İslâm dini akılla, zekâ ile ilimle gerçek anlamda dosdoğru yaşandığında; iki âlemde huzur ve mutluluk sağlar. İslam dinini hakkıyla ve layıkıyla yaşayan bireyler, aileler, toplumlar, ülkeler; maddi, manevi anlamda huzur ve mutluğu gerçekleştirir. Sorunlarını kolay çözer. Dertlerine çare bulur. Çözümsüzlük içine düşmez. Sorunların ve problemlerin içinde yok olmaz!

                Bizler, öncelikle doğru bir ilimle birlikte, âlemlerin Rabbi Yüce Allah’ın peygamberimize indirdiği kitabı, peygamberlerini, meleklerini, ahret ve hesap gününü öğrenip, hazırlığımızı en iyi şekilde yapmalıyız. Bunları inkâr edenlerin, Nisa süresi 136. Ayete göre; “derin bir sapıklığa düştüğü bildirilmektedir.”

                Bizler, bilgili, bilinçli, öngörülü, imanlı, mümin, Müslüman, İslam olmalıyız. Akli ve nakli ilimlerde bilgin, bilge olmalıyız. “Vahyi doğru anlayıp, peygamberimiz gibi yaşamalıyız.” Allah, Kur’ân, peygamber, melek, ahret, kıyamet kavramlarını kapsamlı ve derinlemesine öğrenip, yaşantımızı buna göre şekillendirmeliyiz. “Eğer İslam dini samimi şekilde akılla, zekâ ile ilimle yaşanılırsa, iki dünyada huzurlu ve mutlu olunur.” “ Allah’a gerçek anlamda inanan kişi, O’nun emri ile hareket eder. Allah’ı gerçek anlamda seven kişi; O’nun emirlerini tutar. Yasakladıklarından sakınır.”

                Gerçek anlamda mümin ve dosdoğru Müslüman; cahil, cühela, çapulcu olmaz. Kendini bilgi ve meslek bakımından en iyi şekilde yetiştirir. Her yaşta bilim ve meslek öğrenilir. Sadece iyi niyet, azim, gayret, çaba, sebat gerekir. Azim olduktan sonra başarılamayacak hiçbir olumluluk edinmemek olmaz. Her başarı; planlı, programlı, projeli çalışmanın ürünüdür.

                Müslüman, Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberine, ahret gününe, kaza ve kadere inanır. Kendini iki dünyada huzurlu, mutlu, başarılı olacak şekilde yetiştirir. Öncü, önder, lider, mürşit, en güzel örnek olur. Allah’ın ve halkın takdirini kazanır. Her anını değerlendirir. Boş işlerde zamanını öldürmez.

                Allah cc. Cş. Ne emrediyorsa, eksiksiz yapar. Kur’ân ve sünnetleri, ilim ile bilir. Her akli ve nakli ilimleri öğrenir ve yaşam tarzı yapar.

“Önce Allah’ı ad ve güzel sıfatları ile öğrenir. “Allah vardır. Başlangıcı yoktur. Sonsuzdur. Birdir. Yaratılmışlara benzemez. Hiçbir kimseye ve hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Mutlak diridir. Her şeyi bilir, işitir, görür. Doğru e en güzel sözleri söyler. Mutlak irade sahibidir. Her şeye gücü yeter. Dilediğini yaratır. Sıfatlarında sınır yoktur.”

                Müslüman, Allah’ın “Esma’ül Hüsna” denilen, en az 99 adını, anlamları ve içeriği ile birlikte mutlaka bilmelidir.

                “Müslümanlar, Allah’ı konuşmalarında anar, söyler. Allah’ı zikreder. Tövbe eder. İbadet eder. İbadeti, Allah’ın bildirdiği, peygamberimizin yaptığı şekilde yapar. Müslüman kendi aklından, uydurmasından, heva ve hevesinden sözde ibadet yapmaz. “Din, Allah’ın dini, peygamberimizin yaşadığıdır.” Herkesin kendi uydurdukları din değil; oyun, eğlence, kurgu, safsatadır. Bugün İslam dinini hakkıyla ve layıkıyla yaşayan çok azdır. Bunun içindir ki, kâfirlerle birlikte Müslümanlarda berbat durumdadır!”

