İnsan eğitimini- öğretimini öğrenmeli

Çocuklar, gençler candır, canandır, çok kıymetlidir. İnsan ise, en güzel şekilde yaratılan üstün varlıktır. Bunların eğitiminde, İslam değerleri kullanılmazsa, üstün varlık olma özelliklerini tamamen yitirir.

Abone Ol

Çocuklar, gençler candır. Her an gelişmektedir. Gelişimi takıp edilip, ona göre eğitim- öğretim kazandırılmalı. Gelişimine göre ilgi, bilgi, bakım ister.

Çocuğun eğitimi ailede başlar. Okulda devam eder. Hayatta sürdürülür.

Bugün ailelerin büyük çoğunluğu, olumlu anlamda, çocuklarını iyi yetiştirmemektedir. Laik, seküler, materyalist, bozuk ideolojik görüşlerle, çocuğun yaratılış özelliğini bozmuşlar. Ormanda yaşayan, saldırgan yaratık durumundan aşağı duruma sokmuşlar. Bunu sadece aileler yapmamaktadır. Okulda da benzer bozukluklar, ideolojiden kaynaklı sürdürülmektedir. Toplumda bozulmaya çanak tutmaktadır. Devlet ise laik, seküler, materyalist, bozuk felsefi anlayışı ile bozmayı en alt düzeye düşürmektedir.

Oysa çocuğun eğitimi, anne karnına düşmeden başlamalı. Anne ve baba vücudu haramlardan, kötülükten temizlenmeli. Haram düşünce ve gıda, besin alınmamalı. İslam özellikli bedene sahip olmalı.

Ebeveynin geride bırakacağı en güzel, yararlı hediye; iyi yetiştirilmiş evlatlardır. Çocukları anlayabileceği dil ile anlatıp, yetiştirmeli. Anlayamayacağı şekilde onlara konuşmamalı. Çocuklara en iyi bilgiyi, en doğru bilgiyi öğretmeli. Verilen bilgi işine yaramalı. Hayata hazırlamalı. Özel günlerine önem vermeli. Doğum gününe, karne aldığı güne, okula gittiği güne önem vermeli. Ödüllendirmeli. Başarılı olduğunda hediye almalı. Ödüllendirmeli. Sevindirmeli.

Çocuklara yasak koyup, asla yapmayacaksın, dememeli. Seçenekler sunmalı. Seçmesine fırsat tanımalı. Yanlış göstermemeli. Yanlış dinletmemeli. Yanlış göstermemeli. Sürekli dosdoğru olanları öğretmeli. Çocuklar başarılı olduğunda sevilmeli, takdir edilmeli, teşekkür etmeli.

Çocuklar sıfır hata ile hayata başlar. Ona yanlışı, yalanı, zararlıyı öğretenler; ailesi, öğretmeni, medya, devlet yönetimidir. Bu olmamalı. Başkalarının günahına girmemeli. Hakaret edici sözler katiyen konuşmamalı. Onları kesinlikle aşağılamamalı.

Biz çocuk iken, bize haram, günah kavramlarını öğretirlerdi. Hiçbir zaman başkalarının eşyasını, malını çalmayın derlerdi. Hatta dünyanın en adi hırsızı, yumurta çalmayla hırsızlığa başlamış, derlerdi. Dünde bir uzman bayanı izledim. Şöyle diyordu:

Bir insan bir şey çalarsa, ikinci kez de çalmasını beyni ona söyler. Bunun için ikinciyi, üçüncüyü, üçüncüyü de çalar. Kötü alışkanlığa başlandığında, bir ikincisi de gelir. Bunun için bu gibi kötü, zararlı davranışa hiç başlamamalı. Çocuklara da hiç kimse kötü örnek olmamalı.

Bir gerçek olay anlatalım: televizyonlara olayları değerlendirme ve tartışma programlarına çıkan bir gazeteci vardı. Bir yıldır programlara görmedim. İnternete yazdım. Onun bir marketten bir şey çalıp, cebine koyduğu görüntüsü çıktı. Böylece programlara çıkmadığı anlaşıldı.

Böyle yanlışlar yapmamalı. Haram, günah, suç olan hiçbir yanlışı asla yapmamalı. Saygılı, hak, hukuk, doğruluk, dürüstlük, adalet, güzel ahlak, edep, hayâ, haram, günah öğretilmeli. Devletin yasalarında suç kabul edilenlerde yapılmamalı.

