muhteşem, harika, harikulade olgun faziletli insandır. Dilini ve eylemlerini Kur’an, sünnet, ilim ile kullanır. Dili ve eylemleri sanatkârane şekilde kullanır. Böylece en güzel, harika, harikulade olarak hayatı yaşar. Dünyasını güzelleştirir. Ahretini şimdiden en güzel şekilde hazırlar.

Hak mümin bilgili bilinçli samimi ihlâslı takva Müslüman her şeyi ile Kur’an, sünnet, ilim, bilim, ahlak olmalıdır. Varlığa rahmet merhamet şefkat sevgi saygı müşfiklikle davranmalıdır. Kin, nefret içinde olandan mümin olmaz. Cömert, mert olmalı. İkram eden, armağan veren olmalı. Fikir, düşünce, tefekkür, aksiyon insanı olmalı. Fikri ilahi sıfatlı olmalı. Kur’ân, kâinat- evren ve insanı en iyi şekilde okur- yazar olmalı. İyiliğe iyilikle, kötülüğe de mutlaka iyilikle karşılık vermeli. İt ile köpek ile boğuşmaya, atışmaya kalkmamalı. Tartışma, münakaşa, itişime, kakışma içinde olmamalı. İslam’ın farz, sünnet ve diğer ibadetlerini mutlaka yapmalı. Hatta yapmanın içerik, anlam, önemini öğrenmeli. Sadece taklit gereği yapmamalı. Bilinçle yapmalı. Kur’ân’ı peygamberimiz ve sahabe gibi yaşayan olmalı. İlimle, akıl ile zekâ ile davranmalı. Bir kalas, öküz, kütük olmamalı. İyilik ve takvada yarışmalı. Kıskançlık asla yapmamalı. Merhamet ve sevgiyi yaymalı. Zalimde olsa mazlumda olsa, insanlara yardım etmeli. Zalimi, zalimliğinden vazgeçirmenin yolunu aramalı. Zalimin elinden tutup, pislikten kurtarmalı.

Başkalarının vücut engellerini bir aşağılık asla görmemeli. Herkes engelli olmaya adaydır, unutmamalı. Hayvanları korumalı. Hayvanlaşarak, varlıklara davranmamalı. Takva, aşk ve muhabbet ile varlığa muamele etmeli. Hayırlı işler yapmalı. Kimseyi hakkından yoksun bırakmamalı. Yağmur gibi olmalı. Toprak gibi olmalı. Hava gibi olmalı. Güneş gibi olmalı. Yararlı varlık olmalı. Aklı, zekâyı, doğru bilgilerle dosdoğru kullanmalı. Sapkın, sapık, azgın, serseri manyak gibi davranmamalı. Allah cc. ne emretti ise yapmalı. Neyi yasakladı ise yapmamalı. Cömert olmalı. İnfak etmeli. İkram etmeli. İnsanları kardeş kabul etmeli. Hiç kimseye haksızlık, hukuksuzluk yapmamalı.

Hak mümin ve Müslüman, her işini, görevini, sanatını, mesleğini, sorumluluğunu aşk ile heyecan ile samimiyetle en doğru, dosdoğru şekilde yapar. Kardeşliği, merhameti, şefkati, müşfikliği, insanlığı, İslam’ı yaşayışında ilim ile birlikte gösterir. İnsan olmanın, İslam’ı yaşamanın, kendini, Rabbini, haddini, hududunu bilmenin onuruna erişir. Hiçbir varlığın gönlünü kırmaz. Gönül yıkanın, gönül kıranın, ibadeti kabul olmaz. Kul hakkı yiyen, ibadet ile kurtuluşa erişemez.

İnsanın görevi başlıca olarak esasta iki tanedir. 1-) Âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah’a, Allah’ın istediği, peygamberimizin yaptığı şekilde kulluk görevini eksiksiz samimiyetle yapmak.

 2-) Allah’ın yarattığı insanlara, varlıklara karşı iyilik, hizmet, infak yapmak. Sorumluluklarımızı eksiksiz yerine getirmektir.

İnsan-ı kâmil- olgun insan olmak, ancak İslam dinini akıl, zekâ, bilgi, bilinçle, samimiyetle yaşamakla olur. Allah’ın yoluna uymakla, Kur’ân’ı, peygamberimiz gibi yaşamakla olur. Yolumuz Allah yolu, kılavuzumuz Hazreti Muhammet sav. Peygamberimiz olmalı. Bunun dışında olanlar sapkın olur. Her sapkın sapık olur. Sapıtmış olur. İslam dini dışında yaşayarak, iki dünyasını cehenneme çevirir.

Allah cc. yolunu bırakıp, peygamberimizin kılavuzluğuna uymayıp; sapkın felsefi akımlara, ideolojik sapkınlıklara uyanlar; Firavun, Calut, Nemrut, Karun, Ebu cehil, Ebu Lehep gibilere, zalim kişilere uyanlar; iki âlemlerini cehenneme çevirirler. Zalim sapkınlar cehenneme gideceklerini bilmelidir. Cennete sadece takva mümin ve samimi Müslümanların gideceği bildirilmektedir.

Allah cc. insanlara zulmetmez. Herkes kendine zulmeder.

Cahil insanların ne yapacağını tahmin etmek mümkün değildir. Her türlü kötülüğü yaparlar.

Bugün pek çok Müslüman olduğunu söyleyen kişilerde sözde Müslüman, eylem ve davranışlarda zalimdir. Kendilerine mutlaka çekidüzen vermelidirler. Peygamberimizi, Dört halifeyi örnek almalıdırlar. Söz başka davranış başka olandan, has hak mümin samimi dini bütün takva Müslüman olmaz.

Kötü niyetli, önyargılı, hak ve hakikate karşı kinli olanlar; hakkı hakikati kabul etmekte çok zorlanırlar. Onlara peygamberler bile hakkı hakikati anlattı. Mucizeler gösterdi. En güzel örnek oldu. Ama yinede hakkı hakikati inkâr ettiler. Zalim olmayı, münafık, müşrik, kâfir, sapkın olmayı tercih ettiler.

Nuh as. Peygamberin 950 yıl yaşadığı bildiriliyor. Ama bu kadar çok yıl içinde ancak kendine 80 kişi inanıyor. Eşi ve oğlu bile inanmıyor.

Hazreti İbrahim as. Büyük peygamberlerdendir. Kendine babası bile inanmıyor. İnanmak, hak ve hakikati- doğru ve gerçekleri kabul etmek; iyi niyet, güzel düşünce, Hakk’a yönelme ile başlar. İslam’a bağlılık olmadan, öz ve davranışta doğru olmadan; İslam, Müslüman olmak, mümkün değildir.

Hazreti İsa as. Peygambere de 12 havari inandı.

