İnsan, âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah’a, Allah’ın istediği, peygamberimizin yaptığı şekilde ibadet etmekle, kulluk görevini yerine getirir. “Kulluk etme demek; ibadet etmek, demektir. Kulluk etmek; Allah’ın emrettiği, peygamberimizin yaptığı şekilde tadili erkân ile samimi, bilgiyle, bilinçle, isteyerek; yönelmek, boyun eğmek, kulluk etmektir.”

 İnsan özgür iradesiyle; aklıyla, doğru bilgisiyle Allah’ın emirlerini yapar. Allah’ın Rab olduğunu bilir, inanır ve sorumluluk ve görevlerini yerine getirir. İç dünyasını ve davranışlarını, ibadet etmekle güzelleştirip, iyileştirir. İki âlemde huzurlu, mutlu, rahat, kolay hayat sürmesini oluşturmaya çalışır.

Her ibadet yapmanın şekli, şemalı, biçimi, içeriği farklıdır.

Beden ile yapılan ibadetler; namaz kılmak, güzel söz söylemek, oruç tutmak gibi ibadetlerdir.

Mal ile yapılan ibadetler; zekât vermek, sadaka vermek, fidye vermek, fitre vermek maddi yardım etmek gibi ibadetlerdir.

Hem mal ile hem de beden ile yapılan ibadetlerde; hacca gitmek gibi ibadetlerdir.

İnsan, Allah’ın verdiği sağlığa, esenliğe, nimete, berekete karşı teşekkürünü ibadetlerle ifade eder. Zikreder, şükreder, hamt eder, dua eder, tövbe eder, ibadet eder, okur, yazar, insanlara ve varlıklara yararlı olur. İbadetler isteyerek yapılır. Zorlama, baskı, dayatma ile yapılanlar, ibadet olarak kabul edilmez.

İslam dininin 5 temel şartı olan ibadetler; namaz kılmak, Ramazan orucu tutmak, zekât vermek, hac yapmak, Allah’ın emrettiği, peygamberimizin, Allah’ın istediği şekilde ibadet etmesidir. Bu ibadetlerin yapılması, Kur’an’ı Kerim’de onlarca defa tekrarlanarak, emredilmektedir. Peygamberimiz bu ibadetlerin yapılmasını, Cebrail adlı melekten ayrıca öğrenmiştir. İslam dinine inanan, kabul eden mümin ve Müslümanlar, Allah’ın emrettiği, peygamberimizin yaptığı şekilde aynen ibadet yapar. Öyle kendi istediği, anladığı şekilde anlamaz, ibadet edemez. Böyle yapılırsa, bunlar ibadet olmaz. İnsanlar, İslam dinine inandığı için ibadet yapar. İbadet edenler, İslam ahlakını hayat tarzı yapar, yapmalıdır.

İslam dininde yapılan ibadetlerin inançla, maddi ve manevi temizlik yapmakla ilişkisi vardır. Boy abdesti, namaz abdesti, gerektiği yerde teyemmüm abdesti alınarak, ibadetler yapılır. Beden, mekân, ortam, çevre temizliği, İslam dinini yaşamak için zorunludur. Boy abdesti, namaz abdesti almak farzdır. Allah emridir. Kur’ân ’da emredilmektedir. Boy abdesti, namaz abdesti almadan pek çok ibadet yapılmaz.

Kur’ân’ı Kerim’i ve İslam dinini anlamak için öncelikle iyi niyete, güzel düşünceye, samimi duyguya, isteğe, akla, zekâya, pozitif bilgiye gereksinim vardır. Aksi halde anlamak istemez, okudukça düşmanlığı artar! Kur’an’ın sözleri, Allah cc. Sözleri, peygamberimizin açıklamasıdır. Anlamak için pozitif ilimleri- bilgileri bilmek çok önemlidir. Kur’ân’ı anlamak için İslam tarihi, peygamberimizin yaşantısı, sahabe yaşantısı, dünya tarihi bilmeli. Edebiyat, dinler tarihi, peygamberler tarihi, sosyoloji, psikoloji, tarih, tıp, doğa bilimleri bilmek gerekir. Astronomi, jeoloji, sağlık bilgisi, biyoloji, sayısal bilimler, fen bilimleri, sözel bilimler, sosyal bilimler bilmeli.

Kur’ân, bilgiyi öğrenmeyi, aklı doğru işletmeyi, akletmeyi, aklı çalıştırmayı, samimi olmayı emreder. İyiye yönlendirir, kötülüklerden sakındırır, kaçındırır. Her kötülüğü, yalanı, yanlışı, pisliği, çirkinliği yasaklar. Aklı kullanmayı öğütler. Olgun insan olmayı emreder. Boş ve faydasız işlerden ve de cahillerden yüz çevir, der.