Çocuklara sözel öğütten çok eylemli güzel örnek olmalı. Asla çocuklar başkalarıyla kıyaslanmamalı. Çocuklara argo hitap etmemeli. Peygamberimizin sas. Ahlakında, Kur’ân ahlakında olmalı. Peygamberimizin ahlakı da Kur’ân ahlakıydı. Bugün insanlar çoğunlukla serseri kılıklıları örnek almaktadır. Bunda ailelerin, öğretmenlerin, imamların, toplumun etkisi vardır. Zararlı insandan da güzel eğitimi vermeyenler zarar görmektedir.

Bugün 14 yaşında 2 kız çocuk, Ankara’da parkta alkol almış. Alkolden zehirlenip, can vermiş. Ağlayan anneye bakıyorum. Müslüman tiplidir. Tesettürlüdür. Babası da sakallıdır. Ama çocuğuna bir değer katmamış. Anne çarşaflıdır. Kızı ise bacakları açık, göbeği ortada, göğüsleri meydanda, bir kısa şort bir sutyenle sokaklarda gezmektedir. Bunların ebeveynleri, öğretmenleri, imamlar. Toplum değer verecek sıfatta olmayınca, insan da harcanıp gitmektedir. Konfeksiyoncular moda diye ne üretirse, vatandaş onu alıp, sırtına alıyor. Edep, hayâ, ahlak kalmayınca, teşhircilik başlıyor. Milleti şer güçler bilerek, programlı şekilde bu hale getiriyor. Müslümanlarda ninni söyleyip, uyutuyor. Sadece ninni söylemeyi yapıyor.

Çocuklara başkalarının yanında suçlama yapılmamalı. Suçlama yapma yerine, ona doğru bilgiler verip, doğru, güzel örnek olmalı. Evdeki, ebeveyn hırsız, yolsuz, kumarcı, içkici, küfürcü olursa, ondan çocuklarına hayır gelmez, gelmemektedir.

Ülkemizde devleti, milleti haram olacak, suç olacak şekilde soyma hat safhaya geldi. Ama halkın bir kısmı bu hırsızlar, yolsuzlara, rüşvetçilere, haraççılara, hainlere destek vermektedir. Hem de 5 ay içinde 60 taneden fazla miting düzenleyerek, destek verilmektedir. Bunu daha çok İslam karşıtı materyalistler yapmaktadır. Halkı mafya, çete şeklinde soyanlar binlercedir. Belediyelerin paralarda çalınmaktadır. Bunu daha önce kürkçülük yapan siyasi parti belediye başkanları yapıyordu. Şimdi sol olan belediye başkanları yapmaktadır. Sadece İstanbul’da bu nedenle 200 kişi mahkemeliktir. 40 kişide tutukludur. Tutuklu belediye başkanları sayısı de 16 olmuştur.

Ülkemizin daha çok bir coğrafi bölgesinde elektrik kullanımı %75 oranında kaçak yapılmaktaydı. Şimdi %45’e düşürüldü. Suyu da kaçak kullanıyorlardı. Bu durumu gören çocuklar nasıl olur? Bu suyu, elektriği haram şekilde kullanan çocuklar nasıl olur? Haram yiyen insan iyi insan olmaz. Haramla beslenen, yiyen, için insanlar bozuk ve zararlı olur. Olmaktadır da! Bir de zararlı, bozuk, haram düşüncelerle beyni doldurursan, tam anlamıyla insanlık dışı yaratık haline gelir.

Herkes aklını başına toplamalı. Akıllı, zekice, Kur’an’ca hareket etmeli. Bugün cezaevlerinde mahkûm sayısı 450 bin kişiyi geçti. Kapasitenin %50 üzerinde mahkûm var. Hem de sık sık kısmı af çıkarılmasına rağmen bunca mahkûm cezaevlerinde kalmaktadır. Oysa Müslümanca yaşansaydı, cezaevlerinde 4500 kişi olmayabilirdi.

Eğer Yüce Allah’ın dininden ve Peygamberin sas. Yolundan başka yollara sapılırsa, yanlış yapılır. Hayat zehire döner. Bugün Allah cc. Ve peygamber sas. Tanımayanlar; kendilerinin modern, ilerici, çağdaş olduklarını sanmaktadırlar. Başkalarını önder, lider, kurtarıcı edinmişler. Kendileri ve aile halkı berbat durumdadır. Eğer ülkemizde adalet olsa, bunların pek çoğu ceza alır. Sürekli suç işlemektedirler. Bazılarında birbirlerini harcayıp, öteki dünyaya göndermektedir. Mal, can, nesil, akıl, güvenlilik sağlayamamaktadırlar. Ama başına vurulmuş kedi gibi, yanlış içinde debelenip kalmaktadırlar. Yanlış içinde kurtuluş aramaktadırlar.