Hak yola hakiki yola, Allah’ın yoluna girmek; Allah’a yönelmekle, Allah’ı tanıyıp, kabul etmekle, başlar. Allah’ın emirlerini tutmakla, yasakladıklarından sakınmakla, Kur’ân-ı Kerim’i, peygamberimiz gibi yaşamakla devam eder. İslam dininin kaynağı Kur’ân-ı Kerim’dir. Peygamberimiz Kur’ân’ın öğreticisi, eğiticisi, göstericisi, belleticisi, gerçekleştiricisi, uygulatıcısıdır. Her İlahi kitap ve suhuf- sayfa denilen emirler, peygamberlerle beraber insanlığa ulaştırılmıştır. Peygambersiz İlahi din ve İlahi kitap ve emirler gelmemiştir.

Doğru yol bizleri tüm dertlerden, belalardan, sıkıntılardan, hastalıklardan, musibetlerden kurtarır. Doğru yola bağlı olmalı. Sadık kalmalı. Sıddık olarak, özde, sözde, eylemde bağlanmalı. Doğru yolun dışındakiler batıl, küfür, sapkın, sapık yollardır. Sizlere iki dünyada huzur ve mutluluğa ulaştırmaz. Doğru yol huzura, mutluluğa, rahatlığa, kolaylığa, cennete kavuştur. Aksisi ise cehenneme ulaştırır.

İslam dini insani yükseltir, yüceltir, olgunlaştır. Temiz, iyi, güzel, yararlı, olumlu hallere kavuşturur. Hak yolcusunun yolculuğu nefsine, şeytana, batıla, küfre, kötülüğe karşı zafer kazanır. Allah’ın hükmüne uyar. Gidip de, sapık, sapkın, batıl, küfür içinde kahrolmuş kişileri önder, lider, mürşit olarak asla görmez. Müslüman temkinlidir. İstikrarlıdır. Hak ve hakikati peygamberimiz gibi yaşayıp, gerçekleştirendir.

İnsan, hak bilgili, hakiki güzel davranışlı, iyi ve olgun anlayışlı olursa; her işi, görevi, sorumluluğu yararlı ve olumlu şekilde yapar. İnsan düşünen, konuşan, öğrenen, ileriki ve geleceği tahmin edebilen, düşündüğünü yapan, yazan, eden, akıllı, zeki varlıktır. Hayvanı özelliği yoktur. Hayvani özelliği olanlar, sadece hak hakikat yolu dışına çıkan sapkınların vardır.

 İnsanın, dünya üzerinde ne zamandan beri var olduğunu yıl olarak bilemiyoruz. 200 bin yıldan beri insan vardır, diyenler bulunmaktadır. İnsanın 35 bin yıl önce taşı sivriltip; ok, mızrak olarak kullandığı bildirilmektedir. Ama dünyanın geçirdiği jeolojik coğrafi değişiklikler yüzünden insandan pek eser- yapıt kalmamıştır.

Yüce Allah cc. insanlığa İslam dininden başka din göndermemiştir. Bugün dünyada İslam dini dışında kalanlar; din değil, batıl, küfür inanışlardır. En son İlahi kitap, Kur’ân-ı Kerim’dir. Kur’ân sadece bir ırka, millete gelmemiş. Tüm insanlığa gelmiş, evrensel özellikli Rabbani bir kitaptır. Kur’an, ana ilkeleri insanın doğusuna uygun şekilde bildirmektedir. Teferruata- detaya yer vermemiştir. Zaten detaya yer vermiş olsa, öyle 600 sayfadan çok fazla olur. Biz, Kur’an’ın açılımını, gerçekleştirilmesini, uygulanmasını, peygamberimizden öğreniyoruz. Peygamberimizde Cebrail as.’dan öğrenmiştir. Kur’ân, Allah cc. korumasındadır. Hiçbir değişikliğe uğramamış, uğramayacaktır.

Kur’ân’ın sözleri Yüce Allah’a aittir ve de en doğru, dosdoğru sözlerdir. Başka kitaplarla karşılaştırma, kıyaslama asla yapılamaz. Sözlerin en doğrusu, güzeli Kur’ân sözleridir. Kur’ân’a sımsıkı sarılmalı. Kur’an’ı peygamberimiz gibi yaşamalı. Aksi halde sapkın, sapık, bozuk, hayırsız, yararsız, kötü, çirkin yolda batıl insan oluruz, Allah cc. korusun.

Allah’ı gerçek anlamda sahiden seviyorsanız, O’nun yoluna- dinine yönelin. Allah’a, Allah’ın istediği, peygamberimizin yaptığı şekilde kulluk- ibadet yapın.

Allah cc. Onu sevenlerin dostudur. Kullarına sevgi, şefkat, merhamet duyar. Allah’ın sevgisini kazanmaya çalışınız. Allah’ı seviyorsanız, Kur’ân’a uyun ve Kur’ân’ı peygamberimizin yaşadığı şekilde yaşayın. Günahlarınıza çok tövbe edin. Allah’tan bağışlanma dileyin. Gönlünüzü Allah’a bağlayın. Başka yol ve önder, lider, mürşit aramayın. Gerçek iman ve İslam sahibi olun. Aldanmayın. Kanmayın, aldatılmayın, aldatmayın. Aldananlar, aldatanlar, çok kötü duruma düşeceklerdir, asla unutmayınız.

Biz, sizlere anlayasınız, yaşayasınız, diye dünyanın en güzel bilgilerini, en iyi fikirlerini, en yararlı ilmini yazmaya çalışıyorum.

Şimdide peygamberimizin ilk hutbede Allah’a hamt, sena ettikten sonra okuduğu hutbeyi, kısaca, aslını bozmadan, yazmaya çalışacağım. Peygamberimizin okuduğu ilk hutbe:

“Ey İnsanlar! Ölmeden önce Allah’a tövbe ediniz. Fırsat elde iken iyi işlere koşunuz. Allah’ı çok anınız. Gizli ve de açık sadaka veriniz. Cuma namazını Allah cc. farz kıldı. Cuma namazını özürsüz terk edenin, Allah cc. iki yakasını bir araya getirmesin. Hiçbir işine hayır- iyilik vermesin. Biliniz ki, tövbe etmedikçe, insanın hiçbir ibadeti Allah cc. katında değer taşımaz. Kim tövbe ederse, Allah cc. tövbesini kabul eder.

Ey İnsanlar! Ahiret için azık hazırlayın ve önceden gönderiniz. Hepiniz ölecek ve yakınlarınızı bırakacaksınız. Allah cc. yaptıklarınızdan, sizleri sorguya, hesaba çekecek. Size Kur’ân ve peygamberler gönderdim. Size ahretten haber vermedi mi? Diyecek. Zalim günahkâr imansızlar işte orada cehennemi görecekler!

Gücü yeten Allah’a kulluk görevini yapsın. Az da olsa iyilik, hizmet, infakta bulunsun. Bir iyiliğe 10 katından 700 katına kadar sevap verilir.