                “Laf ile sadece söylemekle mümin Müslüman kalınmaz. İcraat, eda, etkinlik, çaba, azim, gayret, hareket, davranış, güzel ahlak, ilim, meslek ve İslam yaşantısı gerekir.” Müslüman, sağlam bir imana, doğru bir davranışa, güzel ve üstün bir İslam ahlakına sahip olmalı. Akli ilimlerde kullanabileceği bir bilime, sanata, sanatkârlığa, tekniğe, teknolojiye sahip olmalı. Boş paslı teneke gibi işe yaramayan olmamalı. Allah cc. En iyi şekilde yetişmemizi, çocuklarımızı yetiştirmemizi istemektedir.”

                Kur’ân’ın dörtte biri, %25 kadarı, insanları ilme, bilime, bilgiye, sanata, mesleğe, doğru düşünmeye çağırıyor. Ama buna uyan çok az Müslüman vardır. Onlarca çocuk yapıp; ekmek, su bulmaktan aciz olanlar milyarlarcadır. Okul, okuma, bilgi öğrenme, meslek sahibi olma durumu yok! Sadece çocuk yapmasını biliyorlar. Ama besleme, büyütme, yetiştirmeden habersizler. Elin emperyalist, sömürgeci, işgalci zalim gâvurlarına; vekâlet savaşı yapan mankut durumundadırlar! Allah cc. Cş. Akıl, fikir, bilgi, bilinç, iman, İslam nasip eder, inşallah.

Biz yinede bunları Müslüman diyerek, savunuyoruz ama aslında bunlar elin maşası, kölesi, tutsağı, mankudur. Hep elin gâvuru bu duruma getirdi, deyip; suçu elin zalim kâfirine de atmamalı. Allah cş. Akıl, fikir, öğrenme yetisi, düşünme, irade becerisi verdi. Kullanmayı emretti. Sorumluluk ve görev verdi.

                Müslüman, maddi, manevi, İslam’ı, ilmi, insani, milli, evrensel değerlere sahip olmalıdır. Allah’ın her yarattığı iyiliği, güzelliği, doğruluğu, yararlılığı, olumluluğu, gereken her faydalı değeri kazanım haline getirmeli. Kuşlar, hayvanlar kadar becerikli olup, rızkını helal yolla kazanma yeteneğine, becerisine, meziyetine sahip olmalı. Nefsine, şeytana, şeytanlaşmışlara, kula; kul olmamalı.

                Mümin, yaşantısını Allah’a adamalı. İbadetleri, yaşamayı, ölmeyi sadece Allah cc. İçin yapmalı. Farz ibadetlerin ne olduğunu öğrenip, samimice yapmalı. Eda eden, ihya eden olmalı. “Namaz, oruç, zekât, hac, kurban gibi ibadetleri asla ihmal etmemeli.” Bir yandan ibadet yaparken, öte yandan haram da işlememeli. Haramların ne olduğunu öğrenip, sakınmalı ve kaçınmalı. Hem namaz, oruç, zekât, hac ibadetlerini yapıp, hem de haram- günah işlemek; ahmak işidir. Farz, haram, sünnet, mekruh, mubah kavramlarını doğru öğrenip, yaşantımıza koymalıyız.

                Allah cş. Ta Ha süresi 14. Ayette, mealen; “…  Bana ibadet et ve beni anmak için namaz kıl,” buyurmaktadır. Defalarca buna benzer çağrı, öğüt, emirler vermektedir.

                Ankebût süresi, 45. ayette mealen; “ … Namazı dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayâsızlıklardan ve kötülüklerden alıkoyar…”

Bilgisizce, bilinçsizce kılınan namaz ise bu ahlakı oluşturmuyor! Diğer ibadetlerde bilgisizce, bilinçsizce, takva ile yapılmadığından, İslam ahlakı oluşturmuyor. İslam bir bütündür. Bütünü ile bilgi, bilinç, samimice, takvaca yaşanmalı ki; insan olgun ve yüksek ahlaklı olsun. İslam, akla, kalbe, ruha, genlere etki etmelidir. Yüzeyde kalmamalıdır.

Mümin ün süresi 1- 4. Ayet, mealen; “ Müminler gerçekten kurtuluşa ermişlerdir. Onlar ki, namazlarında derin bir saygı içindedirler. Onlar ki, yararsız işlerden ve boş sözlerden yüz çevirirler. Onlar ki, zekât öderler.”

                İslam dini, güzel ahlaktır.

                İslam dini maddi, manevi temizliktir.

                İslam dini, Allah’ı bilme, tanıma, kabul etme, emir ve yasaklarına uymadır. İyilik yapmaktır.

                İslam dini, sevgidir. Saygıdır. Hoşgörüdür. İlim – bilim- bilgi, meslek, sanat, teknoloji sahibi olmaktır.

