İnsan, dünyaya gelişi ile birlikte bilgi edinmeye, bilgiyi kazanıma dönüştürmeye başlamalı. Edindiği bilgiyle, akıllıca yaşamasını becermeli. Sayısal bilimleri; matematik, cebir, geometri, fizik, kimya, mantık, biyoloji bilmeli. Pozitif bilimler; doğa bilimleri, fen bilimleri, sosyal bilimler, sözel bilimler, din bilimleri bilip, teknik, teknoloji bilimleri yaşam tarzı edinmeli. “Bilimleri sınıflandırarak öğrenme; öğrenmeyi kolaylaştırır.” Öğrenilen bilimleri, akli, doğru işlevli hale getirerek, doğru yorumlamalı. Eleştirel bilim öğrenmeli. Gerçeğe bilim ile ulaşmalı. Yorumlar gerçekçi olmalı. Çıkarcı, şeytani yaklaşım içinde olmamalı. Araştırma, inceleme yaparak, bilim öğrenmeli. Bilimi sürekli takıp etmeli. Özgür iradeyle bilim öğrenmeli. Hayatı anlamlı kılmalı. Barışı sürekli hale getirmeli.

Bilgi edinme için okula gitmeli. Okul okumalı. Bilim insanlarından bilgi öğrenmeli. “Bilgiyi öğrenmeyi öğrenmeli.” Gezi, gözlem, deney, araştırma, inceleme, sorma, okuma, izleme, seyretme ile olayları, olguları, bilgileri öğrenmeli.

“Bilgi öğrenirken; beş duyu organını, aklı, zekâyı, vücut bölümlerini bir bütün olarak kullanmalı. Yaparak, uygulayarak, gerçekleştirerek, öğrenmeli. Bilgiyi unutmamak için; günlük, haftalık, aylık, yıllık tekrarlar yapmalı.” “Unutmamanın en iyi ilacı; bilgiyi tekrarlamaktır.”

Bilgi öğrenirken; benzetmeler, karşılaştırmalar, sorgulamalar, gözlemler, yapmalar yapmalı. Bilgiyi yaşamalı. “Önemli, kullanılabilen, lazım olan, değerli bilgiler edinmeli.” “Beyni boş, fuzuli, gereksiz, kullanılmayan, yararsız, yanlış malumatlarla doldurmamalı. Beyni boş işlerle meşgul etmemeli.”

 Beyin, bir saniyede 11 milyon bilgiyi kayıt edebilir. Kaydı doğru ve güzel yapmalı. Simgesel, bilgisel, kültürel, teknik bilgiler öğrenmeli. İstikrarlı, sürekli bilgi kazanımı yapmalı. Bilgiyi işlevsel yapmalı. “Bilim adamlarının bilgi edinme ve bilgiyi kullanmasını öğrenmeli.” Bilgiyi ideolojik edinmemeli. Post modern yaklaşımlarda bulunmamalı. İdeolojinin, sapkın felsefelerin abuk sabuk, kaçık düşünceleri ile aklı, zekâyı, mantığı, sağduyuyu, ruhu, genleri bozmamalı.

Bireyi, aileyi, toplumu, devleti; bilgi ile olumlu yönde değiştirip, dönüştürmeli. Zor, güç, kuvvet, şiddet, anarşi, terör, çatışma kullanmamalı. “Kullananlar; ülkeyi, toplumları yok etmektedir!” “Öğretmenler, imam hatipler, bilim insanları, devlet yöneticileri; bilgileri ile toplumu olumlu yönde geliştirmeli.”

“Şu anda bile cahiliye adet, gelenek, görenekleri yaşanıyorsa; bilgi sahipleri yeterince görevlerini yapmıyor, demektir.”

 Toplumu, sapkın güçlerin hegemonyasına sokmamalı. Belirsizlik içinde bırakmamalı. Bilim sahibi olurken, siyaset sahibi de olmalı. “Toplumlar siyasetle yönetilmektedir. İktidar olmak için siyaset bilimi bilmeli. Siyaset sosyolojisi, psikolojisi, ekonomisi bilmeli. Düşünce ve fikir sahibi olmalı. Olumlu, çözüm üretici, çare bulucu, rahatlatıcı olmalı. Ayrımcılık yapmamalı. Eşit ve adil anlayışta, olgun insan olmalı.