Hamt sadece Allah’a mahsustur- özeldir. Ona hamt eder, yardım dileriz. Kötülüklerden, nefsimizden, şeytandan, Allah’a sığınırız. Allah’a sığınınız. Allah’ın hidayet- doğru yol verdiğini kimse saptıramaz. Allah’ı olduğu gibi, kendini tanıttığı gibi tanıyınız. Allah’ın kitabı Kur’ân-Kerim’dir. Ona uyunuz. Kur’ân’ı diğer sözlere tercih eden kimse felah bulup, kurtulmuştur.

Allah’ın sevdiğini, seviniz. Allah’ı bütün kalbinizle, can-ı gönülden sevin ve itaat ediniz. Allah cc. yolundan sapmayınız. Yalnız Allaha kulluk – ibadet ediniz. Sadece Allah’a uyunuz. Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayınız. Allah’ın dini ile yaşayınız. Birbirinizi Allah cc. için seviniz.”

Biz, sizlere peygamberimizin ilk iki hutbesini kısaltarak, aynen sundum. Sizlerde son hutbesi olan; Veda Hutbesini bulup, lütfen okuyunuz. İnternetten de hemen bakıp, okumanız mümkündür. İnterneti yararlı olacak şekilde lütfen kullanınız.

Nisa süresi 36. Ayet: “ Allah’a kulluk- ibadet, itaat ediniz. Ona hiçbir şeyi ortak koşmayınız. Anne, babaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara iyi davranınız. Allah cc. kendini beğenen ve böbürlenip, duran, kimseyi asla sevmez.”

En doğruyu, en güzeli sadece Allah cc. söyler. Bakalım Allah cc. insanlığa ne söylüyor:

Nisa süresi 36. Ayet: “ Allah’a kulluk edin. Ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne, babaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşlara, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara iyi davranın. Allah, kendini beğenenleri ve böbürlenip, duran kimseyi asla sevmez.”

Maide süresi 32. Ayet: “ Kim bir canı kurtarırsa, bütün insanların canını kurtarmış gibi olur…”

Haşr süresi 18. Ayet: “ Ey iman edenler! Allah’a itaatsizlikten sakının. Herkes yarın için ne hazırladığına baksın. Evet, Allah’a itaatsizlikten sakının. Şüphesiz Allah, yapıp, ettiklerinizin tamamından haberdardır.”

Fussulet süresi 34. Ayet: “ İyilik ile kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde iyilikle ortadan kaldır. O zaman göreceksin ki, seninle arasında husumet bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiş.”

Hadis: “ Komşusunun şerrinden emin olmadığı kimse cennete giremez.”

Hadis: “ komşusu aç iken tok yatan kimse hakkıyla iman etmiş sayılmaz.”

Hadis: “ Sözün en güzeli Allah’ın kitabıdır. Rehberliğin- kılavuzluğun en güzeli ise Muhammet’in sav. Rehberliğidir.”

Hadis: “ Size iki nesne bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı Kur’an ve peygamberin sünnetidir.”

Hadis: “ İyilik, güzel ahlaktır. Kötülük ise vicdanı rahatsız eden ve insanların bilmesini istemediğin şeydir.”

Pek çoğumuz peygamberimizin Veda Hutbesini bilir. Şimdi sizlere peygamberimizin ilk hutbesinden sözleri yazmaya çalışacağım:

“Peygamberimiz hicretten sonra Küba Köyü’nde geçirilen 14 günün sonrasında ilk Cuma namazını kıldırdı. İlk hutbesine dua ile başladı ve şunları söyledi:

( “Ey Nas! Ölmeden önce Allah’a tövbe ediniz. Fırsat elde iken iyi işlere koşunuz. Allah’ı çok anınız. Gizli, açık şekilde çok sadaka veriniz. İyilikler yaparak, aranızdaki bağı güçlendiriniz. Böyle yaparsanız, rızıklandırılırsınız. Yardım görürseniz, kaçırdıklarınızı tekrar elde edersiniz.

Biliniz ki, Allah, içinde bulunduğum yılın bu ayında, bugün şu bulunduğum yerde Cuma namazını kıyamete kadar, üzerinize farz kıldı. Hayatımda veya benden sonra, bu namazı terk ederse, Allah, onun iki yakasını bir araya getirmesin. Hiçbir işine hayır vermesin. Biliniz ki, böylesinin, tövbe etmedikçe, ne namazı, ne zekâtı, ne haccı, ne orucu, ne de herhangi bir iyiliği Allah cc. katında bir değer taşır- taşımaz. Ancak kim tövbe ederse, Allah cc. tövbesini kabul eder.

Ey Nas! Kendinize ahiret için azık hazırlayıp, önceden gönderin. Hepiniz ölecek ve yakınlarınızı bırakacaksınız. Sonradan Allah, sana benim peygamberim gelip, haber vermedi mi? Ben sana mal, mülk, servet vermiş. İyilikte bulunmuştum. Sen bunlardan ahiret için ne gönderdin? Diye soracak. O kimse yaptığı iyilikleri, ibadetleri göremeyecek. Önünde cehennemi görecek. Allah’ın emirlerini tutun. Yasakladıklarından sakının. Yarım hurma bile olsa, iyilik yapın. İyiliğe 10 sevaptan 700 sevaba kadar sevap verilir. Allah’ın selam ve rahmeti üzerinize olsun.

Hamt Allah’a mahsustur- özeldir. Ona hamt edin. Ondan yardım dileyin. Nefislerinizin kötülüğünden ve kötü işlerinizden Allah’a sığınınız. Allah’ın hidayet- doğru yol verdiğini kimse saptıramaz.

Allah’tan başka ilah olmadığına tanıklık edin. O, birdir. Eşi, ortağı, benzeri yoktur. Sözlerin en güzeli; Allahın kitabı Kur’ân-ı Kerimdir. Kur’ân’ı diğer sözlere tercih eden kimse felah bulup, kurtulmuştur.

Allah’ın sevdiğini seviniz. Allah’ı bütün kalbinizle seviniz. Allah kelamı Kur’an’dan ve zikrinden- anmaktan usanmayınız. Allah kelamına karşı kalbiniz katılaşmasın. Yalnız Allaha kulluk edip, ibadetinizde O’na hiçbir şeyi ortak koşmayınız. Allahın yasakladıklarından- haramlardan hakkıyla sakınınız. Yaptığınız iyi işleri dilinizle doğrulayınız. Aranızda Allah’ın rahmeti bereketi ile birbirinizi seviniz. Allah’ın selam ve rahmeti üzerinize olsun.”)