                İslam dini, aile bireylerini sevme, dost olmadır. İnsanları, hayvanları, bitkileri, doğayı sevme ve korumadır.

                Peygamberimiz buyuruyor: “ Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.”

                Hadis-i şerif: “Allah cc. Ahlakı en güzel olanları sever.”

                Hadis: “ Sizden birisi, kendisi için istediğini, kardeşi içinde istemezse, gerçekten iman etmiş sayılmaz.”

                Peygamberimizin ahlakı Kur’ân idi. Sizlerinde ahlakı; Kur’ân ve sünnet olsun.

                Peygamberimiz; “abidlerin- çok ibadet edenlerin, ahlakı- huyu kötü ise cehenneme gideceklerini,” buyurmuşlardır.

                “Müslüman, her yönü ile Kur’ân, sünnet, ilim yaşayan olmalı. Müslüman, ilim, doğruluk, dürüstlük, cesaret, iffet, hayâ, güzel huy, ibadet, adalet, fazilet sahibi olmalı. Değerler sistemi ile yaşamalı. Her işinde ölçülü, dengeli, hassas olmalı. Aşırılık, gerilik, dengesizlik, anormallik içinde olmamalı. İyi ile kötüyü, hak ile batılı, güzel ile çirkini, yanlış ile doğruyu, yararlı ile zararlıyı birbirinden ayırdığı gibi; 1,000 iyi içinden; en iyiyi, güzeli, doğruyu, olumluyu tespit edebilmeli. Gazabını, öfkesini, kızgınlığını kontrol edebilmeli. Yanı öfke kontrolü yapabilmeli. Şehvet isteklerini dizginleyebilmeli. Nefsi isteklerini kontrol edebilmeli. Kötü niyet, duygu, düşünce, hal, hareket, davranışları başıboş bırakmamalı. Bugün bunlar toplumlarda yeterince becerilemediği için; toplumlar insanlıktan çıkmış! Hayvani hal, durum almıştır!”

                Güzel, yüksek, üstün ahlakın kaynağı; Kur’ân ve peygamberimizdir.

                Peygamberimiz buyuruyor: “ Küçüklerimize sevgi ve şefkat göstermeyen, büyüklerimizin değerini bilmeyen, bizden değildir.”

                Allah’a ibadet etmek, Müslüman’ın görevidir.

                İnsanlara saygılı davranmak, Müslüman’ın görevidir.

                Her varlığa iyilik yapmak, Müslüman’ın görevidir. Bunlar bir ödev, görev, sorumluktur.

                Peygamberimiz; “ Allah’ın en sevdiği davranış; vaktinde kılınan namaz ile anne ve babaya iyilik yapmaktır.”

                Bakara süresi 286. Ayet: “ Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar.”

                Müslüman kişi, Kur’ân, sünnet, ilim, akıl, zekâ, ortak akıl ile hareket eder, davranır. Sadece Müslüman’ım, demekle, Müslümanlık sürdürülemez. Müslüman sıfatlı, özellikli, nitelikli olunmaz.

                Bugün Müslüman olduğunu söyleyen pek çok kişi; Allah, Kur’ân, peygamber, ahret hayatı tanımamaktadır. Pek çok tanrı- ilah edinmiştir. Şaşırmış, sapıtmış, hain olmuş, sapkın olmuştur. Vatan, millet, devlet, bayrak, bağımsızlık, özgürlük, milli, manevi, dini değer, Müslüman düşmanlığı yapmaktadır!

Oysa Müslüman; doğruluktan, dürüstlükten, güzel ahlaktan, edepten, hayâdan, saygıdan, sevgiden, şefkatten, sabırlı olmaktan, iyilikten, olumlu olmaktan, acele etmemekten, sakinlikten, ölçülü ve dengeli olmaktan ödün vermez. Başkalarını kıskanmaz. Düşmanlık etmez. Kin, nefret, intikam duygusu ile hareket etmez. Söz ve davranışlarında samimidir.

Peygamberler ve âlimler güzel ahlaklıdır. Peygamberimiz ise en güzel ahlaklıdır. Bizler bu seçkin kişileri kendimize örnek almalıyız.