İnsanlar kendini büyütür veya küçültür. Bu kendinin yaptığı tercihe göre şekillendir. Hakka, hakikate sevgi, saygı duymayandan, ne kendileri ne de başkaları hayır görmemektedir. Akıllı, zeki insanlar hak ve hakikatten ayrılmaz. Allah’ı dinler. Peygamberine uyar. Örnek alır. Rol model alır. Zararlı, kötü, çirkin, yalan, yanlış düşünce ve hareketlerde olmaz. Hep helal yer, içer, giyer. Helal ve temiz olanları tercih eder.

Müslümanlar, önemli kararları aile bireyleri ile birlikte alır. Yapacağı işleri istişare eder. Yanı fikir alışverişinde bulunur. Bilmediklerinde, bilenlere danışırlar. Bilenlerin hak ve hakikat yolunda olmaları esastır. Ailede olacak işlerde kadın, çocuk ayrımı yapılmaz. Herkesin düşüncesi alınır. Öyle ilkel, feodal anlayışla hareket edilmez.

Ebeveynler, çocuklarına doğru, dürüst, adil davranmalıdır. Aksi halde çocuklar arasında kıskançlık, husumet oluşur.

Aile içinde iyi, güzel, doğru, başarılı işler yapıldığında ödül verilmeli. Ceza verilmemeli. İşler sevgi, saygı, anlayış içinde halledilmeli. Şiddet asla olmamalı.

Çocuklar öğütle, sözle eğitilmeye çalışmaktan çok, güzel örnek olmaya daha çok önem verilmeli.

Anne ve baba, çocuklarına güzel dualar etmeli. Teşekkür etmeli. Lütfen demeli. Sevgi, saygı ile davranmalı.

Yanlış, hata, eksik yapanlar yalnızlığa itilmemeli. Ona daha sevecen davranıp, eksiklikler giderilmeli.

Sosyalleşmeye önem verilmeli. İlkel, feodal, şiddet ile hareket etmemeli. İslam ahlakı ile davranmalı. İslam olmayan yerde insanlık olmaz. Her türlü suç işlenir. Pislik yapılır. Kötülük, çirkinlikler olur. Hatta bu olumsuzlukların önüne geçilmez.

Sevgi, saygı koşula bağlı olmamalı. İnsanın olgunluğundan kaynaklanmalı. Bugün dağılan aileler, vahşet yaşayanlar, hep İslam yaşanmadığından olmaktadır.

Yanlışlar bağımlılık oluşturur. Bunun için yanlışa düşmemeli. Düşülmüş ise hemen vazgeçmeli.

Toplumun bozulması hep yanlış uygulama, icraat, yasalarla oldu. 1924 de içki yasağı yasa ile kaldırıldı. 1924 de medreseler kapatıldı. Yine 1924 de halifelik kaldırıldı. 1925 de dergâh ve türbeler kapatıldı. 1925 de şapka takma, başa koyma zorunluluğu yasa ile geldi. 1928 de Osmanlıca Türkçesi yasaklandı. Eski eserler imha edildi. Bulgaristan’a satıldı. Halk, yasak diye toprağa gömdü. Sonra oı güzelim yazma eserler çürüdü, yok oldu. Onun içindir ki, çok eski eserimiz yok. Tarihi objeler de yabancılar tarafından ülkemizden kaçırıldı. Son 20 yıl içinde 13 bin tanesini ülkemize getirdik. Hala binlerce tarihi eserimiz yabancı ülkelerdedir. 1928 de devletin dini İslam’dır. 1930 yılında genelev kurma yasası çıkarıldı. 1932 de ezanın okunması yasaklandı. 1937 de laiklik yasası çıkarıldı. Böylesi yüzlerce ahlak dışı yasa çıkarıldı. Din öğrenilmesi yasaklandı. Sonuç; günümüzde olan korkunç dehşet veren vahşetler olmaktadır.