Sadece sözde değil; özde, sözde, eylemde, hal, hareket ve davranışlarda da Müslüman olmak gerekir. Dünyadaki Müslümanların hal ve hareketlerine bakıyorum da, 2 milyar nüfusu bulan Müslüman içerisinde beklide 2 milyon has hak hakiki samimi bilgili bilinçli Müslüman mümin bulmak zordur. Böyle mümin Müslümanlık olmaz.

Müslüman; Kur’ân ve sünnete peygamberimiz gibi sımsıkı, sadık, sıdk olarak bağlı olmalı. İslam’ın, Müslümanlığın binlerce ilkesi, kuralı, kaidesi vardır. Bunlar öğrenilip, yaşanmalı. Müslüman her şeyden önce iyi niyetli olmalı. Sorumluluklarını öğrenip, yerine getirmeli. Allah’a tam anlamı ile bağlı olmalı. Allah yolu dışında sapık felsefi akım, sapkın ideolojilerin kölesi olmamalı. Mankut olmamalı. Her ideoloji materyalisttir. İslam dininin hiçbir değerini kabul etmez. Bazen açıktan söylerler. Bazen açık söyleyemeyip, münafıklık yaparlar.

Müslüman öncelikle vahiy öncelikli düşünür ve davranışta bulunur. Kur’an’ı peygamberimizin yaşadığı gibi yaşar. İslam ahlaklı davranır. Müslüman, Kur’ân’a tabidir. Peygamberimize, sünnetlerine harfiyen bağlıdır. Peygamber rehberliği- kılavuzluğu olmadan, Kur’ân, farz ibadetler yaşanılmaz. Bunu bilen İslam ve Müslüman düşmanları, peygambersiz, sünnetsiz bir İslam dini oluşturmaya çalışmaktadır. Bunlar adi alçak kahpe kalleş münafıktırlar. Düşmanlarla işbirliği içindedirler. Her Müslüman görünümlüye inanmamak gerekir. Müslümanların %80’e yakını sapıtmış felsefi akımlara ve sapkın ideolojilere bağlıdır. Bunun için büyük çoğunluk İslam ve Müslüman düşmanıdır.

Müslüman, İslam dinini, peygamberimiz gibi öğrenip, bilmeli. Peygamberimiz gibi gerçekleştirip, yaşam biçimi yapmalı. Hurafe ve batıl, küfür inanışlara inanıp, kanmamalı. İslam dinini tam anlamı ile Kur’an ve sünnetten sapmadan, öğrenip, yaşamalı. İslam dinini eksiksiz güzel yaşamaya çalışmalı. Başkalarının söyleyişlerine, öğretilerine asla aldanmamalı. İslam dinine sonsuz sevgi, muhabbet, saygı duyup, teslim olmalı. Üstün İslam ahlakını yaşam tarzı edinmeli. Duyarlı, özenli, dikkatli, uyanık olmalı. Bugün batıl batılılar, İslam düşmanıdır. Onların İslam ülkelerinde piyonları vardır. Onlarda İslamofobi, ırkçılar gibi İslam düşmanlığını aşırı, sapkın, sapıtmış, sapık şekilde sürekli yapmaktadırlar.

Müslüman hak yolun hakiki yolcusudur. Başkalarına kim olursa olsun, zarar vermez. Duyu organlarına, vücut bölümlerine sahiptir. Helal, meşru işler yapar. Haram işler yapmaz. Suç işlemez. Olgundur. Müslüman, ırkçı değildir. Yabancı düşmanlığı yapmaz. Müslümanları kardeş bilir. Diğer insanları da karındaş kabul eder. İnsanlık düşmanı değildir. Olamaz da! Canlı ve cansız her varlığa merhametle davranır.

Yardım etmeye yakın akrabadan, komşudan başlayıp, merkezden çepere doğru gitmeli. Herkes yakınını korursa, korunmadık insan kalmaz. Hep maddi yardım yapma yerine eğitim- öğretim, meslek, sanat öğretimi de yapmalı. Hep hazır beslemekle insan korunmuş olmaz. En büyük koruyucu; ilim ve meslek, sanat öğrenmektir. Derler ki; balık vermeyi değil balık tutmayı öğretmeli. Ben bunu balık tutmayı değil balık yetiştirmeyi öğretmeli, diyorum.

Müslüman her işi, çalışması, bilgisi, birikimi, donanımı ile dört dörtlük olmalı. Muazzam, muhteşem, harika, harikulade, mükemmel olmayı hedeflemeli. Bilgili sadık dostlar edinmeli. Herkes ile dost olmaya çalışmalı. Düşmanları azaltmalı. Boşa zaman öldürmemeli. Tok gözlü olmalı. Aç göz olmamalı. Hatada, yanlışta, günahta ısrar etmemeli. Müslüman olarak yaşama ve ölme hedef edinilmeli.

                Bir insan, İslam dinini tam anlamı ile öğrenip, Allah’a kulluk bilincine erememiş ise, İblis’e kulluk etmeye hazırdır. İblis’e, nefsine, kötülüklere, isteklerine kulluk eder. Böylece Allah’ı, Allah’ın emir ve yasaklarını dikkate almaz. Her aklına geleni akılsızca yapar. Allah’ın dinine uyma yerine, ilah edindiklerinin yoluna, izine, dediklerine uyar. Böylece Müslümanlıktan uzaklaştığı gibi insanlıktan da uzaklaşır ve çıkar. Allah’ı Esma’ül Hüsna ile tanımalı. Sapkınlar, Allah’ın sözlerini tutmaz. Allah’ın emir ve yasaklarına uymayıp, kendi akılsızlığı ile edindiği ilahlara, putlara tapınır. Sapkınları önder, lider, mürşit, rehber, kılavuz edinir.

                Bendeniz, 1975 yılından önce İslam’ı sohbetlere katılır, dinden imandan sohbet ederdik. 1975 yılı sonrası artık sohbet yanında, İslam’ı tebliğ etmeye, anlatmaya başladım. Her ortamda İslam dinini anlatıyordum. O günden beri yaklaşık 45 yıl geçti. O gün İslam karşıtı olan materyalistler- maddeciler hala İslam karşıtı olmayı sürdürüyorlar. Sosyal medyada benim takipçim idiler. 5 yıldır beni takıp ediyorlardı. Baktım ki, 5 yıl içinde paylaştığım makale, görsellerden hiç yararlanmamışlar. Takıp etmemelerini sağladım. “İnsanın beyni, kalbi, ruhu kirlenmiş ise, şartlanmış- koşullanmış ise, onun hakkı hakikati kabul etmesi çok zor olmaktadır. Allah’a yönelmesi çok zor olmaktadır.”

                Biz insanlara tatlı dil ile yumuşak lisan ile lodos, meltem havası ile hak ve hakikati anlatmaya çalışıyoruz. Hala reddinde ısrar ediyor. İnatla, ısrarla hakkı hakikati reddediyor. Ne doğru dürüst oluyor. Ne de doğru dürüstlerle oluyor. Oysa mümin hem doğru dürüst olmalı. Hem de doğru dürüstlerle olmalı.