“Müslüman; hırsızlık, dedikodu, kumar oynama, alkol, sigara, içki, uyuşturucu kullanma yapmaz. Bencil olmaz. İhtiyacı olanların gereksinimlerini karşılar. Başkalarının hak, hukukuna tecavüz etmez. Kendine ve başkalarına zarar verecek davranışlarda bulunmaz. Emanete hainlik yapmaz. Kul hakkına girmez. Her tülü varlığın hak, hukukunu korur ve gözetir. Hiçbir varlığa haksızlık etmez. Haram yemez. Haram- günah işlerle uğraşmaz, ilgilenmez. Sözünde durur. Kötü, çirkin, zararlı, hileli, sahtekârlıklı işler içinde olmaz. Olanlara da destek vermez. Ölçüden, tartıdan, dengeden, dürüstlükten, borcunu ödememekten sakınır. Sabırsız, öfkeli, kızgın olmaz. Başkalarını aldatıp, kandırmaz. Zina, fuhuş yapmaz. Rüşvet, faiz almaz ve vermez. Hak etmediğini istemez. Borcuna sadıktır. Yaptığı iyiliği başa kakmaz. Her işte insaflı, vicdanlı, merhametlidir. Yalan söylemez. İftira atmaz.”

Müslüman, insanlara, hayvanlara, bitkilere, doğaya, çevreye karşı ödev ve görevlerini öğrenir ve de yerine harfiyen getirir.

Peygamberimiz: “En hayırlı insanın, insanlara en yararlı olanın olduğunu,” buyuruyor.

Bakara süresi 9. Ayet, mealen; “ Allah’ı ve müminleri aldatmaya çalışırlar. Oysa sadece kendilerini aldatırlar da farkında değillerdir.”

Allah cc. Pek çok ayette sabretmemizi istiyor. Sabırlı olmalı. Öfkeyi, kızgınlığı muhakkak kontrol etmeliyiz. İnsanlık tarihi boyunca sabırlı olamayanlar, öfkesini kontrol edemeyenler, nefsine uyanlar, şehvetle davrananlar, her zaman çok büyük zararlar görmüştür, görüyor,  göreceklerdir!

Peygamberlerin ve peygamberimizin en büyük özelliği; güzel ahlaklı olmasıdır. Allah cc. Peygamberimizi güzel ahlakı için övmüştür.

“Müslüman, diğerkâm kişidir. Sadece kendi için yaşamaz. İnsanlar ve varlıklar için elinden geleni yapar. Dostluğa, arkadaşlığa, komşuluğa, akrabalara, başkalarına önem ve değer verir. Kimse hakkında kötü zanda bulunmaz. Alay etmez. Dedikodu yapmaz. Sinirlendiği, kızdığı zaman öfkesini kontrol etmesini bilir. Ahmakça, aptalca, beyinsizce davranmaz. Herkese saygı duyar. Zekât, fitre, sadaka, fidye gibi parasal yardımları hak edene verir.”

Duha süresi, 10. Ayet: “İsteyeni sakin azarlama!”

Al-i İmran süresi 92. Ayet: “ Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça, iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız, Allah onu bilir.”

Bizim ülkemizdeki söz ile Müslüman olanlar, evden attıklarını vermekle iyilik ettiğini sanmaktadırlar. Bendeniz 1994- 2018 yılları arasında Kızılay Şubemizde, 1994 ve şimdiye kadar da vakıf, yardım derneklerinde görev yapmaktayım. Kendi kullanmayıp, depoya kaldırdıklarını, artık verelim, diyorlar. Kızılay ve yardım, hayır derneklerine getiriyorlar. İyilik ettiklerini sanıyorlar. Oysa onları halk almayıp, bizde çöpe atmak durumunda kalıyoruz. Paçavralarla, beğenmediklerimizle iyilik olmaz.

Yardım, sevdiklerimizden, değerlilerden, güzler yüzle, severek, sadece Allah cc. Rızasını kazanmak için yapılmalı. Yardım gösteriş için yapılmamalı. Sevdiklerimizden infak etmeli.

 Başkaları ile alay etmemeli. İnsanları küçük görmemeli. Mal, mülk, serveti batıl yollarla, günümüz insanları gibi; israfta, zevkte, eğlencede, keyif yapmada, kumar oynamada, şehvet için yememeli.

Ülkemizde vatandaşların, bankalara 500 milyar liradan fazla borcu var. Kazancından çok yiyor, tüketiyor! Kredi kartı ile borçlanarak, 10 - 12 milyon insanımız tatil yapıyor. Her dini bayramda, turizmciler kazansın, diye; hükümet 9 günlük tatil yapıyordu. Yabancı turistler otelleri doldurunca, yerli turiste gerek kalmadı. Tatil 2019 Kurban Bayramı’nda 5 gün oldu. Yinede 4,5 milyon yerli turist 35 milyar lira tatilde otellere para harcadı.