1940 yılına kadar 7 (yedi) tane içki- alkol fabrikası yapıldı. Sigara fabrikaları yapıldı. İçki içmenin reklamı gazetelerde, köylerde, kentlerde reklam edildi. Köylere bile sac levha üzerine reklamları yapıldı. Sigaralar, askerlere bedava verildi. Kumar oynamak serbest bırakıldı. Turgut Özal iktidarında kumar oynamak yasaklandı. Çevrilen filimlerde her tülü ahlaksızlığa yer verildi. Filimlerde daha çok; kumar oynama, sigara içme, içki içme, seks, insan dövme, kadın dövme, soygun, hırsızlık, kadın pazarlama, her haram, suç, pislik hemen her filimde yapılmaktadır. Tiyatrolar, sinemalar, dizi filimler, gazeteler, dergiler, radyolar hep bu pisliklerle doludur. 1980 yılı öncesi sadece radyolarda Cuma sabahı erkenden 15 dakika dini program yapılırdı. Asaf Demirbaş denilen kişi bu programı yapardı. Dini yaşayış yasaklanmıştı. Okullarda tek bir başörtüsü kız yoktu. Bir öğrenci okulda, bodrumda namaz kılsa, televizyonlarda programı yapılırdı. Yerilirdi. Bunu da Uğur Dündar denilen gazeteci yapardı. İşte bu duruma bu tip binlerce kötü uygulamalarla yapıldı. Cumhuriyet, demokrasi adına her tülü pislik yapıldı. Son 400 yıl içinde memleketimize hizmet eden bir başbakan, bakanlar, hükumet üyeleri idam edildi. Ağır cezalar verildi.

1980’lı yıllarda işletmelerin, sanayi kurumlarının %80’e varan kısmı kamunun- devletindi. Ama tüm devletin işletmeleri, havada, karada, denizde zarar ettirildi. Çalındı. Soyuldu. Bu ülkemizde olduğu gibi dünyada da böyle oldu. Ülkemiz hırsızlığı önleyemeyince, özelleştirmeyi seçti. 1986 yılında Turgut Özal döneminde özelleştirme başladı. Hala sürdürülmektedir. Her hükumet özelleştirmeyi yaptı. Bazen 1 TL. Ye gemi, Ereğli Demir Çelik Fabrikası satıldı. Memurların, amirlerin çok büyük çoğunluğu doğru görev yapmadı. Yapılan her iş bozuk, çürük, sakat oldu. Bugün 29.10.2025 günüdür. Gebze’de 8 katlı, 13 yıllık bir bina kendiliğinden çöktü. Oysa depreme dayanıklı, radyan temelli olması gerekirdi. Denetim, kontrol, kalite, verim işlerde olmuyor. Çünkü elemanlarda, teknik insanlarda kalite yok!

İnsanlara İslam ve ilim değerleri öğretilmeli. Sevdirilmeli. Saygı duyulması öğretilmeli.

Helal, temiz yoldan, planlı, programlı çalışmalı. Eğer evde babanın kazandığı yetmiyorsa, annede uygun işlerde çalışmalı. Başkalarına el, avuç açmamalı. Maddi zorluk çekmemeli. Perişanlık içinde kalmamalı. Ekonomik yaşamalı.

Müslüman, alametifarika insandır. Müslüman, dünyanın güzel, iyi, yararlı, doğru, dürüst, harika, harikulade, şahane, yararlı insanlarındadır. Hiçbir varlığa zarar- ziyan vermez, vermemeli. Müslüman, hak, hukuk çiğnemeyen, zarar vermeyen inşadır. Olgundur, ağırbaşlıdır, alçak gönüllüdür. Müslüman sadece Müslümanlara iyi davranmaz. Müslüman olmayanlara da iyi davranır. Sadece insanlara değil, hayvanlara da çok iyi davranmalıdır. Bitkilere, doğaya da çok iyi davranmalı.

Ülkemizin bazı illerinde KKK Kene bazı illerimizde bulunmaktadır. Bu kene türü insan ısırdığında, o insan ölmektedir. Aşısı henüz yoktur. Sivas, Tokat, çorum gibi İllerde olan bu olayların olmaması için, devletimiz keklik üretip, doğaya salmaktadır. Ama avcılar bu keklikleri tüm uyarılara rağmen avlamaktadır. İnsan iyi eğitimli olmadığında hep zararlı olur. Bilerek, tasarlayarak zarar verir. Bu zarar vermeyi daha çok dinden- imandan habersiz olanlar veya önemsemeyenler yapmaktadır. Hatta ördek, kaz, keklik gibi hayvanlara tuzak kurularak yüzlercesi avlanmaktadır. Bu yapılmamalı. Gereksiz yere avlanma yapılmamalı. Zaten pek çok kuş türü kimyasallar nedeniyle ölmektedir.