                Maddi, manevi kirden, pislikten ayrılmayanlar, Kur’ân’ı, peygamberimizi anlayamazlar. İnsan olamayanlar; insafla, vidanla, temiz kalple, temiz beyinle düşünemeyenler, İslam dinini kabul edemezler. Maddi, manevi temiz olmayanlar, kalbini İslam dinine açamazlar. Kalpte İlahi aşk, beyinde akıl olmasa, hak ve hakikati kabul edemezler. Doğru bilgi olmadan, doğru olunmaz.

                Bunun için işe, göreve daha çocuklar küçük iken başlamalı. Çocuğun kalbi, beyni, ruhu kirlenmeden öğretime, eğitime başlamalı. Öğrencilere yaşına uygun ilim öğretmeli. Öğrenci ilim derslerine aktif katılmalı. Her dini, ilmi, sanat bilgisi, becerisi çocuğa zamanında kazandırılmalı. Çocuk ile birebir ilgilenmeli. Ham iken boş iken hain alçakların eline bırakmamalı. Öğrenciye hem teorik hem de pratik, uygulamalı dersler yaptırmalı. Etüt çalışmalarına katmalı. Dini kurumları tanıtmalı. Müslümanların nitelik ve özelliklerini öğretmeli. Rehberlik, danışmanlık, kılavuzluk yapmalı. Öğretici olarak öğrenciye samimiyetle her bilginin en doğrusunu kazandırmalı. İnsani ilişkilerin Müslüman’ca olmasını sağlamalı. Öğrenci, öğretmen, yönetici, arkadaş ve aile çevresinin doğru olması, doğrularla birlikte olması sağlanmalı. Kılık kıyafette İslam’ı usul tercih edilmeli. Ahlak, İslam’ı ahlak ve görgü kurallarına uyma sağlanmalı. Batılı, küfrü reddetme bilgi ve bilinci kazandırmalı.

                Hak, hukuk, doğruluk, dürüstlük, adalet, hakkaniyet, güzel ahlak, edep, hayâ içinde ilmi bir yaşantıya kavuşturmalı. Öğrenci takıp edilmeli. Bugün takıp edilmeyen, öğrenciler hem kötü alışkanlıklar edinmekte, hem de kendini koruyamayıp, bir kazaya kurban gitmektedir. Çocuklar, gençler kendilerini koruyamadıklarından telef olmakta, heba olmaktadırlar.

                Çocuklara sevgi, saygı, duygudaşlık ile yaklaşmalı. Bugün sadece toplum, devlet bozulmadı. Öğrenciler bozulmadı. Öyle ki, öğretmenler, İmam Hatip Lisesi öğrencilerinden de şikâyet etmeye başladılar. Devletin, toplumun, kurumların kötü işleyişleri, herkesi bozmaya başladı.

                “ Öğrencilere ulaşılabilir hedefler yapması sağlanmalı. Azim ve gayretle daha fazlasına ulaşma azmi ve kararlılığı kazandırmalı. Öğrenci planlı, denetimli, kontrollü hareket etmeli. Deneyim kazandırmalı. Dinamik, sportif gençlik oluşturmalı. Başarı sağlanmalı. Kariyer edinmesi sağlanmalı. Hedefe ulaşması becerilmeli. Bütün başarılar; sistemli çalışmanın sonucu olduğu unutmamalı. Teorik yaparken, tüm vücut organları ve duyu organları ile pratik yapılmalı. Sadece teorik bilgi ile başarı sağlanamaz. Her günü mutlaka en iyi şekilde değerlendirmeli. Beslenme yeterli, dengeli, doğal, taze, sağlıklı olmalı. Kültür, sanat, meslek de mutlaka öğretilmeli. Spor yapmayan bir bireyden, toplumdan dinamiklik olmaz. Başarılı da olamaz.

                Bugün eğitimde, öğretimde, sanatta, meslekte, yönetimde, sistemli çalışmada başarılı olamayan insanlar, açtır, çıplaktır. Dünyanın yarısından çoğu açtır. Bir milyar, bir buçuk milyar insan açtır, dense de, diğerleri de tok değildir. Dünyada her saat açlıktan 1,000 insan ölmektedir. Bu aç insanlara her yıl 100 milyar dolar yardım yapılmasına rağmen, her saatte bin kişi ölmektedir. Yemen’de her 10 dakikada bir çocuk ölmektedir. Savaşlarda, çatışmalarda, doğal afetlerde, kazalarda milyonlarca insan ölmektedir. Sadece trafik kazalarında her yıl 1,250 milyon insan can vermektedir. Sakat- engelli kalanların sayısını bilemiyorum. Her yıl bu kadar insan telef olurken, her yıl kozmetiğe 500 milyar dolar para harcanmaktadır. Her işte başarı sadece öğretim, eğitim, sanat, meslek, bilgi edinmekle ve bilgiyi kullanmakla başlar. Ver, yesin ile başarı sağlanamaz. Ölümlerin önüne de geçilemez. Bu açlıktan ölenler, yapabildiği kadar çocuk yapmaktadır. Çocuk yapmamak için bir korunma içinde değillerdir. Yanlış yapılan işle doğruluk sağlanamaz. Yanlış yol ile doğruya ulaşılamaz.

                Ancak ve sadece ilim, İslam, akıl, zekâ ile en güzel, daha güzel, çok güzel bir hayat, yaşantı tesis edilebilir. İlim ve İslam dışında dünya ve ahretini güzelleştirmek asla mümkün değildir. Sapık felsefi akımlar, sapkın ideolojiler, sapıtmış kişiler insana ne bu dünyada ne de ahirette iyi, güzel, doğru, dürüst, yararlı, olumlu, istenilir bir hayat katiyen kuramazlar. Bu sapıtmış sapkın kişilere kesinlikle inanmamalı. Kanmamalı. Aldanmamalı. Bunlar tüm dünyada emperyalizmin, şer odaklarının, insanlık düşmanlarının maşaları olarak icraat yaparlar. İnsanlığı perişan, dünyayı felakete sürüklemektedirler.

                Ülkemizdeki yöneticiler ve halkımız batılılaşma hareketinde bulunduklarından beri sapıtmakta, sapkın olmakta, sapıklaşmaktadırlar. Bu duruma itiraz edenlere karşı ise münafıklık, kâfirlik yapıp- doğru ve gerçekleri gizleyip, pisliklerini örtmeye çalışmaktadırlar.

                Osmanlı döneminde batılılaşma, sapıtma, sapkınlık başladı. Emperyalist dayatmalarla Cumhuriyet döneminde zirve yaptı. Doruğa, arşa yükselmektedir. Bakalım, Cumhuriyet döneminde neler yapıldı:

                “ 1924 yılında içki, alkol içme, uyuşturucu kullanma yasağı kaldırıldı. İstanbul’da iki tane uyuşturucu üreten fabrika kuruldu. İçki fabrikaları kurulmaya başlandı.