 Allah’ın dinine iman ede, der. Namaz, oruç, zekât, hac ibadetlerini yap. Yardım ede, iyilik yap, der. İnsanların en ideal öğrenim ve eğitim görmelerini ister. İnsanların yaratılışına uygun olan tüm yararlılıkları yapmayı emreder.

Kur’an, yararlı, olgun, iyi, güzel, dürüst insan modeli sunar. Kur’an, aklı doğru kullanmayı, öğrenmeyi, bilgiyi ile dosdoğru yaşamayı emreder. Araştırma, inceleme yaparak, doğru bilgiye ulaşmayı emreder. “Düşüncesiz toplumların akıbetlerini ibret olsun, ders alınsın, diye açıklar.”

Hazreti Mevlana ra. Der ki: “ Canım bende oldukça, Kur’ân’ın kuluyum.

Seçilmiş Hazreti Muhammed’in yolunun toprağıyım.”

Hoca Ahmet Yesevi diyor ki: “ Benim hikmetlerim ferman-ı sübhan.

Okuyup, anlasan, manayı Kur’an.”

Kur’ân, Allah cc. Sözleridir. Hak ve hakikat, dosdoğru ve gerçek yolu gösterir. Hak ile batılı birbirinden ayırır. Doğru yola götürür. Yararlı işler yapmayı emreder. Allah’a istediği şekilde ibadet etmeyi emreder. İyilik yapmayı, yardım etmeyi, paylaşmayı emreder. Müslümanlarda, peygamberimiz gibi İslam dini anlatmayı, açıklamayı, öğretmeyi, eğitmeyi, en güzel rol model olmayı hedef edinmelidirler. Peygamberimizin sözlerini, sünnetlerini, adetlerini, gidişatını, karakterini, mizacını, hal ve tavırlarını, davranışlarını kendine örnek almalı. İslam dinini tebliğ etmeli. Müjdelemeli. Uyarmalı.

Müslüman, sevgi, saygı, merhamet, barış, kardeşlik, dostluk, hoşgörü, güzel ahlak, edep, hayâ, hak ve hakikat dolu olmalı. Haram işlememeli. Günah işler yapmamalı. Haramları öğrenip, yaşantısına sokmamalı. İçki, kumar, zararlı ve bağımlılık yapan madde kullanmamalı. Hırsızlık ve rüşvet, ahlaksızlık ve edepsizlik içinde kesinlikle olmamalı. Adaletli olmalı. Doğru, dürüst, cömert, hoşgörü, merhamet sahibi olmalı. Anne ve babaya, yakınlara, insanlara, hayvanlara iyi davranmalı. İnsanlarla iyi geçinmeli. İnsanlara yardım ve iyilik yapmalı.                   “ Allah’ın emirlerini tutmalı. Yasakladıklarından sakınıp, kaçınmalı. İyilikleri artırıp, yaymalı. Kötülükleri azaltıp, yasaklamalı. Allah’ımızın yapmamız emrettiği ibadetleri peygamberimiz gibi yapmalı. ”

İyi, olgun, güzel, yararlı, doğru, dürüst, ibadet eden, iyilik yapıp, iyilikleri çoğaltıp yayan, başkalarına hiçbir şekilde zarar vermeyen, insan olmalı. Bugün, aklını, zekâsını, bedenini yararlı işlevli hale getirmeyenler; kendileriyle, itleri ile köpekleri ile bir şekilde diğer varlıklara ve insanlara zarar vermektedir. Köpeklerini saldırgan şekilde eğitip, öğretip; başka canlılara ve insanlara onarılmayacak yaralar açmakta, ölümlerine sebep olmaktadırlar! Bunun başlıca nedeni; işlemeyen devlet, belediye yönetimi, zabıta, polis, jandarmadır. Kanunlarda caydırıcı olmayınca, yeterince uygulamayınca; sadist, narsis olan anormal kişiler her açıktan yararlandığı gibi bundan da yararlanıp, zarar verici köpek gezdirmekte, çevreye kontrolsüz çıkarmakta, salmaktadırlar.  Bunun sonucunda her yıl dünyada 35 bin insan, köpek saldırıları sonucu ya ölmekte ya da yaralanmaktadır. Köpek saldırısı sonucu ölenler veya defalarca organ nakli ameliyatı olanlar olmaktadır.