Antalya’da 50 yaşındaki bir kadının, İngilizce söylediği şarkıyı dinlemek için, bir kişi 7 bin lira ile 300 bin lira arasında para ödedi.

Merkezi yurt dışında olan, “ internetten, bahis oynamasına 5 milyon kişi, 50 milyar dolar para ödüyor.” Ülkemizde 10 çeşitten fazla şans – kumar oyunu var. Bunlar yasal oynanıyor. Devlet, vatandaşını her yerde, her şekilde soydurmaya devam ediyor. Bilgili, bilinçli mümin olmayan kişi; haramı, helal gibi görüyor. Helal, haram bakmıyor. Emperyalizmime, Siyonizm’e, çetelere soyduruluyor.

Yurt dışında kumar oynanıyor. Oysa ülkemizin yabancıya borcu 110 milyar dolarken, özel sektörün yabancıya borcu 300 milyar dolardan fazladır. 

Ülkemizde tatillerde 50 bin nüfuslu bir İlçeye 1 – 1,5 milyon insan akın ediyor. Turisttik yerler daha çok CHP Belediyesidir. Altyapı pek yok! Üst yapı haşat ve berbattır! Arıtma olan yerlerde, gelen kalabalığın pisliğini, arıtma tesisleri kaldırmıyor. Denizler pislik içinde kalıyor. Sanki fosseptik çukurunda yüzüyorlar. Kırları da çöp ve pislik içinde bırakırken, yüzlerce orman yangını çıkarıyorlar. Ülkemize 2019 yılında 50 milyon turist bekleniyor.

Bu akılsızlıkla dünya ne kadar daha yaşanabilir olur, bilemiyorum. 2018 yılında Amazon Ormanlarında yangın %82 artmıştı. 2019 yılı başından, Ağustos ayı ortalarına kadar 73 bin orman yangını sadece Amazon Ormanlarında çıkmış. Brezilya Devlet Başbakanı bugün diyor ki; yangınları söndürecek kaynak bulamıyoruz!( Sanırım, yanmasını bilerek yapıyorlar ve istiyorlar!)

 Sibirya’da 2019 yılında yangınlar üç aydır devam ediyor! Uluslararası yardım de istemiyorlar.  Havanın sıcaklığı, rüzgâr, söndürmeyi engelliyor. 2018 - 2019 yılı ülkemizde ve dünyada sellerde çok oldu! Kafasız insan sonunu hazırlıyor!

Doğaya karşıda insaf, merhamet, insaf yok. İnsanlar bilinçli, titiz davranmıyor. Adil davranmıyor. Hile, sahtekârlık yapıyor. Verdiği sözde durmuyor. Başkalarını korumuyor.

Belediyelerde israf, savurganlık, lüks, konfor, “yap – boz” içinde borçlanıyor. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin 7,5 milyar lira borcu var. Ama makam arabaları, kiralık arabalar, konforlu lüks resmi binalar, görsünler diye harcamalar, hala yapılmaya devam ediyor. “Ülkemizi, bir kapitalistler yiyor, bir de üst yöneticiler tüketiyor.” Bu dünyanın üstü varsa, altı ve ötesi de var. Kimsenin zalimliği yanında kâr, kazanç olarak kalmaz, diyelim. Terörist, yıkıcı, bozguncu yanında, tarafında olanlarında, cehennem de yerleri hazır, demeyi, unutmayalım.

Ülkemizde 23. 08,2019 günü itibarı ile bir asgari ücret aylığı 2.020 liradır. Bir Amerikan Doları = 5,7 Türk Lirasıdır. Bir gram 22 ayar altın 282 liradır. İlçemizde yeni yapılan 3 +1 yeni bir daire- konut ortalama 300.000 liradır. İşçinin, alt memurun aylığı çok azdır. Devletin üst kademesinde bir memur 75 bin lira, devlet şirketinde bir görevli 82 bin lira, bir Büyük Şehir Belediye Başkanı 25 bin liradan fazla aylık almaktadır. Yanı emekte ücret dengesi, ölçüsü, adaleti yok.