” Laik, seküler, kapitalist, sosyalist, komünist, faşist, ırkçı, liberal gibi ideolojik saplantıda olmamalı. İslam, Müslüman, diğer düşünce sahiplerine, ırklarına düşmanlık ederek, aşağılık duruma düşmemeli. Anarşist, şiddetçi, terörist, faşist, saldırganlarla; yardımlaşma, birleşme içinde olup, insanlık düşmanı olmamalı. Kültürel, inanış çeşitliğine karşı hoşgörü ile bakmalı. Ayrımcılık, düşmanlık, ayrıcalık tanımamalı.

“İslam dininin etik, ahlak anlayışını yaşam tarzı yapmalı. İslam ahlakı olmadan, bilim edinmek, kazanç sağlamaz. Hatta daha büyük zararlara neden olur!” Bilim ve teknolojiyi; insanlık, varlık, doğa aleyhinde kullanır! Emperyalist, sömürgeci, sömürücü, savaş ile yok etme gibi vahşice kullanır. Bugün batıl, küfür, sapkın olanlar, bu alçaklığı; korkunç, dehşet veren, vahşetle, barbarca yapmaktadırlar! Bu alçaklara bilim ve teknoloji medeniyet sağlamamıştır.

İnsan, bilgili, doğru ve yararlı kültürlü, meslekli, sanatlı, sanatkâr, iş bilir, iş becerir, alâmetifarika olmalı. Kendine ve insanlığa yararlı olmalı. Zararlı kültürde, alışkanlıklarda, çirkinliklerde, kötülüklerde, yanlışlarda olmamalı.

“Her düşünce, anlayışın, kültürü farklıdır. Sapık, sapkın, kaçık, zararlı kültürlerde olmamalı.” Yüksek kültür, sanat, meslek, zanaat, anlayış, bilgi sahibi olmalı. Her anımızı en iyi şekilde değerlendirmeli. Popüler kültür sahibi olmamalı. Bireye, kişiye, kadına, erkeğe, insana, aileye, topluma, devlete değer vermeyen, kültürleri reddetmeli.

 “Aile, İslam dini anlayışına uygun değilse; rezil, rüsva, kepaze, berbat, harap, perişan, felaket, fecaat, yok olmaya mahkûmdur.” Zaten üzgünüm ki, yok olmaktadır!

Ülkemizde, eşlerin boşanması %30’lara ulaştı! Okuryazarlık var, kültür, bilgi var ama birlikte, ailece yaşama kültürü yok! Güzel, ilmi, doğru, dürüst yaşayış yok! Ülkemizde tek kişilik aile %6, çekirdek aile %80, geniş aile %13, öğrenci ve işçilerden oluşan %1 kadardır. Ülkemizde geniş aile, çekirdek aileye dönüşmektedir. Ülkemizde artık son yılarda evlenenler, azalmaktadır. Boşananlar, artmakta, çoğalmaktadır!

Boşanma nedenleri; aldatma, aldatılma, sorumsuzluk, ilgisizlik, şiddet, kötü muamele, içki, kumar, saygısızlık, sevgisizlik, terk etme, çocuk olmaması, evin geçimini sağlayamama, yüz kızartıcı suç işleme, çocuklara karşı kötü davranma, eşin ailesine karışması vb. Yanlış sebepler olmaktadır.

“Boşanmada en çok kadınların, kocalarını %35 ile “aldatma,” %20 ile “sorumsuzluk, geçimsizlik” yer almaktadır. Erkeklerin, eşlerini aldatması %8 kadardır. TÜİK resmi verilerine göre; kadınlar, kocalarını 4 kat daha fazla aldatmaktadır!” ( Bazı istatistikî bilgi rakamı verirken, farklı rakamlar kullanmamın nedeni; farklı yıllara ait sayıları kullanmamdan, kaynaklanmaktadır.)