Önce köpeğin sahibine ciddi cezalar kesilip, gezdirilmesi yasaklanmalı. Tehlikeli ırk olan ve yasalarımızda bunların sayısı 8 çeşit olan köpeklerin bakılması yasaklanmalı. Pitbull ve Amerikan Bulldog gibi saldırgan köpekler beslenmemeli. Köpek sahiplerine belge verilmeli. Akli kusuru olan sadist, narsis, dengesiz, ölçüsüz anormal kişilere bu tip köpekleri besleme izni verilmemeli. Bu gibi köpeklere; ağızlık, tasma takılmalı. Kısırlaştırılmalı. Bu köpekler, sahipleri tarafından bazen sokağa bırakılmaktadır. Belediyelerde bunları alıp; ormanlara, bozkırlara bırakmaktadır. Burada aşırı şekilde çoğalmakta, yabanileşerek, daha da tehlikeli hale gelmektedir. Yaban hayatına ve insanlara çok büyük zararlar vermektedirler. Ülkemizdeki belediyelerden çok azı köpek ve kediler için barınma yerleri yapmıştır. Onları barınma evlerine almak, hareket alanlı yerleri olması, bu canlılar içinde iyidir. Rüzgârda, fırtınada, donda, sıcakta, yağmurda, selde; eksi 45 santigrat dereceyi bulan hava ortamlarında zarar görmezler. Sıcacık evlerinde yaşarlar. Gezinme alanlarında gezerler. Belediyeler, insanlardan topladığı yiyecekleri vererek, yararlı ve hayırlı iş yapmış olurlar. Hayvan yemi de verirler.

Müslümanların sözleri, yazıları, düşünceleri, eğitim ve öğretimi en ideal boyutta olmalı. Allah’ın sevmediği, insanların beğenmediği; bozuk, çürük, zararlı, kötü, çirkin işler yapmamalı.

Haktan, hakikatten, doğrulardan, gerçeklerden, imandan, İslam’dan, haktan, hakkaniyetten, hukuktan, adaletten, insanlıktan şaşmadan, güzel işler yapmalı. Gidip de, insanlık dışı davranan; anarşistlere, şiddetçilere, teröristlere; teröre, katillere, katliamcılara, vatan, millet, devlet, bayrak düşmanlarına uymamalı. Bu kişiler, aklen pisli, zekâ olarak bozuk, ruh olarak sapkın, beden olarak saldırgan yaratıklardır. Bunlar, insanlık tarihi ile beraber hep bozuk, kötü, çirkin, zararlı, insanlık dışı davranışlar yapmışlar. Kendileri gibi sapkın sapıkları da peşinde sürüklemişlerdir.

 Bugün, dünyada sapkın zalimlerin yüzünden 85 milyon insan yurtlarını terk etmiş. Mülteci, sığınmacı olarak basit çadırlarda, konteynerlerde; yağmur, kar, kış, çamur, sel içinde yaşamaktadırlar. Yunanistan gibi ülkeler ise bunları, etrafı dikenli tellerle çevrili, cezaevi tipi yerlerde, çadırlarda, aç- susuz koymaktadır. AB ülkeleri de bu duruma maddi destek sağlamaktadır. Avrupa’nın, Yunanistan’a maddi ve siyasi destek sağlamasının nedeni; ön karakol olarak işlevli kılmasındadır. Kendilerine gelmesini önlemeye çalışmaktadırlar. Oysa savaşları çıkaranlar, kendileridir. Zalime, haine, gaddara, haşine, hayduda, teröriste, akılsıza uymamalı. Aklı doğru işletmeli. Olan, biten olay ve olgulardan ders çıkarıp, ibret almalı. Kullanılan materyal olmamalı.

Salgın hastalıklara ve diğer hastalıklara karşıda önleyici hekimlik hizmeti almalı. Hastalık vardır. Virüs, bakteri, mikrop vardır. Farklı hastalıklar vardır. Bunların aşıları, tedavisi de vardır. Gerekeni yapmalıyız. 2020 yılı Ocak ayından itibaren, tam iki yıldır; Korona virüs, Kovid -19 virüsü, salgın halinde dünyada insanları sakat bırakıyor. 280 milyon insan bu pandemi hastalığından sakat kaldı. Vücutları zarar gördü. Altı milyon insan boğularak, soluk alamayarak öldü! Ama hala aşı karşıtları yüzünden insanlar hastalanmakta, aşı olmamak için direnmektedir.

Fabrikalar düzenli çalışamıyor. Taşıma, tedarik zincirleri bozuldu. Ekonomiler zarar gördü, aksadı. En çok aşı olan Kuzey ve Güney Amerika kıta halkları ve Avrupa kıtası halkları zarar görmektedir. Çünkü aşı karşıtları kurallara uymamakta, asker ve polisle protesto yürüyüşlerinde çatışmaktadır. Koruma amaçlı kısıtlamalara uymamaktadırlar. Bu durumda olup, hem kul hakkını çiğneyip; hem kendimize hem de başkalarına zarar vermemeliyiz. Akıllı olmalıyız. Söylentilerle hareket etmemeliyiz. Delta ve Omicron varyantı korona virüsü tehlikelidir. Varyantları daha da değişim göstererek, artmaktadır. Ancak önlem alarak ve aşı olarak korunmamız mümkündür.