                1924 Medreseler- fakülteler kapatıldı.

                1924 Halifelik kaldırıldı. Ümmet, millet başsız bırakıldı.

                1925 Dergâh ve türbeler kapatıldı.

                1925 Şapka devrimi ile Lenin şapkası, Yahudi fötr takma zorunluluğu getirildi. Kılık kıyafette değişiklik yapıldı. Giymeyenler, açılmayanlar, idam edildi.

                1928 yılında harf devrimi yapıldı. Osmanlıca Türkçesi kaldırıldı. Bir gecede âlimler cahil, okur- yazar olmayan oldu.

                1928 yılında devletin dini İslam’dır, sözü anayasadan çıkartıldı.

                1930 yılında kerhane- genelevler açıldı. Şans oyunları, bahis oyunları, kumar serbest serbest bırakıldı.

                1932 yılında ezanın aslı gibi okunması yasaklandı. 10 bin taneye yakın cami amacı dışında kullanıldı ve de satıldı, kiraya verildi. İslam dinin öğrenilmesi, camide kur’ân ve din öğrenilmesi tamamen yasaklandı.

                1937 yılında Anayasaya laiklik ilkesi konuldu. Laiklik adı altında Müslüman halka ellerinden gelen zalimlik, zulüm yapıldı. Din adına ne varsa yasaklandı.

                Zalimlik, zulüm arttı. Kıtlık, fakirlik çoğaldı. Devleti, milleti soyma arttı. Bu zamanın devlet yöneticilerinin zenginliklerine internetten bakınız. Bugün bile, 100 yıl sonra bile bu kadar zengin olan kişi Türkiye’mizde henüz olmadı.

                Halkımız devlet, millet, toplum, kurum, kuruluş, emperyalizm, Siyonizm ve şer güçlerin eli ile hızlı bir şekilde kirletilmekte, bozulmaktadır. Sinema halkı bozmak için çok kötü kullanıldı. Kumar, içki, kadın dövme, kadına tecavüz etme, pislik öğretme derken; her kötülük öğretildi. Seksi filmleri sinemalarda gösterildi. Bu sinema filmlerinin bazıları 1980 askeri darbesi döneminde yok edildi.

                Radyo çok kötü kullanıldı ve de kullanılmaktadır.

                Televizyon da sinema gibi pislik öğretme, halkı bozma için kullanılmaktadır.

                Tiyatro da sinema, radyo, gazete, dergiler gibi halkı ahlaken bozmak için kullanılmaktadır. Devlette bunlara hibe yardım yapmaktadır.

                İnternet zaten zıvanadan çıkmış. Şer güçlerin iletişim, bilişim aracı olarak kullanılmaktadır.

                Sapkın çılgın eğlenceler, seks partileri, LGBTİ ENSES reklam ve filmleri izletilmektedir. İnternette bunlar olurken, sokakta bu cinsel sapıklık ilişkilerine özgürlük istenmektedir. Sol ve Marksist siyasi partiler destek vermektedir. Bu özgürlük yürüyüşlerine genellikle ramazan ayında katılmaktadırlar. Bazen devlet bunlara Ramazan ayında izin vermemektedir.

                Magazin programları, sosyete sapıklıkları televizyon, dergi ve gazetelerde reklam edilmekte, özel programlar yapılmaktadır.

                Sapıtmış sapık felsefi akımlar, bozuk sapkın ideolojiler her iletişim yolu ile halka ulaşmakta, okullarda öğretilmekte, devletin eğitim ve öğretimde amacı olmuş durumdadır. Bireyi, aileyi, toplumu, devleti, insanlığı bozmak için şer güçler her pisliği kullanmaktadır.

                Okullarda bilgi kadar ideolojik sapkınlık öğretilmekte, bilim olmayan teoriler, bilim diye anlatılmaktadır.

                Bu sapkın sapık sapıtmış düşüncelerden, öğretilerden ve sahiplerinden insanlığa, varlığa hiçbir iyilik, hayır, güzellik, yararlılık, olumluluk, değer katma gelmez. Bunlar canavar kurt gibidir.  Kuzu postuna sarılıp, münafıkça sade, saf, temiz insanları kandırıp, aldatmaya çalışmaktadır. Ülkemizde ve dünyada tüm emperyalist sömürgeci şer merkezleri bunları bir araya getirir. Güç birliği, işbirliği, ittifak, müttefik yaptırır.

İslam dinine ve hak mümin ve Müslümanlara karşı savaşmalarını, mücadele vermelerini ister ve de sağlar.

Lütfen sağduyu ile bakınız. Akılla, zekâ ile sağduyu, mantık ile önyargısız değerlendirme yapınız.

Ülkemizde PKK adındaki terör örgütünün Kandil dağ kadro başının emrine girmiş kimler var? Onları bir araya getiren küresel emperyalizmin, Siyonizm’in şer ve karanlık güçleridir. Biz bunları yazılı medyadan, görüntülü medyadan, sosyal medyadan görüntülü olarak izliyoruz. Bu olaylara akıl ile sağduyu ile mantık ile makul ve dosdoğru düşünerek bakmalı. Aptalcasına ağzı açıp, bakmamalı. Bugün yerli, milli, vatan, millet, devlet, bayrak, din iman sevenlerin karşısına bir cephe oluşturulmuş. Üç vatansever partinin karşısına 100 kadar siyasi parti ve 123 terör örgütü konmuştur. Halkımızda bu hainlere %48,5 oranında destek oyu vermektedir.

                Bunlar sadece ve ancak pislik, kötülük, çirkinlik, yaramazlık, zarar, ziyan verme, hakkı hakikati sindirme ve yok etme çalışması yaparlar. Bazen dinide kullanırlar. Bu bir pusudur. Müslüman’ı tuzağa düşürmek içindir. Felsefi sapkın akımlardan ve batıl küfür bozuk ideolojik akımlardan, batıl inanışlardan yana olan, taraf olanlardan, İnanlığa hiçbir yarar, olumluluk gelmez. Verdiği ekmek de tuzağa düşürmek içindir. Kapana, tuzak aletine düşürmek için verilmektedir.

                Şimdi soralım ve yanıtını makul, mantıklı, sağduyulu, makul, ilmi alalım:

                “ Feminizm sapkın bir ideolojidir. Feminizm, İslam ilkelerini, kurallarını, kaidelerini, kurallarını, üslubunu, düsturunu, inancını, hükmünü, ahkâmını kabul ediyor mu? Ya mensupları kabul ediyor mu?

                Ya kapitalizm?

                Ya liberalizm?

                Ya faşizm?

                Ya islamofobi ve ırkçılık?