Herkes aynı ekmeği, suyu, tuzu, biberi, şekeri, yağı, elektriği, enerjiyi, iletişimi alıyor, ama ücretler arasında 40 kat fark vardır. Bu kişiler tatillerde de bir yiyeceği 50- 80- 100 katı pahalı fiyatta yemektedirler! “Hak, hukuk düzeni olmayınca, mutlaka bir soyan- soyulan, ezen- ezilen, hak yiyen- hakkı yenen, bulunmaktadır.” Bu olanlar, İslam hiç değil, Müslümanlık katiyen değildir. Hem de hiç, hiç, hiç değildir. Bu sapkınlık, zalimlik, insanlık dışılıktır.

Derbi futbol maçlarını 2,500 liraya izleyenler var. Hatta karaborsa bilet alanlar var.

Sonrasında neler olur dersiniz? - Söyleyelim: “1- Özel sektör borç bataklığı içindedir.  2- Devlet borç bataklığındadır. 3- Belediyeler borçludur. Ama hala israf ve “yap- boz” yapmaktadırlar! 4- Vatandaşın bankalara 500 milyar lira borcu olmasına rağmen hala israf etmekte, akılsız davranmaktadır. Sonuç: Her yıl 600 bin evlilik yapılmaktadır. Bunun 150 bin kadarı boşanma ile sonuçlanmaktadır! Bir milyon eş de evden uzaklaştırılmıştır! Aile dağılmış! Eşler birbirini katletmeyi, aile üyeleri katledilmektedir! Akılsız, beyinsiz başın yaşama şansı olmaz. Denizanasının ve denizyıldızın beyni yok ama bu akılsız başlardan daha iyi, kolay hayatta kalmaktadır.”

Helal, haram, hak, hukuk bilmeyen materyalistler, ülkemizin insanının emeğini, alın terini, hakkını, hukukunu, ortak mallarını, değerlerini, tarihini çalıyorlar. Yağmalıyorlar.  Ormanları, meraları, yaylaları, denizleri işgal ediyorlar. Bunu daha çok solcular yapıyor. Ama muhafazakâr olduğunu söyleyenlerde dillendiriyor. Daha doğrusu birbirini suçluyorlar. Ama hiçbir resmi kurum haksızlık hakkında soruşturma başlatıyor. Sadece itişme, çekişme durumunda halkımız bilgileniyor.

Darbeciler hazineyi götürüyor! Bölücü komünistler, belediye olanaklarını, paralarını, PKK- KCK terör örgütüne aktarıyor. Solcu belediyeler, taraftarlarına çıkarın her türlüsünü sağlıyor. Sağcı olanlarda devlet, millet imkânlarından yararlanıyor. Olan zavallı, zayıf milletime, devletime oluyor.

On binlerce villa, konut, devlet- kamu arazisine, orman arazisine yapılmış. Daha çok sol belediyeler bu haksızlığı taraftarlarına yaptırmış. Ama iktidarda sağ, muhafazakâr hükümet var. Denetleme, kontrol, yasa uygulama yapmamış. Yanı ikisi de hukuk, kanun, yasa dışılığa fırsat vermiştir. Bu haksızlıklar dile getirilince, hep birbirlerini suçlamaktadırlar.

Her gün en az yazılı basından 10 farklı gazete bakıyorum, göz atıyorum. Televizyon izliyorum. “Hep millet, devlet, kamu nasıl yağmalanıyor, onu okuyorum.” İşte bunun için yer altı, yerüstü zenginliklerimiz çok olmasına rağmen kalkınmış ülke, zengin millet değiliz. Hakkımı, hak yiyenlere, hukuk çiğneyenlere helal etmiyorum. Haksızlık yapanların canı cehenneme diyorum.

Geçmişi, yediler. Günümüzü yiyorlar. Geleceğe bir şey bırakmıyorlar. Bu durum tüm dünya ülkelerinde benzer şekilde yapılıyor. Çünkü hepsi materyalisttir. Çıkarcıdır. Bencildir. Kendi nefsini, şehvetini, şeytanını tatmin etmeye çalışıyorlar. Bugün yemedim, deyip; fakir- fukara edebiyatı yapanların, başkalarından çok daha fazla malı götürdüğü görülüyor. Her gün televizyon haberleri izliyorum. En az 10 farklı gazeteye göz atıyorum. Muhalefet hükümeti, hükümet muhalefeti malı götürmekle, yolsuzlukla, hortumculukla, hırssızlıkla, gaspla suçluyor. Biz hak ve hukukumuzu helal etmiyoruz. Bu dünyanın üstü varsa altıda, ötesi de var. Herkes yaptığının ve yapmadığının hesabını mutlaka verecektir. Bunda benim hiç kuşkum yok. Kuşkusu olanlar da gittiklerinde görürler.