İnsan, doğru bilgilerle, beyinin bir bölümü olan; “ düşünen beynini” iyi kararlar, doğru kararlar aldırmalı. Düşünen beyin; akıllı, planlı, doğru yönlendiren, uzun sürece odaklanan, denetimli, kontrollü hareket eder.

Bir de beynin, “hisseden bölümü” vardır. Hisseden beyin; kısa süreye odaklı, heyecanlı, düşüncesiz, güçlü ve hızlı hareket eder. Haz, keyif, zevk, çıkar, tehdit içeren durumlarda, kararlarımızı; bilincimize yanı düşünen beyine başvurmadan veririz! Bu da insanın yalan, yanlış, zararlı, kötü, çirkin işler yapmasını oluşturur. İşte burada insan beynini doğru çalıştıramadığından, çok büyük yanlışlar yapar!

Beynimizi, hak dinin emirleri, yasakları ile bilimin gerçekleri, doğruları ile planlı, programlı, derin ve kapsamlı düşünerek, ortak dosdoğru uzman akıllarını kullanarak işletmeliyiz. Kendimizi eleştirmeli, sorgulamalı, yargılamalı. Yalan ve yanlışlarımıza tövbe etmeli. Elimizdeki ile kanaat etmeli. Harama el uzatmamalı. İbadetleri hakça peygamberimiz gibi yapmalı. Ahiret işlerini dünya işlerinden önde tutmalı.

Dünyada, akli en iyi şekilde doğru bilgilerle, dosdoğru işleterek yaşamalıyız. Öncelikle kendimize zarar, ziyan vermemeliyiz. En iyi bir öğretim, en güzel bir eğitim almalıyız. Bu eğitim ve öğrenimle çok iyi insan olmamız oluşmalı. Kendimize, akraba, komşu, arkadaş, çevremize, insanlara, varlıklara, toprağa, suya, havaya zarar vermemeliyiz. Şiddet, anarşi, terör, savaş yanlısı olmamalıyız. Olanlara destek vermemeliyiz.

Bilgi çağında, endüstri çağında, bilim, fen, teknik, teknoloji çağında, iklimlerin bozulduğu çağda, yapay zekâ, robot çağında, insanlıktan uzak yaşayan insanlar var. İnsan hem kendini hem doğayı mahvediyor! İnsan, insanlıktan uzaklaşarak, her şeyi mahvediyor. Çip takılan insan kontrole alınıyor. Kameralarla denetleniyor. Karbon salımı ile canlılar yok ediliyor. Sel, kasırga, kuraklık ile yaşamak zorlaşıyor. İklim değişikliği ile dünya yaşanmaz yapılıyor. İnsanların okul okuması, kariyer yapması; olgun, insanlıklı, insaniyetli insan olmasını getirmiyor. Çünkü doğasına uygun eğitim verilmiyor. İnsan daha da kötüleştiriliyor! İlimde, bilimde, fende, teknikte, teknolojide ilerleme olsa da, bu kurtuluşu değil felaketi yaşatıyor! Çünkü maneviyat, İslam ahlakı, edebi, muamelatı kazandırılmıyor. Artık doğa alarm zilleri çalıyor! Kurtuluşu da felaketi de yaşatan insanın kendidir. Kurtuluş için insan aklını başına toplamalıdır.

Peygamberimiz sav. Buyuruyorlar: “ Büyüklerimize saygı göstermeyen, küçüklerimize merhamet etmeyen, bizden değildir.”

“ Kur’ân’ı Kerim’in haram kıldığı davranışları, helâl sayan, Kur’an’a iman etmemiştir.”

“İslâm dininde zarar vermek ve zarara zararla karşılık vermek yoktur.”

“ En faziletli sadaka; bir Müslüman’ın ilim öğrenmesi, sonrada onu Müslüman kardeşlerine öğretmesidir.”

Allah cc. Bakara Süresi 177. Ayette buyuruyor: “ Yüzlerinizi bazen Doğuya, bazen de bazen de Batıya doğru çevirmeniz, iyilik değildir. Ancak iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve bütün peygamberlere iman edip; öksüzlere, çaresizlere, yolda kalmışlara, dilenenlere ve esirlere- tutsaklara severek, mal veren, namaz kılan, zekât verendir. Bir de anlaştıkları zaman sözlerini yerine getirenlerdir. Sıkıntı ve hastalık hallerinde, savaşın şiddetli anında; sabredip, dayananlar, işte bunlardır, söz ve davranışlarında doğru olanlar. İşte bunlardır o korunan muttakiler.”