                Ya sosyalizm?

                Ya komünizm?

                Ya İslamcılık, İslamcılar? ( İslamcılık; İslam, İslamiyet ve Müslümanlık değildir. Emperyalistlerin kullandığı siyasi bir akımdır.)

                Ya dinde reformcular?

                Ya yenilikçiler? Yeniliği, dine karşı kullananlar!

                Ya kâfirler, münafıklar, müşrikler, ateistler?

                Ya LGBTİ ENSES?

                Hıristiyanlık, Siyonist Yahudilik, Darwinizm, laiklik, sekülarizm, globalizm, Budizm, Hinduizm, Taoizm ve yüzlercesi; İslam, insanlık, Müslüman düşmanıdır.

                Ya diğer felsefi sapkın akımlar ve diğer sapkın bozuk ideolojiler, öğretiler?

                Kâfir; “hak ve hakikatin- doğru ve gerçeklerin üzerini örten, inkâr eden, gizleyen anlamındadır.”

                Bu sapıtmış, sapık, sapkın felsefeler, inanışlar, ideolojiler, İslam dinini kabul etmezler. Eskiden açık, net şekilde inkâr ederlerdi. Şimdi ise sadece dıştan değil, içeriye girerek, içten yıkmaya, yok etmeye çalışmaktadırlar. İslam içinde, peygamberimiz döneminde olduğu gibi pek çok münafık, müşrik, kâfir bulunmaktadır. İslam gibi görünüp, bozmaya çalışmaktadırlar. Medyada gerçek İslam âliminden çok sahte yıkıcı münafık, din adına konuşan münafıklar, siyasetçiler bulunmaktadır.

                İslam, Kur’ân, sünnet kabul etmeyen, İlahiyatçıdan tutunda, Kur’ân eleştirene, peygamber kabul etmeyene kadar her türlü zındık kâfir münafık müşrik bulunmaktadır. Hepsinin canı cehenneme!

Bunlar inkârlarında ısrar eden, inat eden, aşırı giden olduklarından, pek hidayete ereceğe benzemiyor. Kendileri sapkınlaşmışlar. Başkalarını da saptırmaya çalışmaktadırlar. Allah cc. hidayet verir inşallah. Onlarda hidayet isteme, erişme arzusu oluşsun, diye dua ediyorum. Hiç kimsenin zalimlikte ve inkârda kalmasını asla istemem. Herkesin yaptığı iyilikte kendine, kötülükte kendinedir ve kendindendir.”

                ( Dün akşam, 11.05.2019 günü bir İlahiyatçı televizyonda dini program yapıyor! Bu Marksist komünist, okullarda, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni iken, sapkınlığı yüzünden görevine son verildi. Şöyle anlatıyor: “ Bir kardinal kilisede vaiz veriyor. Vaizden sonra bir Marksist kişi ona dedi ki, sen Marksizm’i anlatıyorsun. Kardinal da dedi ki, Hazreti İsa bir Marksist ti! Program yapımcısı da ekledi: “ Öyle ise Hazreti Muhammet de Marksist ti! Tabii ki, tüm peygamberler Marksist’tir.)

                İşte yalan yanlış algı üretme böylede yapılmaktadır. Oysa Marksist dedikleri, hiçbir dini, inanışı, kendinden başkalarını kabul etmez. Şiddet ve terör ile yok eder. Maddecidir. Kendi dışındakilere faşizm, faşist der. Faşizme karşı savaşmaya yönlendirir.

                Diyalektik materyalizm, maddeye inanır. Madde dışında ve kendi felsefesi dışında hiçbir şeye inanmaz. Diyalektik materyalizm, Karl Marks ve Engels tarafından yazılmış, yorumlanmıştır. Marksist felsefenin biçimidir. Bu felsefeye Karl Marks ve Engels öncülük etmiştir. Hiçbir dine, inanışa, kendinden başka felsefeye inanmaz. Bir ideoloji olarak, diğer ideolojileri kan ile öldürmekle, kan dökerek değiştirmesine inanır. Dünya üzerinde 200 milyondan fazla kişinin katliamını yapmışlardır. Faşizm de 200 milyon kadar insanın ölümüne neden olmuştur.

1991 yılına kadar dünyada 50 taneden fazla ülkede bu dinsiz imansız zorba baskıcı faşist komünist rejim uygulandı. Hiçbir şekilde bireye, topluma özgürlük ve örgütlenme tanımadı. Dünya üzerinde komünizm kadar daha dehşet vahşet saçan başka bir rejim kurulmamıştır. Tüm sosyalist, komünist rejimler, diyalektik materyalizme dayanır. Hepsinin canı cehenneme! Kahrolsunlar!

Komünizm ile faşizm arasında pek fark yok. Faşizmde materyalisttir. Dinsiz imansızdır. Benita Musolini de dinsiz faşisttir. İkisi de dine, dindarlara, dini mabetlere zarar verip, yok etmişlerdir. Musollini’nin babası da komünisttir.

                “Dinsizlikle, komünizm ile halkı aldatamayanlar, şimdi Müslüman görünüp, halkı kendi içinden vurmaya, bozmaya çalışıyorlar. Oysa tüm ideolojik etkinlikler dine, dinlere karşı yapıldı. 1789 Fransız devrimi, Hıristiyanlığa karşı yapıldı. Fransa’da kiliseler tahrip edildi. Yakıldı. Bir, iki ay önce Paris merkezinde yanan tarihi kilise, o dönemde de saldırıya uğramıştı. Yakılmıştı.”

                “Aydınlanma çağı denilen ve 18. Yüzyılda başlayıp, devam eden akım, kiliseye, Hıristiyanlığa, dinlere karşı yapıldı. Laiklik, sekülarizm adı altında din düşmanlığını tüm dünyaya yaydılar.”

                Marksizm, komünizm dinlerin tümüne karşı yapıldı. Dinsizliği yaymaya, kabul ettirmeye çalıştı. On binlerce din adamını katlettiler! On binlerce dini mabedi yok ettiler. Belgeselini izledim. Onlarca komünizm hakkında kitap okudum. Yaktılar, yıktılar, dinamitleyerek, tarihi dini mabetleri yok etiler. Sürgünler, katliamlar yaptılar.

Marksizm, bir terör, anarşi ile devrim öngörmektedir. Şimdi yapılanları insanlar bilmiyor, diye pembe dünyalar ile aldatmaya çalışıyorlar. “Çok daha güzel olacak,” diyerek, halkı aldatıp, kandırmaya çalışıyorlar. Bunlar kendilerinin insandan olma, doğma olduğuna bile inanmayan, maymundan olduğuna, türediğine, ürediğine inanan basit yaratıklardır. Hayvanların hepsinden çok daha zararlıdırlar. Milyarlarca insanı, varlığı, doğayı, canlıyı katletmişlerdir. Fare gibi üfleyerek ısırırlar. Sivrisinek gibi salgısı ile uyuşturarak, sıtma mikrobunu vücuda verirler. KKK Kene gibi öldürücüdürler. Yılan, akrep gibi sinsice sokarlar. Tüm hayvanlardan çok daha insanlık ve varlık için tehlikeli olduğunu görüyorum ve açıklıyorum.