“Aldatma, aldatılma” ile “kötü muamele, şiddet” boşanmanın en büyük nedenleri arasında yer almaktadır. Batılılaşıyoruz, derken, batıyoruz! Batılılaşıyoruz, derken, batıl oluyoruz! Bizde boşanma oranı %30’a yakın iken, Batılılarda bu oran %50’yi aşmıştır. Demek ki, bu gidişatla, aile daha da berbat olacaktır!

Birden fazla eş, kadın ile evlenme yasak olmasına rağmen hala devam etmektedir. Devlet, yasal ceza uygulamamaktadır. “Resmi nikâh zorunluluğu da kaldırıldı.” İsteyen herkes istediği kadar eş almakta, metres edinebilmektedir. AB yasalarına uyum çerçevesinde “resmi nikâh” zorunluluğu kaldırıldı. Yanı ahlaksızlıkta Avrupalılaşıyoruz, batılılaşıyoruz.

İslam dini ile birey, aile, toplum, devlet buluşmazsa, ortaya her zaman ahlaksızlık, haksızlık, edepsizlik, hayâsızlık, rezillik çıkar, çıkmaktadır! Toplum hak dini yaşamalıdır. Hukuku dinsel olmalıdır. İslam’dan esinlenme, aydınlanma, ışıklanma olmalı. Gidip de Avrupa’nın, Batı’nın, batılın, materyalist felsefenin sapkınlıklarını topluma yerleştirmemeli. Materyalizm ve Karl Marks, Engels sapkınlığına uymamalı. Bu batıl felsefe; ilkel, sapık dindir. İnanıştır. İlke ve kurallarında doğruluk, dürüstlük, ahlak, edep, hak, hukuk anlayışı yoktur. Laiklik, sekülerleşme de; bir çeşit materyalizm, dinsizlik, din dışılıktır. Bugün materyalistler, bu ilkesizlikleri yol, yordam edinmişler. İnsan doğasını bozmuşlardır.

Marksist dinsizliğin, vahşiliğin, ilkelliğin, cuntanın, zorbalığın, özgürlük düşmanlığının dışında; sapkın, sapık dinsiz anlayışlarda vardır.  “Hinduist Brahmanlar, Katolik gruplar, Anglikan gruplar, Şii Ayetullahlar, Ortodoks patrikler; sapkın, sapık dinsiz anlayıştadırlar. Protestan papazlar, İbraniler, Siyonistler, Sünni İslam olduğunu söyleyip; sapık, sapkın cemaat ve tarikatlarda olanlarda, sapık, sapkındır. Fetö, Adnan Oktar, İskender Evrenesoğlu, radikal İslamcılar ve onlarcası bunlara örnektir.

“Bunların hiç birinin gerçek ve doğruluk anlamında, İslam dini ile hiçbir ilgisi, alakası, ilişiği yoktur. Hak din İslam dışıdırlar.” “Bunların hepsi insanlık, Müslüman ve İslam düşmanıdır. Bunların değer yargıları yoktur.” “Bunların hepsi materyalisttir, din dışıdır. Clericus/ laikos, laik, sekülerdir.”  Bunlara sakin aldanmamalı. Kanmamalı. Tuzaklarına düşmemeli. “Aklı, zekâyı, bilgiyi; doğru işlevli hale getirmeli.” Gerçek ilim, bilim, bilgi, İslam ile aklı, zekâyı işlevli hale getirip; akıllı, zekice, mantıklı, sağduyulu, makul olmalı. İlmin ve İslam’ın aydınlığında; huzurla, mutlu, rahat, kolay, kurtuluş içinde, en güzel, onurlu şekilde yaşamayı sürdürmeli. Başka kurtuluş yolu iki âlem için asla yoktur.

Lütfen! İnsanlara, varlıklara, doğaya, dini değerlere “sevgi” duyunuz. Sevgi duyarsanız, “saygı” gösterirsiniz. Saygılı olursanız, “hoşgörülü” olursunuz. Değer yargıları ile yaşarsanız; olgun insan, iyi insan, insanlıklı insan, insaniyetli insan, sorumluluk sahibi insan olursunuz. Sorumluklarınızı yerine getirirseniz; görev, ödev, yükümlüklerinizi yaparsınız. İşte o zaman birey; kendi ile ailesi ile toplum ile devlet ile dünya ile barış içinde huzurlu, mutlu yaşar.