Bu zarar vermelerin doğru olmadığı farklı yollarla insanlara anlatılmalı. Ağır cezalar getirilmeli.

Trafik kurallarına uymama yüzünden binlerce insanımız ölüyor. Yüz binden fazla insanımız sakat- engelli kalıyor. Cezalar suç işlemekte caydırıcı olmuyordu. Hükumet bugünlerde bir trafik cezası yasası çıkardı. İlk uygulaması da dün yapıldı. Ülkemizde 2025 yılı itibarıyla asgari ücret 22 bin liradır. En düşük işçi aylığı bu kadardır. Ama trafik cezalarının üst sınırı 200 bin liraya çıkarıldı. Yanı bazı suçlarda 10 kat artırıldı. İnsanlara inşallah yararlı, etkili olur.

Bu ceza yükseltmesinin adi adli suçlarda da yeni yasalarla çıkarılması gerekir. İnsan öldüren diyelim ki, 24 yıl ceza alıyor. Bunun yarısını yatmadan, bir şekilde çıkarılıyor. Bu adaletsizlik, suç işleyenlere cesaret veriyor.

Bu suç işlemeler, insanların huzurunu, mutluluğunu, rahatını bozmaktadır. Bu böyle olmamalı. İdeolojilerin adalet, hak, hukuk dağıtamayacağını bildiğim halde, düzen mutlaka değişmelidir.

Herkes hak ettiği cezayı almalı. Aldığı cezayı eksiksiz çekmelidir.

Müslüman, hak, hukuk, doğruluk, dürüstlük, adalet, hakkaniyet, güzel ahlak, edep, ilimle, din- imanla davranır. Aşırılık, eğrilik içinde asla olmaz.

Her şeye hak ettiği değeri, önemi vermeli. Bu insanlara, çocuklara da aynen uygulanmalı.

Müslüman pişmanlık duyacağı işler yapmaz. Keşke yapsaydım, keşke yapmasaydım diyeceği işlerin içinde olmaz, olmamalı. Son pişmanlık fayda sağlamaz.

Çok bilmek önemli olduğu gibi daha önemlisi; ilkeli, kurallı, uygulamalı yaşamaktır. Kur’an ve sünnet merkezli, ilim eksenli yaşamaktır.

İnsanlar aile bütünlüğü, toplum şekilde yaşarsa, huzur ve mutluluk duyar. Bölünme, parçalanma, dağılma ile değer kazanılmaz. Değerler kaybedilir.

Her an ve her zaman en doğru, en iyi, en güzel, en yararlı, en olumlu olanları yapmalı. Her türlü zararlıdan sakınıp, kaçınmalı.

EĞİTİMCİ ÖĞRETMEN; öğrencililerin hepsini selamlamalı. Hal hatırlarını sormalı.

Öğrencileri ödüllendirmeli. Cesaretlendirip, büyük adam olacaklarını söyleyerek, özgüven vermeli.

Öğrencilerin görüşlerine ve kendilerine önem vermeli.

Öğrencileri ahlak, edep, hayâ, terbiye sahibi yapmalı.

Öğrencilerin güzel davranışlarına destek vermeli. Eksik olanları tamamlamalı.

Öğrencilere sevgi ve saygı ile davranmalı.

Öğrencilerin birbiriyle güven içinde iletişim, diyalog kurmalı.

İşbirliği ve yardımlaşma, dayanışma, paylaşma, sahip çıkma davranışı kazandırmalı.

Her öğrenciye adil davranmalı.

Olumlu davranışları övmeli.

Derse katılımları sağlanmalı. Sorumluluk bilinci vermeli.

Sınıfın her yerine dolaşmalı.

Bazen öğrenci yerleri değiştirilerek, öğrencilerin yeni arkadaşlar edinmesine fırsat vermeli.

Ödev kontrolü yapmalı.

Davranış ve konuşmalar izlenmeli.

Birbirini rahatsız edenler, tespit edilmeli.

Öğrencilerin yardım isteme sistemi kurulmalı. Öğrenciler, öğretmene kolay ulaşmalı, iletişim kurmalı.

Sınıftan çıkma işlemi kolaylaştırılmalı.

Her öğrenci, ailesi tanınmalı.

Sevgi, saygı ile hareket etmeli.