                Hem mümin Müslüman olup, hem de sapkın felsefi akım ve ideolojilere inanıp, hayat tarzı edinilmez. Böyleleri mümin olmaz. Bu durum peygamberimiz dönemindeki müşrikliğe benzer!

                “Cennet sadece ve ancak takva, muttaki mümin ve Müslümanların yurdudur. Allah’ın emrini tutup, yasaklarından sakınanların, iyilik yapanların yurdudur.” Fitneci, fesatçı- bozuk- bozguncu, inkârcı, sapkın, zalim, sapıtmışların yurdu değildir. Kur’ân’da Allah cc. böyle dediği için; bendenizde bunu söylemek durumunda ve zorundayım. Doğru ve gerçekleri olduğu gibi söylemeyenler, mümin ve Müslüman olmazlar. Hak ve hakikati söylememekten, gizlemekten, yalan söylemekten, Rabbim olan Yüce âlemlerin Rabbi olan Allah’ıma sığınırım. Allah cc. çok yücedir. En doğruyu söyler. Allah cc. güzel davrananları sever. Zalimleri ve kâfirleri sevmez.

                Bu sapkın düşüncelerin hiç biri İslam dinini, hak mümin ve hakiki Müslüman’ı kabul etmez. Benimsemez. Dost, kardeş, arkadaş kabul etmez. Her türlü düşmanlığı yapar. İnsanlık, varlık düşmanıdırlar. Bunlardan iyilik, güzellik, hayır, yarar, olumluluk beklemek; aptallıktır, salaklıktır, saflıktır, molozluktur, cehalettir. Bunların hiç biri insanlığa yararlı güzel olumlu iyi bir değer katmaz. İnsanı aldatmak için evrensel değerleri kullanırlar. Oysa hepsi kendi kabukları ve sınırları içinde her türlü pisliği, kötülüğü yaparlar, yapıyorlar, yapacaklardır. Bu, batıl, küfür,  onların düşünce tarzı ve ruhuna sinmiş pisliğidir.

                İnsanlık ve varlık için sadece ve ancak İslam ve Müslümanlar iyilik, güzellik, yararlılık, olumluluk yapar ve düşünür. Müslüman yaptığı her işi, görevi, ödevi, çalışmayı en iyi, en güzel, en doğru, en dürüst, en güzel, en yararlı, en olumlu, çok olumlu yapar ve de yapmalıdır. Yapmıyorsa, kendinde bir eksiklik vardır. Her Müslüman kendine çekidüzen vermeli. Kendini eleştirmeli. Özeleştiri yapmalı. Sorgulamalı. Yargılamalı. Allah’ın, peygamberinin, insanların, varlıkların yararına çok güzel işler, görevler, yönetimler yapmalı. Bendeniz ömrüm boyu hep hakkı hakikati anlatıyorum. Elimden geldiğince de en doğruyu, gerçeği yapmaya çalışıyorum. Sizlere de bunu tebliğ ediyorum. Sizde tebliğ ediniz. Yazılarımı okuyunuz. Okutunuz. Paylaşınız, lütfen.

                İnsan olamayanlar, insanlıklı, insancıl, insaniyetli olamayanlar, mümin olamazlar. Bu bir bilgi, bilinç, istek, olgunlaşma sonucu olmaktadır. Bir Marksist, Stalinist, Maoist kişinin hak ve hakikati söylediğini, doğru dürüst olduğunu hiç görmedim. Ülkemize, milletimize çok zarar vermektedirler. Emperyalizmin, Siyonizm’in, şer güçlerin kullandığı araç- gereç, silahtır. İslamcı olduğunu söyleyenlerde, Kemalistlerde aynı durumdadır. Günümüzde aşırı sağcı ırkçılar, İslamcılar, solcular, sosyalistler, komünistler alabildiğine insanlık aleyhine kullanılmaktadır. Dehşet, vahşet, barbarlık, anarşi, şiddet, terör yapmaktadırlar.

                Allah cc. İslam dini, Kur’ân ve peygamberimiz hiçbir felsefi sapkınlığı, bozuk ve sapkın ideolojiyi ve de sahiplerini kabul etmez. Kur’an sadece ilim ve İslam ile akıllıca, zekice yaşamamızı emreder.

                İnsanlara emperyalizmin, Siyonizm’in, şer güçlerin mankutu- bilinçsiz köleleri olmamalarını öneriyorum. Cemaat adına, tarikat adına, sapkın felsefe ve sapıtmış ideoloji adına emperyalizmin bilinçsiz köleleri- mankutları olmamalarını tavsiye ediyorum. Vatanı, dini, imanı, insanlığı, devleti, milleti, bayrağı, insanlık onurunu kanıp, aldanıp, satmamalarını diliyorum. Bugün emperyalizmin, sapkın ve kötü düşünce akımlarının, akımına insanların yarıdan çoğu uymuş. Kafasız, beyinsiz, kalpsız, yüreksiz mankut olmuştur. Bilgisiz, bilinçsiz, yeterli doğru düşünemeyenler, kullanılan araç- gereç, malzeme olunmuştur. Daha çok solcular, komünistler, aşırı sağcılar, dinci olan cahil cühelalar kullanılmaktadır. Bunlar cahil olmalarına rağmen bir şey bildiklerini sanan sapkın sapıtmış beyni doğru kullanamayan malzemelerdir.

                Allah cc. farklı ayetlerde insanları şu şekilde tanımlıyor: “ İnsanların çoğu iman etmez. Çoğu Allah’a ortak koşar. Çoğu yalancıdır. Çoğu nankördür. İnsanların çoğu Kur’ân’dan yüz çevirir. İnsanların çoğu akıl etmez, akıl erdirmez. İnsanların çoğu beynini çalıştırmaz. İnsanların çoğu yeterli düşünmez. İnsanların çoğu rızkı Allah’ın verdiğini bilmez. Allah cc. sabredenleri sever. Allah cc. dosdoğru- sıratı müstakim yolunda olanlara selam eder, ediyor. Allah cc. kâfirleri ve zalimleri sevmez.”

                Tüm güzelliklerin, iyiliklerin, doğrulukların, yararlılıkların, olumlulukların sadece ve ancak ilim ve İslam dininde olduğunu öğrenelim. Sapkınlara asla, katiyen, kesinlikle, asla ve kat’a aldanıp, kanmayalım. Ben tebliğ ediyorum. Size de öğrenip, tebliğ etmek, bir görev ve sorumluluktur.